İklim Değişikliği: Yeni Bir Süreç İhtimali
TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde yeni bir dönem ihtimali belirdi.
Avrupa Birliği, Avrupa’nın 2050’de atmosferdeki karbon emisyonunu net sıfır seviyesine indirme hedefini gerçekleştirmek için hızla çalışıyor. Mayıs ayı ortasında İspanya, AB hedeflerine uyumlu olarak, 2050’de karbon nötr olmayı hedefleyen ve 2040’da fosil yakıtlı araçların satışını yasaklayan temiz enerji yasasını onayladı. Hedef, Avrupa’nın dünyanın tamamen karbon nötr ilk büyük ekonomisi olması.
Bu sırada Türkiye, özellikle son yıllarda, iklim kaynaklı afetlerle yüzleşiyor. Bugünlerde özellikle Marmara Denizi’nde oluşan müsilaj (deniz salyası) tartışılıyor. Tartışmanın bir boyutu da elbette sorunun ne kadarının iklim değişikliğinden kaynaklandığı.
Tartışmalar devam ederken, 31 Mart’ta çalışmalara başlayan TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu, toplantılarını sivil toplum temsilcilerinin katılımı ile sürdürüyor. Görev süresi 3 ay olan TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’nun kurulması, Türkiye’nin Paris İklim Antlaşması’nı onaylayarak iklim değişikliği ile mücadelede yeni bir sürece girmesini sağlayabilir. Türkiye’de iklim kriziyle mücadele ve uyum sürecinde atılacak yeni adımların da habercisi olabilir.
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve Türkiye’nin İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar Komisyon’da yaptığı sunumda, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında Türkiye’de yedi coğrafi bölgenin her biri için ayrı ayrı Bölgesel İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlandığını ve bu planların Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile eşgüdümlü olarak yapıldığını paylaştı.
Prof. Birpınar geçtiğimiz hafta sosyal medya hesabından da Türkiye’nin iklim değişikliği konusunda “tarihsel sorumluluğunun yok denecek kadar az olmasına rağmen etkin mücadelesini sürdürdüğünü” söylemişti. Buna göre, Türkiye’de iklim değişikliğine yol açan sera gazı emisyon oranları azalmaya devam ediyor. 2018 yılında bir önceki yıla göre 3,1 milyon ton; 2019 yılında bir önceki yıla göre 14,8 milyon ton azaltım sağlandı. Diğer bir deyişle, sera gazı envanteri sonuçlarına göre, 2019 yılı toplam sera gazı emisyonu bir önceki yıla göre %3,1 azalarak 506,1 milyon ton CO2 eşdeğeri olarak hesaplandı. Birpınar’ın açıklamalarına göre, Türkiye’nin 2030 yılı için sera gazı azaltım hedefi ise 246 milyon ton. Bu da, 2019 ulusal emisyonların yarısına tekabül ediyor.
Komisyon Çalışmalarında Sivil Toplum
Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede izlediği politikaları değerlendiren çevre ve iklim alanında çalışan pek çok sivil toplum kuruluşu, Türkiye’nin şu ana kadar gösterdiği performansı yeterli bulmuyor. Ülkenin iklim değişikliği ile etkin şekilde mücadele etmediğini ve Paris Anlaşması’nı çoktan onaylamış olması gerektiğini belirtiyorlar.
Nitekim Şubat ayında 37 sivil toplum örgütü, küresel sıcaklık artışını iki derecenin altında tutmayı amaçlayan Paris Anlaşması’nı Türkiye’nin onaylamasını talep eden bir imza kampanyası başlattı. Anlaşma’nın onaylanması, iklim kriziyle mücadele ve uyum politikalarının ‘karbon nötr hedefi’ ile şekillenmekte olan yeni küresel düzende Türkiye’nin yerini alması için ilk adım olarak görülüyor.
Sivil toplumun çağrılarına destek veren akademisyenler de Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması konusunda görüş beyan ediyor. Küresel İklim Değişikliği Komisyonu’na davet edilen akademisyenlerden biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Voyvoda, siyasilerin iklim değişikliği konusunda sorumluluğun düşük olduğu tespitlerinin aksine, Türkiye ekonomisi ile kirletici faktörler arasındaki ilişkinin çok yüksek olduğunu vurguladı. Konuşmasında Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nın dışında kalmasının önemli riskler barındırdığını belirten Voyvoda, anlaşma ile öngörülen çeşitli uluslararası iş birlikleri, uluslararası fonlar ve yeni piyasa mekanizmalarının dışında kalmanın önemli kayıplara neden olacağına işaret etti.
TBMM’deki İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’na davet edilen uzmanlardan bir diğeri İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Koordinatörü Ümit Şahin, Meclis’in iklim politikalarının şekillenmesindeki hayati önemine dikkat çekerek, Türkiye’nin vakit kaybetmeden Paris Anlaşması’nı onaylaması ve 1.5 derece ile karbonsuzlaşma hedeflerini hayata geçirmesi gerektiğini söyledi. Şahin, Türkiye’nin kümülatif emisyonların dikkate alındığı “tarihsel sorumluluk” açısından 197 ülke arasında 26’ncı sırada yer aldığını paylaştı. Yıllık karbon emisyonlarındaki payı %1,2 olan Türkiye, dünyada 15’inci, Avrupa ülkeleri arasında ise Almanya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor.
Bu ayın sonunda temelinin atılacağı söylenen Kanal İstanbul projesi ise sivil toplumun iklim değişikliği üzerindeki olası etkileri konusunda uyarılarda bulunduğu ve projenin hayata geçirilmemesi için kampanya yürüttüğü başlıklardan biri olmasına rağmen Komisyon gündeminde görüşülen konular arasında yer almıyor. Hatırlanacağı gibi, “çılgın projenin” duyurulmasından bu yana ekosistem üzerinden yaratacağı etkileri paylaşan ve hayata geçirilmemesi için hukuki süreç başlatan pek çok STK, son olarak Kanal İstanbul projesinin imar planlarına karşı yurttaşları 24 Nisan 2021 tarihine dek itiraz etmeye çağırmıştı.
Türkiye’nin uzun süredir gündeminde olan Kanal İstanbul konusunu, Komisyon üyesi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu’nun gündeme alma çabası Komisyon Başkanı Veysel Eroğlu tarafından, “Kanal İstanbul’un Küresel İklim Değişikliği Komisyonu’nun gündemi olmadığı” gerekçesiyle reddedildi. Hâlihazırda Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)Afyon milletvekili olan Eroğlu, eski Orman ve Su İşleri Bakanı ve geçmişinde DSI ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İşleri yöneticilikleri olan bir siyasetçi.
Bizi Takip Edin