Pandemiyle Mücadelede Yerelden Çözümler Sürecin Başarısını Etkiliyor
Yerel yönetim ve sivil toplum alanından uzmanlar; pandemiyle mücadelede, kararların yerelleşmesinin ve illerin öznel koşullarının göz önüne alınmasının salgının toplumsal, ve ekonomik etkilerinin azaltılmasında etkili olduğunu kaydediyor.
Aşılama grafiklerinin yükselmesiyle bazı ülkelerde normalleşme adımları atılsa da Covid-19 pandemisinin etkileri küresel olarak sürüyor. Pandemiyle mücadelede karantina, aşı, test gibi sağlık sistemiyle ilgili tedbirlerin yanı sıra, yönetim sistemlerinden, sosyal politikalara kadar birçok alandaki çalışmaların etkili olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konuluyor.
ABD’deki Michigan Üniversitesi’nden küresel sağlık uzmanı olan Prof. Dr. Elizabeth King araştırmasında; yönetim sisteminin hem şeklinin hem de kurumsal işleyişinin pandemiyle mücadelede başarı seyrini etkilediğini savunuyor. King’e göre, yönetim sistemi (demokrasi veya otokrasi), resmi siyasi kurumlar (federal yapılar, başkanlık kurumları vs) ve devletin kapasitesi (sağlık sistemleri ve kamu yönetimi üzerindeki kontrol) gibi unsurların, ülkelerin Covid-19’a verdiği tepkileri şekillendiriyor.
Türkiye’de genel itibariyle tüm salgın süreci, kapanma, kısıtlama kararlarının yanı sıra; toplumsal ve ekonomik etkilerin aza indirilmesi noktasındaki destekler dahil olmak üzere merkezi uygulamalarla yönetildi, yönetilmeye devam ediliyor. İl hıfzıssıhha kurulları oluşturulsa da eğitim alanı başta olmak üzere hem önlemler hem de etkiler noktasında valiliklerin pek inisiyatif almadığı gözleniyor.
Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya, yerelden çözümler için, yetki paylaşımı yöntemiyle ilin tüm paydaşlarının sürece dahil edilmesinin gerekliliğine işaret ediyor. Pandemi sürecinde oluşan sıkıntılarla ilgili valiliklerin suçlandığını hatırlatan Kaya, bu noktada valilerin sorumluluk almaktan geri durduğunu belirtirken, bunun önlenmesi için bilim kurulunun bir benzerinin her ilde oluşturulması gerektiğini böylece hem yetki hem de sorumluluğun daha kolay üstlenileceğini kaydediyor.
Pandemiye karşı alınan önlemlerin yerelden belirlenmesinin önemine vurgu yapan Mehmet Kaya, özellikle ekonomik alandaki kararların merkeziliğinin olumsuz etkileri arttırdığını söylüyor. Diyarbakır-Kocaeli illerini karşılaştıran Kaya, pandeminin ekonomik etkileri noktasında kısa çalışma ödeneğinden Diyarbakır’daki yararlanma oranlarının çok düşük olduğunu belirtiyor. Kapanmalardaki yasak kararlarında illerin ticari ve ekonomik alt yapısının dikkate alınması gerektiğini de kaydeden Kaya, “Kocaeli’de istihdam açısından sanayi sektörünün oranı yüzde 60’larda bu oran Diyarbakır’da yüzde 18. Hizmet sektörü ise tam tersi daha büyük. İki ilde de aynı şekilde standart bir uygulama getirdiğiniz zaman Kocaeli belki hiç etkilenmez ama Diyarbakır tamamen etkileniyor. Yine yaptığımız anketlere göre kısa çalışma ödeneğinden yararlanma oranı çok düşük çünkü Diyarbakır’da söz konusu ödenek için getirilen şartları sağlayacak çok büyük işletmeler ve çalışan kapasitesi yok.” dedi.
Kriz anlarında yerelden müdahalelerin, kararların sorunların çözümündeki etkisinin daha büyük olacağını da savunan Kaya, her ilin kendine özgü sanayi, hizmet, ticaret sektör dağılımları olduğunu belirterek, kararların yereldeki ihtiyaçları gözetecek yapıda olmasının önemine vurgu yaptı.
Şeffaflık ve İllerin Öznel Koşullarının Göz Önüne Alınmasının Önemi…
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren de yerelden uygulamaların desteklenmesinin önemine vurgu yaparken, pandemi yönetimindeki diğer önemli bir konunun sürecin şeffaf yürütülmesi olduğunu kaydediyor. Eren, sağlık hizmetlerinden, pandemiye karşı oluşturulan ekonomik ve toplumsal desteklere kadar tüm kararların, illerin kendi öznel koşullarına göre oluşturulması gereğinin altını çiziyor ve yerelde başta olmak üzere sivil toplumun sürece dahil edilmesinin önemini de vurguluyor.
İstanbul Planlama Ajansı Sosyal Politikalar Koordinatörü ve Yereliz Derneği’nden Zelal Yalçın da, yerel yönetimlerin pandemi süreçlerinde ekonomik ve sosyal politikalar alanında çözümler geliştirdiğini kaydediyor. Yerel yönetimlerin bu çabalarının süreç boyunca engellenmelerle karşılaştığını da kaydeden Yalçın, “Oysa ki pandeminin ortaya çıkarttığı sosyal ve ekonomik kriz ile etkin, verimli ve yerinden mücadele etmek için yerel yönetimlerin rolünü ve bütçesini arttırmak, merkez yerel koordinasyonunu en üst düzeyde sağlamak gerekirdi. Bu kaynakların verimli kullanımı, ulaşılan kesimlerin çeşitliliğin sağlanmasını, tedarik kaynaklarının çoğaltılarak yerel ekonomilerin güçlendirilmesine ayrıca katkı sağlayabilirdi.” dedi. Sürecin devam ettiğini vurgulayan Yalçın, yine pandeminin etkilerinin daha uzun süre devam edeceğinin öngörüldüğünü belirterek, “Dolayısıyla merkez yerel arasında etkin koordinasyonun bir an evvel sağlanması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi sosyal ve ekonomik kriz ile baş edebilmekte önemli bir fırsat alanı olarak durmaya devam ediyor.” Diye konuştu.
Okul Temelli Kararların Gerekliliği…
Kararların merkeziliğinin eğitime ve çocukların iyi olma haline etkisini değerlendiren Eğitim Reformu Kıdemli Politika Analisti Yeliz Düşkün de, sadece pandemi şartlarında değil diğer zamanlarda da çocuklar başta olmak üzere eğitim paydaşlarının ihtiyaçlarının değişkenlik gösterdiğini ve kimi durumlarda il-ilçe düzeyinde de değil, okul düzeyinde karar alma esnekliğinin olmasının gerekliği olduğunu kaydediyor.
Pandemi döneminde çok kısa bir süre için köy okulları için ayrı kararlar alındığını ama genel itibariyle vakaların olmadığı köylerde de eğitimin yüz yüze yapılmadığını belirten Yeliz Düşkün, “Bu durum, okul temelli karar almanın önemini hatırlatıyor. Örneğin ERG uzun yıllardır öğretmenler için okul temelli mesleki gelişimin ön planda olması gerektiğini savunuyor. Benzer bir biçimde okullara bütçe verilmesinin önemini vurguluyor. Bu özerklik, okulların çözüm üretme ve uygulama kapasitelerinin gelişmesi için de önemli. Türkiye’de eğitim sisteminin krizlere nasıl yanıt verdiğini tartışırken, aslında şunu da sormak iyi olur: Okulların çözüm üretme ve uygulama kapasitesi yeterince güçlü mü ve okullar bu yönde teşvik ediliyor mu?” dedi.
Düşkün, okulların bu anlamda güçlü olması durumunda, salgın koşullarında okul düzeyinde kararlar alınmasını ve daha fazla okulun daha uzun süre yüz yüze eğitim vermesinin sağlanabileceğini vurguluyor. Eğitimin tek amacının akademik başarı olmadığını çocuğu iyi olma halinin önemine de vurgu yapan Düşkün, “Özellikle pandemi gibi bir koşulda çocuğun her açıdan iyi olmasının öncelikli olması gerektiğinden, alınan kararların önemi de artıyor. ERG’nin görüşüne başvurduğu öğretmenler özellikle kendi inisiyatifleriyle yürüttükleri çocukların iyi olma haline odaklanan çalışmalarını öne çıkarıyorlar. Çeşitli ağlar ve etkinliklerle bu tür inisiyatiflerin yaygınlaştığını görüyoruz. Okul düzeyinde alınan kararlar, çocuklarla birebir temasta olan paydaşların, yani öğretmen, aile ve okul idarecisinin kararlara dahil olmasına ve başta çocuklar olmak üzere okulun paydaşlarının ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirilmesine olanak tanıyor. Bu nedenle okul düzeyinde karar alma her zamankinden de daha önemli hale geliyor.” dedi.
Civar Demokrasisine Doğru…
Mekanda Adalet Derneği’nin Salgın Sonrası için Ekolojik Manifestolar’ında pandemi sürecini yerelden çözümler noktasında değerlendiren Ulaş Bayraktar da, salgının oluşturduğu sosyal ve ekonomik sorunlarına karşı ‘civar demokrasisi’ kavramının çözüm noktasında berraklaştığını belirterek, “Merkezi bir konumdan konuşan aktör ve kurumların krizi yönetebilmesi, sorunları önleyen ya da çözen etkili politikalar tesis edebilmesi mümkün değil. Nitekim, geniş coğrafyalar, kalabalık ve heterojen topluluklar için merkezi yönetimin sorunları öngörmesi, doğru analiz edip yerinde tedbirleri zamanında hayata geçirebilmesi hayli zor.” diyor.
Uzaktan kurgulanan politikaların uygulamadaki sonuçlarının ne kadar yetersiz ve geç kaldığının pandemi sürecinde daha da görünür olduğunu belirten Bayraktar, “Merkezi yönetim sokağa çıkma yasakları sırasında yerel yönetimleri geri plana iterek kendisi sunmaya kalktığı yardım ve destek hizmetlerini ancak bu belediyelerin araç ve insan kaynağını kullanarak başarabildi. Salgın sürecinin bu deneyimi, yerel yönetimlerin sorunların çözümünde neden ve nasıl daha etkili olabileceğini göstermiş durumda. Bu anlamda özellikle belediyelerin güçlendirilmesi artık kelimenin sözlük anlamı ile hayati bir önem taşıyor.” cümlelerine yer veriyor. Bayraktar, civar demokrasisinde kentlerde yaşayan yurttaşların kararlara katılımı ve hemşehri hukuku içindeki uygulamaların belirleyiciliğine de vurgu yapıyor.
Bizi Takip Edin