Geleceğin Sivil Talepleri
Sivil toplum bugün sahip olduğu pozisyondan çok daha gelişkin bir birikime ve potansiyele sahip olmalıdır. E-öğrenme ile kapasite geliştirme yöntemleri, sivil teknoloji projeleri ve daha iyi bir yönetim için bilişim araçları geliştirmelidir. Güven ve karşılıklı bağımlılık, hesap verebilirlik ve şeffaflık gibi unsurları güçlendirmek adına dijital araçlar sayesinde istişare imkânlarını katılımcılara açılmalıdır. Sivil toplum kuruluşları için “öz-değerlendirme ve kurumsal gelişim” için rehberlik hız kazanmalıdır!
“Gelecekte Sivil Toplum” başlıklı çalışmalara pandemi sürecinde ara verilse de beklentiler değişiyor. Covid-19 ile birlikte “yeni normal” yaklaşımlar sivil talepleri de şekillendiriyor. Bu süreçte taleplerin iyi okunması ve kapsayıcı bir şekilde tüm paydaşlara aktarılması gerekiyor. Başta gönüllülük, iletişim ve bağışçılık konuları olmak üzere tematik ve katılımcı tüm boyutları içerecek şekilde talepler incelenmelidir.
Bugüne kadar “farklılıklar”a vurgu yapan sivil çalışmalar yeni normalde “yaklaşımlar”a odaklanacak! Çünkü, hem firmaların hem de devletlerin sosyal boyutu pandemi süresince genişledi. Şimdi bu genişleyen sorumluluk alanlarında kapsayıcı paylaşım örnekleri aranıyor. Ulusal ve bölgesel dengesizliklerin pandemi ile daha da derinleşmesi, birlikte yaşama kültürünün önemsenmesi arayışları hızlandırıyor.
Sorulan sorular olarak “kamu yararı nasıl gelişir, çoğulculuk ve farklılıklar demokratik ve diyalog ortamını nasıl güçlendirilir, her yaştan ve kültürden insan sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlara onurlu bir şekilde nasıl katılabilir” ilk sıralarda yer alıyor. Bunun yanında “örgütlenme şekli, aidiyet ve kimlik” gibi konularda mevcut yaklaşımlar sorgulanıyor. Bu sorular ve bunlara verilecek cevaplar, geleceğe nasıl baktığımızı da çerçevelendiriyor.
Uzmanların görüşlerine göre; “gelecekte sivil toplum örgütlenme biçimleri, çalışma yöntemleri, katılım formları, yeni kuşak hakların tanımlanması konusunda tartışma yaratabilir. Sivil toplum için sürdürülebilir bir gelecek hazırlamak istiyorsak, önce kamusal olanın nasıl tanımlanacağına katkı vermeli, sonrasında nasıl davranacağımıza karar vermeliyiz. Bu açıdan kendimiz ve sivil toplum arasındaki ilişki ile gençlerle iktidarı nasıl paylaştığımız üzerine kafa yormamız lazım. Demografik değişimlerin artmasıyla temel özgürlük alanlarının nasıl teminat altına alınacağı da önemli bir konudur. Ayrıca ülkeler kendi başlarına baş edemeyecekleri, çözemeyecekleri sorunlarla karşı karşıya kalacak!
Sivil toplum kuruluşları bunları çözmede yetersiz kaldığı taktirde, sivil toplum daha yerel olacak ve “soruna kaynağında çözüm üretmek” isteyecektir. Kalkınmaya, katılıma, sosyal alana, sivil alana kaynağında destek vermek isteyen sivil örgütleri daha önemli olacak ve böylece toplulukların ihtiyaçlarına daha iyi hizmet vermiş olacaktır. Bir taraftan yerelleşme diğer taraftan dijitalleşme ile sorunların küresel boyut kazanması, sivil toplum örgütlerinin toplumsal sorunlarla ilişkilenme biçimini değiştirecektir. Yeni medyanın sosyal etkileri ve sorunlar üzerine çalışmaları artacaktır. Farkındalık yaratan ve vatandaşların gönüllü olarak bilgi tedarik ettiği işbirlikçi çevrimiçi platformlar çoğalacak ve etkileşim içinde olacaktır.
Geleceğin sivil talepleri gösteriyor ki; “toplumsal etki” daha fazla dile getirilmeli, sayılardan, çıktılardan değil; “sonuçlar ve etkiler”den bahsedilmelidir. Çünkü ancak o zaman insanlar anlaşılacaktır. Bu sonuç ve etkiler üretilmezse, bilinen sivil toplum formları, büyük ihtimalle yok olacak, yeni formlar ortaya çıkacak veya kuruluşlar kendilerini dönüştürmek durumunda kalacaktır.
Bu açıdan sivil toplum bugün sahip olduğu pozisyondan çok daha gelişkin bir birikime ve potansiyele sahip olmalıdır. E-öğrenme ile kapasite geliştirme yöntemleri, sivil teknoloji projeleri ve daha iyi bir yönetim için bilişim araçları geliştirmelidir. Güven ve karşılıklı bağımlılık, hesap verebilirlik ve şeffaflık gibi unsurları güçlendirmek adına dijital araçlar sayesinde istişare imkânlarını katılımcılara açılmalıdır. Sivil toplum kuruluşları için “öz-değerlendirme ve kurumsal gelişim” için rehberlik hız kazanmalıdır!
Bizi Takip Edin