“İstanbul Sözleşmesi Çocuklar ve Gençler İçin de Önemlidir!”
İstanbul Sözleşmesi’nin diğer birçok insan hakları sözleşmesi ile beraber, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi de göz önünde bulundurduğunu Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı, 18 yaşına kadar tüm bireylerin “çocuk” olarak kabul edildiğinden sözleşme tarafından korunduğuna dikkat çekiyor.
Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı açıklamasında, İstanbul Sözleşmesi’nin içerdiği hükümler çerçevesinde çocuk ve gençler açısından taşıdığı önem, maddeler halinde sıralanıyor:
- İstanbul Sözleşmesi, fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddetten doğrudan mağdur olan çocuklar ile ebeveynleri arasında bu tür şiddete tanık olan çocukları korumayı hedefler.
- Sözleşme, kadınların ve gençlerin zorla evlendirilmesinin şiddet olduğunun altını çizer ve çocukların evlilik yoluyla istismar edilmesinin önlenmesine yönelik devletlerden tedbir almalarını bekler.
- Sözleşme, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı amaçlar; devletleri toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadeleye davet eder, şiddeti önleyici programların geliştirilmesi ve uygulanması için çağrıda bulunur.
- Sözleşme, şiddetten zarar gören çocukların ve gençlerin güvenliklerinin sağlanmasını, ihtiyaç duydukları eğitim, sağlık, ekonomik ve psiko-sosyal destek hizmetlerinin sunulmasını talep eder.
- Sözleşme, çocukları bir birey ve tüm ayrımcılık türlerini hak ihlali olarak tanımlar. Irk, din, dil, engellilik durumu, sosyal köken, vatandaşlık ve göçmenlik durumu, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi ne olursa olsun her bireyin ayrımcılıktan korunması gerektiğini vurgular.
- Taraf devletlerin soruşturma ve adli işlemlerin tüm aşamalarında çocuk mağdur ve çocuk tanıklara özel koruma sağlamasını şart koşar.
Tüm bu gerekçelerle, Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının; cinsiyetler arası eşitsizliği gidermek için adım atılmamasına, önleyici programların geliştirilmesinin önünün tıkanmasına, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve istismarın cezasız kalmasına yol açabileceği gibi çocukların evlilik yoluyla istismarının kabul edilmesi, istismar ve şiddet sonrası destek sistemlerinin sunulmaması, LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi ve suçların teşvik edilmesi gibi risklerin ortaya çıkmasına da neden olabileceğini belirtiyor.
Açıklamada, Türkiye’de Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı üyesi olan ve ayrım yapmaksızın çocukların maruz bırakıldığı her türlü şiddetle mücadele eden örgütlerin bu kararı kabul etmedikleri ifade ediliyor.
Açıklamanın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin