Sivil Topluma ‘Denetim’ Kıskacı
Derneklerle ilgili Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun kapsamında yapılan düzenlemelere yönelik tartışmalar sürerken, yakın zamanda denetim geçiren STK temsilcileri ile sivil toplum alanında yaşanan ‘denetim kıskacını’ konuştuk.
Özgürlük Araştırmaları Derneği Genel Sekreteri İsrafil Özkan, 7 yıl önce kurulan derneğin ilk denetiminin yeni kanunun hemen ardından yapıldığını belirtiyor. Denetim yapılacağıyla ilgili bildiriyi teslim aldıktan 5 gün sonra denetime gelindiğini anlatan Özkan, “Gelen yetkililer ilk gün için sadece neden geldikleri, nelere dikkat edeceklerine ilişkin genel bir toplantı yaptı. Birkaç küçük belge kontrolü ve nerelere en çok dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin uyarılar ardından ayrıldı ve 5 gün sonra yeniden geldiler. Bu kez önce idari ardından mali belgeler denetlendi ve iki günlük bir denetimden sonra süreç tamamlandı. Bildirimin yapıldığı günden denetimin başladığı güne kadarki süre orta ya da büyük ölçekli bir derneğin denetim hazırlıklarını yapabilmesi için kesinlikle yeterli bir süre değil.” dedi.
Denetimde yurtdışı yardım bildirimleri ve projelerine yönelik değerlendirmelerin daha yoğun olduğunu belirten Özkan, “En yoğun denetlendiğimiz husus yurtdışı yardım bildirimleri ve bu yardımları alış nedenimiz olan projeler oldu. Her bir proje sözleşmesi detaylı şekilde açıklandı ve bütçenin nasıl harcandığına ilişkin tüm resmi belgeler ve banka hareketleri kontrol edildi. Kişisel tavsiyem yabancı dillerde hazırlanmış olan proje antlaşmalarının Türkçe çevirilerinin proje dosyasına konması olacaktır. Diğer konularda ise mali müşavirlerin ya da dernek hukukçularının görüşleri doğrultusunda tüm idari ve mali dosyalar eksiksiz hazırlanmalı ve her ay sanki denetimden geçecek gibi hazır beklenmeli. Küçük ölçekli dernekler için de sorun düzensiz bir resmi arşivdeki kayıp ya da eksik belgeler olacaktır, o yüzden onlar da önceden çok sıkı hazırlanmalıdır” diye konuştu.
“Dernekler Mali ve İdari Açıdan Denetime Tabiydi”
Denetimlerle ilgili sivil alanda tedirginlik olduğunu özellikle hiç denetim geçirmemiş dernekler için sürecin gergin geçtiğini belirten Özkan, “Kanun TBMM Genel Kurulu’nda tartışılırken söz alan vekillerin sivil toplum kuruluşlarının denetlenmesinin gayet normal olduğu, denetimden çekinmenin şüphe çektiği gibi sözleriyle sanki sivil toplum kuruluşları Türkiye’de denetime tabii değilmiş gibi gösterme çabaları aslında bizleri asıl korkutan konu. Türkiye’de sivil toplum kuruluşları hem merkezi idare hem de taşra teşkilatları tarafından sıkı kontrol altındaydı. Mali ve idari açıdan birden fazla kamu kurumuna çeşitli bildirimler yapmak zorunda olan sivil toplum kuruluşlarını kamu denetiminden muaf tutuluyormuş gibi göstererek çok daha sıkı bir denetime almak maalesef ki bizleri son derece tedirgin etti. Kanunun artık saymakla bitmeyen sorunlu yanlarına daha fazla girmeden, bu sürecin doğuracağı tedirginliklerin sadece zihinlerimizde kalmasını diliyorum” dedi.
“Denetimin Kendisi Değil Oluşturulan Algı Tedirgin Edici”
Rengarenk Umutlar Derneği Genel Koordinatörü Yeter Erel Tuma da yeni yasa ile sivil toplum alanının terörün finansmanı ile ilişkilendirilmesinin kurumlar açısından tedirgin edici olduğunu belirterek, dernek olarak daha önce de denetim geçirdiklerini ve bu denetimin gayet iyi geçtiğini hatırlatıyor. Denetimlerin sivil toplumun şeffaflığı ve hesap verilebilirliği için önemli olduğunu vurgulayan Tuma, “Yasa tüm STÖ’lerin peşinen teröre finansman sağladığı ve bu sebeple tüm örgütlerin bu bağlamda denetlenmesi gerektiğini söylüyor. Bizim denetimimizden sonra da açıkçası hissettiğimiz bu şekilde oldu. Yapılan denetim sonucunda değil denetime başlamadan bu önyargı ile başlamak bizi hem oldukça güvensiz hissettirdi hem de yaptığımız çalışmaların kriminal faaliyetlermiş gibi hissetmemiş gerekiyormus gibi bir algı doğdu. Zor koşullarda çalışan sivil toplum örgütlerinin bu şekilde bezdirilmeye çalışıldığı çok aşikar. Hak temelli çalışıyoruz. Çalışmalarımız karşılığında bir takdir beklemiyoruz fakat bu yöntemlerle de bizi demoralize etmesini de istemiyoruz. Sivil toplum bir ülkede demokrasinin, adaletin gelişmesi ve sürdürülmesi için temel aktörlerden biridir. Bu sebeple yapılmaya çalışılan baskı ve bezdirme politikaları yerine STÖ’lere daha çok alan açılan bir algıya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
“Yabancı Kaynaklara Yönelik Veri Toplama Girişimi”
Hafıza Merkezi Eş Başkanı Meltem Aslan da on yıllık derneğin ilk kez denetimden geçirildiğini kaydediyor. Üç gün süren denetimde, yapılan işlere, projelere, çalışılan ortaklara ve fon alınan kurumlara yönelik çok soruyla karşılaştıklarını belirten Aslan, “Daha teknik ve finansal belgelere bakılmalı diye düşünüyorum. Bu sorular bu denetimin kapsamında mı diye sordum ‘biz her türlü şeye bakarız’ diye cevap verdiler. Son iki senedir yaptığımız projelerin listeleri konuları içeriği kimler tarafından fonlanıyor, fonlayan kurumlarla nasıl iletişime geçtik onları nasıl tanıdık nerden bulduk vs. gibi epeyce işin içeriğine ve destek alınan yerlere dair sorular vardı. Bu kadar sorunun fazla olduğunu düşünüyorum. Bu kadar detay soruların özellikle oradan yabancı kaynaklara yönelik bir veri toplama girişimi olduğunu hissettirdi bana.” dedi.
Bizi Takip Edin