Toplumsal Eşitlik Sempozyumu “Konuş(a)madıklarımız” Temasıyla Gerçekleştirildi
Genç Psikologlar Meclisi Kurucu Başkanı Mehmet Kızılarslan ile faaliyetleri ve 23-24 Mart tarihlerinde düzenlenen “Konuş(a)madıklarımız” Toplumsal Eşitlik Sempozyumu hakkında konuştuk. Kızılarslan, meclisin kurulmasında toplumun psikologlara olan bakış açılarını daha olumlu ve ılıman bir yere çekmek motivasyonu olduğunu söylüyor.
Genç Psikologlar Meclisi’ni kısaca anlatır mısınız?
Meclisimiz; Türkiye ve KKTC başta olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinde ruh sağlığı ve mesleki yeterlilik konusunda geliştirici, bilinçlendirici ve farkındalık oluşturma temelli çalışmalar yürütmek, psikoloji bilimine ilişkin bireylerin akademik bilgilerini arttırmak, kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak ve kişiler arası etkileşimi arttırmak amacıyla 30 Ocak 2019’da benim öncülüğümdeki bir grup psikolog ve psikoloji öğrencisi tarafından kuruldu.
Şu an 32 farklı şehirde 200+ gönüllüsü ile “Bireye Hizmet, Topluma Fayda” düşüncesi ile faaliyetler yürütüyor.
Genç Psikologlar Meclisi hangi ihtiyaçtan dolayı kuruldu ve kurulma aşamasına nasıl karar verildi?
Bu soruya vereceğim yanıtları; eğitim, proje, koordinasyon, organizasyon, iş-staj edindirme ve mesleki bilgilendirmeler olarak kabaca sıralayabilirim. Psikoloji faaliyet sahası olabildiğince geniş. Şu an bu bilimin üniversitedeki lisansiyer sayısı yaklaşık olarak 50 bindir. Bir bu kadar da mezunumuz yani meslektaşımız var. Haliyle bu bireylerin mesleki ve kişisel gelişimi için sürekli olarak çalışmaların üretilmesi ve meslektaşlarımızın ya da öğrenci arkadaşlarımızın hizmetine sunulması gerekiyor. Bu noktada eğitim gereksinimi bir hayli önem arz etmekte. GPM, kuruluşundan bu yana 300+ akademik etkinlik üretmiş bir ekiptir.
Proje kısmı ise şu şekildedir: Psikoloji bilimi, sosyal ve beşeri odaklı bir bilimdir. Henüz lisans öğrencisi iken dahi aklımıza sosyal farkındalık ya da kalkınma odaklı birçok projeler, araştırma çalışmaları gelmektedir. Bunların bir kısmını ya cesaret edemediğimiz için ya da ilgili kontakları kuramayacağımızı düşündüğümüz için erteleriz. GPM Ailesinde, direkt YK’ ya bağlı bir şekilde ARGE ve Proje Koordinatörlüğümüz bulunmaktadır. Bu ekibimiz, ilgili proje yazım ve yürütme eğitimlerini alıp bölüm ve ülkemize ilişkin çeşitli projeler yazmaktadır. Yakın zamanda ‘babanın vefat ettiği ailelerde annenin psikolojik sağlamlığını arttırmak ve istihdamına yönelik çalışmalar’ temalı bir proje yazmıştır. Projemiz pandemiden ötürü askıya alınmıştır fakat yaz ayları ile birlikte hayata geçirmeyi planlamaktayız.
Yukarıda bahsettiğim 50 bin öğrencinin bir kısmı ülkemizde eğitim görürken bir kısmı da Kıbrıs, Azerbaycan ve Avrupa ülkelerinde lisans eğitimlerini tamamlamaktadır. Ben her zaman şuna inanırım: İnsan, insandan beslenir. Yani ülke sınırlarımızın dışında eğitim gören öğrenci arkadaşlarımızın bizlere katacağı birçok şey var, tıpkı bizlerin de onlara katacağı birçok şey gibi. Haliyle bu durum için birtakım kontak ve eşgüdümlü faaliyetler gerekmektedir. Yapılanmamıza bağlı Dış İlişkiler Komitemiz ile aynı anda Kıbrıs, Azerbaycan, Bosna – Hersek, Makedonya, İngiltere, Fransa, İtalya başta olmak üzere birçok ülkedeki psikologlar ya da öğrenciler ile temas kurabilmekte ve bu sayede birlikte birçok çalışmayı yürütüp şekillendirmekteyiz.
Kuruluşumuza ziyadesiyle şekil veren bir açık daha var değinmek istediğim: İş ve staj zorluğu… Bölümümüz her yıl 8000+ mezun vermektedir. Bunca öğrencinin sahaya yeni girişi ve öncesinde iş ve staja ihtiyaç vardır fakat ne yazık ki bu alanda oldukça eksiklerimiz mevcuttur. GPM’ye bağlı bir İş ve Staj Edindirme Komitemiz vardır. Bu ekibimiz, güncel iş ve staj ilanlarını takip eder, kurum ya da kuruluşlar ile kontak kurar ve ilgili ilanı sosyal medya hesaplarımızdan yayınlar. 2019’dan bu yana 500+ yer ile temasımız oldu. Paylaşımlarımız sonrasında herhangi bir iş ya da staja kabul gören meslektaşlarımızın bizlere gönderdiği mesajlar her zaman motivasyon kaynağımız olmuştur.
Ve tabii ki önem arz eden ekiplerimizden bir diğeri Mesleki Bilgilendirme Komitesidir. Toplumumuz ne yazık ki psikoloji bilimi ve psikologlara ilişkin çeşitli mitlere sahiptir. Doğru olduğu bilinen kesin yanlışlar… Psikologlar, deli doktorudur, onlar ilaç yazıyor ve ilaçları bağımlılık yapıyor, yaptıkları tek iş oturup dert dinlemek, onlara gidenler delidir vb. Bu mitleri ortadan kaldırmak bizlerin asli görevlerinden biridir. Toplumumuzun psikologlara olan bakış açılarını daha olumlu ve ılıman bir yere çekmek adına MBK ekibimiz kurulmuştur ve halk farkındalığı için sahaya inip sürekli çalışmalar yapmaktadır.
Bu ve benzeri birçok gereksinim, bizleri yeni bir kurumsal yapılanma oluşturmaya itmiş ve çalışmalarımızın temelini oluşturmuştur.
Genç Psikologlar Meclisi’nin faaliyetlerinden söz edebilir misiniz?
Genç Psikologlar Meclisi, şu an 32 şehir, 4 ülkede bulunmaktadır fakat merkezi her zaman Mersin / Türkiye olmuştur. Bölüm ve mesleğimizi geliştirmek adına aşağıdaki alanlarda faaliyet göstermekteyiz. Akademik eğitimler düzenlemek, sosyal sorumluluk ve farkındalık çalışmaları gerçekleştirmek, meslek içi eğlence faaliyetleri organize etmek, toplumsal fayda ve kalkınma odaklı projeler yazmak, bilimsel araştırma çalışmaları yürütmek, meslektaşlarımıza ve öğrenci arkadaşlarımıza iş ve staj edindirme hususunda destek olmak, meslek yasamız ve bağımsız psikologlar odamızın kurulumu için çalışmalar yapmak, ülke içinde ve ülke dışındaki psikologlar ile öğrenciler arasında sürekli köprü kurmak ve erişilebilir olmak.
Faaliyetlerinizden “Konuş(a)madıklarımız” hakkında neler söylemek istersiniz, çalışmada kimler vardı ve nelere değinildi?
23 – 24 Mart tarihlerinde Psk. Gizem ÖZKOL liderliğinde GPM Samsun ekibi tarafından planlanan Toplumsal Eşitlik Sempozyumu Konuş(a)madıklarımız temasıyla online olarak gerçekleştirildi.
Sempozyum amaç ve temasına ilişkin Psk. Gizem ÖZKOL açılış konuşmasına; Konuşmadıklarımız mı? Konuşamadıklarımız mı? Konuşmak İstemediklerimiz mi? Soruları ile başlayarak Toplumsal Eşitlik Sempozyumu düzenleme amacına değindi. Devamında konuş(a)madıklarımızı konuşmak için en büyük adımın konuşmadıklarımızı dinlemek olduğundan hareketle dinlemenin bir gün konuşmaya, bir gün konuşturmaya veya bir gün değişime yol açabileceği; katılımcılardan birinin başka bir eşitsizliğe dokunabileceği inancı ve umuduyla yola çıktıklarını aktardı. Bu yolda eşitsizlik ile ayrımcılığı bütüncül bir perspektifte ele alabilecekleri konuları seçtiklerini, katılımcılara bütüncül bir bakış açısı sunmak ve farkındalık yaratabilmek amacıyla konuları bizlere deneyimleriyle aktaracak hocalarla iletişime geçerek sempozyum planlama aşamalarından bahsetti. Neden Konuş(a)madıklarımız temasına ilişkin aktarımlarında ise; konuşul(a)mayan durum, düşünce, davranış, ayrımcılıklar bellekte izler bırakır diyerek konuşulmayanları konuşabilirsek o izi silebilme yolunda adımlar atabilmiş oluruz temelinden hareketle Toplumsal Eşitlik Sempozyum temasının Konuş(a)madıklarımız olmasına karar verdiklerini aktararak ilk oturuma geçildi.
Prof. Dr. Melek GÖREGENLİ ‘Cinsiyet, Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Temelli Ayrımcılıklara İlişkin Konuş(a)madıklarımız ve Nefret Söylemi konu başlığıyla toplumda nefret söylemi ve konuşulmayanlara ilişkin aktarımlarını gerçekleştirmiştir. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Yasemin YÜCE ‘Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılığın Boyutları ve Konuş(a)madıklarımız’ konu başlığıyla toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü ve sosyolojik arka planı ile çifte standart ahlak, erkeklik, ideolojik ve politik ilişkiler içerikleriyle konuşulmayanlara değinmiştir. Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nuray EKŞİ ‘Mülteci Hakları ve Göçmenlere İlişkin Konuş(a)madıklarımız konu başlığıyla Cumhuriyet Dönemi’nden bugüne Göçmenlere ilişkin ayrımcılık ve hukuki boyutuna ilişkin aktarımlarıyla sempozyum ilk günü tamamlandı.
24 Mart programında Çankaya Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Aslı GÖNCÜ KÖSE ‘İş Yerinde Cinsiyetçilik ve Cinsel Tacize İlişkin Konuş(a)madıklarımız’ konu başlığıyla işyerinde toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın boyutları ve araştırma sonuçlarını aktarmasıyla gerçekleştirdi. İkinci oturumda TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nuray KARANCI ‘Psikoz ve Ayrımcılık: Şizofreniye İlişkin Konuş(a)madıklarımız’ konu başlığıyla şizofreni tedavisi gören bireylerin toplumda maruz kaldıkları ayrımcılık ve damgalamanın boyutlarından bahsetti. Oturuma konuk olarak Şizofreni Dernekleri Federasyonu yönetim kurulu üyesi Yasemin Şenyurt katılmış ve şizofreni penceresinden hayata dair kendi deneyimlerini aktarmıştır. Sempozyumun son oturumunda tiyatro ve işaret dili eğitmeni Ümit Deniz ‘…ama ben değilim! Konuş(a)madıklarımız Sahnede; Göç Hikayeleri’ konu başlığıyla katılımcılara aslında hepimiz birer göçmeniz teması farkındalığı yaratmak amacıyla katılımcılarla interaktif bir oturum gerçekleştirildi.
Bizi Takip Edin