“Koronavirüs Salgını Sonrası Dönemde, Bizi Kanser Pandemisi Bekliyor!”
Türk Kanser Derneği’nden Ezgi Polat, hastanelerin Koronavirüs hastalarına öncelik vermesinin, kanserin teşhis ve tedavisinde ihmale neden olduğunu, salgın sonunda bizi kanser pandemisinin beklediğini söylüyor.
COVID-19 hasta sayısının çoğalması ile birçok sağlık hizmetinde ertelemeler ve aksaklıklar yaşanıyor. Pandemide uygulanan sağlık politikası, insanları hastanelerde gerekmedikçe gitmemesi, bu şekilde hem hastaları korumak hem de hastanelerde yoğunluğu ve bulaş riskini önlemek. Bu politika Koronavirüs öncelikli bakış ile doğru bir politika gibi görünse de, her 3 dakikada bir kişiye konulan teşhis ile kanser gibi hastalıkların tedavi ve teşhisinde önemli sorunlara yol açıyor. Kamu yararına çalışan dernek statüsüne sahil olan Türk Kanser Derneği, bu sorunlara dikkat çekerek salgın bittiğinde yeni bir salgınla kanser pandemisi ile karşı karşıya kalacağımız uyarısında bulunurken; pandemide kanser teşhisi konan hasta sayısının azalması, teşhisin güçleşmesi ile açıklanıyor. Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği de pandemiden daha fazla etkilenmeleri nedeniyle, kanser hastalarını aşılanmasına öncelik verilmesi çağrısı yapıyor.
Pandemi kanser hastalarını ve kanser hastalığını nasıl etkiledi?
Kanser fiziksel, psikolojik ve sosyal tüm süreci etkileyen; kişilerin ve ailelerinin hayatında önemli değişikliklere ve yaşamda krizlere neden olan bir hastalıktır. Pandemi sürecinde yeni tanı almış kanser hastalarında; kanser olduğunu öğrenmenin verdiği psikososyal sorunların çıkması beraberinde bir de COVID- 19 bulaş korkusu nedeniyle, planlanan tedavi ve operasyonlarda geciktirmeler yaşanabiliyor ve bu hastalarda metastaz (kanserin çevre dokulara yayılması) geliştiği, kanserin ileri evrelere geçtiği gözlemlenebiliyor. Bu durum hastaların ve ailelerin COVID-19’dan korkması nedeniyle yaşanıyor ve sürecin devamı ne yazık ki ameliyat şansını kaybetmek ve hayati tehlike ile karşı karşıya kalmak şeklinde devam eder.
Ülkemizde COVID-19 vaka sayılarının artması ile oluşan yoğunlukta, tüm branş doktorlarının da COVİD-19 hastası bakması gerekliliği doğdu. Çünkü hastanelerde bir seferberlik durumu yaşandı, bu durumda yoğunluklar daha da arttı ve polikliniklerde aksamalar yaşandı. Yalnızca poliklinikler de değil birçok sağlık hizmetinde ertelemeler ve aksaklıklar oldu.
“Çağımızın Vebası Kanser İhmal Edilmemeli!”
Tüm hastanelerde servis ve yoğun bakım yatak kapasitesinin ciddi ölçüde artırılmasına rağmen bu yeni yataklar da ihtiyaca yetmedi. Bununla birlikte yoğun bakım ünitesi bulamaması sebebiyle ölen hasta sayılarında da artış yaşanıyor. Örneğin Türk Kanser Derneği tarafından takipli olan bir hastamız hastanede yatış yapmaktaydı. Doktorları hastanın ailesine yoğun bakım ihtiyacı olduğunu ancak yatışın yapıldığı hastanenin yoğun bakımında yer olmadığı için ailenin de farklı hastanelerde yoğun bakım yeri araştırmasını söyledi. Hastamızla sürekli iletişim halinde olduğumuz için süreçten haberdardık ve biz de birçok kuruma durumu anlatarak hastamız için bir yer aradık. Ne yazık ki yer bulunduğu sırada hastamız yattığı serviste hayatını kaybetti. Belki yoğun bakım ünitesine vaktinde alınmış olabilseydi daha uzun yaşayabilir ya da son anlarını daha acısız geçirebilirdi.
Bunun dışında şu an içinde bulunduğumuz süreç bizleri tek hastalık Koronavirüsmüş gibi düşündürüyor. Ancak çağımızın vebası olan ve sinsiliği ile bilinen geç kalınırsa sonuçları hayatı tehdit eden bir hastalık var; kanser.
Sağlıklı insanlar senede bir kez yapılması gereken rutin kontrollerine, taramalarına COVID-19 bulaş korkusu ile gitmezken; bundan daha kötüsü vücudunda bir hastalık hisseden; ele gelen kitle hisseden veya ağrı-öksürük şikayetleri olan kişiler bile hastanelere gitmekten korkuyor ve erteliyorlar. Halbuki pandemi elbette bitecek. İşte o zaman insanların bu ertelemiş oldukları belki erken teşhis ile çok basit tedavi yöntemleri ile kurtulabilecekleri bir kanser türünün ilerlemiş olduğunu, artık tedavi için geç kalınmış ya da ameliyat ihtimali kalmamış olduğunu öğrenecekler.
Bunun bir de hastane tarafı var. Tabi ki kanseri tedavi edecek hekimlerimiz görevleri başında ; doğru tedbirler alındığında hastanelere gitmekte hiçbir sakınca yok ama hastanelerde elektif işlemler ertelenmiş ya da askıya alınmış durumda iken midesinde ki bir şikayet için doktora giden bir hastayı endoskopi yapamadıktan sonra yine teşhis etmekte gecikeceğiz. Çünkü şu an ki politika, insanları hastanelerde gerekmedikçe hiçbir girişimsel işleme dahil etmemek. Böylece hem hastaları korumuş hem hastanelerde ki yoğunluğu ve bulaş riskini önlemiş olmak. Herkes COVID-19 pandemisi odaklı düşünüyor. Tabi ki salgın açısından bu doğru bir bakış açısı ancak bu durum pandemi bittikten sonra kanser pandemisi yaşanacağının habercisidir.
Pandemide Kanser Olduklarından Haberdar Olmayan Hastalar!
Türk Kanser Derneği, her sene tüm ülkede ücretsiz meme taraması yaptırıyor. Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık ayı olduğu için; ekim ayı tarama başvurularının en yoğun olduğu zamandır. Ancak 2019 ekim ayı verilerimizde taramaya yönlendirdiğimiz hasta 240 iken, 2020 yılı ekim ayında bu sayı sadece 90’dır. Yine yapılan araştırmalara göre, geçmiş senelere oranla bu sene meme kanseri teşhisi alan hasta sayısında azalma var. Bunun nedeni ne yazık ki insanların artık meme kanseri olmaması değil, kanser olduklarından haberdar olmamalarıdır. Önümüzde ki yıllarda da bu gecikmelerden dolayı yaşanan kanser hastalarında ki erken ölüm oranlarını verilerle göreceğiz.
Pandemi sebebiyle kanser hastaları, tedavilerini erteliyor. Hastaneye gitme korkusuyla ertelenen bu tedavilerin sonucu ne olur? Hastalara bu konuda öneri sunabilir misiniz?
Mevcut tedavisi devam eden hastalar için Covid-19 bulaş korkusu tedavileri sekteye uğratıyor. Kanser hastaları bulaş riski sebebiyle tedavilere gitmekten korkuyor bu durumda ya gitmiyor ya da farklı psikolojik sorunların ortaya çıktığı görülüyor. Mart 2020’de, Hubei Eyaletinde (Çin’deki en yoğun COVID-19 vakalarının görüldüğü eyalet) 1090 kanser hastası ve aileleriyle yapılan psikolojik bir araştırmada, COVID-19’un ortaya çıkmasından bu yana, psikolojik sorunları tespit edilen kanser hastalarının %43,8’inin psikososyal destek talep ettikleri ortaya çıktı. Burada her iki durum da tehlikeli aslında; tedaviye gitmemek ve yarıda bırakmak yine hayati tehlikeye neden olur.
“Pandemi Dönemi Kanser Tedavilerine Engel Değildir.”
İkinci durumda ise bu kadar korku ve endişe ile tedavilere gitmek kişilerin stresle sürekli iç içe olması ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor ve bu durumda iyileşmeyi geciktiren, bağışıklığı düşüren en büyük sorunlardan biri olarak yine karşımıza çıkıyor. Kanser hastaları COVID-19 enfeksiyonuna yakalanınca öleceklerini düşünüyor ancak Türkiye’de Sağlık Bakanlığı verilerine bakıldığında COVID-19 enfeksiyonuna yakalanmış 1523 kişinin bir aylık takibinde ölüm oranı % 5.1’dir. Yani insanların bu kadar endişe içinde kalmasına gerek yok. Kurallar belli ‘’maske-mesafe-hijyen’’. Yani bilinmeli ki, doğru tedbirler alındığında pandemi dönemi kanser tedavilerine engel değildir.
Kanser önlenebilir bir hastalık mı? Korunmak için neler yapılabilir?
Kanser %90 çevresel %10 oranında ise genetik faktörlere bağlı oluşmaktadır. Bu oranlara bakarak kanserin büyük kısmının önlenebilir durumda olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü çevresel faktörler arasında tütün-alkol kullanımı, obezite ve enfeksiyonlar ilk sıralarda yer alıyor. Ülkemizde ve dünyada, tütün ve mamüllerinin kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı ve yanlış beslenme ile gelen obezite her geçen gün artıyor.
En azından bunlara “dur” diyerek hem kansere hem de birçok hastalığa karşı en önemli risk faktörlerini ortadan kaldırmış oluruz. Biz Türk Kanser Derneği olarak, bu risk faktörleri hakkında toplumun aydınlatılması amacıyla, tüm kitle iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullanmakta; resmi web sitesi, sosyal ve ulusal medya aracılığıyla, kanserden korunma, erken tanı yöntemleri ve risk faktörleri konusunda halkımıza kesintisiz bilgi akışı sağlamaktayız.
Türk Kanser Derneği’nin eskimeyen bu sloganı aslında çok şey anlatıyor. Basit önlemler, tarama programları ve belirtileri ciddiye alarak kanserle savaşta büyük avantaj sağlamak mümkün. Erken teşhis hakkında ki farkındalık ve bilinç kanserden korunma konusunun en önemli faktörüdür. Özellikle önlenebilir kanser türleri için farkındalık çok önemli. Kanser hastalığı üstesinden gelinebilecek bir hastalıktır ama bunun yöntemi asla korkutmak değil bilinçlendirmektir. Yani bizim kanserden korkan değil kansere karşı bilinçli bir topluma ihtiyacımız var.
Türk Kanser Derneği’nin Kanserden Korunmak İçin Sıraladığı Önemli İpuçları
1-Tütün ve ürünlerinden uzak durun
Herhangi bir tütün ürünü kullanmak yolunuzu kanserden geçirecektir. Sigara; akciğer, ağız, boğaz, gırtlak, pankreas, mesane, rahim ağzı ve böbrek kanseri gibi birçok kanser türüyle ilişkilendiriliyor. Tütünden kaçınmak veya bırakmaya karar vermek hem kendinin hem de çevreniz için verebileceğiniz en önemli sağlık kararlarından biridir. Ve kanserden korunmanın da en önemli parçasıdır.
2-Sağlıklı beslenin ve doğru kiloda kalın
Beslenme listesi mutlaka sebze ve meyve ağırlıklı olmalı. Doymuş yağlardan uzak durun. Doymuş yağlar yönünden zengin olan kırmızı etin tüketimini haftada 2 kez olarak sınırlayın ve işlenmiş et tüketmeyin. Alkol kullanıyor iseniz azaltın veya bırakın. Fazla kilo ve obezite şu anda 13 kanser türü ile ilişkilendiriliyor ve gelecekte kanserin temel nedeni olma yolundadır.
3-Fiziksel olarak aktif olun
Fiziksel aktivite faydalıdır. Kilonuzu kontrol etmenize yardımcı olmasına ek olarak fiziksel aktivite kendi başına meme kanseri ve kolon kanseri riskini düşürebilir. Herkes günlük en az yarım saat fiziksel aktiviteyi yerine getirmelidir.
4-Güneşin zararlı ışınlarından korunun,
Cilt kanseri en yaygın ve en korunabilir kanser türlerinden biridir. Cilt kanserinden korunmak için:
- Güneş ışığına maruz kalmayın. Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği 10.00-16.00 saatleri arasında güneşlenmeyin.
- Çocuklara gölge kuralını öğretin: gölgenizin boyu sizden daha kısa olduğu zaman, güneş ışınlarının en güçlü olduğu zamandır.
- Güneş ışınlarından korunmak için, tişört ile güneşlenin, şapka takın, güneş gözlüğü kullanın ve güneş koruyucu kremler sürün.
- Solaryum gibi yapay bronzlaştırma yöntemlerinden uzak durun.
- Güneşin kızgın olmadığı saatlerde güneşlenerek D vitamini alımınızı ihmal etmeyin. D vitamini ciltte güneş ışığı etkisi ile üretilen ve belli kanserler için koruyucu etkisi olan bir vitamindir.
5- Aşılanın
Kanser korunması, belli viral enfeksiyonlardan korunmayı içerir. Hepatit B, insan papilloma virüsü (HPV) aşılanma seçeneklerini doktorunuzla konuşun. Bu aşılar ile karaciğer ve rahim ağzı kanserlerinden korunmanız mümkün.
6- Güvenli cinsel ilişkiler tercih edin
Tek eşliliği tercih edin ve cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanın. HIV veya AIDS’li kişilerin anüs, karaciğer ve akciğer kanseri riski daha yüksektir. HPV en sık olarak rahim ağzı kanseri ile ilişkilendirilir, ancak anüs, penis, boğaz, vulva ve vajina kanseri riskini de artırabilir.
7-Düzenli olarak medikal takipte kalın
Meme, cilt, akciğer, rahimağzı, kolon kanseri gibi çeşitli kanserler için düzenli aralıklarla yapılan elle muayene ve taramalar kanserde erken tanı şansınızı artırır. Erken tanı ise kanserden kurtulmanın en önemli yoludur.
Bizi Takip Edin