HASUDER: “Yüz Yüze Eğitime Başlanması Kararı, Yerel Düzeyde Alınmalı!”
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin (HASUDER) hazırladığı Okullarda Yüz Yüze Eğitime Başlanmasına İlişkin Rapor’da Türkiye’de ilköğretim ve ortaöğretimdeki okulların COVID 19 Pandemisi koşullarında yüz yüze eğitim verebilmesi için gereklilikler sıralanıyor. “Tüm okulların açılması ya da kapatılması” kararının alınması için en uygun ve doğru mercinin İl ve İlçe Hıfzıssıhha Kurulları olduğu belirtilen raporda, kararların yerel düzeyde alınması gerektiğine dikkat çekiliyor.
HASUDER’in Okullarda Yüz Yüze Eğitime Başlanmasına İlişkin Raporu, Türkiye’de ilköğretim ve ortaöğretimdeki okulların COVID 19 Pandemisi koşullarında yüz yüze eğitim verebilmesi için gerekliliklerini belirlemek amacıyla hazırlandı. Eğitim hizmetlerini kesintiye uğratmanın ekonomiler ve toplumlar için eşitsizliğin artması, sağlık alanında daha kötü sonuçlarla karşılaşılması ve sosyal bütünlüğün azalması gibi ciddi ve uzun vadeli sonuçlarının bulunduğuna dikkat çekilen raporda, okulların eğitime devam edip etmeme kararını verme durumunda olan birçok ülkede virüs yaygınlığına ilişkin verilerin eksik ve karar vericilerin değerlendirmelerini eksik bilgi ve belirsizlik bağlamında yapmalarının gerekli olduğunun altı çiziliyor.
Pandemide Eğitime İlişkin Bilimsel Veriler
Raporda, pandemi sürecindeki belirsizliklerle birlikte elimizdeki verile şu şekilde sıralanıyor:
- UNESCO verilerine göre 14 Aralık 2020 itibarıyla toplam 210 ülkeden 106’sında okullar tamamen açık, 43’ünde ise kısmen açık, 34 ülkede ara tatilde, 27 ülkede ise kapalıdır. Pek çok ülke de okulların açık tutulup tutulmaması konusunda kararsızlık yaşanıyor.
- COVID-19 hastalığını kontrol etmede okulları kapatmanın yararına ilişkin elimizdeki kanıtlar kısıtlı. Okul çağı çocukların hastalığa ne kadar duyarlı oldukları, hastalığın taşınmasındaki etkileri halen net olarak belirlenemedi.
- Okulların kapanması da açılması da içinde birtakım riskleri barındırıyor. Önceki salgınlardan elde edilen veriler okul çocuklarının hastalığın yayılımında görece küçük bir rol oynadığını, 20 yaş altındakilerin COVID-19’a bağlı şiddetli akut solunum sendromuna yetişkinlerin yaklaşık yarısı kadar duyarlı olduğunu ve daha az semptomatik olduklarını gösteriyor.
- Ancak viral yük ile ilgili veriler, çocukların yetişkinlerinkine benzer COVID-19 viral yüküne sahip olabileceğini düşündürüyor. Ek olarak bazı solunum yolu virüslerinden farklı olarak, çocukların bulaştırma olasılığının yetişkinlerden daha yüksek olduğuna dair ise hiçbir kanıt yok.
- Okullarda bulaş ile de ilgili veriler yetersiz olmakla birlikte, dünyanın çeşitli ülkelerinde geçtiğimiz dokuz ayı kapsayan araştırmalar, okulların kapanmasının COVID-19 yayılımını azaltmadığını, açılmasının ise COVID-19 olgularını artırmadığını, okulların bu salgında hastalığın ana yayılma merkezi olmadığını ve okullarda görülen olguların toplumdaki yayılmanın bir yansımasından ibaret olduğunu gösteriyor.
- COVID-19 pozitif biri ile teması olan 20 yaş altındaki çocuk ve gençlerin hastalığa yakalanma olasılığının, pozitif biri ile teması olan yetişkinlerden yarı yarıya az olduğu belirtilmektedir. 6-12 yaş çocukların hastalığa yakalanma ve bulaştırma riski yetişkinlerden çok daha düşüktür. 12 yaş üstü gençlerin ise hastalığa yakalanma riskleri daha düşük olsa da, yetişkinler kadar bulaştırıcı olabilmektedirler
Türkiye’de Eğitim Çağındaki Çocukların Pandemi Koşullarındaki Durumu
Türkiye’de çocukların büyük çoğunluğunun derse katılmak için teknik ekipman (bilgisayar, mobil telefon vb) ve altyapı (internet, kendine ait oda vb) sorunları var. Öğretmenler EBA’yı aktif olarak kullanmakta iken öğrencilerin önemli bir kısmı çeşitli nedenlerle erişim sağlayamadığı durumlar yaşıyor.
Bütün bunların yanında, okulların kapalı kalmasının zararları tüm çocuklara eşit dağılmamakta, yoksullar, eğitimsiz aile çocukları, kız çocukları ve özel eğitim gereksinimi olan çocuklar bundan daha fazla zarar görüyor. Yoksul, çok çocuklu ailelerde çocukların kendine ait odası, bilgisayarı, mobil telefonu vb. ekipmanları ve internet alt yapısı yoktur ya da yetersizdir. Türkiye’deki annelerin %92’si lise mezunu değildir ve bu annelerin uzaktan eğitimde çocuklarına destek vermeleri çok zor, kimi zaman imkansızdır.
Pandemide özellikle okulların güvenlik, sağlık ve hijyen koşullarının yeterliliği önem kazanmaktadır. Ancak MEB 2019-2023 Stratejik Planı’nda GZFT analizinde “Okul ve kurumlarda güvenlik, sağlık ve hijyen koşullarının yeterliliği” zayıf yön olarak belirtilmektedir. Bu da okulların tümünde bu şartların karşılanamadığını gösteriyor.
Okulların Açılmasındaki Temel Ölçütler
Okullar yeniden açılmak üzere seçildiğinde, hazır olma durumlarını değerlendirmek ve planlamada kullanılacak bilgileri sağlamak için kilit önemdeki dört ölçüt kullanılmalıdır:
- Uygun ortamın sağlanması (politika, finansman)
- Adaptasyon finansman (özellikle birden fazla yoksunluğun olduğu ortamlarda: yoğun nüfuslu alanlar, düşük su mevcudu, çatışma, vb.); yerel ihtiyaçlara ve koşullara cevap vermek
- Analiz: Pandemi öncesi koşullara karşı, hem az miktarda kaynağın bulunduğu mevcut sınırlamaların farkında olarak hem de operasyonel koşulları ve öğrenme koşullarını iyileştirmek için hedef geliştirerek
- Öğrenme çıktılarını iyileştirmek, eğitime adil erişimi artırmak ve çocukların korunmasını, sağlığını ve güvenliğini güçlendirmek (Uzaktan eğitim açısından büyük bölgesel eşitsizlikler var. Uzaktan eğitimle erişilemeyenler, kırsal ve yoksul hane halklarının çocuklardır) Okulları kısmen kapatma, tamamen kapatma, yeniden açma kararlarının kanıta dayalı olması ve coğrafi bölge, il, ilçe, birim düzeyinde izlenip güncelleniyor olması gerekir.
Ne Yapılmalı?
Tüm bu verilen ışığında, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (No. 1593) kapsamında il ve ilçe düzeyinde halen var olan ve işlemesi gereken İl ve İlçe Hıfzıssıhha Kurullarının bu kararları, ulusal rehberler doğrultusunda alabilecek “en uygun ve en doğru” kurullardır ve bu tür toplumu ilgilendiren konularda kararlar yerel olarak bu kurullarda alınmalıdır.
Alınan kararlar çerçevesinde, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nca tanımlanan ve alınması gereken önlemlerin titizlikle uygulanması gerekiyor.
Ayrıca, uygulamalar sırasında özdeğerlendirme ve denetim sistemlerinin işletilmesi sayesinde okulların açık kalma sürecinde kalmasının sağlanacağı ve bu sayede çocukların sağlıklı olarak eğitimlerini sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması mümkün olabilecek.
Raporun tümüne buradan ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin