Bölge STK’ları Pandemiyi Hasarsız Atlatmak İçin Destek ve Kaynağa İhtiyaç Duyuyor
Kürt Çalışmaları Merkezi'nin, Rawest Araştırma ile birlikte hazırladığı Doğu ve Güneydoğu’da Sivil Toplum Manzarası ve Covid-19 Etkisi Araştırması başlıklı raporda; hem sivil toplum çalışanlarının hem de çalıştıkları alanın pandemiden olumsuz etkilendiği ve uzun süreceği öngörülen sürecin atlatılabilmesi için kaynak ve desteğe ihtiyaç duyulduğu kaydediliyor.
Kürt Çalışmaları Merkezi, Doğu ve Güneydoğu’da Sivil Toplum Manzarası ve Covid-19 Etkisi Araştırması’nın, söz konusu bölgelerde sivil toplum kuruluşlarının mevcut durumunu, yürüttükleri çalışmaları, sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin sivil toplum alanına dair değerlendirmelerini, Covid-19’dan ne ölçüde etkilendiklerini ve geleceğe ilişkin beklentilerini görünür kılmak amacıyla yapıldığını belirtiyor.
Ağustos-Eylül 2020 tarihleri arasında nitel ve nicel veri toplama araçlarının bir arada kullanılmasıyla yürütülen araştırmanın sonuçlarında sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin bölge sivil toplumunu görece etkili buldukları ve etki kapasitesini siyasi konjonktürle bağlantılı olarak değerlendirdikleri gözleniyor. Bölgedeki sivil toplumun lokomotifi hüviyetindeki insan hakları kuruluşlarının etki kapasitesinin, Kürt meselesi başta olmak üzere siyasi ve sosyal gelişmelerle paralel seyrettiği görüşmelere yansıdığı belirtilen raporda, sivil toplum alanını hedef alan baskılar, devletin alanı daraltması, yerel yönetimlere kayyum atanması gibi sebeplerle sivil alanın etki gücünün azaldığı kaydediliyor.
Pandeminin Bölge STK’larına Etkisi
Raporda, hem sivil toplum çalışanlarının hem de çalıştıkları alanın pandemiden olumsuz etkilendiğini, iyi olma halinin giderek kötüleştiğini, verimlilik ve motivasyonun düştüğü vurgulanarak, “Hak savunuculuğu yapan derneklerin dahi pandemi sürecinde hijyen, sağlık, yardım gibi alanlarda çalışma yapmak zorunda kalması; toplumsal kesimlerin pandemi sürecinden ne denli etkilendiğinin göstermesi bakımından önemlidir. Yine aynı şekilde ortaya konulan bulgular Türkiye’nin genelinde olduğu gibi bölge sivil toplumunun da uzun süreceği öngörülen pandemi sürecini atlatabilmesi için kaynak ve desteğe ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Araştırmada STK temsilcilerinin pandemi süreci ve sonrasındaki dönemde faaliyetlerini sürdürebilme konusunda planlamalar yaptığı ve kaynak sağlayıcılardan da yeni normal döneme uyumlu destekler bekledikleri belirlenmiştir.
Sonuçlara göre, katılımcılar STK faaliyetlerinin pandemi öncesinde olduğu gibi normale dönmesinin 1 ila 3 yıl arasında gerçekleşebileceğini düşünüyorlar. STK temsilcileri, pandemi sürecini daha hasarsız atlatılabilmesi için sivil toplumun kendi içindeki dayanışma ve iş birliğinin önemine de işaret ediyorlar. Emek, mekân ve imkân paylaşılması ile sivil toplum camiasının moralini yüksek tutacak çalışmalara ihtiyaç olduğunu, bunların teşvik edilmesi gerektiği dile getiriliyor. Bu beklentiler gerek fon sağlayan kuruluşlar gerekse sivil toplumu güçlendirme çalışmaları yürüten kuruluşlar için önemli gündemler olarak masaya konuluyor.” deniliyor.
Dayanışma ve İşbirliğinin Önemi
Pandemiyle birlikte sıklıkla tartışılmaya başlayan eğitimde fırsat eşitsizliği, güvenli gıdaya erişim, sürdürülebilir mekânsal düzenlemeler gibi konularda faaliyetlerin arttırılması bu alanlarla ilgili kaynakların açılması pandemi sonrası süreçle ilgili beklentiler arasında ilk sırada geldiği vurgulanan raporda şu tespitlerde bulunuluyor: “Sürecin hasarsız atlatabilmesi için sivil toplumun kendi içindeki dayanışma ve iş birliğinin önemi de araştırmada karşımıza çıkan önemli bir vurgu olmaktadır. Araştırma, sivil toplumun teknik, finansal, insan kaynağı ve kurumsallaşma ihtiyaçlarının yanı sıra sivil toplum çalışanlarının “iyi olma hali”ni gözetecek psiko-sosyal desteğe ihtiyaç duyduklarını da ortaya koymaktadır.”
Bölge sivil toplum kuruluşlarının; İstanbul merkezli sivil toplum destekleme program ve eğitimlerinden yeterli verim alamadıklarını dile getirerek, sorunu yerelde çözecek mekanizmaların hayata geçirilmesi gerekliliğine işaret ettiği de belirtilen raporda, “ Yine bununla ilişkili olarak katılımcılar, STK’lardan ilgili kişilerin katıldığı teknik eğitim programlarının kişiye faydası olsa bile bunun etkilerinin kuruma yeterli oranda yansımadığını dile getirmiş ve bölgeden bazı kuruluşların bu eğitim ve güçlendirme programlarına alınmasının yanında kısa ya da orta vadeli mentorluk ilişkileriyle yerelde güçlendirme çalışmalarının yürütülmesinin daha faydalı olacağını vurgulamışlardır.” deniliyor.
Araştırmanın tamamına ulaşmak için tıklayınız.
Bizi Takip Edin