MAPEG 1784 Futbol Sahası Kadar Alanı Madencilik Faaliyetleri İçin İhaleye Açtı
MAPEG’in geçtiğimiz ağustos ayında madencilik faaliyetleri yapılabilmesi için 68 ilde 766 bölgeyi kapsayan 892 bin 814 hektarlık alanı ihaleye açtığını belirten TÜRÇEP Dönem Sekreteri Oktay Demirkan, “MAPEG 1784 futbol sahası kadar alanı madencilik faaliyetleri için ihaleye açtı. Bütüncül bir çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan ihale yapılması hukuksuzluktur. Müdürlüğün ihaleye açtığı bu sahalarda hangi madenlerin aranacağı ya da işletileceği de belirsizdir. Yine bu sahaların mera mı, orman mı, tarım alanı mı, doğal ya da arkeolojik sit alanları ya da su havzaları olup olmadıkları hakkında hiçbir bilgi bulunmamaktadır” diyor.
Tüm Yönleriyle Türkiye’nin Maden Gerçeği başlığıyla hazırladığımız dosyamızın bu bölümünde Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP) Dönem Sekreteri Oktay Demirkan ile Türkiye’de madencilik faaliyetlerine açılan illerdeki maden alanlarını ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MAPEG) hangi illerde madencilik alanlarını ihaleye açtığı konuştuk. Demirkan’ın aktardığı verilere göre MAPEG’in madencilik faaliyetleri için ihaleye açtığı alanların sayısı, Türkiye’nin nasıl dev bir maden ocağına dönüştürüldüğünü çok net bir şekilde ortaya koyuyor.
“8 Bölgede Çevre Mücadelemizi Sürdürüyoruz”
TÜRÇEP çatısı altında bulunan çevre platformlarının kendi bölgelerinde yürütülen madencilik faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye Çevre Platformu olarak; Batı Karadeniz Çevre Platformu (BAKÇEP), Doğu Karadeniz Çevre Platformu (DOKÇEP), Batı Akdeniz Çevrecileri, Doğu Akdeniz Çevre Platformu (DAÇE), Marmara Çevre Platformu (MARÇEP), İç Anadolu Çevre Platformu (İÇAÇEP), Doğu Anadolu Çevre Platformu (DOĞÇEP) ve Güneydoğu Anadolu Çevre Platformu (GAÇEP) olmak üzere 8 bölgede çevre mücadelemizi sürdürüyoruz.
Madencilik faaliyetleri sondaj safhasından zenginleştirme ve işletme safhasına kadar her aşamadan büyük çevre sorunları yaratıyor. Sondaj sırasında maden arama yapılacak alanın birçok yerinde toprak yüzlerce metre deliniyor ve bu sırada çok fazla kimyasal kullanılıyor. Kullanılan kimyasallar bölgenin yer altı sularını kirletmekle kalmıyor, su kaynaklarımızı kullanılamaz hale getiriyor. Yapılan aramalar genellikle kıymetli madenlere yönelik olmaktadır. Altın madenciliği ise madencilik faaliyetlerinin en kirlisi olarak nitelendirilebilir.
“Türkiye Genelinde Tam 560 Maden Arama Sahası Var”
İzmir‘de; Bergama Ovacık, Harmandalı, Karşıyaka, Merkez, Kavacık, Kıratlı, Çandarlı, Aliağa, Çağlayani Kozak, Altınova, Emiralem, Turanlı, Osmancık, Zeytindağ, Foça, Gaziemir-Efemçukuru, Karşıyaka-Arapdağı’nda işletilen maden ocakları.
Balıkesir’in ilçesi Gönen’de; Fındıklı, Burhaniye’de; Kurucaoluk, Yunuslar, Merkez, Karadere, Yabancılar, Tahtacı, Kırtık, Kubaşlar, Ulubeyler, Kuyucak, Havran’da; Küçükdere, Büyükdere, Karalar, Merkez, Yürekli, Biller, Eğmiş, Kobaklar, Kalabak, İvrindi’de; Merkez, Hallaçlar, Osmanköy, Ayaklı, Korucu, Çakma Topuzlar, Balya’da; Çamurcu, Çalova, Ayvalık’ta; Bağyüzü.
Çanakkale’nin Yenice ilçesinde; Armutçuk, Çakıroba’da; Yalova, Bekten, Çan’da; Söğütalan, Madendağı,
Manisa‘da; Salihli (Bozdağ), Sard.
Eskişehir‘de; Sivrihisar, Kaymaz, Niğde‘de; Ulukışla, Bolkar Dağı,
Elazığ‘da; Keban, Baskil, Tunceli’de Ovacık, Kars‘ta; Kağızman, Darphane, Artvin‘de; Kafkasör, Kastamonu‘da; Küre, Gümüşhane‘de; Mescitli, Olucak, Rize‘de; Çayeli, Erzurum‘da; Narman, Sivas‘ta; Koyulhisar, Giresun ve Malatya.
Bu saydığım yerler maden arama ruhsatı alınmış yerlerin sadece bir kısmı. Türkiye genelinde tam 560 maden arama sahası var. Ruhsat sahalarının her biri ortalama 100 km2 büyüklüğünde.
Çok basit bir hesapla 56.000 km2 toprağımız, istimlak yetkisini de içeren Maden Ruhsatları ile çok uluslu altın tekellerinin kullanımına terk edilmiş durumda.
TÜRÇEP’e bağlı ‘bölgesel çevre platformları’ bölgelerindeki hangi madencilik faaliyetlerine karşı mücadele yürütüyorlar?
Genellikle ve öncelikle mücadele altın madeni ruhsatları ekseninde olmakla birlikte bazı alanlarda kömür işletmelerine karşı da yürütülmektedir. Kömürün arkasından kömürlü termik santrallar ve bunların yaratacağı hava kirliliğine karşı olmaktadır.
Altın madenciliği konusunda Kaz Dağları, Artvin Cerrattepe, Bergama Ovacık mücadeleleri başta gelmektedir. Bunun yanında saydığım pek çok yerde altın madenciliği karşıtı mücadele yürütülmektedir.
Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde Ağıl köyünde madencilerin sondaj çalışmaları yapmak için geldiklerini öğrendik. Bölge halkı ve platformumuz karakışa rağmen gidip, seslerini duyurdular.
“Centerra Gold, Kapadokya İçin Büyük Tehlike Arz Ediyor”
Madenciler; Bergama, Cerattepe, Kazdağları, Maden Köyü, Tepeköy’den sonra şimdi de Dünya mirası olan, kaya yapıları ile meşhur Kapadokya’nın göbeğinde doğal kayaçları parçalayarak altın çıkarmak için kolları sıvadılar.
Yine bir Kanada şirketi olan Centerra Gold Maden Şirketi, çalışmalarına yöre halkının elleriyle diktiği ağaçları yok ederek işe başlamıştır. Basından öğrendiğimize göre sicili pek de parlak olmayan, Kırgızistan’da siyanürle 5 bin insanın zehirlenmesine yol açtığı iddia edilen Centerra Gold, şimdi de Kapadokya için büyük tehlike arz ediyor.
İç Anadolu, iklim krizinden kaynaklı kuraklıktan, ilk önce ve en çok etkilenen bölgemiz. Bölgede içme sularının tamamı yeraltı sularından sağlanıyor. Su kuyuları ruhsatlandırma sahasının hemen yakınında olması, siyanür liç yöntemi ile çıkarılacak altın madeni İç Anadolu Bölgesi için yer altı sularını kirletme potansiyeli taşıyor.
“Turistlere Maden Ocağını mı Gezdireceğiz?”
En büyük geçim kaynakları turizm olan yöre halkı da durumdan şikayetçi. “Her yıl yüzbinlerce turistin ziyaret ettiği, doğal kaya yapıları yerine, turistlere maden ocağını mı gezdireceğiz?” diye çok haklı bir soru soruyorlar.
“İç Anadolu Bölgesinde 234 Maden Arama Ruhsatı Verildi”
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nce İç Anadolu Bölgesinde 234 maden arama ruhsatı verildi. Bu maden arama ruhsatlarının İç Anadolu Bölgesi illerine dağılımı ise Aksaray 2, Nevşehir 5, Kırıkkale 6, Çankırı 7, Karaman 8, Niğde 9, Kırşehir 10, Ankara 14, Yozgat 14, Konya 20, Kayseri 27, Eskişehir 39, Sivas 73 olmak üzere sayısı tehlikenin boyutunu ortaya koymakta.
İç Anadolu Çevre Platformu olarak öncelikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İl Müdürlüklerince yürütülecek Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) çalışmalarının titizlikle yürütülmesini bekliyoruz. Son dönemde sıkça rastladığımız ormanlık alanlar, milli parklar, tabiat parkları vb. korunan alanlarda maden arama izni verilmemelidir.
“Kapadokya’nın Kayaları Altından Değerlidir”
Bir diğer önemli konu; MAPEG’in verdiği arama ruhsatları haritalarına bakıldığında birbirine çok yakın arama ruhsatları görülmektedir. Aynı dağ ve alanda birbirine çok yakın olarak verilen bu maden aramaları için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca; tek tek ÇED yaptırmak yerine, o dağ ve bölge için 08 Nisan 2017 Tarih ve 30032 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Stratejik Çevresel Değerlendirme Yönetmeliği” uygulamalarına gidilmelidir.
Kapadokya’nın Kayaları Altından Değerlidir. Bölge, toplumsal maliyetini de içine alan Stratejik ÇED kapsamında değerlendirilmelidir.
MAPEG’in Maden İhalesi 68 İlde 766 Bölgeyi Kapsıyor
MAPEG, 892 bin 814 hektar alanı kapsayan maden arama ve işletme ruhsatları vermek için 24 Ağustos’ta ihale sürecini başlatmıştı. MAPEG’in ihalesiyle hangi illerde ve kaç bölgede ruhsatlandırma yapılacak?
MAPEG’in sadece Ağustos ayında ihaleye açtığı 892 bin 814 hektarlık alan 68 ilimizde 766 bölgeyi kapsayan bir ihale. 140. Grup maden arama ve işletme ihalesinin dosyası incelendiğinde; 744 bin hektarlık alanı kapsayan 585 arama ruhsatı, 147 bin hektar alanı kapsayan 179 işletme ruhsatı ve 2 bin hektar alanı kapsayan 2 ön işletme ruhsatının ihaleye çıktığı görülmektedir.
Sadece Sivas’ta 73 Alan İhaleye Çıkarıldı
Maden arama ve işletme ihalesine çıkılan 68 il içinde, ihale sayısı bakımından en yüksek olan 11 ilde toplam 357 ihaleye çıkarılmıştır. Bu ihalelerde ruhsata konu olan alan 432 milyon hektardır. Bu iller içinde alan sayısı bakımından 73 alanla Sivas birinci, 56 alanla Kahramanmaraş ikinci, 39 alanla Eskişehir üçüncü sıradadır. Sadece bu ihalede Kahramanmaraş toplam alanının % 4,9’u, Sivas, Erzincan ve Elazığ illerinin %3,7’si madencilik için ruhsatlandırılmaktadır.
Ülke yüzölçümünün %1,14’ü kadar bir alanı kapsayan bu ihalenin çoğunluğu; altın, gümüş, platin, bakır, kurşun, çinko, demir gibi madenlerin bulunduğu IV. grupta yer alıyor. 559’u arama, 134’ü işletme ruhsatı verilecek olan bu grupta 883 bin hektarlık bir alana maden arama ve işletme ruhsatı veriliyor.
6 İlde 1012 Maden Ruhsatı
Bilindiği gibi daha önce de Doğu Karadeniz’deki 6 kentin yüzde 38,7’sinin madenlere ayrılmış. 153 ruhsat olan Artvin’de 292 bin hektar, 230 ruhsatın bulunduğu Giresun’da 292 bin hektar, 241 ruhsatlı Gümüşhane’de 294 bin hektar, 201 ruhsatın verildiği Ordu’da 222 bin hektar, 60 ruhsatın bulunduğu Rize’de 171 bin hektar, 127 ruhsatlı ve Trabzon’da 101 bin hektar alan madenler için tahsis edildi. Bakanlığın verilerine göre, altı ilde 1012 maden ruhsatı, 1 milyon 372 bin hektara karşılık” geliyordu.
“892 Bin Hektar Alan Yaklaşık 1784 Futbol Sahası”
892 bin hektarlık alan ne kadar büyüklükte bir alana tekabül ediyor?
1 Hektar 10 Bin metrekare, yaklaşık iki futbol alanı kadardır.
892 bin hektar yaklaşık 1784 futbol sahası denilebilir. Bu da yaklaşık 8928 km kare olup, Isparta ili kadar bir alan demektir. Isparta’nın yüzölçümü 8993 kilometrekaredir. Yani MAPEG 1784 futbol sahası kadar alanda madencilik yapılması için ihaleye açmıştır.
MAPEG bu ihaleyi açmadan önce çevre etki değerlendirmesi yaptı mı? Bu ihale süreci hukuki açıdan nasıl bir sorun teşkil ediyor?
Bütüncül bir çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan ihale yapılması hukuksuzluktur. Müdürlüğün ihaleye açtığı bu sahalarda hangi madenlerin aranacağı ya da işletileceği belirsizdir. Yine bu sahaların mera mı, orman mı, tarım alanı mı, doğal ya da arkeolojik sit alanları ya da su havzaları olup olmadıkları hakkında hiçbir bilgi bulunmamaktadır.
“Maden Yasası Yer Altı Kaynaklarının Sermayenin Hizmetine Sundu”
Türkiye’nin bir maden ocağına dönüşmesine sebep olan maden şirketleri nasıl kolay bir şekilde ruhsat alabiliyor?
Bu tür ihalelerin son yıllarda hızla artması ve ülkenin her tarafının birer maden ocağına dönüşüyor olmasını sorgulamak gerekiyor. 2004 yılında yürürlüğe giren 5177 sayılı yasayla büyük ölçüde değişikliğe uğrayan, 3213 sayılı Maden Yasası ülkedeki bütün yer altı kaynaklarının sermayenin hizmetine sundu. Bu süreçte sermayenin önüne çıkan engeller, iktidarın Anayasa’ya aykırı şekilde değiştirdiği yönetmelik ve genelgelerle tek tek aşılmıştır. Yapılan yasal değişikliklerden sonra en iyi nitelikteki ormanlarda bile taşocağı dahil her türlü maden arama ve işletme olanağı getirilmiştir.
“AKP Döneminde Maden Alanları % 142 Arttı”
Son 20 yılda Türkiye’de maden işletmesi ve tesisi için tahsis edilen orman alanlarını ölçümleyebildiniz mi?
2003-2006 yılları arasındaki dört yıllık sürede orman alanlarında verilen maden işletme izni sayısı yılda ortalama 1218’den 2007 yılı sonunda 2089’a, maden tesis izni sayısı ise 576’dan 2211’e yükselmiştir.
Aynı dönemde maden işletme izin alanı; 3637 hektardan, 11168 hektara, maden tesis izin alanı da 434 hektardan, 2146 hektara çıkmıştır.
Maden tahsislerin sadece Maden Kanunu’nun ve ilgili yönetmeliklerin değiştirildiği yıllarla sınırlı kalmamıştır. AKP’nin 13 yıllık iktidar dönemiyle, iktidara gelmeden önceki 13 yıllık dönem karşılaştırıldığında; madencilik faaliyeti yapılan alanların adedinin AKP döneminde ortalama 1087’den, %142’lik artışla 2630’a yükseldiği tespit edilmiştir.
“AKP Döneminde Orman Alanlarda Madencilik Faaliyetleri %172 Arttı”
AKP’den önceki dönemde yılda ortalama 2483 hektar orman alanı madencilik faaliyetleri için tahsis edilmişken, AKP döneminde %172 artarak 6758 hektara çıkmıştır.
Bu artışların ormanları parçalı hale getirdiği ve orman ekosistemini yok ettiği göz ardı edilmekte. Ormanların ormancılık dışı amaçlarla kullanılması bu kadar hızlı bir şekilde devam edilmesi durumunda yakında orman ekosistemlerini tek parça olarak görmek mümkün olmayacaktır.
Covid-19 pandemisi maden ihalelerinin yapılabilmesi için bir fırsata dönüştürüldü diyebilir miyiz?
Elbette.. Koronavirüs salgınıyla birlikte yaşamsal birçok hak ve olanağımız kısıtlandı. Bu süreçte, böylesi krizlerin temel nedeni olan iklim değişikliği, doğanın tahribi ve ekosistemin bozulması gerçeğine karşın, doğanın tahribine yönelik adımlar maalesef durmak bilmiyor. Dahası yaşanılan salgın adeta bir fırsat bilinerek maden ihaleleri sayısı arttı. Geçtiğimiz Temmuz ayında 286 farklı alanın maden ihalesi yapıldı. Daha önceki ihalelerle Doğu Karadeniz’deki 6 kentin yüzde 38,7’sinin madenlere ayrılmış olduğu, Kazdağları Yöresi’nin %79’unun maden ruhsatlı olduğu kamuoyunun bilgisi dahilindedir.
Bölge halkının direnişlerine rağmen maden şirketleri faaliyetlerine devam edebiliyorlar. Çok ses getiren direnişlerin olduğu yerlerde hala yeni maden ihaleleri açılıyor mu?
Maalesef ki açılıyor. Her direniş çok kıymetli ve devam edecektir.
Fakat MAPEG’in internet sayfasını ziyaret ettiğinizde ihalelerin hız kesmeden devam ettiğini göreceksiniz.
“2000 Yılı Öncesinde Davalar Açar, Çoğunu da Kazanırdık”
Direnişler neden karşılık bulmuyor? Yaşam savunucularının ve çevre hareketlerinin karşılık bulması için TÜRÇEP olarak ne yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Direnişlerin karşılık bulmamasının birkaç nedeni var. Bunlardan birincisi; ‘Hak, Hukuk, Adalet’ söyleminde dile getirildiği gibi ülkemizde yaşanan hukuk zafiyetidir. 2000 yılı öncesinde davalar açar, suç duyurusunda bulunur, çoğunu da kazanırdık. Günümüzde ise hukuk zafiyeti buna imkan vermiyor.
İkincisi ise halkımızın yeterince tepki göstermemesi. Tepkiler ya iş işten geçtikten sonra veya bıçak kemiğe dayandığında geliyor ki bu da çoğu zaman yeterli olamıyor. TÜRÇEP her alanda (örgütlenme, örgütleme, bilgilendirme ve hukuk) mücadeleye devam ediyor.
Bizi Takip Edin