Kömür Madenciliğinde Her 5 Yılda, Soma’daki Kadar Can Kaybediyoruz
Maden mühendisi bir kadın olarak, aynı işi yapıyor olmalarına rağmen erkek mühendisten hep daha düşük ücret teklif edildiğini vurgulayan TMMOB Maden Mühendisleri Odası 2. Başkanı Banu Kekeç Saçın, “Kömür madenciliğinde her 5 yılda, Soma Faciası'nda kaybettiğimiz kadar hayat kaybediyoruz. Maden işçilerinin sağlığı ve güvenliği hükümetler tarafından öncelik yapılması halinde iş kazaları ve meslek hastalıkları büyük oranda önlenebiliyor. Bunun için sermayenin sadece kar amaçlı taleplerinin değil, bilim ve tekniğin öne çıkarılması ve daha insanca koşulların hedeflenmesi gerekiyor” diyor.
Tüm Yönleriyle Türkiye’nin Maden Gerçeği başlığıyla hazırladığımız maden dosyası serimizin altıncı bölümünde TMMOB Maden Mühendisleri Odası 2. Başkanı Banu Kekeç Saçın ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızla devam ediyoruz. Maden Mühendisi Banu Kekeç Saçın ile “Madencilikte; iş sağlığı, iş güvenliği, risk yönetimi ve maden arama politikaları üzerine konuştuk. Ayrıca Kekeç, erkek egemen madencilik sektöründe, kadın olarak varlık göstermenin nasıl bir deneyim olduğunu anlattı.
“Kadın Mühendisler İçin de Erkek Mühendisler İçin de Aynı Şartlar Hakim”
Erkek egemen bir sektör olarak bilinen maden sektöründe kadın olarak varlık göstermek nasıl bir deneyim?
Madencilik sektöründe, kadın mühendisler ve erkek mühendisler için aynı şartlar hakim. Madenciliğin yeraltı dışında bütün alanlarında çalıştım. Başlangıçta kadın olduğum için birçok işten geri çevrildiğim ve İş bulmadığım zamanlar oldu. Fakat işe başladıktan sonra bir kadın mühendisin bir şantiyeyi ve işi nasıl sahiplendiğini, ne kadar başarılı bir şekilde çalıştığını gören çevredeki şantiyelerde kadın maden mühendisi çalıştırmaya başladılar.
Madencilik sektörü yapılan işin zorlukları açısından çok meşakkatli. Çalıştığımız sahalar doğayla iç içe olduğu için tutkuyla çalışıyorum. İşim gereği planlarda muhakkak anlık değişiklikler yapmak gerekiyor, devamlı müdahale istiyor. Birçok meslek disiplini ile bağlantılı çalışıyorsunuz. Günün sonunda yapılan üretimi gördüğümde emeğimin boşa gitmemesi güzel bir duydu.
“En Ufak Hatamızda Kadın Mühendis Yapamıyor Deniyor”
Maden mühendisi bir kadın olarak iş yerinde ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?
Benim çalıştığım şantiyelerin fiziksel altyapıları uygundu. Fakat şantiyelerin çoğunda fiziksel ihtiyaçları karşılayacak altyapılar ne yazık ki yok. Bu nedenle her kadın maden mühendisi için uygun şartlarda çalışıyor diyemeyiz. Bu nedenle çoğu kadın mühendis işe başladığında masa başı işleri, evrak işlerini yaptırıyorlar. Ayrıca kadın mühendis olarak erkek mühendisten 10 kat fazla çalışmak gerekiyor. En ufak bir hatamızda kadın mühendis yapamıyor deniyor. Bu baskı altında çalışmak istemiyor kadın mühendisler. Diğer bir sorun ise aynı işi yaptığımız erkek mühendisten hep daha düşük ücret teklif ediliyor. Kadın mühendisler olarak, eşit işe eşit ücret istiyoruz.
“Enerji Torba Yasa, Kamu Adına Yürütülen Denetim Mekanizmalarını Ortadan Kaldırıyor”
Mevcut maden yasası madencilik faaliyetlerinin neden olduğu tahribatlara alan açıyorken; kabul edilen Enerji Torba Yasasının daha kötü sonuçlar doğuracağı yönünde itirazlar yükseldi. Sizler de bu itirazları yaparken, ‘kamusal denetimin’ ortadan kaldırıldığına dikkat çektiniz. Yapılan düzenlemeler kamusal denetimi ne yönde ortadan kaldırıyor?
Maden Kanunu’na göre, verilmiş ruhsatları Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) belirli aralıklarla denetleme yapmakla yükümlüdür. Bu kanun ile ruhsatın dışına çıkılmış ama denetim yapılmamış ve bunu da denetlediği zaman legal hale getiriyor. Yani Enerji Torba Yasa, özel sektör yatırımcılarının faaliyetlerini daha sağlıklı ve hızlı şekilde gerçekleştirmeleri gerekçesini sunarak, kamu adına yürütülen denetim mekanizmalarını ortadan kaldırıyor. Sermayenin çıkarları doğrultusunda yıllar boyunca kamu işletmeciliğinin içi boşaltılmıştır. Sosyal hukuk devletinin vazgeçilemez ilkelerinden biri olan “kamusal denetim” toplumun menfaatlerinin korunması açısından büyük bir güvencedir. Dolayısıyla özel sektör daha fazla kar etsin diye kamusal denetimin ortadan kaldırılması kabul edilemeyecek bir durumdur ve biz de oda olarak bu görüşlere karşı çıktık.
“Kanunlarda Kişiye ve Kurumlara Göre Özel Değişiklikler Yapılıyor”
Çevre ve yaşam savunucularının itirazları sonucunda 3. ve 5. Madde değiştirildi, 6. madde ise geri çekildi. Fakat doğayı ve yaşamı tehdit eden başka maddeler de varken Enerji Torba Yasa kabul edildi. Türkiye Maden Mühendisleri Odası olarak nasıl yorumluyorsunuz?
Enerji Torba Yasası’nın Meclis’teki alt komisyon görüşmelerine oda olarak biz de katıldık. Maden Kanunu tek başına değerlendirilmesi gereken bir kanun olup bunun torba kanunların içine maddeler eklemek suretiyle sürekli değiştirilmesi oda olarak kabul etmediğimizi komisyon görüşmelerinde de dile getirdik.
3213 sayılı maden kanunu 1985 yılında çıkarılmıştır ve 2004’den bu tarafa 24 kez değişikliğe gidilmiştir. Oda olarak kanun görüşmelerinde Maden Kanunu’nun tek başına ele alınarak tüm paydaşlarının katıldığı zeminlerde tartışılarak ve sürekli değişmeyecek şekilde yasalaşmasını önerdik ama görüşlerimiz dikkate alınmadı. Maalesef ki kanunlarda kişiye ve kurumlara göre özel değişiklikler yapılıyor.
“Mecliste İtirazlarımızı Dile Getirdik”
6. Madde çok kritik bir maddeydi. Maden şirketlerine ruhsat sahası dışında tesis kurma hakkı veriyordu. Bu madde komisyonda da dışarıda çevre ve yaşam savunucusu sivil toplum kuruluşları tarafından da büyük itirazların yükselmesine sebep oldu. Neyse ki tepkiler karşılık buldu ve 6. Madde geri çekildi. Ama bu haliyle bile çok kısıtlı değişiklikler getirildi. Bu maddelerden 5. Madde hiçbir ruhsat ve izin süreci olmadan üretimi legalleştiriyordu. Sivil toplum kuruluşlarının ve odamızın yoğun tepkileri üzerine bu madde geri çekilerek düzenlemeye gidildi.
Bu bir kazanımdır ama biz Enerji Torba Yasası’nın tamamen çekilmesi için hem meclis komisyonunda hem de sonrasında itirazlarımızı dile getirdik. Milletvekillerini söz konusu düzenlemeyi yeniden gözden geçirmeye çağırdık. Sermayenin taleplerinin, toplum çıkarı, kamu hizmeti ve kamu denetimi anlayışının önüne geçmemesi, doğal kaynaklarımız ve yaşam alanlarımızın korunması için çağrıda bulunduk ama maalesef yasa başka bir değişikliğe uğramadan kabul edildi.
Enerji Torba Yasa’nın değişikliğe gidilen kısımlarıyla bile enerji ve maden şirketlerine fazlasıyla alan açacak, doğaya ve insana zara verecek.
“MTA Maden Aramacılığında Öncü Kuruluş Olarak Yeniden Yapılandırılmalı”
Maden arama politikaları da çok geniş bir konu. Özetlemek gerekirse yapılan yanlışlar nelerdir?
Maden aramacılığı gerçekten çok geniş bir konu. Maden aramacılığı konusunda istisaslaşmış kurum olan, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) var fakat bu kurum yıllar içinde diğer devlet kurumları gibi işlevsizleştirilmiştir. MTA tekrar maden aramacılığında öncü kuruluş olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Tespit edilen rezervler ise günün koşulları ülkenin ihtiyaçları göz önüne alınarak üretim planlaması yapılmalıdır. Madenler yenilenebilir kaynaklar olmadığından sömürge madenciliği şeklinde ulusal/uluslararası şirketlere peşkeş çekilmemelidir.
Maden ruhsatları ve ruhsatlandırma süreciyle ilgili mevcut maden yasasının suistimale açık maddeleri nelerdir? Mecliste görüşülen Enerji Torba Yasası da daha çok tahribata alan açan bir düzenleme mi olacak?
Maden Kanunu daha öncede belirttiğimiz gibi tüm paydaşların bir araya geleceği ve ortak mutabakat ile hazırlanması gereken bir bir kanundur. Kanun hazırlanma aşamasında halkı, çevreyi, ormanları, kültür varlıklarını, tarımı ve insan sağlığını gözeterek yapılmalıdır. Mutabakat şeklinde hazırlanmayan her kanun sakat olarak doğacaktır.
Maden Mühendisleri Odası olarak Covid-19 riskine karşı üretim faaliyetleri sırasında tüm maden emekçilerinin salgından korunabilmeleri için bir ‘Covid-19 Rehberi’ rehberi hazırladınız? Bu rehberde öne çıkan en hayati önlemleri ve önerilerinizi nasıl sıralarsınız?
Biliyorsunuz pandemi sürecinin yönetiminde, Türk Tabipler Birliği’nin (TBB) ve diğer bilim insanlarının uyarılarına rağmen erken bir normalleşmeye gidildi. Madencilik sektörü de erken normalleşmeden nasibini aldı. Biz de TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak, hem kendi sağlığımızı hem de diğer çalışanların sağlıklarını korumak için çaba sarf eden meslektaşlarımıza yardımcı olması için bir rehber doküman hazırladık. Sektörümüzün koşullarına özgü olarak dikkate alınacak ek tedbir önerilerini derledik. Artık hepimizin öğrenip uygulamaya çalıştığımız temel önlemlerin yanında iyi bir koordinasyonun sağlanmasını açıkladık. Ancak şunu unutmamak gerekiyor; pandemiye karşı belirleyici olan bireysel ve kurumsal olarak alınan tedbirlerden çok bilim insanlarının önerilerini dikkate alan ve halk sağlığını öne çıkaran bir salgın yönetimidir.
“Maden Ocakları En Tehlikeli İş Yerleri Sınıfında”
Madencilik sektöründe çalışmanın riskleri nelerdir? Maden ocaklarında ve maden işyerlerinde en çok hangi iş kazalar yaşanıyor?
Maden ocakları, mevzuattaki sınıflamaya göre çok tehlikeli işyerleri sınıfında. Verilere baktığımızda da sektörümüzde iç acıtıcı bir görüntüyle karşılaşıyoruz. Sadece kömür madenciliğinde her 5 yılda Soma Faciası’ndan kaybettiğimiz kadar hayatı kaybediyoruz. Göçükler, parlama, patlama ve yangınların yanı sıra ağır iş ekipmanlarından kaynaklanan kazalar en çok karşılaşılanlar.
Madencilikte risk yönetimi geniş ve çok boyutlu bir konu. Bu nedenle de kolay bir reçetesi yok. Bizler biliyoruz ki işçi sağlığı ve iş güvenliği ilkelerinin hükümetler tarafından öncelik yapılması halinde iş kazaları ve meslek hastalıkları büyük oranda önlenebiliyor. Bunun dünyada örnekleri var. Tabii yalnızca kanun, yönetmelik çıkararak ilerlemek mümkün değil. Başlangıç noktası olarak sermayenin sadece kar amaçlı taleplerinin değil bilim ve tekniğin öne çıkarılması ve daha insanca koşulların hedeflenmesi gerekiyor.
“Madencilikte İnsanca Koşulların Hedeflenmesi Gerekiyor”
Peki bu risklere karşı alınması gereken önlemler nelerdir? Nasıl bir risk yönetimi planlaması yapılmasını öneriyorsunuz?
Madencilikte risk yönetimi geniş ve çok boyutlu bir konu. Bu nedenle de kolay bir reçetesi yok. Ama öncelikle bu konuda bir irade olması gerekiyor. Bizler biliyoruz ki, işçi sağlığı ve iş güvenliği ilkelerinin hükümetler tarafından öncelik yapılması halinde iş kazaları ve meslek hastalıkları büyük oranda önlenebiliyor. Bunun dünyada örnekleri var. Tabii yalnızca kanun, yönetmelik çıkararak ilerlemek mümkün değil. Başlangıç noktası olarak sermayenin sadece kar amaçlı taleplerinin değil bilim ve tekniğin öne çıkarılması ve daha insanca koşulların hedeflenmesi gerekiyor. Bu doğrultuda atılması gereken pek çok adım var. TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak bizim bu adımları detaylı olarak açıklayan pek çok çalışma ve yayınımız mevcut.
Madencilik sektöründe en çok karşılaşılan meslek hastalıkları hangileri? Bu hastalıklarla mücadele etmek için işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda ne gibi önlemler alınmalı?
Madencilik ve meslek hastalığı dendiğinde ilk olarak akla akciğer hastalıkları gelir. Kömür tozu pnömokonyozu, silikozis gibi akciğer hastalıklarına sebep oluyor. İşyerlerinde bunlara karşı alınması gereken tedbirler vardır. Ancak bunun da ötesinde meslek hastalıklarını tespit edebilmek çok önemlidir. Ülkemizde meslek hastalıklarının maalesef çok az bir kısmının tespiti yapılabiliyor. Böyle olunca mücadele etmek de mümkün olmuyor. Resmi verilere göre; 2018 yılında tüm maden işyerlerinde tespit edilen meslek hastalığı sayısı yalnızca 100 civarındadır. Genel tabloya bakıldığında durum daha da vahim, ülke genelinde tüm sektörlerde toplam 1000 civarında kişinin meslek hastalığına tutulduğu tespit edilebilmiş.
Tozlu Ortamda Çalışan Maden İşçileri Dönüşü Olmayan Akciğer Rahatsızlikları Yaşıyor
Tozla mücadeleyle ilgili bir yönetmelik bulunuyor. Tozla mücadele konusunda bu yeterli bir yönetmelik mi?
Yönetmelik olarak bakıldığında yeterli, fakat uygulama konusunda ne yazık ki yetersiz. Buna karşı, ülkemizdeki toz kaynaklı meslek hastalıklarına baktığımızda yeterli önlemler alınmadığını görüyoruz. Denetlemeler yetersiz olduğundan sağlıksız tozlu ortamda çalışan maden işçileri ne yazık ki geri dönüşü olmayan akciğer rahatsızları yaşıyorlar.
Ayrıca büyük birçok iş veren bu tarz meslek hastalıklarının belirtileri olan çalışanları başka gerekçeler göstererek iş akdine son veriyor. Bu durumu işçi fark ettiğinde bildirim süresi geçtiğinden hiçbir hak iddia edemiyor. Çünkü meslek hastalığını belgelemek için yönetmeliklerde hastalığın tespiti ile işten ayrıldığı tarih arasındaki belli süreler söz konusudur. Bu süreler aştığı takdirde işçi herhangi bir hak iddia edemiyor.
“Siyasi İktidar, Şirketleri Kollamayı Tercih Etti”
Soma ve Ermenek’teki madenciler tazminatlarını alamadıkları için uzun süredir eylem yapıyorlar. 4857 sayılı İş Yasası bu hakları almayı mümkün kılmıyor mu?
Son örneği Ermenek ve Soma’da bulunan maden işletmelerinde görüldüğü gibi, işçiler çalışıyor, üretiyor ancak hak ettikleri ücreti veya sosyal haklarını alamıyorlar. Ermenek ve Soma’da işveren konumunda bulunan bazı firmalar işçilerin hak ettiği ücretleri ve kıdem tazminatlarını ödemedikleri gibi, bunu bir alışkanlık haline getirmiş, işçilerin ödenmeyen hakları üzerinden ek kazançlar elde etmeye yönelmişlerdir.
Bu duruma daha fazla katlanamayan Ermenek ve Somalı maden işçileri, alın terlerinin karşılığını almak için hak mücadelesine girişmişlerdir.
Kamuoyunda geniş yankı bulan bu hak mücadelesi toplumun birçok kesimi tarafından desteklenirken, siyasi iktidar ve kolluk kuvvetleri tarafından yapılan çok ciddi engellerle karşılaştı. Siyasi iktidar, işçilerin haklarının işveren tarafından gasp edilmesine engel olması gerekirken, şirketleri kollamayı tercih etti ve gücünü işçilerin hak mücadelesini engellemek üzere kullandı. Ermenek ve Somalı işçilerin Anayasal haklarını kullanarak yürüttükleri bu hak mücadelesi halen siyasi iktidar ve kolluk güçleri tarafından göz altılarla, biber gazları ile türlü yöntemlerle engellenmeye çalışılıyor.
“Madencilik Faaliyetlerinde Amaç, İnsanın Refahı ve Mutluluğudur”
Madencilik sektörünün genel sorunları nelerdir? Bu sorunlara dair oda olarak sizin çözüm önerileriniz nelerdir?
Maden Mühendisleri Odası olarak 2003 yılında “ulusal madencilik politikası için temel ilkeler neler olmalıdır’’? diye bir beyanımız var. Burada 14 maddeden oluşan temel ilkeleri her açıdan değerlendirdik. 2019 yılında odamızın yaptığı Madencilik Politikaları Çalıştayı’nda günün gelişen şartlarına göre bu ilkelerimiz tekrar masaya yatırılmış ve değerlendirilmiştir. “Ulusal Madencilik Politikası İçin Temel İlkeler” ile madencilik sektörünün; eğitimden kamu yararına, inovasyondan planlamaya kadar tüm yönleri irdelenmiştir.
Ulusal Madencilik Politikası için Temel İlkeler’inden birkaçı şöyle:
- Madencilik faaliyetlerinde amaç, insanın refahı ve mutluluğudur. İnsan onuruna ve emeğine saygılı madencilik faaliyetleri yürütülmelidir.
- Bilimsel bilgi ile desteklenmeyen söylem ya da tasarılardan uzak durulmalıdır.
- Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki kritik önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır.
- Maden aramaları çağdaş teknolojilerle yapılmalı ve kamu denetiminde yürütülmelidir.
- Madenciliğin çevreye etkilerim yadsımak mümkün değildir. Ancak çevre dostu teknolojileri ve yöntemleri kullanmak, sektörün gelişimini engellemez, aksine genel anlamda sektörün gelişimine katkıyı yapacaktır.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası 47.Dönem Yönetim Kuruluna katkılarından dolayı teşekkür ederiz..
Bizi Takip Edin