Tüm Yönleriyle Türkiye’nin Maden Gerçeği
Sivil Sayfalar olarak; “Tüm Yönleriyle Türkiye’nin Maden Gerçeği” başlığıyla hazırladığımız bu Maden Dosyası’nda; Türkiye’nin doğal varlıklarının, verimli tarım arazilerinin, içme suyu havzalarının ve kültürel değerlerinin -neden ve nasıl- maden sahalarına dönüştürüldüğünü; madenciliğin ekolojiden insan sağlığına, maden işçilerinin haklarından işletmelerin yükümlülüklerine, maden mevzuatından insan haklarına kadar birçok yönü olduğunu ortaya koyarak; sivil toplumun tüm paydaşlarını durumu görmeye ve mücadelenin parçası olmaya çağırıyoruz.
Geçen yüzyıl boyunca ülkelerin ekonomik göstergeler ışığında şekillenen refah anlayışı, refah toplumuna ulaşmada doğaya yapılan müdahaleleri, “kalkınma” yolunda ödenmesi gereken bir bedel olarak gördü. Küresel iklim krizi, ekolojik yok oluşlar ve pandemi süreci doğaya yapılan müdahalelerin bedelinin bizler için görülenden çok daha ağır olduğunu gösteriyor.
Madencilik neredeyse bir asıra yaklaşan bir süredir, büyüme odaklı ekonomik yaklaşımın ana aktörlerinden biri olarak görülse de neden olduğu doğal ve yerel ekonomik tahribat nedeniyle, dünyada ve Türkiye’de hiç şüphesiz en çok tartışılan ve itiraz edilen çevre sorunlarından önde gelenlerinden biridir.
Türkiye’de Madenciliğin Yarattığı Tahribat
Maden cevherinin çıkartılması işleminin geniş alanlarda yapılması; ormanların, tarım ve mera alanlarının zarar görmesine sebep oluyor. Öte yandan madenin işlenmesi sırasında kullanılan kimyasallar ve maden atıkları; suları ve toprağı zehirliyor, halk sağlığını tehdit ediyor ve yaşam için büyük yıkımlara sebep oluyor. Üstelik tüm bu yıkım toplumun en kırılgan kesimlerince omuzlanıyor. Yöre halkının yaşadığı coğrafyanın kaderini tayin etmede söz hakkı olmadan dağıtılan ruhsatlar; halkın itirazlarına rağmen her türlü hukuksal ve fiziksel zorlamayla hayata geçirilen projeler ve hayata geçirildikten sonra madencilik tahribatının tüm ekolojik ve ekonomik yüküyle karşı karşıya bırakılan yöre halkı. Türkiye’de madenciliğinin yarattığı manzara bu.
Maden Kanunu, Bugüne Kadar 25 kez Değiştirildi
Bu manzarada şüphesiz ki en büyük etken maden mevzuatının bizzat kendisi. Mevcut Maden Kanunu, Türkiye’nin her yerinde madencilik yapmaya alana açan bir yapıya sahip. 1985 yılında yasalaşan Maden Kanunu, bugüne kadar 25 kez değiştirildi ve yapılan değişiklikler her defasında daha fazla doğa, tarım ve alanlarını, su varlığını ve kültürel mirası tehdit eden madencilik faaliyetlerine açık hale getirdi. Tüm bunlar olurken toprağın üzerindeki ekolojik, kültürel değer, tarım, turizm ekonomisi madencilik karşısında neredeyse hiç sayılarak kalkınma hiyerarşisine kurban verildi ve verilmeye devam ediliyor.
Madenciliğe Karşı Güçlenen Çevre Hareketi
Maden şirketlerinin doğaya ve insan sağlığına büyük tahribatlar vererek faaliyetlerini sürdürmesi, Türkiye’de çevre hareketinin güçlenmesine ve hak arama mücadelesinin geniş kitlelere yayılmasına zemin oluşturuyor. 90’lı yılların başında Bergama – Ovacık’ta başlayan altın madenciliği büyük bir ekolojik sorun olmasının yanı sıra, madenciliğe karşı örgütlenen toplumsal hareketlerin de simgesi oldu. Ovacık Altın Madeni Türkiye’de çevre hareketinin dönüm noktasını oluştururken; Kazdağların’ndan Cerattepe’ye, Murat Dağı’ndan Munzur’a ve Toroslar’a kadar pek çok madencilik faaliyetlerine karşı yükselen sese öncülük etti.
Rize-İkizdere, Tokat-Erbaa, Ordu -Üçpınar, Malatya-Dedeyazı, İstanbul-Çatalca, Muğla-Dalaman, Artvin-Murgul, Erzincan-İliç, Antalya-Korkuteli ve Kayseri-Avanos’ta halk tepkisini açıklama ve eylemlerle sürdürürken; Bursa-Kirazlıyayla, Ordu-Fatsa, Bergama-Okçular, Bilecik-Muratdere, Afyon-Emirdağ, Antalya-Kaş’ta hukuki gelişmeler oldu. Alamos Gold ise Kazdağları’nda soykırım suçlamasıyla uluslararası mahkemeye şikayet edilirken, Sivas-Kangal’da maden işletmesi tarafından içme sularına kasten arsenikli su karıştırıldığını tespit eden köylülerin açtığı dava çevre davasında çıkarak ceza davasına dönüştü.
Niğde-Ulukışla’da, Erzincan-Çöpler’de, İzmir-Efemçukuru’nda, Uşak-Kışladağı’nda, Çanakkale-Lapseki’de, Balıkesir-İvrindi’de, Kayseri-Himmetdede’de ve Eskişehir-Sivrihisar’da ise madencilik faaliyetleri sessiz sedasız uygulanmaya devam ediyor. Türkiye her hafta başka bir noktasında sondaj faaliyetine uyanıyor.
Sivil Sayfalar olarak; “Tüm Yönleriyle Türkiye’nin Maden Gerçeği” başlığıyla hazırladığımız bu Maden Dosyası’nda; Türkiye’nin doğal varlıklarının, verimli tarım arazilerinin, içme suyu havzalarının ve kültürel değerlerinin -neden ve nasıl- maden sahalarına dönüştürüldüğünü; madenciliğin ekolojiden insan sağlığına, maden işçilerinin haklarından işletmelerin yükümlülüklerine, maden mevzuatından insan haklarına kadar birçok yönü olduğunu ortaya koyarak; sivil toplumun tüm paydaşlarını durumu görmeye ve mücadelenin parçası olmaya çağırıyoruz.
Nurcan Çalışkan’ın hazırladığı “Tüm Yönleriyle Türkiye’nin Maden Gerçeği” Dosyası’ndaki konu başlıkları şöyle:
- TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ile Türkiye’deki madencilik faaliyetlerinin genel çerçevesini çizdik ve 4’üncü grup; kömür, altın ve bakır gibi metalik madenlerin yarattığı büyük ve geri dönülmez yıkımları…
- Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül ile “İklim Krizini Derinleştiren Maden Ocakları ve Kömürlü Termik Santralleri”
- Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Yönetim Kurulu üyesi Melike Yavuz ve İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Altundaş Hatman ile “Madencilik faaliyetlerinin insan sağlığı üzerindeki geri dönüşü olmayan tahribatları ve meslek hastalıkları”
- HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ile “Çevre STK’ları odağında sivil toplumun TBMM’deki varlığını, yasama çalışmalarına katılımını ve politika üreticileri etkileme potansiyeli
- Avukat Arif Ali Cangı ile “Madencilik faaliyetlerine alan açan ve 2001 yılından bu yana 21 kez değiştirilen Maden Kanununu” konuştuk.
- Maden Mühendisleri Odası 2. Başkanı Banu Kekeç ile “Madencilikte; iş sağlığı, iş güvenliği, risk yönetimi ve maden arama politikaları” üzerine…
- Mekanda Adalet Derneği’nden Av. Özlem Zıngıl ile “Madencilik faaliyetlerinin sebep olduğu hak ihlalleri ve maden şirketlerinin yükümlülükleri”
- Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) Başkanı Başkanı A. Hüsrev Özkara ile “Madencilik Sektörünün Doğal ve Yaban Hayata Etkileri”
- TÜRÇEP: Türkiye Çevre Platformu’ndan Oktay Demirkan ile madencilik faaliyetlerinin çevreye verdiği zararları ve Meclis’te görüşmeleri devam eden Enerji Torba Yasasının kapsamı…
Bizi Takip Edin