“Hedefimiz Toplumu Farklı Olanla İletişime Açık Olmaya Teşvik Etmek”
Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı desteğiyle yaptıkları “anlamamızlazım" projesini konuştuğumuz Dem Derneği Kurucusu Ayşe Damla İşeri, dernek olarak toplumu farklı olanla iletişime ve iletişime açık olmaya teşvik etmeyi hedeflediklerini belirtiyor.
Dem Derneği, Türkiye’de yaşayan işitme engelli ve sağır bireylerin pandemi sürecinde yaşadıkları sorunları keşfetmek üzere 8 Eylül 2020 ve 24 Eylül 2020 tarihleri arasında ‘anlamamızlazım’ adıyla altı buluşmadan oluşan bir çalıştay serisi düzenledi. Koordinasyon kolaylığı için hedef kitlelere yönelik düzenlenen her biri iki saat süren altı çalıştayda, sırayla sağlık çalışanlarıyla, alanda çalışan sivil toplum örgütü temsilcileriyle, işitme engelli ve sağır bireylerin yakınlarıyla; üniversite öğrencileriyle, eğitimcilerle ve farklı düzeylerde işitme kaybı olan bireylerle bir araya gelindi.
Çalışma sonunda sonuç raporu, vaka kitapçığı ve pandemi sürecine özel olmamakla birlikte işitme kaybı olan bireylerin alt yazı ihtiyacına yönelik farkındalık yaratmak amacıyla bir animasyon film hazırlandı. Dem Derneği kurucusu Ayşe Damla İşeri ile projeyi ve derneğin çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz kısaca?
Tabii. Ben Damla. Üsküdar Amerikan Lisesi sonrasında Virginia Üniversitesi Medya Çalışmaları ve Tarih alanlarından mezun oldum. 2014 yılında kurulan iletişim meselelerini diyalog alanları yaratarak keşfetmek ve çözmek için çalışan Dem Derneği’nin kurucularından biriyim. Daha önce beş yıl boyunca başkanlığını yürüttüm, son iki yıldır koordinatör olarak çalışıyorum. Dem Derneği’nde bugüne kadar Aşkını Başka Dilde Anlat, demgoodcoffee, Duyduğun Gibi Değil, İyiye İşaret gibi bir çok çalışmanın koordinasyonu sağladım ve devam ediyorum.
Dem Derneği olarak nasıl başladınız neler yapıyorsunuz? Faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Dem Derneği olarak 2014 yılında toplumsal zıtlıklar arasında diyalog alanları yaratmayı hayal ederek yola çıktık. Meselemiz ise aslında kendimizden farklı olan ve önyargı beslediklerimiz ile bir araya gelmiyor olmamızdı. Başlamak için bir zıtlık teması belirledik. Her şey olabilirdi aslında. Gençler ve yaşlılar arasındaki iletişimsizlik de bir tema olabilirdi, köpek korkusu olan bireyler ile köpekler arasındaki iletişimi geliştirmek de. Biz toplumda görünmez olduğunu düşündüğümüz işitme kaybı olan ve olmayan bireyler arasında diyalog alanları yaratarak iletişime katkı sağlamak için yola çıktık. Sanırım buradaki iletişimsizliğin göreceli daha somut bir başlangıç olacağını düşündük çünkü iletişimsizliği anlatmak çok kolay değil. Çalışmalara işaret dili eğitimleri ve işitme engelli ve sağır bireyleri eğitimlerde işaret dili öğreticisi olarak öğrencilerle karşılaştırarak başladık, şimdi bunu çevrimiçi yapmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar toplamda %90’dan fazlası 18-35 yaş aralığında olmak üzere 1300’ün üzerinde kişi Dem Derneği’nin sağır ve işitme engelli eğitmenleri ile işaret dili ile tanıştı ama daha da önemlisi sağır ve işitme engelli bir birey ile iletişime geçti.
2016-2018 yıllarında faaliyet gösteren, sağır ve işitme engelli bireylerin de çalıştığı bir kahve dükkanı açtık, demgoodcoffee. Buradaysa der ay ortalama 1000 kişinin kahve ısmarlarken işitme engelli ve sağır bir birey ile iletişime geçmesini sağladık. Bunun dışında özel sektör ile birçok işbirliği yaptık ve farklı diyalog alanları tasarladık. Ve bence en önemlisi yarattığımız tüm diyalog alanlarında meseleleri deneyimle keşfetme ve kolektif çözüm üretme şansımız oldu. Bu nedenle sürdürülebilir çözümler üzerine de çalışıyoruz.
Dernek olarak neyi hedefliyorsunuz?
Örneğin devlet koruması altındaki işitme engelli ve sağır çocuklar için savunuculuk yapıyor, işitme kaybı olan bireylerin etkin bir Türkçe ile yazılı olarak iletişim kurmaları ve okuduklarını anlamaları için erişilebilir ve açık kaynak eğitim içerikleri üretiyoruz. Kısacası aslında ne kadar engellilik alanında çalıştığımız düşünülse de aslında hedefimiz toplumu farklı olanla iletişime ve iletişime açık olmaya teşvik etmek ve ‘‘Daha iyi nasıl iletişim kurabiliriz?’’ sorusunun cevabını bulmak.
Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı desteği ile Türkiye’de yaşayan işitme engelli ve sağır bireylerin pandemi sürecinde yaşadıkları sorunları tespit etmek için çalıştay serisi düzenlediniz. Çıkan sonuç nedir neyi ‘anlamamızlazım’?
Evet, 8 Eylül 2020 ve 24 Eylül 2020 tarihleri arasında altı buluşmadan oluşan bir çalıştay serisi gerçekleştirdik. Koordinasyon kolaylığı için hedef kitlelere yönelik düzenlediğimiz her biri iki saat süren altı çalıştayda, sırayla sağlık çalışanlarıyla, alanda çalışan sivil toplum örgütü temsilcileriyle, işitme engelli ve sağır bireylerin yakınlarıyla; üniversite öğrencileriyle, eğitimcilerle ve farklı düzeylerde işitme kaybı olan bireylerle bir araya geldik.
Gerçekleştirdiğimiz buluşmalar sonrasında vardığımız ve değişimi için üzerine çalışılması gerektiğine inandığımız en önemli sonuç şu: Sağlık ve eğitim alanı başta olmak üzere; sokakta, evde ve işte işitme engelli ve sağır bireyler ile birey özelindeki uygun iletişim yolu kullanılmadığı gibi uygun iletişim yolları bilinmiyor veya uygun iletişim yolu bulmak ve uygulamak için çaba sarf edilmiyor. Halbuki işitme kaybı olan bireyler heterojen bir grup ve farklı iletim yolları kullanabiliyorlar. Bu farklılıkların farkındalığının olmaması ve iletişimin farklı yollarının bilinmemesi pandemi sürecinde her alanda tüm işitme kaybı olan bireyler için ortaya çıkan temel mesele.
Farklı iletişim yolları kullansalar da ve farklı ihtiyaçları olsa da; işitme engelli ve sağır bireylerin pandemi sürecindeki diğer bir ortak meseleleri ise maskeli ve çevrimiçi hayatın işitme engelli ve sağır bireylerin iletişimi için zor olduğu. Türk İşaret Dili ana dili olan veya birincil olarak bu dili kullanmayı seçen bireylerin ise pandemi sürecine özel olmamakla birlikte pandemi sürecinde önemi daha da anlaşılan meselesi tercüman eksikliği.
Bu alanla ilgili çalışmaların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Çalışmalar yetersiz diyemeyiz. Gerek kamu, gerek sivil toplum; gerekse farklı şekillerde inisiyatif alan topluluklar ve bireyler çalışıyorlar. Ancak alanda yetersiz olan üç şey var: İşbirliği, yapılan çalışmaların işitme engelli ve sağır bireylere yeterince ulaştırılamaması ve yaygınlaştırma.
Yetkililerden bu alanla ilgili beklentileriniz nelerdir?
Alandaki herkes ile işbirliği, veri çalışmalarına ağırlık verilmesi ve çalışmalarda sözde olmak yerine detaycılık.
‘anlamamızlazım’ raporuyla vermek istediğiniz mesaj nedir?
Aslında şunu diyoruz; mevcut pandemi sürecine özel olmamakla birlikte işitme engelli ve sağır bireylerin farklı iletişim yollarının olabileceğinin farkındalığı ve bu farkındalık ile birlikte her bir birey ile iletişim için çözüm üreten bireyler, kurumlar ve toplum lazım. Gerçekleştirdiğimiz çalıştaylarda gündeme gelen meseleleri evde, sokakta ve işte olarak üç kategoriye ayırdık.
Evdeyken iletişim bir mesele çünkü:
Pandemi sürecinde çalışan ve eve gelen sağlık personelinin (filyasyon ekibi vb.) işitme kaybı ve farklı iletişim yolları ile ilgili bir farkındalığı yok, Engelsiz 1122 ’ye erişim ve hizmet alımı problem olabiliyor, ESİM3 uygulaması yeterince bilinmiyor, aile desteğinin olmadığı veya aile ile iletişim sağlanamadığı durumlarda çocukların eğitimi aksayabiliyor, Eğitimciler özellikle üniversitelerde işitme engelli ve sağır öğrencileri ile erişebilecekleri bir iletişim kurmuyor, öğrencilerin eğitime eşit erişim için olan taleplerine ivedilikle cevap vermiyor veya hiç geri dönüş yapmıyorlar, İşitme kaybının öğrenciye ve onun eğitim sürecine olan etkisi bilinmiyor, anlamak için çaba sarf edilmiyor, Ailesi sağır olan işiten çocukların Türkçe konuşma ile iletişime ihtiyacı olabilir,
Çevrimiçi sosyalleşme imkanları ve programları özellikle cihaz veya koklear implant kullanan bireyler için bilgisayardan vb. elektronik cihazlardan gelen seslere alışmaları zaman alabildiği için zor olabiliyor. Çalıştaya katılan sağır ve işitme engelli üniversite öğrencilerinin %31’i pandemi sürecinde sosyalleşemediklerini söylüyor.
Evdeyken çevrimiçi olmak bir mesele çünkü:
İnternet paketleri yetersiz kalabiliyor, çalıştaya katılan işitme engelli ve sağır bireylerin %60’ı internet paketlerinin yetersizliğinden şikayetçi. Eğitim sırasında özellikle işitme cihazı ve koklear implant kullanan bireyler için bilgisayardan vb. elektronik cihazlardan gelen seslere alışmak zaman alabiliyor, zor olabiliyor ve çevrimiçi iletişime alt yazı ve yazı gibi yollar ile destek gerekebiliyor, çalıştaya katılan işitme engelli ve sağır üniversite öğrencilerinin %53’ü uzaktan eğitimde zorlandıklarını söylüyor. Eğitim materyalleri ve eğitim ortamları her zaman eğitimciler tarafından işitme kayıplı bireylerin eşit erişimi gözetilerek hazırlanmıyor, (Konuşmacının küçük olduğu ekranlar, ses kaydı ile ders anlatımı, altyazısız videolar, yazı desteği olmadan gerçekleştirilen oturumlar vb.) çalıştaylara katılan ve işitme kaybı olan bireylerin %35’i dudak okumanın iletişim için bir ihtiyaç olduğunu söylüyor. Çalıştaya katılan işitme engelli ve sağır üniversite öğrencilerinin %53’ü uzaktan eğitimde zorlandıklarını söylüyor. Pandemiye ve beraberinde olan uzaktan eğitim sürecine özel olmasa da işaret dili ile eğitime 4 erişim ya yok, ya da gecikmeli olarak hazırlanıp sunuluyor, Çalıştaya katılan işitme engelli ve sağır üniversite öğrencilerinin %53’ü uzaktan eğitimde zorlandıklarını söylüyor. Uzaktan eğitim videoları başta olmak üzere diğer tüm video materyallerde özellikle yazı ile iletişimini destekleyen işitme kayıplı bireyler için bilgiye erişimi destekleyecek alt yazı yok. Çalıştaya katılan işitme engelli ve sağır üniversite öğrencilerinin %53’ü uzaktan eğitimde zorlandıklarını söylüyor.
Evdeyken tercüman eksikliği bir mesele çünkü:
Televizyon başta olmak üzere bilgiye erişilebilecek her türlü mecrada her zaman tercüman yok. (Örneğin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ulusa sesleniş konuşmalarında işaret dili tercümanı bulunurken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarında tercüman bulunmuyor.) Televizyon başta olmak üzere bilgiye erişilebilecek her türlü mecrada her zaman tercüman yok. (Örneğin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ulusa sesleniş konuşmalarında işaret dili tercümanı bulunurken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarında tercüman bulunmuyor.) Ana dili işaret dili olan sağır bireylerin %100’ü tercümana ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Sokaktayken iletişim bir mesele çünkü:
İşitme kayıplı bireylerin heterojen bir grup olduğunun ve bu nedenle farklı iletişim yollarının gerekliliğinin farkındalığı yok, İletişim için farklı kurum ve kuruluşların geliştirdiği uygulamalar (Engelsiz 112, ESİM vb.) yeterince bilinmiyor veya kullanılmıyor, engelsiz 112’ye erişim ve hizmet alımı problem olabiliyor, İnsanların işitme kaybı ile ilgili farkındalık düzeyi düşük, iletişim için niyetsiz veya sabırsızlar.
Sokaktayken maske bir mesele çünkü:
Dudak okuyarak ve karşısındakinin mimikleriyle iletişimini destekleyen biri kamusal alanda herhangi biriyle mesafeli ve maskeli olunca anlaşamıyor, çalıştaylara katılan ve işitme kaybı olan bireylerin %35’i dudak okumanın iletişim için bir ihtiyaç olduğunu söylüyor. Çalıştay katılımcılarının %61’i maskenin iletişime engel olduğunu düşünüyor. Rehabilitasyon merkezlerinde alınan özel eğitimde ağız bölgesinin açık olması eğitimin verimli gerçekleştirilebilmesi için gerekli, Özellikle küçük yaşta ve işitme kaybı olan çocukların alıcı ve ifade edici dil becerilerinin gelişmesi için gerçek hayat tecrübesine yani kamusal alandaki dil girdisine ihtiyaçları var
Sokaktayken tercüman eksikliği bir mesele çünkü:
Ya nitelikli tercümana erişim yok ya da hiç tercüman yok. Ana dili işaret dili olan sağır bireylerin %100’ü tercümana ihtiyacı olduğunu söylüyor.
İşteyken maske bir mesele çünkü:
Herhangi bir sağlık kuruluşunda koruyucu kıyafet ve maske ile çalışan ve işitme kaybı olan personel için zaten zor olan iletişim daha da zor olabiliyor. Çalıştay katılımcılarının %61’i maskenin iletişime engel olduğunu düşünüyor
İşteyken çevrimiçi olmak bir mesele çünkü:
Özellikle cihaz veya koklear implant kullanan bireyler için toplantılarda bilgisayardan vb. elektronik cihazlardan gelen seslere alışmakta zorlanabiliyor ve olması gereken katkıyı sağlayamıyor olabiliyor.
Çözüm Önerileri…
Dem Derneği’nin yaşanan sorunların giderilmesi için kayıt düştüğü öneriler şunlar:
- İşitme kaybı, engel grubunun heterojen yapısı ve Türk İşaret Dili dahil olmak üzere farklı ve destekleyici iletişim yolları ile ilgili olarak başta sağlık çalışanlarına ve eğitimcilere ancak sınırlı kalmaksızın toplumun geneline farklı ve yaratıcı yollar ile bilgilendirme çalışmalarının yapılması,
- Eğitimcilerin işitme engelli ve sağır öğrenciler için erişilebilir eğitim sunması, bunun için gerekirse desteklenmesi ve sundukları erişilebilir eğitimin denetlenmesi,
- Engelsiz 112 ve ESİM gibi uygulamaların hem sağlık personeli hem de sağır ve işitme engelli bireyler arasında bilinirliğinin arttırılması için çalışma yapılması, kullanımının yaygınlaştırılması, erişilebilirliği ve kalitesinin denetlenmesi,
- Hem işiten hem de işitme kaybı olan ailelerin kendi çocuklarının eğitim sürecine dahil olabilmeleri için gerekli mekanizmaların geliştirilmesi,
- Sağır ailelerin işiten çocuklarının Türkçe konuşma başta olmak üzere desteklenmesi ve gereken diğer tüm konularda desteklenmesinin sağlanması,
- Özellikle işitme cihazı veya implant kullanan işitme kayıplı bireylerin çevrimiçi programlarda daha rahat var olabilmeleri için teknolojik çözümlerin geliştirilmesi veya geliştirilen çözümlerin desteklenmesi,
- İşitme kaybı olan bireyler için çevrimiçi görüntülü görüşmelerde ihtiyaç olan internet paketlerinin farklı koşullarla ve avantajlı şartlar ile sağlanması,
- Uzaktan eğitim videolarına, televizyon kanallarına ve benzeri tüm bilgi aktarımının yapıldığı mecralara yoksa alt yazı ve tercüman eklenmesi,
- Sağlık kuruluşları başta olmak üzere gerekli tüm kurum ve kuruluşlarda işaret dili tercümanına ücretsiz ve anında erişim sağlanması için alt yapının sunulması,
- Maske kullanılmasının mecburiyetini kabul ederek buğu yapmasından ötürü kesin çözüm olmasa da şeffaf maske kullanımının yaygınlaştırılması ve eş zamanlı olarak üretilen maskelerin işitme kaybı olan bireyler tarafından verimli kullanılabilirliğinin artması için gerekli araştırma ve geliştirme çalışmalarının yapılması,
- Küçük yaş işitme kaybı olan çocukların alıcı ve ifade edici dil becerilerinin gelişmesi için gerekli olan gerçek hayat tecrübesine güvenli olarak ulaşabileceği alanlar yaratılması veya bu tecrübe yerine koyulabilecek faaliyetlerin geliştirilmesi,
- Bunlarla sınırlı kalmaksızın işitme engelli ve sağır bireylerin pandemi ve benzeri olağanüstü süreçler başta olmak üzere tüm hayatlarını bağımsız ve eşit bir şekilde yaşamalarını sağlayacak çalışmaların yapılması.
Bizi Takip Edin