Kent Konseylerinde Kadın Temsili ve Eşitsizliğin Giderilmesindeki Rolü
KA.DER 30 Kasım 2020’de “Kent Konseylerinde Kadının Rolü” başlıklı bir panel düzenledi. Türkiye’nin farklı kentlerinden toplantıya katılan kent konseyi başkan ve üyeleri, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında ve siyasi düzeyde eşit temsilin mümkün kılınmasında kent konseylerine kadın katılımının önemi vurgulandı. Panelde sıkça referans verilen ve yine KA.DER tarafından hazırlanan Kent Konseyi Kadın Meclislerinin İzlenmesi raporu da panelde yapılan tespitleri paylaşıyor ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorununun, yerel yönetimleri karar alma süreçlerinde yeni araçlar üzerinden değerlendiriyor.
Kadın Adayları Desteleme Derneği’nin (KA.DER) hazırladığı Kent Konseyi Kadın Meclislerinin İzlenmesi raporunun yayınlanması ve bulgularının paylaşılmasının ardından, 30 Kasım 2020’de çevrimiçi yapılan “Kent Konseylerinde Kadının Rolü” panelinde Türkiye’nin farklı kentlerinden çoğunlukla kadınların yer aldığı kent konseyi başkan ve diğer üyeleri, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında kadın katılımının kent konseyleri özelinde önemine dikkat çektiler.
KA.DER Genel Başkanı Nuray Karaoğlu panelin açılış konuşmasında, ataerkil sistemin dönüşmesinde rol model kadınlara ihtiyaç olduğunu belirterek, Türkiye’de yerel yönetimler de cinsiyetçiliğin ağır bastığını hatırlattı ve demokrasiden söz etmek için siyasette de eşit temsilin olması gerektiğinin altını çizdi. Kent Konseyleri ve Kadın Meclislerinin yerel yönetişim açısından önemli örgütlenme modelleri olduğunu kaydeden Karaoğlu, cinsiyete dayalı eşitsizliklerin giderilmesi noktasında Türkiye’de önemli kazanımlar elde edilmesine rağmen eşitliğin karar alma süreçlerinde yaratılamadığını belirtti ve eşitliğin yerelden başlayarak genele yayıldığını vurguladı.
Panelin ikinci konuşmacısı Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü- Doç. Dr. Uğur Sadioğlu, Türkiye’de belediyelerin çağdaş yönetişim ilkelerini sahiplendiğini ancak hesap verilebilirlik ve açıklık anlamında kent konseylerin daha etkili rol üstlenmeleri gerektiğini kaydetti. Belediye meclislerini güçlendirme ve işlevselleştirmede konseylerin etkisini dikkate almanın, sorunların ve yeni politikaların tespitinde önemli etkilerinin olacağını söyleyen Sadioğlu, kent konseyinin genel olarak sosyal ve siyasal açıdan işlevselliğinin sınırlı kaldığını; kadın meclislerinin sınırlı olduğunu belirtti. Belediye başkanlığının aşırı belirleyici olduğu yerel yönetimlerde, sahip olunan kurumsal mekanizmalara ve kazanımlara ve son 20 yılda yerel yönetimlerin güçlenmesine rağmen kadının yerinin hala sınırlı kaldığını vurguladı.
Panelde söz alan Türkiye’nin en çok nüfusunu barındıran İstanbul Kent Konseyi Başkanı Tülin Hadi, kent konseyini “kentte yaşayan her bireyin kendi ortamının uzmanı olduğu yurttaşlar meclisi” olarak tanımlayarak, katılımcıların kendi uzmanlıkları ölçüsünde söz sahibi olmalarını öngördüğü bir yapı olarak ifade etti. 31 Mart yerel seçimlerinin iki kez yinelenmesi ve ardından gelen pandemi süreci nedeniyle İstanbul Kent Konseyi’nde henüz bir meclis kuramadıklarını ancak 19 çalışma grubu oluşturarak çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti. Yerel yönetimlerin toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında çok etkin rol oynayabileceğini belirten Hadi, İBB’nin hazırlamakta olduğu Yerel Eşitlik Eylem Planı’na katkı sağlıyor olduklarını ve hayata geçtiğinde takibini yapmayı hedeflediklerini kaydetti.
Tülin Hadi’nin ardından söz alan İzmir Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık ise Türkiye’de hiçbir karar organında kadınların eşit temsil edilmediğini hatırlattı ve son yıllarda cinsiyet eşitsizliğinde geriye gidişlerin kent konseylerinde kadın varlığının artırılması ile giderilebileceğini belirtti. Kent konseylerinde kadın meclislerinin kurulmasının ve bizatihi varlığının bile önemli olduğunu düşünen Işık, büyükşehir kent konseylerinin, yerel yönetimlerin plan ve bütçelerinin önceliklerinin oluşturması sürecinde, belediye meclisleri ile görüşmeler yapmasının; TBMM’de lobicilik yapan kadın örgütleri gibi yerel meclislerde de kadınların benzer faaliyetlere katılmasının önemli olduğunu; bu faaliyetlere katılarak kadınların pek çok deneyim kazanacağını vurguladı. Panel, katılımcı diğer kent konseyi başkan ve kadın üyelerinin konuşmaları ile sürdü.
Yerel Yönetimlerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Siyasi Katılım
KA.DER tarafından Etkiniz AB Programı desteği ile hazırlanan Kent Konseyi Kadın Meclislerinin İzlenmesi başlıklı rapor, siyasal ve kamusal alanda toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorununun, yerel yönetimler ve karar alma süreçlerinde yeni araçlar üzerinden yeniden değerlendiriliyor. Raporda, Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Gelişmişlik Endeksi’ne göre Türkiye yüksek gelişmiş ülkeler arasında olmasına rağmen Toplumsal Cinsiyet Gelişmişlik Endeksi’ne göre (Gender Develeopment Index-GDI) 4. Grupta ve 69. sırada yer aldığına dikkat çekiliyor.
Rapora göre, Türkiye’de siyasal ve kamusal alanda erken dönemlerde toplumsal cinsiyet eşitliği alanında elde edilen kazanımların toplumsal anlamda, temsilde ve karar alma düzeylerinde yeterli düzeyde gelişme göstermediği BM ve diğer ulusal ve uluslararası verilerden çıkarılıyor.
Türkiye’de ekonomik alanda üretimde ve hizmet sunumunda; sosyal alanda örgütlenme ve sivil toplum gücünde; siyasette yerel ve ulusal düzeyde karar alma ve politika uygulama aşamalarında; kamusal alanda ise görünürlük ve temsil açısından kadınların varlığını sınırlandıran ciddi sorunlar olduğu raporda belirtiliyor.
Türkiye’de kamusal ve siyasal hayatta kadın-erkek eşitliğinin kurumsal anlamda sağlanması Avrupalı demokrasi ülkeleriyle yakın dönemlerde sağlandığı kaydedilirken, kadının siyasal hayatta varlığına yönelik kurumsal gelişmelerin yukarıdan aşağıya kanuni düzenlemeler ile olmadığı; aşağıdan yukarıya bu gelişmeleri tamamlayan “kadın hareketi ve örgütlenmesi” önemli bir güç olduğuna dikkat çekiliyor. Raporda altı çizilen bir diğer husus, erken dönemlerdeki bu gelişmelerin aynı heyecan ve başarı ile bugüne taşınamamış olduğu.
Kent Konseyi Kadın Meclislerinin İzlenmesi çalışması, siyasal ve kamusal alanda varlığı önemli görülen toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorununun, yerel yönetimler ve karar alma süreçlerindeki yeni araçlar üzerinden yeniden değerlendirilmesini amaçladı. Türkiye’de kadının demokratik hayata katılımı ve temsilinin yerel düzeyde başlamış olması ve yerel yönetimlerin demokrasinin beşiği olarak görülmüş olmasından hareketle, toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunun yerelden başlayarak aşılabileceği kabul ediliyor.
Bununla birlikte 31 Mart 2019 Mahalli İdare Genel Seçimleri’nde de Türkiye’de kadınların yerel yönetim organlarında temsilinin çok düşük düzeylerde kaldığı görülüyor. Kadınların yerel yönetim organlarına seçilebilmesinin önünde ciddi kurumsal, toplumsal, kültürel ve siyasal engeller olduğuna dikkat çekilen raporda, yerel siyasette ve yerel yönetimlerde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesinin kısa dönemde mümkün gözükmediği tespiti yapılıyor.
Yerel Gündem 21 ile gelişme gösteren ve 2005 tarihli 5393 sayılı Belediye Kanunu ile Türkiye genelinde kurulması düzenlenen kent konseylerinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesinde fırsat sunduğu belirtilen raporda, kuramsal ve siyasal olarak kent konseylerinin sivil ve çoğulcu içeriği kadınların yerel düzeyde karar alma süreçlerinde yer almasına, yerel ve kent politikasına ilişkin katkı sunmasına, yerel düzeyde inisiyatifler geliştirmesine ve özellikle kadın meclisleri üzerinden çalışmalar yapmasına olanak sunduğu kaydediliyor.
Bu çalışma kapsamında İstanbul örneğinde kent konseyi genel kurulu üyeleri, kadın meclisi üyeleri ve ilgili yerel aktörler ile gerçekleştirilen alan araştırması üzerinden kent konseylerinin toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorununun çözümüne yönelik katkıları analiz ediliyor ve elde edilen bulgulardan hareketle yerel düzeyde ve kentte karar alma, politika geliştirme ve proje geliştirme-uygulama süreçlerinde kadın temsili kent konseyleri üzerinden değerlendiriliyor.
Çalışmada İstanbul’da farklı parti tipolojilerine örnek olmak üzere Kâğıthane, Silivri ve Şişli Belediyeleri seçilmiş, bu belediyelere ait kent konseyi kadın meclisleri yakından izlenmiş, anket ve mülakat çalışmalarıyla CEDAW Sözleşmesi’ne yaklaşımları ve uyumları değerlendiriliyor.
Kent Konseyi Kadın Meclislerinin İzlenmesi Raporu: Sonuç ve Öneriler
Raporun ulaştığı bulgular üzerinden yaptığı önerilerden bazıları şunlar:
- Kadınlar arasında siyasetin eril dilinin varlığını sürdürmesi, toplumsal cinsiyet farkındalığının kısıtlılığı ve kadına yönelik hizmetlerin kadına yüklenen toplumsal cinsiyet rol ve sorunlarını tekrar üretmesine neden oluyor.
- Yerel yönetimlerde kadınların söz sahibi olmaları, sadece kent konseyleri kadın meclisleri değil aynı zamanda belediye yönetimlerinde kadın temsilinin güçlenmesi açısından önemli. Bu nedenle kadınların şehir yönetimine aktif katılımını sağlayacak politikalar gerekiyor.
- Kadın-erkek fırsat eşitliğini sağlamayı hedefleyen mekanizmaların yasal dayanaklardan yoksun olduğunu söylemek mümkün.
- Kent konseyleri kadın meclislerinin yerel katılım mekanizmaları konusunda geçmişe kıyasla daha bilgili hale geldikleri söylenebilir.
- Yasalar tarafından güvence altına alınan mekanizmaların bile uygulamaya tam olarak gerçekleşiyor.
- Kişisel çıkar ve siyasal çekişmelerin bu ilişkide belirleyici olduğu, toplumsal çıkarların yeterince gözetilmediği algısı oldukça yaygın.
- Türkiye’deki toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik çalışan, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçenin hazırlanması gerekiyor. Bu kapsamda kurum ve kuruluşlar arasında eşgüdüm sağlanması gerekli.
- Üniversitelerin ilgili birimlerin ve kadın derneklerinin eşgüdüm içinde olması toplumsal cinsiyet analizinin tabana yayılarak niteliğinin ve başarı şansının artması açısından önemli.
- BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden toplumsal cinsiyet eşitliği hedefine uygun olarak farklı düzeylerdeki bütçelerin hazırlanması gerekiyor.
- Erkek egemen davranış kalıplarından ve bunlarla ilgili toplumsal normlardan kaynaklanan, yerleşik cinsiyet temelli ayrımcılığı giderecek yasal çerçeveler dâhil, mevcut olanlardan daha fazla çaba gösterilmesine ihtiyaç var.
Bizi Takip Edin