“Dünyanın Bir Kısmı Açlıkla Bir Kısmı İse Aşırı Beslenmeyle Sağlık Sorunu Yaşıyor”
Hareketsiz yaşam ve beslenme alışkanlıklarıyla gelen hastalıkları konuştuğumuz Ankara Şehir Hastanesi'nden Diyetisyen Mustafa Kart, "Dünyamızın bir kısmı açlıkla, bir kısmı da aşırı yemekten dolayı sağlık problemleriyle boğuşmaktadır" diyor.
Sağlıklı beslenme nedir?
Sağlığın devamlılığı için günlük enerji gereksinimini karşılayan, vitamin ve mineral içeriği yüksek, uygun oranda protein, yağ ve karbonhidrat içeren zengin ve renkli beslenme biçimine yeterli ve dengeli beslenme denir.
Sağlıklı beslenmenin her daim gündemde olmasının ve tartışılmasının asıl nedeni nedir sizce?
Beslenme, bireyin yaşamını devam ettirebilmesi için nefes almaktan sonra en gerekli ve sürekli olan ihtiyacıdır. Bundan dolayıdır ki sağlıklı beslenme önem kazanmaktadır. Halk arasında ‘can boğazdan gelir’ sözüne, artık ‘can boğazdan gidebilir’ sözü de eklenebilir. Dünyamızın bir kısmı açlıkla, bir kısmı da aşırı yemekten dolayı sağlık problemleriyle boğuşmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenmemek bireyde, sağlığın yitirilmesiyle birlikte, psikolojik ve ekonomik sorunları da beraberinde getirmekte, bireylerin yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşürmektedir. Bunun toplumdaki yansıması sağlık, maliyet, zaman, refah ve mutluluk kaybıyla kendisini göstermektedir.
Doğru olan nedir dersek, bununla ilgili bilimsel, özellikle tıbbi bilgiler, araştırmalar göz önünde bulundurulmalıdır. Çocukluk çağından başlayarak tüm toplumun sağlıklı beslenme konusunda bilgilendirilmesi ve gerekli eğitimlerin verilmesi, bu eğitimlerin de akademik çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir. Buna yasal yaptırımlar da eklenebilir. Bunun örneği olarak İsveç’te patates cipsinin yasaklanması, Japonya da restoranlarda tuzlukların kaldırılması, ülkemizde de verilebilir. Okul kantinlerinde gazlı içecekler ve patates kızartmasının satışına getirilen yasak buna bir örnek.
Yeterli ve dengeli beslenmenin bedenen ve ruhen kişide sağladığı faydalar topluma da olumlu olarak yansımaktadır. Tersi durumda bireylerde obezite, diyabet, kalp damar hastalıları psikolojik rahatsızlıklar ve bazı kanser türlerinin fazlalığı görülmektedir.
Geçtiğimiz günlerde gençlerle yapılan bir araştırma erken ergenlik döneminde asitli içecekler ve meyve suyu gibi şekerli içeceklerin artan tüketiminin sonraki yıllarda daha agresif davranışlarda bulunmayla ilişkili olduğunu ortaya koymuş. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz?
Bazı çalışmalarda içeceklerin tüketiminin sonuçlarıyla ilgili bazı saptamalar var. İçeceklerin mutluluk, gruba ait olma, rahatlama ve başarılı olma durumlarına etkileri vardır. İçecekler; susuzluğu gideren, yemeğe eşlik eden, enerji veren ve motive eden etkileri görülmektedir. Genç tüketiciler için ergenlikle birlikte gençlik dönemine girildiğinde fizyolojik, ruhsal değişimlerin yanı sıra beslenme şekilleri de dikkat çekmektedir. Örneğin, tencere yemeğinin yerine fastfood yiyecekleri, taze meyve ve sebze tüketilmesinin azaldığını, gazlı içeceklerin daha çok tüketildiği görülmektedir. Buna paralel olarak süt tüketiminin azaldığı görülmektedir. Bu durum en çok da üniversite çağındaki gençlerde görülmektedir. Bunun nedeni evlerinden ve ev ortamından uzaklaşmaları, popüler kültürün reklam ve tanıtımı, ulaşılabilirliğin kolay olması etkendir. Bunun yanında ekonomik anlamda alım gücünün düşük olması da bir faktördür. Yapılan bir çalışmada gelişmekte olan ülkelerde yıllık kişi başına düşen süt tüketimi 25 lt iken, AB ülkelerinde 139 lt’dir. Bu da su, çay ve gazlı içeceklerin arkasında süt tüketimini dördüncü sırada göstermektedir. Gazlı içeceklerin sağlıklı beslenme, özellikle kahvaltı ve tencere yemeği tüketiminde negatif bir ilişki görülmektedir.
Beslenme ile psikoloji arasındaki ilişkilerde, duygusal bağ (haz alma, dürtüsel anlamda reklam ve tanıtımın etkisi) Birlik ve grup psikolojisi (yeni davranış edinirken ilk beş kuralı, çoğunluğun etkisinde kalma) kaygı yönetimiyle ilgili beslenme hataları (özellikle obezite ve diyabet hastalığı buna örnektir) Stres obezitenin yanında bazen de yersiz beslenmeyle de kendini gösterebilir. Buradaki olumsuzluklar beslenmeyle ilişkilendirdiğimizde bireyi hatalı davranışlara itebilir. Buna agresif davranma da dahildir. Çünkü olumsuzluktan doğru sonuç çıkmaz. Beslenme ile kültürel yaklaşımların ilişkisine bakıldığında; kutlamalar, ritüelleri grup eğlenceleri de beslenme şeklimize yön verdiğinde agresif tutumlar gözlenebilir. Zaten canlıların besin tüketimi de bunu göstermektedir. Avcı canlıların (et tüketenlerin), toplayıcı canlılara göre (ot yiyen) daha saldırgan olmaları doğası gereğidir. Bu sonucu insanların yaşamıyla da ilişkilendiren bazı görüşler de mevcuttur.
Gençlerin hatalı beslenme alışkanlıkları olarak fast food gıdaların sık tüketilmesi, yanlış diyet uygulamaları, öğün atlamaları, organik ürünlerden ziyade rafine ürünlere yönelmeleri görülmektedir. Bununla ilgili çözüme gelince gençlerin yaşadığı ortamlarda beslenme altyapısı gerçekleştirilirken doğru, bilimsel ve kişilere özel sağlıklı beslenme programlarıyla gerçekleştirilir.
Öğrencilerin tükettikleri besinlerin tespit edilmesi gelecekte ortaya çıkabilecek beslenme bozuklukları ve diğer sorunlara karşı önlem alınması açısından nasıl çözümler üretilebilir?
Beslenme davranışları hem geçmiş deneyimlerin, hem de o anki durumun sonuçlarıdır. Erken yaşlarda kazandırılacak beslenme alışkanlıkları ve davranışları ilerleyen zamanlarda besin seçiminde, yaşam kalitesinin yükseltilmesinde ve sağlığın korunmasında önemli bir belirleyici olmaktadır. Gençlerin hatalı beslenme alışkanlıkları olarak fast food gıdaların sık tüketilmesi, yanlış diyet uygulamaları, öğün atlamaları, organik ürünlerden ziyade rafine ürünlere yönelmeleri görülmektedir. Bununla ilgili çözüme gelince gençlerin yaşadığı ortamlarda beslenme altyapısı gerçekleştirilirken doğru, bilimsel ve kişilere özel sağlıklı beslenme programlarıyla gerçekleştirilir. Buraları okul, iş yeri, sosyal kurumlar v.b. Her şeyde olduğu gibi bir işin doğru yapılabilmesi için uygun malzeme, uygun mekan ve planlama ile kontrolde ehli (uzman) kişiler tarafından gerçekleşmesi gerekir. Bu konuda biz diyetisyenlerin yeterli donanıma sahip olduğumuzu söylüyor, toplu beslenme yapılan yerlerde istihdamın buna paralel olması gerekmektedir.
Günümüz yaşam tarzına hakim olan hareketsiz yaşam, sürekli cep telefonu, tablet ve televizyon başına zaman geçirmenin ve sağlıksız beslenme sonrası gelişebilecek rahatsızlıklar ile ilgili bilgi verir misiniz?
Çağımızdaki teknolojik gelişmeler özellikle bilgisayar ve iletişim (telefon) çok hızlı olmaktadır. Öğrenciyken bir hocamızın ilk bilgisayarın dört işlem yapabilmesi için bir dairelik alana kadar monte edildiğini bugün ise çok fazla bilginin ufacık bir çipe sığdırıldığı, bu hızlı gelişme uçak sanayisinde gerçekleşseydi dünyanın etrafını birkaç saatte dolaşabilir olurduk demişti. Teknolojideki bu gelişmelerin olumlu yanlarını bir tarafa alırsak, kişilerin sosyalleşmesi hareket etmesi anlamında olumsuzluklar göstermektedir. İnsanlar artık sinemaya, bankaya hatta bazen işe (homeofis), gidemiyor, hepsini internet ortamında yapabiliyor. Hatta buluşmalar bile sanal ortamda oluyor. Hepimizin ailesinde gördüğümüz gibi evdeki ayrı iki odadan kardeşlerin telefonla mesajlaşarak ilişkilerini devam ettiği görülmektedir. Daha öncede değindiğimiz gibi kişilerin yalnızlaşması sonucu psikolojik problemler çıkabileceği, yanlış yönlendirilebileceği varsayımdır. Beslenmede de sanal ortamdaki sunumlar kişileri odalarından çıkarmadan sipariş yöntemiyle hareket etmeksizin yiyeceğe ulaşmasına neden oluyor. Bu da obezitenin artması daha kolay tüketilebilecek yüksek kalorili ve besin değeri düşük yiyeceklerin tüketilmesinin artmasına neden oluyor. Sonuç olarak birey ve toplum sağlığının olumsuz etkilendiği görülmektedir.
Ülkemizde de dünyaya paralel olarak kronik hastalıklar ölüm nedenleri ve hastalık yükü bakımından ilk sırada. Yapılan araştırmalar dünyada olduğu gibi ülkemizde de fazla kilolu olma ve obezite sıklığının giderek arttığını ve obezitenin özellikle çocuklarımızı ve gençlerimizi etkisi altına almaya başladığını göstermektedir. Nedenleri nedir sizce nasıl değerlendirirsiniz?
Hatalı beslenme bilgi ve alışkanlıkları bireyi obeziteye götüren ve yaşam kalitesini bozan en önemli nedenlerden biridir. Toplam enerji alımının uzun süreli olarak harcanandan fazla olması sonucunda obezite gelişmektedir. Genetik yatkınlık, öğün atlama, çevresel koşullar, öğün aralarında yüksek yağlı ve karbonhidratı besinlerin tüketimi, hızlı yemek, hareketsiz yaşam, yetersiz su ve posa tüketimi gibi hatalı beslenme davranışları obezite oluşumunda etkin olmaktadır.
Bizi Takip Edin