Bir Semt Kültürü Yayını Olarak “Ayrancım Gazetesi”
Ankara’da beş mahalleden oluşan Ayrancı semti önce derneğini kurdu şimdi gazetesini çıkarıyor. Ayrancım Derneği'nin Kurucu Başkanı Ali Necati Koçak ile derneği ve mayıs itibariyle yayın hayatına başlayan Ayran’cım gazetesini konuştuk. Koçak, amaçlarının kent yaşamı kültürünü geliştirmek ve zenginleştirmek olduğunu söylüyor.
Gazeteye ve derneğinize adını veren Ayrancım ismi nereden geliyor?
Ankara’da mahalle, semt dernekçiliği yeni değil. Çiğdemim Derneği Nisan 1996’da, Kavaklıderem Derneği de birkaç ay sonra Kasım 1996’da kurulmuş. Yani arkasında çeyrek asırlık bir deneyim ve birikim var. Biz bu deneyimin izinden giderek Ayrancı semtinde bir dernek çalışması başlattığımızda isminin bu derneklerin kullandığı biçimiyle Ayrancı değil de Ayrancım olmasını düşündük. Bu biraz da sahiplenme, kucaklama, sarıp sarmalama hislerini barındırıyor içinde. Sonuçta yaşadığımız semti seven, onun için en iyisini düşünen kişileriz.
Derneği kurma amacınız neydi? Dernek olarak neler yapıyorsunuz?
Derneğin amacı, Ayrancı semtinde bulunan Ayrancı, Aziziye, Güvenevler, Güzeltepe ve Remzi Oğuz Arık mahallelerinde kent yaşamı ve kültürünü geliştirmek ve zenginleştirmektir. Burası Kavaklıdere gibi aslında bağlarıyla, bağevleriyle bilinen eski bir semt. O nedenle enteresan bir tarihi dokusu ve geçmişi var. O tarihi mekanlarda yaşamış Ankara’nın köklü aileleri hala buralarda yaşıyorlar. Bunları ortaya çıkarmaya, sahiplenmeye ve hatırlanmasını sağlamaya yönelik çalışmalarımız olacak. Burada ikamet etmiş devlet bürokrasisinden, siyasetten ve kültür sanat camiasından önemli isimler var. Bazıları burada yaşamaya devam ediyorlar, onların anılarını sözlü tarih çalışmalarıyla kayıt altına almak ve yayınlar yapmak istiyoruz. Gene çok ilginç mekanlara ev sahipliği yapmış bir semt olarak buralardaki yaşanmışlıkların izini sürüyoruz.
Belki tarihi dokusu itibariyle Ankara Kalesi kadar, Ulus kadar zenginliği kalmamış olabilir fakat öyle yapılara ev sahipliği yapıyor ki bunların mutlaka Ankara kent tarihi açısından değerlendirilmesi gerekiyor. İkramiye Evleri, Kütüphane Evleri, Havacılar Sitesi, Piknik Apartmanı, Plan Oba Apartmanı gibi kuruluşu, yapımı ve yaşanmışlığı açısından önemli bir kent tarihini barındırıyor, bunları belgelerden, anılardan kazıyarak çıkarmaya, kayıt altına almaya başladık. Tabii daha pek çok projemiz var, bazılarını da artık mahalle komşularımız bizlere önermeye, hatırlatmaya başladılar. Keyifli işler çıkacak gibi görünüyor.
Gazetenin çalışmalarınıza nasıl bir katkısı olacak? Bu sayede neler yapmak istiyorsunuz?
Gazete “herkesin bir komşuya ihtiyacı var” mottosuyla çıkıyor. Yani komşuluk üzerine kurulu popüler bir yayın aslında. Bir taraftan antoloji gibi semt tarihi gibi anıları, belgeleri, bilgileri içeriyor diğer yandan semtin kafelerini, semt esnafını, günlük haberleri ve gelişmeleri barındırıyor. Genç yazarlarımız çoğunlukta. Hiç tanışmadığımız genç arkadaşlar gazeteye yazmaya başladılar, toplantılara katılıyorlar, hem öğreniyorlar hem de bize öğretiyorlar. Bir, iki kişinin dışında gazetecilik, yayıncılık deneyimi olan kimse yok. Sosyal medyada çok hızlı kabul gördük. Sosyal medyadan bize yazarak katılan, katkı veren genç arkadaşlar çok sayıda. Biz çok memnunuz bu etkileşimden. Derneğin kuruluşu gibi gazetemiz de koronavirüs salgınının azizliğine uğradı. Sokağa çıkma yasakları başladığında “uygun zamanı” beklemek yerine yayına başlamaya karar verdik. 1 Mayıs itibariyle ilk sayımız çıktı. Herkesin basılı yayından dijital yayına kaydığı dönemde biz ikisini bir arada yapmaya karar verdik. Kağıdın kokusunu duymak istiyoruz. Gördük ki bunu isteyen pek çok kişi var burada.
Bölgede ne tür sorunlar var size göre?
Ankara’nın en önemli sorunu 25 yıldır maruz kaldığı kötü yerel yönetimdir. “Halk için değil rant için” yapılan projelerle kentin gelişimini, ihtiyacını, sorununu yanlış değerlendirmiş, saldırgan bir yönetimle karşı karşıya kalmış bir kent burası. Kent halkını tamamen yok sayarak karar almaya alışmış, yerel yönetimi bir kamu hizmeti olarak görmeyen, kamusal alan, kamu yararı gibi kavramları kendi sözlüğünden çıkarmış bir yönetim nedeniyle maalesef sorunlar yığın halini almış. Çok uzatmadan kısaca şunu söylemek isterim; bu şehrin sorunu taşıt önceliğidir, beton önceliğidir, rant yaratma önceliğidir, hukuksuz yönetme önceliğidir.
Belki İstanbul ile yarışacak kadar “kent suçu”nun işlendiği bir yer olmasına rağmen bu suçları konuşmaktan özenle kaçınanların kenti burası. Elimizde sihirli bir değnek olsa ilk yapacağımız şey Ankara’yı tıraş etmektir. Saçı, sakalı çok uzadı, silüeti bozuldu bu şehrin. Ankara’nın güzelliğini kapatan bu dikey yapıları, şekilsiz mimariyi hemen, hızlıca tıraşlamak ve şehrin yüzünü, gözünü açmak öncelikli meseledir.
Ankara’nın haberlerini yapıyorsunuz. Daha çok hangi alanlar ile ilgili içerik üretiyorsunuz?
Kamu yararı gözettiğimiz kent haberlerini ve semtin küçük büyük bütün haberlerini yapıyoruz. Kent haberleri başka mecralarda da yayın şansı bulabiliyor fakat semtin haberleri, mahallenin günlük yaşamı ve küçük meseleler bizim için büyük haber niteliği taşıyor.
Büyükşehirlerin sorunu “görmezden gelmek”tir. Hızlı yaşamla birlikte büyük, daha büyük işler üretme rahatsızlığı bizi gerçek sorunları görmekten alıkoyuyor. Günlük yaşamı ıskalayan, güzel kokulardan, küçük lezzetlerden uzaklaşan bir psikoloji içindeyiz. Bu güzellikleri yakalamaya çalışan, küçük anıları biriktiren bir habercilik peşindeyiz. İçerik dediğimiz şey aslında günlük yaşamın içinde komşumuzla konuştuğumuz, paylaştığımız şeylerdir. Daha büyüğünden kaçınıyoruz.
Gazeteye Ankaralı okurun ilgisi nasıl? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Beklediğimizin çok çok üzerinde ilgiyle karşılandı. Özellikle gençlerin ilgisini doğrusu beklemiyorduk. Bin gazete dağıtabilir miyiz dediğimiz noktada ayda üç bin gazete dağıtır hale geldik. Her ayın başında düzenli çıkan bir gazete olarak kabul gördük. Kimse gazete çıkıyor mu diye sormuyor. Dağıtım noktalarına, muhtarlıklara, kafelere her ayın başında gidip gazete istiyorlar. Bu bizim için büyük keyif. Ayrancı’da oturmuş şimdi başka şehre, başka ilçeye, başka mahalleye taşınanlar gazete müptelası oldular. İstanbul’dan, Datça’ya kadar postayla gazete isteyen okurlarımız var. Web’ten, sosyal medyadan yazıları okumak kesmiyor onları, gazeteyi ellerine almak istiyorlar. Bundan daha büyük keyif olabilir mi?
Buradan sayın Murat Karayalçın’a ayrıca teşekkür etmek isteriz. En sıkı okurumuz ve en kıymetli eleştirmenimizdir. Aracında gazetemizle dolaşan, bizi gittiği her yerde anlatan, örnek gösteren çok değer verdiğimiz bir komşumuzdur kendisi.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Son olarak belediye başkanımız sayın Mansur Yavaş’ın ilgisi ve desteğini bekliyoruz. Herkese ulaştık, kendisine ulaşamadık. Bunun bir denk gelmeme durumu olduğuna inanmak istiyoruz ve kendisiyle Ankara’yı konuşmak, mahallemizde bir çay içmeye beklediğimizi söylemek istiyoruz.
Bizi Takip Edin