”Yüksekova’da Kadınların Haklarının Güçlendirilmesi İçin Ses Olmak İstiyoruz!”
Yüksekova Kadınları Toplumsal Destekleme ve Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hatice Temir, YUKADER olarak hafızalardaki Yüksekova algısını değiştirmek istediklerini belirtirken, ''Batı ile Doğu arasında bir farkın olmadığını, geçmişte yaşanan güvenlik sıkıntılarının değil de muazzam doğasını, kültürel güzelliklerini ve eşitliğin sağlandığı bir memleket olarak duyulmasını istiyor, bunun için çabalıyor ve bunu güçlü bir kadın hareketi olarak gerçekleştirmek istiyoruz” dedi.
Yüksekova Kadınları Toplumsal Destekleme ve Kültür Derneğini yakından tanıyabilir miyiz? Hangi ihtiyaçtan yola çıkarak derneği kurdunuz?
Yüksekova Kadınları Toplumsal Destekleme ve Kültür Derneği (YUKADER) olarak 2018 yılının Mayıs ayında üniversite mezunu gençlerden oluşan 7 kişilik karma bir ekiple Hakkâri, Yüksekova’da kurulduk. Yüksekova’da kurulan ilk kadın derneğiyiz. Bu bağlamda yerelde tüm dikkatleri üzerimize çektik. Daha önce sürekli siyasetin ve yapısal hiyerarşinin konuşulduğu Yüksekova’da bu defa bir kadın hareketinin konuşulmaya başlanmasını istedik. Yerel yönetimlerde ve kamu kuruluşlarında kadınların karar mercilerinde yer almasını, söz sahibi olmasını ve kendini ifade edebilmesinin temellerini oluşturmaya çalışıyoruz. Bunun yanı sıra haklarından mahrum kalan tüm kadınların da sesi olmak istiyoruz.
YUKADER’i özellikle kurmak istememizdeki diğer bir temel unsur, sokağa çıkma yasaklarının ardında halkın uğradığı ağır tahribatı biraz olsun iyileştirmekti.
Kadınların zaten ev dışında aktif bir sosyal yaşantıları yoktu, bu süreçte iyice evlere kapandılar. Kadın ve çocukların bu süreçte haklarından mahrum bırakılması, çoğu ailenin işsizlik ve yoksullukla mücadele etmek zorunda kalması başka sorunların da ortaya çıkmasına sebebiyet verdi. Elbette bu sorunların maddi boyutu düzeltilebilir; fakat manevi boyutunu çok zaman sonra düzeltebiliriz. Biz bu süreci hızlandırmak adına da birçok çalışmalarda bulunduk ve bulunmaya da devam edeceğiz.
Kuruluşumuzun ilk yılında başvuruda bulunduğumuz Sabancı Vakfı Hibe Programı’ndan destek almak bu bağlamda bize güç verdi.
Çalışmalarınızı tematik olarak hangi alanda yoğunlaştırmaktasınız?
Temel amacımız, her türlü ayrımcılık, şiddet ve yapısal hiyerarşiden uzak; özgürce gelişebilen, bağımsız bireylerden oluşan, paylaşım ve dayanışmaya dayalı, katılımcı bir toplum için cinsiyetçi sistemin şekillendirdiği kültür ve geleneklerin kadın ve çocuklara zarar veren uygulamalarını tespit etmek, alternatiflerini geliştirip, uygulanabilir olmalarını sağlamaktır.
Bunun için;
-Toplumun tüm kesimlerinde, toplumsal cinsiyet rolleri ve bu roller sonucunda yaşanan şiddet ve ayrımcılık konusunda farkındalık ve duyarlılık yaratmak,
-Kadınların şiddeti tanımasını ve korunmasını sağlamak, yaşadığı şiddet konusunda destek arayan kadınlara talep ettikleri destekleri sağlamak,
-Erken çocukluk dönemi eğitimine dikkat çekmek, geleneksel eğitim yöntemlerine alternatif yaklaşımlar geliştirmek ve uygulamak,
-Alanda yapılan tespitler üzerinden uygulamalardaki aksaklıkları tespit etmek, yetkililerle iş birliği içinde yasalardan ve uygulamalardan kaynaklanan aksaklıklara çözüm üretmek üzerine çalışmalar yapmayı hedefliyoruz.
Son günlerde başta kadın hakları olmak üzere insan hakları hukuku içerisinde önemli bir belge olarak görülen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ya da bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi” hakkında ne düşünüyorsunuz? Konu ile ilgili duruşunuz nedir?
Bu konunun başından beridir yakın takipçisiyiz. Elbette İstanbul Sözleşmesi gibi kadını koruma altına alan bir yasanın tartışılması dahi yanlıştır. Bizim Sözleşme’nin korunması ve uygulamaya geçmesi için hedefimiz öncelikle Yüksekovalı kadınlara sahip oldukları haklar ile ilgili bilgilendirme yapmak, kentte toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalık geliştirmektir. Ayrıca iş birliği içerisinde olduğumuz kamu kurumlarına İstanbul Sözleşmesi’ni anlatmak, onlara bu konudaki sorumluluklarını hatırlatmak ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele konusunda iş birliği içinde çalışabileceğimiz ortaklıklar sağlamayı hedefliyoruz. 2020 yılında yürüteceğimiz çalışma kapsamında bu hedeflere yönelik olarak kamu kurumları iş birliği ile bu farkındalığı sahaya yansıtabilmek için farkındalık eğitimleri ve bilgilendirme seminerleri düzenleyecek, kamu kurumları ile düzenli toplantılar gerçekleştireceğiz.
Sabancı Vakfı desteği ile gerçekleştirdiğiniz “Yüksekova’da Kadın Olmak” projesinin çıktıları hakkında ne söylemek istersiniz?
YUKADER ekibi olarak destek aldığımız bu ilk projede öncelikli hedefimiz ekibimizi toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında güçlendirmek ve derneğin uzun vadeli yol haritasını ve stratejisini belirleyebilmek için Yüksekova’daki kadınlara dair bir ihtiyaç ve sorun analizi yapmaktı.
KAMER Vakfı desteği ile aldığımız farkındalık çalışmaları ile bu alanda kendimizi güçlendirmemizin ardından, Yüksekova özelinde kadınların sorun ve ihtiyaçlarının tespiti amacıyla hane ziyaretleri gerçekleştirdik.
Bu ziyaretler sayesinde kadınların sorun ve ihtiyaçlarının tespitinin yanı sıra dernek ekibinin ve yapılan faaliyetlerin de tanıtılması mümkün oldu.
Eğitim ve okula devam, evlilik, şiddet, ekonomik haklar, öncelikli ve acil ihtiyaçlar ile ilgili kentteki kadınlara yönelik gerçekleştirilmiş en güncel analiz niteliğindeki bu çalışma, Yüksekova’da yaşayan kadınların temel hak ve hizmetlere erişerek sorun ve ihtiyaçlarının çözümünde bir yol haritası geliştirilmesine katkı sağlayacak nitelikte.
Kasım 2019- Şubat 2020 tarihleri arasında Cumhuriyet, Eski Kışla, Esentepe, Esenyurt, Güngör, İnanlı, Mezarlık ve Yeni Mahalle’de gerçekleştirilen hane ziyaretlerinde toplam 607 kadın ile yüz yüze görüşme yaptık. Elde edilen bulguları eğitim, evlilik, şiddet, ekonomik haklar, öncelikli ve acil ihtiyaçlar olarak beş ayrı başlık altında analiz ettik ve raporladık.
Yüksekova’da Kadın Olmak projesi kapsamında 2020 hane ziyareti gerçekleştirerek bir araştırma raporu hazırladınız. Araştırma raporunun temel çıktıları ve bulguları üzerinden Yüksekova’daki kadınların ihtiyaçlarını/ beklentilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hane ziyaretlerinden önce elbette karşılaşacağımız sorunları öngörüyorduk, aslında şiddettin her yerde olduğu gibi burada da olduğunu ama ülke geneli istatistiklere baktığımızda diğer şehirlere kıyasla daha az çıkmasının temelinde başka sorunlar olduğunu biliyorduk (yapısal hiyerarşi, eğitim durumu, geniş aile vs.). Fakat elimizde somut bilgilerin olmaması yapmak istediğimiz çalışmaların önüne set çekiyordu. Kurum ziyaretlerimiz sırasında elimizde veri olmadığı için istediğimiz destekleri neye dayandıracağımızı bilmiyorduk, çünkü bahsettiğimiz sorunlar ütopik geliyordu. Bizden önce de başka kurumlar veya STK’lar tarafından benzer bir çalışma yapılmamıştı.
Bu projeden sonra kadın olarak sorunlarımız ve taleplerimizi net ifade eden veriler var elimizde ve artık bu veriler doğrultusunda yol haritamızı da net olarak belirlemiş olduk.
Raporda özet olarak şunları gördük:
Görüştüğümüz kadınların %39’u okuryazar değil, yüzde 10’u ise sadece okuryazar olup eğitim hayatına hiç dahil olmamış. Bu durum bizi ilk olarak okuma yazma kurslarını düzenlemeye yöneltti. Kurduğumuz Renkli Eller Sanat Atölyesi’nde 30 kadına okuma yazma kursu verdik.
Araştırmadaki en çarpıcı bulgulardan biri 607 kadından yüzde 89’unun şiddet yaşadığını ifade etmesiydi. Öte yandan her dört kadından sadece biri şiddetten kurtulmak için çaba harcadığını belirtti. Bu konuda herhangi bir girişimde bulunmayan kadınların nedenlerinin başında “korku” geliyor. Ayrıca kadınlar hangi kurumlara başvuru yapmaları gerektiğini ve sahip oldukları haklarını bilmiyorlar. Bu nedenle projemizin ikinci yılında Yüksekova Kaymakamlığı’nın yanı sıra Hakkari ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi), Hakkari Baro Başkanlığı, Yüksekova Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü, İlçe Sağlık Müdürlüğü gibi önemli kamu kurumlarını da projemize dahil ettik ve mahalle bazlı bilgilendirme toplantıları düzenlemeyi planladık.
Ev işleri dışında gelir getiren herhangi bir faaliyeti olduğunu söyleyen kadınların oranı yalnızca %16 iken, herhangi bir geliri olmayan kadınların oranı %84 olarak belirlendi. Çalışmayan kadınların %52’si iş bulamadığını vurguladı. Buna yönelik olarak kurduğumuz Demeter Tarımsal Kalkınma Kadın Kooperatifi ile kadınların ekonomik özgürlüklerini elde edebilmeleri için çalışmalarımıza başladık.
Özetle bu veriler bize Yüksekova’da bağımsız bir kadın kuruluşunun var olması ve derneğin dayanışma için kapılarını çalmış olmasının kadınlar açısından çok büyük önem taşıdığını gösterdi. Biz de bu veriler ışığında Yüksekovalı kadınlarla birlikte güçlenmek için çalışmalarımıza hızla devam edeceğiz.
Bizi Takip Edin