Sivil Toplum Değişim Ortaklığı Programı Kapasite Geliştirmeye Çarpan Etkisi Yapacak

MitOst Türkiye Programı Sorumlusu Serra Özhan ile uzun yıllardır kültürel değişim çalışmaları yapan MitOst’un faaliyetlerini ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi’yle birlikte Stiftung Mercator desteğiyle düzenledikleri Sivil Toplum Değişim Programı’nı konuştuk. Sivil Toplum Değişim Programı’nın başvuruları 12 Ekim’e uzatılırken, Serra Özhan programın üçüncü döneminde Sivil Toplum Değişim Ortaklığı Programı (CSEPP), adıyla yeni bir aktiviteye daha başladıklarını bunun da kapasite geliştirmeye çarpan etkisi olacağını belirtiyor.

“Aktif vatandaşlık ve kültürel değişim” başlıkları altından hayata geçirdiğiniz faaliyetler kurumsal olarak size ve bu faaliyetlere katılan aktörlere ne kazandırdı?

Serra ÖzhanBu çok büyük bir soru. Özellikle bu alanlarda uzun yıllardır, farklı ölçeklerde çok fazla proje yürüttüğümüz için hepsinin tecrübesini kapsayan bir yanıt vermek kolay olmayacak. Projeler, katılanlarına genelde, kişisel seviyeden başlayarak, organizasyonel ve çevreleriyle olan ilişkilerinde farklı pratikler tecrübe etmelerine vesile oluyor. Bunun yanı sıra başta belki 10-15 kurum ve kişisi gibi görünen ufak bir proje katılımcıları, tekrar eden proje döngüleri ve aynı coğrafyalarda farklı tema ve hedef gruplarıyla yürütülen eş zamanlı çalışmaların katılımcılarıyla da bağlantılanarak kocaman bir ağın parçası oluyorlar. Bu dayanışma ağını ailesi olarak görenlerinden, çok çeşitli işbirliği partnerleri bulmaları, alternatif kaynaklara ulaşmaları, kültür politikalarına katkı sunacak çalışmalar yapmalarına kadar çok çeşitli işlevselliği var. Bu tür bir ağın bizim için en değerli örneklerinden biri TANDEM programı. 2011’den beri Türkiye de dahil olmak üzere farklı bölgesel ve tematik olarak farklı odakları olan çeşitli programları olan Avrupa ve komşu bölgeleri arasında sivil toplumun güçlenmesini destekleyen bir kültürel işbirliği programı. En basit anlatımıyla işleyişi, iki farklı coğrafyadan ”tandem” oluşturan her bir katılımcısına bir-bir buçuk sene boyunca uluslararası projelerine start-up fon kaynağı, yine bir fon desteğiyle karşılıklı saha ziyaretleri imkanı ve tüm katılımcılarının bir araya gelerek tecrübelerini paylaştığı, tematik atölyelerde buluştuğu uluslararası toplantılardan oluşuyor. Bugüne kadar TANDEM’e katılan en az 600 kurum ve sivil toplum çalışanı biraz evvel bahsettiğim dayanışma ağının bir parçası olarak birçok düzeyde paslaşmaya devam ediyor. 

Bu programları yürütebilmenin MitOst için en önemli motivasyonu, destekçisi bölgesel işbirliği ortaklarımızın sahadaki çalışmaları, ağları. Bu ortaklık‚ Tandem Turkey için Anadolu Kültür sayesinde bu kadar uzun yıllardır istikrarlı bir şekilde yürütülüyor, bizim için yeni programları beraber geliştirmemize vesile oluyor. 

2020 yılında Avrupa ülkeleri ve komşularında sivil topluma ilişkin tabloyu nasıl  değerlendirirsiniz? Pandemi sizin ve ilişkide olduğunuz kişi-kurumların çalışmalarını nasıl etkiledi?

Birçok projenin geliştirilmesinde olduğu için o günün koşullarına göre refleksif davranarak devam ediyoruz diyebilirim. Önce kendi içimizde yaptığımız toplantıları dijitalleştirerek başladık. Bu hızlı dönüşüm bize birçok aracı kullanıp, tecrübe etmemize, metodlar geliştirmemize yön verdi. Böylelikle katılımcılarla yapacağımız toplantıları da bu tecrübeler üzerinden dönüştürmeye uğraştık, uğraşıyoruz. Ertelemek, iptal etmektense dayanışacağımız yeni bir aradalıklar üzerine metodlara bakıyoruz: dijital ve hibrid. Henüz en içimize sinen yöntemleri bulmuş olduğumuzu söylemek için erken. Hele ki yüz yüze görüşmeler, saha ziyaretlerini bu kadar ön plana çıkartan proje yapılarında. Proje katılımcılarının şu anki ihtiyaçlarını dinlemek de bizim için oldukça önem arz ediyor. Eğer daha evvel belirledikleri aktiviteler tamamen dolaşım ya da kamusal etkinlikleri üzerindendiyse ve şu anki ihtiyaçları kurumlarının sürdürebilirliği üzerineyse, o zaman bu konuda alan açmak için olabildiğince esnek olmaya özen gösteriyoruz.

MitOst, “kültürel alışveriş, aktif vatandaşlık, sosyal uyum, sürdürülebilir kentsel ve kırsal kalkınma konularını sınırların ötesinde teşvik eden faaliyetleri teşvik” ediyor; bize bu alanlardaki çalışmalarınızdan spesifik birkaç örnek verebilir misiniz? 

Hepsinin aslında çok bariz, koyu renkle yazılmış çalışma başlıkları var. Her biri için Türkiye’den STK’ların sıklıkla bir parçası olduğu proje/programlardan örnek vermek mümkün: 

Actors of Urban Change: Daha sürdürülebilir, kapsayıcı ve adil kentler için çalışmalar yürütmeye gönül vermiş her bir kentten üç aktörün (biri STK, diğeri özel sektör ve bir diğerinin kamu kurumundan) bir araya gelerek katıldıkları bir program. Şu anda bu program kapsamında İzmir’den bir ekip de yer alıyor.

Tools for Citizens: “Sivil Toplum Değişim” programında olduğu gibi yine Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Çalışmaları’yla yürüttüğümüz bu çalışmada Kendin Yap Yaklaşımlı (KYY) kişilerin ve grupların kendi örgütlerinin kapasitesi üzerine çalışabilecekleri bir araç kutusu. Türkiye’deki sivil toplum aktörlerinin katılımıyla, onların deneyimleriyle belirlenen ihtiyaçların karşılanmasına dayalı olarak geliştirilmiş olsa da küresel çapta sivil toplum aktörlerinin dertlerini de içermekte. Araç Kutusu, İngilizce ve Türkçe, açık olarak erişilebilen bir platform.

VAHA_Tartışma ve Diyalog Alanları için Ortak Zemin: Kısa adıyla VAHA, 8 yıllık “Tandem Turkey” program deneyiminin ardından yine Anadolu Kültür’le beraber geliştirdiğimiz yepyeni bir program kamusal tartışmalar ve diyaloğun Türkiye, Avrupa ve komşu ülkelerdeki kentlerde desteklenmesine yönelik çalışmalar yürüten bağımsız kültür ve sanat mekânlarının katılımıyla gerçekleşiyor. Facebook, Instagram, Telegram/vahahubs.

Üyeleriniz ile kurduğunuz ağ ve ilişkiler çerçevesinde ülkeler arasında sivil topluma
yaklaşım açısından, ayrışma ve benzerlikler var mı? Örneğin Türkiye’de “sivil toplumda daralmaya” ilişkin tespitler yapılırken, Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde nasıl bir tablo var?

exchangeBunu en iyi VAHA programına neden başladığımıza dair hikayeyle anlatabiliriz. Belirsizlik ve sansürün, günümüz toplumlarının politik ortamını niteleyen özellikler olmaya başladığı bu zamanda, Türkiye, Avrupa ve komşu ülkelerde sayıları giderek artan kültür ve sanat aktörleri, demokratik alanları ve sosyal önemi olan konularda toplumsal bilinci muhafaza etmeye çabalıyor. Aynı zamanda, kamunun bağımsız kültürel programlara erişimi, ana akımın dışında varlığını sürdüren bu aktörler tarafından mümkün kılınıyor. Ancak bu alışılmadık konumları sebebiyle, aktivitelerini desteklemeye yönelik kaynakların kısıtlı olması onları sürdürülebilirlik açısından daha hassas bir duruma getiriyor. Finansal desteğin azalması, kamusal programlamaya yönelik kurumsal kontrol ve entelektüel baskılanma gibi çeşitli riskler, düşünme, üretme ve sosyal destek alanlarını daraltıyor. Yine de bu aktörler, faaliyetleri üzerinden baskılanmış, unutulmuş, dışlanmış ve sansürlenmiş hikâyeleri dile getirirken, yeni bir araya gelme biçimleri yaratmayı kararlılıkla sürdürüyor. Bu bağlamda Türkiye’nin yanı Almanya, Arnavutluk, Kıbrıs, Sırbistan, Hırvatistan, Polonya, Portekiz, Yunanistan ve Ukrayna’dan benzer motivasyonlarla katılımcılarımız var. 

Bu yıl 3. kez düzenlenecek olan Sivil Toplum Değişim Programı’na bir STK neden katılsın? Örgütsel kapasite ve iş birliklerinin artması bu program ile nasıl mümkün olabiliyor? Daha önce katılan ve programdan elde ettiği deneyimleri paylaşan Türkiye’den örnekler var mı?

Bir kar amacı gütmeyen ekoloji, toplumsal cinsiyet, insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, örgün/formel olmayan eğitim, kentsel gelişim, ayrımcılık, gençlik veya benzer diğer alanlarda çalışan örgütlerin odaklanmak istedikleri bir iç kurumsal sorun tanımlayarak başvurdukları uluslararası ortaklı bir program. Böylelikle biri Türkiye’den diğeri Avrupa’dan partner kurumların ortaklaştırdıkları çalışmaları bir arada desteklemiş oluyor. Program katılımcılarının deneyimlerine dair kısa video röportajlarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sivil Toplum Değişim Programı’na 3. yılında elde ettiğiniz deneyimlerden biraz bahseder misiniz? Türkiye’den programa başvuran ve katılan STK’lar çerçevesinde gözlemleriniz neler?

Bu tür programların, sorunların ortaklaşması, akranlar arasında iletilişimi, dayanışmasına vesile olması her daim en göze çarpan katkılarından biri oluyor. Bir de bizim açımızdan 2 dönemin sonunda aldığımız önemli bir karar olarak, 3. dönemiyle beraber Sivil Toplum Değişim Ortaklığı Programı (CSEPP), adıyla yeni program aktivitesine daha başladık. Bu sivil toplum ağları, şemsiye kuruluşlar ve STK’lar için Sivil Toplum Değişim Programı’nın sunduğu hareketlilik modeli aracılığıyla kapasite geliştirmeyi uyarlamak için bir çarpan programı olacak. Bu programın katılımcıları bugüne kadar İstanbul Bilgi Üniversitesi STÇM ve MitOst’un yürüttüğü ortaklığın bir modelini uyguluyor olacaklar ve bu kurumlar arasında daha evvelki dönemlerine katılan STK’lar da var. Mesela bu 3. dönemle paralel, bizim için çalışmalarımızı aktarmak hatta devretme yönünde çok değerli bir deneyim olacak. 

Sivil Toplum Değişim Programı’na daha önce katılan STK’ların ortaya çıkardığı modeller sivil toplumla paylaşıldı mı? Bize bu program kapsamında geliştirilen modellerden birkaç örnek verebilir misiniz?

Programa katılan STK’ların üzerine çalıştıkları finansal sürdürülebilirlik, kaynak yaratma, gönüllülerle çalışmak, örgütsel iletişim, ağ oluşturma, örgütsel yapı ve savunuculuk gibi alanlarda süreç boyunca düzenledikleri atölye çalışmaları, eğitimler, festivaller, seminerler, çeşitli yerel faaliyetlere (sokakta yemek pişirme etkinlikleri, garaj satışları vb.) farklı hedef gruplarını her zaman dahil ettiler. 

Türkiye’den sizinle temasa geçmek isteyen bir kişi ya da STK nasıl bir yol izlemeli? Neler
yapmalı?

Bu konuda programın web sitesi oldukça açık bir yol izliyor. Sıkça sorulan soruların yanı sıra, Türkiye’den program ortağımız İstanbul Bilgi Üniversitesi STÇM ve MitOst’un iletişim bilgilerinden bizlere her zaman ek soruları için  ulaşabilirler. Bu arada, Sivil Toplum Değişim Programı için başvurular 12 Ekim’e kadar uzatıldı.  MitOst’un yürüttüğü projelerden haberler almak için newsletter’ımıza üye olabilirsiniz.