Yeni Sosyal Medya Yasası ve Muğlak Kalan Hususlar
Sosyal Medya Yasası 1 Ekim 2020 itibariyle yürürlüğe girdi. Türkiye’de 55 milyon sosyal medya kullanıcısının bulunması, bu yasanın her birimiz için taşıdığı önemi göstermesi açısından yeterli. "Yasanın kişisel hakların korunması için etkin bir koruma sağladığını" savunanlara karşı, bu düzenlemenin "interneti denetim altına almayı amaçladığını" savunanlar, denetimin RTÜK ve BTK eliyle yapılacağını vurguluyor.
‘Sosyal Medya Yasası’ olarak bilinen, “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlüğe girdi ancak kanunun içerdiği hükümleri açıklığa kavuşturan bir yönetmelik henüz çıkarılmadığı için, düzenlemenin içeriği netlik kazanmadı. Bu nedenle, Sosyal Medya Yasası’nın uygulanması çeşitli muğlaklıkları içinde barındırıyor.
Sosyal Medya Yasası’nın düzenlemenin hazırlanmasında karar alıcılar tarafından öne çıkarılan gerekçede, “sosyal ağlarda temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması” dikkat çekiyor. Bununla bağlantılı olarak, “suç oluşturan kısmi içeriğin çıkarılmasının mümkün olduğu durumlarda, erişimin engellenmesi kararı yerine söz konusu içeriğin çıkarılması kararı” verilmesinin mümkün olacağı; bu sayede, bir internet sitesinde yer alan ve diğer suç oluşturmayan içeriklerin ifade ve haber alma özgürlüğü ihlal edilmeden, yani aynı web sitesisin erişime kapatılmadan, kullanıcıya ulaşması mümkün olacak.
Sosyal Medya Yasası temel olarak şu düzenlemeleri içeriyor; sosyal ağ şirketleri Türkiye’de temsilci bulundurmak zorunda olacak; temsilcisi olmayan sosyal medya şirketlerine kademeli olarak ceza verilecek. Haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler ise ilgili şirkete başvurabilecek. Sosyal Medya Yasası’nın 1 Ekim’de yürürlüğe girmesi, sosyal medya platformlarına Türkiye’de temsilcilik açmak zorunluluğunun başladığı anlamına geliyor. Diğer bir deyişle, bu kanunla internet kullanıcılarının kişisel başvuruları ile kamu kurumlarının bildirimlerinde yaşanan zorlukların aşılması için sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’de hukuki ve mali olarak bulunmalarının sağlanması hedefleniyor.
Siber haklar savunucusu, akademisyen ve İfade Özgürlüğü Derneği temsilcisi Yaman Akdeniz tarafından sosyal medya hesabında yapılan paylaşımlarda, bu konuda en ayrıntılı ve yasanın sakıncalarına temas eden bilgilere yer veriliyor. Sosyal medyayı yasası olarak bilinen bu düzenlemenin yürürlüğe girmesine karşın, yasanın uygulamasını açıklığa kavuşturan bir yönetmelik henüz yayınlanmadı. Twitter, Facebook, Google ve TikTok gibi sosyal ağ sağlayacılarının herhangi bir resmî açıklama yapmadığını söyleyen Akdeniz’e göre , bu platformlar “…eğer Türkiye’ye gelirlerse… mevcut baskıcı düzenin bir parçası haline gelecekler”.
5 Ekim 2020 itibariyle Sosyal Medya Yasası kapsamında Türkiye’ye temsilci atama zorunluluğu olan sosyal ağ sağlayıcılardan Facebook ve İnstagram, Türkiye’de temsilci atamama kararı aldığını açıkladı. O halde, tüm ağ sağlayıcılarının Türkiye’de temsilci bulundurmaması durumunda, Sosyal Medya Yasası’nın içerdiği yaptırımlar çerçevesinde bu “platformlara ülkeden çekilin” denmiş mi olacak? Bu sorular süreç içinde yanıt bulacak gibi görünüyor.
Bizi Takip Edin