Zor Zamanlarda Sanat Dünyasında Neler Oluyor? (2)
Değişen şartların gölgesinde sanata ve hayatın içerisindeki önemine değinerek, Türkiye’de ağırlıklı olarak tiyatro dünyasının ortaya çıkan sıkıntılarla nasıl mücadele ettiği ve pandemi sürecine nasıl adapte olmaya çalıştığıyla ilgili ilk yazıdan sonra bir de dünyada neler olduğuna bakalım.
Bir önceki yazımda, sanat dünyasının benzerine daha önce tanıklık etmediğimiz pandemi şartlarına nasıl uyumlanmaya çalıştığını Türkiye’deki örnekler üzerinden incelemiştim. Yazının yayınlanmasının ardından, açık havada planlanan kültür sanat faaliyetleri önce kaldırıldı, kısa bir süre sonra tekrar devam etmesine karar verildi. Ekim sonuna kadar bu etkinlikler devam edecek. Fakat müzik sektörü bu düzenlemeye dahil edilmedi. Müzisyenlerin ve sektörde güvencesiz çalışanların, müzik aletlerini satmak durumunda kalmasından, günlük yaşamlarını idame ettirmekte zorlanmasına kadar epey sıkıntılı bir dönem geçirdiklerinin altını çizmek gerekiyor.
Değişen şartların gölgesinde sanata ve hayatın içerisindeki önemine değinerek, Türkiye’de ağırlıklı olarak tiyatro dünyasının ortaya çıkan sıkıntılarla nasıl mücadele ettiği ve pandemi sürecine nasıl adapte olmaya çalıştığıyla ilgili ilk yazıdan sonra bir de dünyada neler olduğuna bakalım.
Almanya’da 1949’da Brecht’in kurduğu Berliner Ensemble, yeni dönem için mesafeli ve azaltılmış oturma düzenini açıkladığında, içimizde hem bir burukluk hem de sanatın yeni yollarla devam edeceği hissiyle beraber umut yarattı.
Mart ayından itibaren salonlarda buluşmak bir ihtimal olarak ortadan kalkınca, farklı performans gruplarının dijital kayıtları kısa süreler için erişime açıldı, Youtube kanallarını epey aktif kullanmaya başladılar. Bazı platformlar yeni kayıtlarla sezon oyunlarını ücretli izleme imkanı sağlamaya devam ediyor. Aynı şekilde, en göz önünde örneklerden, Old Vic tiyatrosu, bilet satışıyla oyunlarını seyircisiz sahnede oynayıp eş zamanlı internetten yayınlamaya başladı. Önce, Queen dizisiyle tanınan Claire Foy ve Matt Smith’in başrolü paylaştığı Lungs oyunu sahnelendi. Ardından Fleabag’de hatrı sayılır bir hayran kitlesi oluşan Andrew Scott’un oynadığı Three Kings oyunu seyirciyle buluştu. Geçtiğimiz günlerde de Faith Healer oyunu Michael Sheen, Indira Varma va David Threlfall’un oluşturduğu kadroyla sahnelendi.
Old Vic, eski oyunlarını birer haftalık sürelerle Youtube kanalında ücretsiz erişime açtıysa da, bu dönemde gelir getirecek bir yol olarak online canlı oyun sahnelemeyi seçti. Bilet almak istediğinizde, seçtiğiniz tarih ve saat için sıraya giriyorsunuz. Biletleri, farklı alım gücü olan insanlar için farklı fiyatlarda sunuyorlar. Herkes neticede aynı açıdan da izlese, bütçenize göre destek olabiliyorsunuz.
Three Kings, bu süreçte izlediğim oyunlardan. Ekrandan izleme kısmına tam olarak ısınamasam da kamera kullanımları ve Scott’ın yetenekli bir oyuncu olması, metnin, bu ortam için yazılan, kısa, net ve çarpıcı bir metin olması, oldukça etkileyici bir deneyim yaşatıyor.
Bunun yanı sıra, Avrupa ve Amerika’da bazı etkinlikler, seyircinin de dahline imkan tanıyor, interaktif deneyimler sunuyor. Örneğin, Amerika’da yer alan Theater of War, Zoom üzerinden oyun okumaları yapıyor. Son etkinliklerinden, Antigone in Ferguson, bir klasik metin uyarlamasının dramatik okumasını günümüz olaylarıyla birleştiren bir tartışma alanı da açıyor. Canlandırma, sonrasında bir tartışmayla devam ediyor.
Complicite tiyatrosunun Encounter oyunu, bu döneme adaptasyon için muhtemelen en uygun olan oyunlardan. National Geographic muhabiri Loren McIntyre’ın 1969’da Amazonlarda kaybolmasıyla başlayan süreci anlatan oyun, ancak kulaklıkla dinlenebiliyor. Sade bir sahnede, az dekor ve aksesuarla seyirciyi ormana, tiyatroya, anlatıcının odasına, farklı zamanlara sokabiliyor. Bir gün kalabalık bir seyirci grubuyla izlemek mutlaka başka bir deneyim olacaktır tabii, çünkü duygular, ortaklaştığında başka bir boyuta geçiyor.
Dünyanın farklı yerlerinden sanatçılar, Instagram canlı yayınlarıyla sohbetler, dans, koreografiler paylaştı. Sirk, müzikal, dans, bale, hepsi seyirciyle bağını sürdürmenin yollarını aradı. Sergiler, müzeler online geziye açıldı. Yakından izlenebilen sanat eserleri, içi gezilebilen ev müzeler bize başka dünyaların ve bakış açılarının kapısını açtı.
Bu dönemin öncesinde alt yapısını oluşturmuş olmanın bazı kurumlar için işleri kolaylaştırdığı aşikar. 2011 yılında, Google, 17 uluslararası müze işbirliğiyle Sanat ve Kültür projesini başlatmıştı. Bugün bu web sitesi ve uygulaması, 1200 uluslararası müzenin içeriğini taşıyor. Bu dönemde de 500’ün üzerinde müzeyle sanal turlar yapmak için anlaştı. Musée d’Orsay, Rijksmuseum, J. Paul Getty Museum gibi müzeleri sanatseverlere ulaşılır kıldı.
Bolşoy Balesi gibi büyük yapımlar da günümüz akışına ayak uydurdu. National Theatre, Shakespeare’s Globe gibi prestijli ve büyük tiyatrolar, oyunlarını süreli olarak Youtube kanalından açtı. Yakın dönemde de Shakespeare ve ırk isimli online bir festival düzenlediler. National Theatre’ın Ian McKellen başrolüyle Kral Lear oyunu, İngiltere’de online gösteriliyor. Sanatçılar evlerinden konserler verdi, dans grupları kendi evlerinden birbirleriyle ortak bir kompozisyon içerisinde gösteriler çıkarttı. Tek kişilik acapellalar yapıldı.
Bu dönemde ayrıca büyük müzelerin online resim eğitimleri, oyunculuk eğitimleri, yazı atölyeleri, roman incelemeleri gibi pek çok farklı dalda eğitim de sanal ortamda yer buldu.
Resim alanında üretimi sürdürmek için ortaya çıkan sanatçı destek birliği hareketi, Avrupa’da, dönemin etkisinin yalnızca finansal olmayacağı, birçok profesyonel çalışma olanağını ve yüz yüze görüşme imkanını ortadan kaldırdığına dikkat çekiyor. Diyaloğu canlı tutmak ve bağlantıda kalmanın önemini vurguluyor.
Tüm üretilen çözümlere karşın, bir araya geliş yolları önemli oranda azaldı. Oturduğumuz yerden izlediğimiz oyunlar, performanslar, her ne kadar aynı içeriği de izlesek bireysel alanlarımızda kaldığımız gerçeğini değiştirmiyor. Bir araya gelebildiğimiz ortamlar da oldukça farklı bir deneyim oluşturuyor.
Son dönemde Amerika’da yapılan kriz zamanında kültür ve toplum araştırmasına baktığımızda, kültür sanat kurumlarının bu kriz döneminde topluma nasıl yardım etmesini istersiniz sorusuna verilen en yaygın cevabın, ‘güldürerek ve rahatlatarak’ olduğunu görüyoruz (yüzde 53). Bağlantıda tutarak, bir sonraki cevap (yüzde 49), ardından, okulların kapalı olduğu dönemde çocukları eğitmek (yüzde 47), zihni dağıtmak ve kaçış alanı sağlamak geliyor (yüzde 46). Eğlenceli, iç açan, güzel etkinlikler, insanları çekiyor. Günlük dertlerimizi çözmeye destek olsun diyenler de yüzde 18. Kültür sanat alanında gelecekte ne tür değişiklikler iyi olur sorusuna, daha eğlenceli olsun diyenler ve hiçbir şeyi değiştirmem diyenler aynı oranda, yüzde 28. Yerel sanatçıların desteklenmesini isteyenler yüzde 24. Her çeşit insana daha arkadaşça davransınlar diyenler yüzde 24, çalışanlarına adil davransınlar diyenler de yüzde 20. 29 Nisan-19 Mayıs arasında yapılan araştırmaya 124 bin kişi katılmış. Toplumun sanatla bağı ve sanata bakışı hakkında fikir edinmek için güzel bilgiler sunuyor.
İçinde bulunduğumuz sisteme içkin çelişkiler, dönem öncesinde zaten mevcuttu. Toplumsal olarak neyi yeniden üretmeyi seçeceğimiz elbette önemli. Anlam arayışımızın belki de arttığı bu dönemde siyasal çekişmeler, ideolojik ayrışmalar, ekonomik sıkıntılar, kayıplar, öfke ve yabancılaşmayla bir krizin etkilerini yaşarken, kendimizi ve yaşam biçimimizi yeniden düşünmek için sanat önemli yerlerden birini kaplamaya devam ediyor.
Yine Türkiye’ye dönerek bitirirsem, İKSV’nin Nisan’da yayınladığı Pandemi Sırasında Kültür-Sanatın Birleştirici Gücü ve Alanın İhtiyaçları raporunda alıntıladığı KREKSA verilerine göre, 2017 itibariyle kültürel sektörde yer alan 15 bin 394 girişim, 52 bin 80 çalışanıyla 14 milyar 600 milyonluk bir ciroyu temsil ediyor. Sektör, ülke ekonomisinde çok büyük bir paya sahip gibi görünmese de (ki bunun sebepleri ayrı bir konu), bir var oluş, bir ifade, bir anlamlandırma biçimi olarak sanat, her dönemde gereklidir ve kendini var etmenin yeni yollarını bulacaktır. Gittikçe kırılganlığı artan sektörün dönemi aşması için raporun ve farklı kurumların da belirttiği gibi desteklere ihtiyaç var.
Bizi Takip Edin