Ne Eğitimde Ne İstihdamda: NEET Gençliği Dosyası…
“Genç Kızlarda Sosyal, Erkeklerde İse Ekonomik Sermaye Belirleyici”
Genç Hayat Vakfı’ndan Sezen Engiz, NEET gençlerin kırılma anlarını değerlendirirken sebeplerin erkekler ve kadınlar arasında değişkenlik gösterdiğini belirterek, “Genç kızlarda sosyal sermaye, genç erkeklerde ise ekonomik sermaye belirleyici.” dedi.
Öncelikle sizi ve kurumunuzu biraz tanıyabilir miyiz? Yaptığınız çalışmalardan biraz bahseder misiniz?
Uğur Gülderer: Genç Hayat Vakfı Genel Müdürüyüm. Genç Hayat kurulduğundan beri vakıftayım.
Sezen Engiz: Ben İletişim ve Kaynak Geliştirme Koordinatörüyüm. 2010 yılından beri vakıftayım; gönüllü başlayıp, daha sonra profesyonel olarak çalışmaya başladım.
Burcu Kabil: 2018 yılında Araştırma Sorumlusu olarak başladım, şu an Araştırma Koordinatörü olarak devam ediyorum.
Sezen E: Genç Hayat Vakfı, hiçbir ayrım gözetmeksizin insan odaklı yaklaşıma önem vererek, 11-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin eğitime erişimlerini desteklemek amacıyla 2008 yılında kuruldu.
Çocukların ve gençlerin sahip olduğu becerileri keşfetmeleri ve yetenekleri doğrultusunda bilgiye ulaşmaları için çalışıyoruz. Sadece çocuk ve gençlerle değil, onlarla temas eden herkesle çalışarak sürdürülebilir modeller üretiyoruz. Öğretmenleri, ebeveynleri, hatta çalışmanın içeriğine göre değişen hedef kitleleri kapsayan çalışmalar yapıyoruz. Örneğin konu mevsimlik tarım işçiliğinde çocuk işçiliğini önlemek ise, tarım iş aracısını, bahçe sahibini de çalışmalara dahil ederek çocukları destekliyoruz.
Mevsimlik tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesi, gençlerin ve çocukların 21. yüzyıl becerileri edinmeleri, sosyal uyum, kız çocuklarının güçlendirilmesi üzerine proje ve burslarımızla; çocuk ve gençlerin eğitimini destekliyoruz. Ayrıca yaptığımız araştırmalarla bu alanlardaki çalışmalara katkı sunuyoruz. Detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz:
Uğur G: Aslında işlerle birlikte biz de öğrendik, büyüdük. İlk başta çıkış noktamız, 11-18 yaş grubunun karşılaştığı sorunlardı. Bu sorunlara dair yapılabilecek şeyler üzerinden bakış açımızı geliştirdik, strateji ürettik. Bir taraftan da, çocuk işçiliği gibi çocukları ve gençleri eğitimden uzak bırakan ve hatta genç istihdamını da etkileyen bir konuya dair çalışmaya başladık. Tüm çalışmalarımızda özel sektör, devlet, üniversiteler, yerel ve uluslararası STK’larla çalışıyoruz. Genç, dinamik bir ekibimiz var ve sahayı seviyoruz.
Burcu K: Şu an aktif olarak devam eden üç projemiz ve çok yeni tamamladığımız bir projemizden bahsedebilirim.
Mevsimlik tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesi için 2014 yılından beri çalışıyoruz. Şu an Düzce ve Sakarya’da Fındık Bahane projemiz devam ediyor. Her yıl hasat bölgelerinde üniversiteli gönüllü arkadaşlarımızın da aktif olarak yer aldığı yaz okulları açıyorduk. Ancak bu sene pandemiden dolayı yaz okullarını açamadık. Bunun yerine mevsimlik fındık hasadı için aileleriyle birlikte göç eden çocukların kaldıkları yerlere biz misafir oluyoruz. Çocuklar için hazırladığımız hijyen ve eğitim kitlerini dağıtıyoruz, atölyeler düzenliyoruz. Ayrıca burs desteği sağlıyoruz.
Mevsimlik gezici tarım işçiliğinde çocuk işçiliğinin önlenmesi ana odağımız olan, Çocuk İşçiliği için Son Durak: Eskişehir de devam eden projelerimizden. Hedef grubumuz hem mevsimlik tarımda çalışmak için Eskişehir’e göçle gelen aileler hem de geçici koruma altındaki bireyler. Bundan önce hem mevsimlik gezici tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesi konusunda hem de geçici koruma statüsündeki çocukların eğitimi ilgili çalışmalarımız vardı. Bu proje ile aslında bu iki hedef grubunu birleştirmiş olduk. Geçici koruma altındaki bireylerin haklarına ulaşmaları, onlara sağlanan servislere erişebilmeleri, yönlendirilmeleri için vaka ve koruma çalışmaları yürütüyoruz. İşçilere yönelik eğitimler, çocuklara yönelik aktiviteler de var. Pandemiden dolayı saha çalışmalarına bir süre ara verdik gibi görünse de aslında sadece fiziksel olarak sahada yoktuk. Telefonla sürekli ailelerle iletişim halindeydik. Yönlendirme, ihtiyaç belirleme ve destek çalışmalarına devam ettik. Haziran 2020 itibariyle de fiziksel olarak tekrar saha çalışmalarımıza başladık.
Ayrıca, ortaokul ve lise çağındaki çocukları ve gençleri kapsayan, ana odağın toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması olduğu, kodlama ve robotik eğitimlerini içeren Eşittir Kod projemiz de devam ediyor. Yapılan araştırmalar ortaokul ve lise dönemlerinde kız çocuklarının matematik, fen, mühendislik gibi konulara ilgilerinin azaldığını gösteriyor. Bu gerekçeyle; genç kızları, bu alanlara yönlendirmek, bu alanlarda başarılı olabileceklerini göstermek için bu projeye başladık. Hem eğitimler devam ediyor, hem de ortaokul ve lise öğrencilerini bu alanda başarılı kadın mühendislerle, teknoloji alanında çalışan kadınlarla bir araya getirdiğimiz rol model çalışmaları yapıyoruz. Bu projemiz pandemiden neredeyse hiç etkilenmedi. Çünkü, eğitimlerimizi hızlı bir şekilde online platformlara taşıdık. Ayrıca okul öğrencilerimizin haricinde açık çağrıyla ulaştığımız çocuklara ve gençlere kodlama eğitimi verdik. Aynı şekilde rol model çalışmalarımızı da online platformlardan yürütmeye devam ettik.
Bunlarla birlikte, İstanbul’da devam ettiğimiz ve yoğunluklu olarak geçici koruma statüsündeki öğrencilerin nüfusunun fazla olduğu okullarda uyguladığımız Keşfet, Oyna, Paylaş! (KOP!) projemizi yeni tamamladık. Drama, beden perküsyonu, mimari, ders destek atölyeleri düzenledik; sanal müze gezisi bile yaptık. Pandemi sebebiyle bu projemize de online olarak devam etmeye çalıştık. Bu aşamada bizi en çok etkileyen konulardan biri, çocukların ve gençlerin teknolojik alt yapı yetersizlikleri oldu. Bu konuda da elimizden gelen desteği vermeye çalıştık
NEET’in bir sebebi de sektörlerin gençleri almaya hazır olmaması. Sektörler de kendilerini değiştirip, dönüştürmeli aslında.
“Eğitimde, istihdamda ya da mesleki eğitimde olmayan” (NEET) olarak tanımlanan gençlerle yürüttüğünüz çalışmalarınız var mı?
Sezen E: Türkiye’de öğrenim ve çalışma hayatına katılamayan 15-24 yaş grubu gençlerin okuyamama ve çalışamama nedenlerini açığa çıkarmak ve ortaya çıkarılan sonuçlardan yola çıkarak gençlerin hayata katılımını sağlamaya yönelik çözüm önerileri sunmak amacıyla Sessiz ve Görünmeyen Gençler Araştırması’nı yaptık. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Samsun ve Gaziantep illerinde, araştırmanın yapıldığı dönemde işsiz olan ve örgün eğitimde olmayan gençlerle görüşmeler gerçekleştirdik. Bu araştırmayla hem birebir NEET gençlerle çalışarak onların sesi olduk hem de sorunların görünür olması için aracı olduk. Bu detaylı çalışmamıza web sitemiz üzerinden ulaşabilirsiniz:
Yine NEET gençlerle çalıştığımız Seyr-i Urfa adlı bir projemiz vardı. Urfa bir turizm bölgesi ve haliyle burada var olan bir NEET kategorisi var. O zaman neden bu iki şeyi bir araya getirmeyelim gibi bir çıkış noktası vardı projenin. Turizm alanında önde gelen iş insanlarını bir araya getirdik. Bu bağlamda, meslek edindirme kursları açıldı ve çok kapsamlı bir proje oldu. Bu tip projeler her şehrin kendine has özelliği ele alınarak bütün şehirlere yayılsa NEET kategorisi için inanılmaz bir çözüm olabilir.
Bir de NEET olana kadarki süreç var. Mevsimlik tarım işçiliğinde çocuk işçi olmasın diye yaptığımız projelerimizin tamamı bu süreci iyileştirmek, genç istihdamını sağlamak yani aslında yoksulluk döngüsünü kırabilmek için. Biz tüm bunlar için eğitime odaklandık. Nisan – Ekim ayları arasında hasada katılan çocuklar eğitimin döneminin üçte birini kaçırıyor ve ortalama yarısı okulu terk ediyor. Haliyle ilk baştan yola çıkmasınlar diye farkındalık ve önleme çalışmaları yapıyoruz. Hasat bölgelerinde de yine farkındalık ve koruma çalışmaları yapıyoruz.
Eğitimde fırsat eşitliği çalışmalarımıza da yine NEET olana kadarki süreci iyileştirme perspektifinden bakıyoruz. Özellikle genç kızların öncelikle kendilerindeki potansiyeli fark etmeleri gerekiyor. “Ben meslek lisesindeyim, ben ne yapabilirim ki, ben okuyamam, yapamam” algısını yıkmak gerekiyor. Diğer taraftan da, kızların bilişim alanında da istihdamının mümkün olduğunu genç erkeklerin küçük yaştan itibaren bilmesinin faydalı olacağına inanıyoruz.
NEET grubunda sizce kırılma noktaları nereler?
Sezen E: Sessiz ve Görünmeyen Gençler Araştırmamızda, “Genç kızlar neden eğitimde değiller?” diye sorduğumuzda aldığımız cevaplar düşük motivasyon, düşük sosyal sermaye, hayat tarzı, yanlış yönlendirme, evlilik, okul ortamı, destek bulamamaları, çocuk bakma vs. şeklinde oluyor. Peki, neden çalışma hayatında değiller? Çünkü, güvenli iş ortamı bulamıyorlar. Çünkü hem kendileri hem de aileleri o işe yönelmelerini istemiyor, kızlarının erkeklerle birlikte çalışmasını uygun bulmuyorlar. Sonra yine evlilik giriyor burada işin içine. Genç erkekler neden eğitimde değiller? Çünkü onlar da erken yaşta çalışmaya başlamak zorunda kalıyorlar. Okulda ve arkadaş ortamında sorunlar yaşıyorlar. Kayıt dışı ve düzensiz çalışıyorlar. Bu durumda görüyoruz ki, genç kızlar için sosyal sermaye, çok belirleyiciyken; genç erkekler için aslında ekonomik sermaye çok belirleyici oluyor.
Uğur G: Tabii, bu homojen bir yapı değil, çok farklı açılardan bakmak lazım. Türkiye’de ve dünyada, eğitim sisteminden dolayı sadece okul için yetiştirilmiş nesiller var. Manpower’ın bir araştırması vardı. Araştırmaya göre, Almanya’da işveren için teknik bilgi, beceri, deneyim, istihdam önemli iken; Türkiye’de işverenin beklentisi sosyal beceriler üzerine. Üniversite mezunu da olsa, master’ı da olsa, doktorası da olsa, hayat deneyimi olmayan insanlar eğitimini belli bir yere kadar götürse bile NEET olarak kalmak zorunda kalıyor. Çünkü o işteki sosyal beceriyi, öğrenmeyi, geri bildirim alıp vermeyi geliştirmeden insanları iş hayatına gönderiyoruz. Tabii kırılmalar da oluyor. Okul çeşitliliğinin azaltılmasıyla, gençlerin “ben neyim, ne yapabilirim” sorularını kendilerine sorarak, destek alarak, liseye geçişi sağlandı. Ama onun dışında Anadolu liseleri ve özel okulların altında, hatta hiyerarşinin en alt katında kalan meslek liselerine gidildiği anda, meslek lisesi bir kırılma noktası olabiliyor. İnsanlar, çocuklar ya da gençler aradıklarını bulamıyorlar. Bu nedenle de bir an önce hayata atılmak istiyorlar. Hasbelkader liseyi bitirseler bile, sektörlerle bağlantıları çok zayıf olduğu için, NEET olarak kalma riskleri çok yüksek oluyor. Yine üniversite tercihlerinde puanının yettiği yere girmek, hiçbir fikri olmadan üniversiteye gitmek, “sadece aileden uzak kalayım da neresi olursa olsun” diye tercih yapmak gibi sebeplerle üniversite seçimleri de çok isabetli olmuyor. Bu nedenle mezun olduklarında eğitimini aldıkları konularda iş bulmaları çok zorlaşıyor.
NEET’in bir sebebi de sektörlerin gençleri almaya hazır olmaması. Sektörler de kendilerini değiştirip, dönüştürmeli aslında. Devletin ilk defa işe girenlere verdiği teşvikler, genç kadınların çalışması için verdiği teşvikler; bunlar çok önemli araçlar. Ancak bunlardan faydalanan şirketler de var, özellikle özel sektörde. Kamuda daha çok yer açılmaya çalışılıyor. Ama bu kültürün gelişmesi gerekiyor; o teşvik süresi bittiğinde, o kişiyi işten çıkartıp, yeni birisini istihdam edip, yeniden o teşviki alma yoluna gidilmemeli. Yani, sadece gence yönelmek, yüklenmek burada bizi bir çıkmaza götürebilir. Konuya daha kapsamlı bakılmalı. Gençleri güçlendirmenin yanı sıra sektörleri de güçlendirmeliyiz.
NEET olduktan sonra, eğer dışarıdan eğitimle ilgili adımlar atamamışsa eğitime dönmesi çok zor oluyor.
Örgün eğitimin başka bir hal alacağı, daha çok online eğitime dönüleceği, okulların biraz daha önemini kaybettiği bir döneme gidileceği söyleniyor şu an. Sizce böyle bir değişim NEET gençlerinin hayatını nasıl etkiler, online imkanlara ne kadar ulaşabiliyorlar?
Uğur G: Online eğitim için bireyin kendinin o bilgiye ulaşmayı istemesi lazım. Okullarda eğitim çok daha kolay. Çünkü bir yönerge var; sabah kalkacaksın, giyineceksin, mental olarak okula hazırlanacaksın, gittiğinde sosyal bir ortam içinde olacaksın. Sonra da gerçekten öğrenmiş misin bunun üstünden bir not alacaksın. Ortada bir puanlama sistemi var ve senin başarını, bundan sonraki adımlarını onlar belirleyecek. Ama online eğitim farklı. Örneğin dezavantajlı gruplara baktığımızda, geçici koruma altındakilerin akıllı telefonu var. Ama evde bir tane akıllı telefon var ve interneti kısıtlı. Üç çocuk tek bir telefonu nasıl paylaşacak? Hangi sırayla, hangi önem sırasına göre onu kullanacak? Bu noktada dezavantajlı çocukların muhakkak desteklenmesi gerekiyor. Ayrıca, teknolojinin sosyal medya kısmı dışında, öğrenmek için kullanmasının da alışkanlığa dönüşmesi gerek.
Online eğitimin haricinde Covid-19 ile ilgili genel duruma baktığımızda, gözlemlerimize dayanarak okul terklerinin arttığını söyleyebiliriz. Fakat asıl tabloyu fiziki olarak okullar açılınca göreceğiz. Diğer yandan ailelerin de çocuklarını okula göndermekle ilgili korku ve kaygıları var ve bu belirsiz durum çocuklara ve gençlere de yansıyor. Mezun olanlar da biraz durulsun bu durum diye iş aramıyor, bekliyor. Bu durumda da geleceğe dair korku ve kaygıların arttığını söyleyebiliriz.
Siz bu alanda yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin yaklaşımınıza uygun olmadığını düşündüğünüz yönleri neler?
Uğur G: Belli bir strateji ve belli bir hedef doğrultusunda yapılan çalışmaların anlamı daha büyük oluyor. Biz 2014’ten beri gezici tarımda çocuk işçiliği olmasın diye çalışıyoruz. 2014’ten beri çok aşama kaydetti bu konu. Hem savunuculuk adına hem de farkındalık yaratarak ilgili aktörleri harekete geçirme adına. 12 yıllık eğitim olması aslında bir taraftan avantaj. Çocuğu yakalayabileceğiniz, destek olabileceğiniz daha çok süre veriyor. Ancak içini çok iyi doldurmak, çocuğu gerçekten içinde yaşadığı zamana göre yetiştirmek önemli. Yalnızca teknoloji değil, sosyal beceriler de çok fazla yer tutuyor. Sistemsel değişimin, dönüşümün yakalanması ve kararlılıkla uygulanması gerekiyor.
Sizce bu sorunlar nasıl çözülür?
Uğur G: Okulu terk eden gençlerin bir kısmı pişman oluyor ve “ne yapayım, ne edeyim, diploma alayım” diye okulu açık öğretimden devam ettirmeye çalışıyor. İşte bu noktada eğer desteklenebilirlerse, özgüven kazanırlar ya da içinde bulundukları çıkmaz yoldan başka yollar olabileceğini fark ederler. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, halk eğitim merkezlerinin mesleki eğitim kurslarının, belediyelerin destek merkezlerinin gençlere aktarım yapacak kariyer danışma yerleri olabilir. Ayrıca Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın İŞKUR kapsamında destekleri olabilir. Çok paydaşlı ve bütüncül yaklaşımlarla sorunun çözülebileceğine inanıyoruz ve biz de bu doğrultuda çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Bizi Takip Edin