“Yeşil Yol Projesi Bölgenin Ekosistemine Zarar Veriyor”
Samsun Çevre platformu (SAMÇEP) Sözcüsü Mehmet Özdağ ile Doğu Karadeniz’in yaylalarını birbirine bağlayan ve yaşam savunucularının karşı çıktığı Yeşil Yol Projesi'ni konuştuk. Projenin bölgenin ekosistemine zarar verdiğini belirten Özdağ, “Mahkeme kararlarının uygulanmasını sağlamak için bölge halkının desteği ile tüm çevre örgütlenmelerinin politikalar geliştirmesi, kamu yönetimini, kamu görevlilerini görevlerini yapmaya zorlaması gerekmektedir.” diyor.
Yeşil Yol Projesi nedir?
Doğu ve Orta Karadeniz’deki yaylaları banketleriyle birlikte yaklaşık 10 metre genişliğinde, asfalt ve beton yollarla birbirlerine bağlayan ve Artvin’den Samsun’a kadar yeni yapılan 1000 km ve genişletilecek / düzeltilecek 1600 km uzunluğu ile toplamda 2 bin 600 km uzunluğunda bir yol ve turizm merkezi adıyla 1 milyon 500 bin metrekare inşaat alanıyla yaylaların imara açılmasının adıdır Yeşil Yol.
İnşaatı esansında milyonlarca metreküplük hafriyat çıkartılarak bölgeye gelişi güzel dökülen, on binlerce ağacın katledildiği, orman ve mera topraklarının asfalt ve betonla mühürlendiği projenin adıdır Yeşil yol.
Bölgeye özgü geleneksel yaşamın ev sahipliğinde, toplamda 20 bin civarındaki konaklama kapasitesiyle yürütülen ekolojik turizmin bitirilerek, yeni yapılacak 40 turizm merkezinde 100 bin yatak kapasitesiyle turizm gelirlerinin bölge halkı yerine belli sermaye gruplarına aktarılmasıyla AKP usulü sermaye transferinin adıdır Yeşil Yol.
Artvin Cerattepe’den, Samsun Şahin Dağları’na kadar Karadeniz’in dağarında yüzlerce alanda siyanürlü maden işletmeciliğinin kolaylaştırılmasının altyapı projesinin adıdır yeşil yol.
Bu projenin sakıncalı yönleri nelerdir?
Karadeniz Bölgesinin tatlı su kaynaklarının çoğunun ana doğuş yeri 2000 metre altı ve üstü yüksek yaylaları ve yüksek dağ ormanlarıdır. Son 10 yılda zaten vahşi HES yatırımları ile bölgenin tatlı su kaynakları büyük darbe yemiştir.
Karadeniz’in el değmemiş doğal ekosistemlere sahip alanlarında asfalt yeni yollar yaparak veya mevcutları genişleterek bütün yaylaların birbirine bağlaması, doğal yapı ve ekosistem bütünlüğünü bozmuş, araç trafiğini ve ziyaretçi sayısını aşırı düzeyde artırmıştır.
Yaylaların ve ormanların imara açılması ile başlayan kirlenme ve ekolojik yıkım, yukarıdan aşağıya doğru yayılarak bütün bölge ekosistemini, bütün canlı yaşamını olumsuz etkilemeye başlamıştır.
Tüm bu olumsuzlukların üstüne; milyonlarca metreküp beton ve asfalt yüzünden toprak ile suyun ilişkisi kesilerek yağışların sele dönüşme riski artmıştır.
Ayrıca yeni yollar nedeniyle yaylalarda artan araç trafiğinden ve konaklama tesislerinin ısınma ihtiyacıyla artan fosil yakıt tüketiminden kaynaklanan emisyonlar da iklim krizini ve dolayısıyla aşırı iklim olaylarını tetikleyen en önemli etkenler olmuştur. 350 Ankara ve 140 Journos’un bu konuda çok önemli çalışmaları oldu Yeşil Yol Projesinin iklim krizi üzerine olası etkilerinin ayrıntıları ile anlatıldığı çalışmaları mevcuttur.
Projenin iptal edilmesi için neler yapıldı?
Bölge genelinde halkının bütün isyanına ve karşı duruşuna rağmen 2015 yılında yol çalışmaları, il valileri ve kolluk kuvvetlerinin koruması altında başlatılmıştır. Bölge halkının direnişi “Havva Ana” ile özdeşleşerek ülkemizin çevre mücadeleleri arasında yerini almıştır.
Ancak halkın haklı ve cesur çıkışı çevre mücadelesi veren platform ve kurumlarla yeterince desteklenememiş, siyasiler ve kamu yönetimi üzerinde sonuç alıcı baskılar yeterince uygulanamamıştır. 2016 yılından bu yana ülkede uygulanan fiili OHAL çevre mücadelelerinin baskılanmasının aracı haline getirilmiştir. Halkın itirazları mahkeme salonlarına taşınmış, ancak hukuki süreç çok geç sonuçlanmıştır.
Proje şu anda ne aşamada?
Projenin Doğu Karadeniz etapları büyük ölçüde tamamlanmış, Orta Karadeniz aşamasına gelindiğinde üst üste iki mahkeme kararı ile projenin iptali gündeme gelmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ve Samsun İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesinin Temmuz ayında verdiği kararlarla adı yeşil kendisi asfalt karası olan rant projesinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
Mahekeme kararlarında; “… yolların, Kaçkarların ekolojik yapısını merasıyla, ormanıyla, dereleriyle büyük bir yıkıma uğrattığını; doğal sit alanı ve milli park olan bölgenin tehlike altında olduğuna…”, “… kendi özgün koşulları ve doğal çevresi ile yayla yerleşmelerinin öne çıkmaları yerine, yaylanın tanımı ve niteliğine aykırı bir biçimde yaylalar arasında yatay bir ilişki yaratarak yayla yerleşmelerinin özgünlüklerinin zayıflamasına sebebiyet vereceği…” ifadeleri öne çıkmaktadır.
AKP iktidarının, İdare Mahkemelerinin halkın lehine olan kararlarını uygulamama gibi bir geleneği bu projede de kendisini göstermektedir.
Proje tamamlanırsa bölge halkı bu durumdan nasıl etkilenecek?
Bu proje yaylaların imara açılmasıyla, yaylaların ulusal ve uluslararası sermayeye pazarlanması projesidir. Karadeniz dağlarının mera ve ormanlık alanlarda yüz yıllardır mülkiyet hakkı gözetmeksizin huzurla hayvancılık ve yöresel tarım faaliyetleri ile yaşamlarını sürdüren bölge halkının ekonomik faaliyetlerini yürütmeleri ve yaylalarına sahip çıkmalarının imkanları azalacaktır. Çünkü artık yaylalar ve meralar parayı verenin tapulu mülkü haline gelmektedir. Ayrıca yaylaların birbirine bağlanması, güvenle yürütülen hayvancılık faaliyetlerinin artık hırsızlık olaylarına karşı korumasız bırakacaktır. Bunların dışında ormanların ağaçsızlaştırılması, asfalt ve betonla toprakların suyla temasının azaltılması, alt kodlarda ve sahil kesimlerinde çığ, sel, su baskını, kuraklık gibi pek çok aşırı iklim olayını tetiklemektedir. Kısaca yeşil yol projesi sadece bölge halkının sorunu değildir.
Yeşil Yol Projesi Hepimizin Sorunudur. Yani; #YeşilYolHepimizinMeselesi! Karadeniz yaylalarına beton ve asfalt seren #YeşilYol doğa ve iklim için telafisi olmayan zararlar doğurmuştur. Mahkeme kararlarının uygulanmasını sağlamak için bölge halkının desteği ile tüm çevre örgütlenmelerinin politikalar geliştirmesi, kamu yönetimini, kamu görevlilerini görevlerini yapmaya zorlaması gerekmektedir.
Bizi Takip Edin