Roman STK’lar, Avrupa Konseyi’nin Roman Soykırımıyla İlgili Tavsiye Kararını Değerlendirdi
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, geçtiğimiz günlerde 47 üye ülkeye Romanların tarihini okul müfredatına ve eğitim materyallerine eklemelerini önerdi. Tavsiye kararında, Romanlarla ilgili önyargılarla mücadele etmeye, soykırıma yer vermeye; bunu olumlu atıflarla ülkenin tarihsel bağlamına göre entegre etmeye yönelik bir dizi tavsiye yer alıyor. Sıfır Ayrımcılık Derneği'nden Elmas Arus, bu tavsiye kararının, “Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Eylem Planı”nın bir parçası olarak karşılık bulması gerektiğini vurgularken, eylem planında eğitimle ilgili maddelerde ayrımcılıkla mücadeleye özellikle yer verildiğini hatırlatıyor.
Avrupa Roman Taban Örgütleri Ağı (ERGO Network) direktörü Gabriela Hrabanova, Romanların uğradığı soykırım ve genel olarak tarihsel süreçlerinin, müfredatta yer almasına yönelik bu tavsiye kararını teşvik edici ve değerli bulduğunu söylüyor.
“Romanların tarihini bilmek, toplumdaki ön yargıyı yıkmak ve ayrımcı bakış açısını değiştirmek için destekleyici olabilir” diyen Hrabanova, tavsiyeyi, çingene karşıtlığıyla mücadele etme yolunda önemli bir araç olarak değerlendiriyor. Eğitim müfredatının ayrımcı ifadelerden arındırılması gerektiğini belirterek, bu konuda öğretmen ve ailelerle birlikte hareket edilmesini öneriyor.
“Bu Kararı Strateji Eylem Planı’na Öneri Olarak Sunacağız”
Sıfır Ayrımcılık Derneği Başkanı Elmas Arus, Romanların bin yıldır Anadolu topraklarında yaşadığını, kültürüyle tarihiyle bu toprakların parçası olduğunu hatırlatarak söze başlıyor. Bunca birikimin kitaplara yansımayışını, “Roman diasporası yok, lobi yapılmamış, arşiv çalışılmamış. Örneğin Yahudilerin katledilmesiyle ilgili binlerce kaynak bulabilirsiniz ancak 500 bini aşkın Roman’ın katledildiği soykırıma ilişkin verilere, kaynaklara rastlamak güç. Romanlar tarihte var olmuşlar, sahip çıkan olmadığı için tarihsel sürecin içinde kendilerine yer verilmemiş” şeklinde açıklıyor.
Tarihin yanı sıra toplumun kültürel mirasına da değinen Arus, Rom, Dom, Lom ve Abdalları toplumun zanaatçısı olarak niteliyor. Bu zanaatın kitaplarda öznesiz yer aldığına dikkat çeken Arus, “Kitaplarda seleyi, sepeti, kalayı, aynalı süpürgeyi yapanlara, bu kültürü üretenlere yer verilebilir. Tüm bunlar, kültürel miras kapsamında artı değere dönüştürülebilir. Roman çocuklar da kültür ve tarihlerinin ‘kitaplarda anlatılacak kadar değerli’ olduğunu idrak edebilir.” diyor.
Arus’a göre toplumun kültür ve tarihinin müfredata entegre edilmesi yönündeki karar, ayrımcılıkla mücadelenin kesinlikle bir parçası. Ancak bu tavsiye kararının kısa vadede toplumun gündemine girmesi zor. Zira toplumun ilk gündemi, KOVID-19 ve bu süreçte daha da derinleşen yoksullukla mücadele etmek. Eğitimle ilgili endişeler ise, çocukların okuldan kopmasıyla ilgili. Roman STK’lar da öncelikle çocukların internete ve tablete erişimini sağlamaya, sonrasında evde veya toplum merkezinde ders çalışma imkânı oluşturabilme üzerine kafa yoruyor. Uzaktan eğitime erişemeyen çocukların bu ve benzeri sorunlarını çözmeye çalışan Roman STK’lar için, bu tavsiye kararı çok önemli olsa da uzun vadeli planlarda göz önüne alınabilir.
Bu tavsiye kararının, “Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Eylem Planı”nın bir parçası olarak karşılık bulması gerektiğini vurgulayan Arus, eylem planında eğitimle ilgili maddelerde ayrımcılıkla mücadeleye özellikle yer verildiğini hatırlatıyor. 22 STK’nın dahil olduğu Roman Diyalog Ağı (RODA) olarak bu tavsiye kararını tartışmaya açacaklarını, çıkan sonucu Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Eylem Planı’na öneri olarak sunacaklarını kaydediyor.
Sistem, Roman Çocukları Görmüyor
Edirne Roman Gençlik Derneği’nden Nilay Karadeniz, 8 Roman mahallesinde hak temelli ve çocuk odaklı çalışmalar yürüten aktivistlerden birisi.
Romanların kültürel ve tarihsel süreçlerinin müfredatta yer almasını hayati derecede önemli bulan kadın aktivist, bu konuda STK ve kamu bazında lobi yapılması gerektiğini vurguluyor. “Gerek bakanlığın gerek Roman vekillerin bu tavsiyeye olumlu görüş bildirmesi gerek. Onların söylemleri, Roman STK’ların duruşunu belirler. Çünkü Roman STK’ların hak arama mücadelesi, birtakım yönlendirmelere göre şekil alıyor!” diyen Karadeniz, Roman STK’ları siyasallaşmaları üzerinden eleştirerek; bu tavsiye kararını izleyebilecek bakış açısına sahip STK sayısının az olduğunu söylüyor.
Milli eğitim müfredatının, sosyal dışlanmaya maruz kalan dezavantajlı grupları kapsayan bir sisteme sahip olmadığını ifade eden Karadeniz, sistemin Romanları hiçbir anlamda görmediğini pandemi süreciyle bir kez daha hissettiklerini şu sözlerle ifade ediyor: “Pandemi döneminde uzaktan eğitime geçildi. Ancak bu uygulama, Romanları yok saydı. Çocukların tablet ve internete erişimi yok, çoğunun evinde televizyon bile yok. Kamu kurumlarına bu ve benzeri sorunları anlatmaya gittiğimizde ‘herkese aynı eğitim veriliyor’ deyip geçiyorlar. Mağduriyeti çocuklarımız yaşıyor ama neredeyse bundan dolayı da çocuklarımız suçlanacak… Bu koşullarda Romanlarla ilgili olumlu içerik de beklemiyorum.”
Roman STK’ların Karardan Haberi Yok
İzmir Romanlar Eğitim Gençlik Kültür Derneği Başkanı Cem Pekbalıkçı, Roman STK’ların bu tavsiye kararından haberdar olmadığını dile getirerek bu durumu, Türkiye’deki Roman STK’ların uluslararası arenada araştırma yapmaması, yapsa bile bunu izleme kapasitesinin düşük olması ihtimaline bağlıyor.
“Bu kararın tabanda yayılması, izleme ve değerlendirme yapılması ancak güçlü bir derneğin öncülüğünde mümkün olur” diyen genç aktivist, Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Eylem Planı’nın bile uygulanmadığı bir konjonktürde konseyin bu tavsiye kararının uygulanmasına ihtimal vermiyor. Pandemi sürecinin bu kararı görmezden gelmeye zemin oluşturacağını kaydeden Pekbalıkçı, “KOVID-19’la mücadele ediliyor; MEB bu dönemde uzaktan eğitim gibi yeni bir sistemi, eğitime entegre etmeye çalışıyor, bu hengamede konseyin bu kararı havada kalır. Tartışmaya açılsa bile ‘nasıl uygulayalım’ denir ve rafa kaldırılır” şeklinde konuşuyor.
2017’de uygulanan “Romanların Yoğun Olarak Yaşadığı Yerlerde Sosyal İçermenin Desteklenmesi Operasyonu Teknik Destek Projesi”nden bahseden Pekbalıkçı, proje kapsamında onlarca öğretmenin Romanlarla ilgili farkındalık eğitimi aldığını, Roman mahallelerinde istihdam edilmeleri yönünde beklentileri olduğunu ancak beklentilerinin karşılanmadığını ifade ediyor. Bu ve benzeri projelerin uygulanmasının, Roman politikalarının uygulanabilirliğinin de göstergesi olduğunu belirten Pekbalıkçı, tavsiye kararıyla ilgili kamuoyu oluşturmak adına bir kampanya geliştireceklerini de sözlerine ekliyor.
Avrupa Konseyi’nin tavsiyeleri için tıklayınız.
Kapak fotoğrafı: Elmas Arus
Bizi Takip Edin