“Z Kuşağı Kayıp Değil Kazanılması Gereken Bir Kuşaktır”
Diyarbakır’da 2019 yılından bu yana çalışmalar yürüten Z Kuşağı Derneği'nden Kadir Kaplan ile faaliyetlerini ve son günlerde sıkça konuşulan Z kuşağının ihtiyaçlarını konuştuk. Z kuşağının teknolojiyi verimli kullanabilmesi için projeler yürüttüklerini kaydeden Kaplan, "Z kuşağı kaybedilmiş bir nesil değil kazanılması gereken bir nesildir" dedi.
Dernek hangi motivasyonla kuruldu, çıkış hikayeniz neydi?
Z Kuşağı Derneği Diyarbakır’da 2019 yılı eylül ayında kurulmuş aktif bir dernek. Yıllardır çeşitli AB, Erasmus ve gençlik projeleri içerisinde aktif bir şekilde yer alan bireyler olarak bir araya gelerek dernek kurmaya karar verdik. Derneğimizin isminin çıkış noktası da buradan geliyor. Z kuşağı özünde 2000 yılı sonrası süreçte gelişen son teknolojiler ile doğup büyüyen kimseleri kapsıyor. Motivasyonumuz, gelişen dünya teknolojik düzen ile birlikte gençlik, sanat, AB vatandaşlığı, araştırma ve eğitim alanlarında üretkenliği, toplumsal dayanışmayı ve kişisel gelişmeyi yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde teşvik eden bir çalışma düzeni oluşturarak farklılıkların avantajlarını kullanabilen, hoşgörülü, açık fikirli, çevresine duyarlı bir gençliğin oluşmasına katkıda bulunmak… Kısacası derneğimizin çıkış noktası gençlik oldu. Kuruluş amacımız; demokratik ve evrensel değerleri temel alarak dezavantajlı grupları (yoksulluk riski altındaki bireyler, engelliler, romanlar, göç mağdurlar, gençler, yaşlılar, eski hükümlüler, tek ebeveynli aileler, hassas ve sosyal dışlanmaya maruz kalan gruplar) desteklemektir. Hali hazırda yerel kurum, kuruluşlar ve STK’lar ile amacımız doğrultusunda işbirliği içerisinde çalışmalar sürdürmekteyiz. Bunun yanı sıra dernek bünyesinde proje geliştirme ve uygulama birimimizin olduğu bir platformumuz bulunuyor. Derneğimiz kendi bünyesi altında proje geliştirmenin yanında talepte bulunan kurum, kuruluş ve STK’lara da proje desteği de sunuyoruz.
Çalışma alanlarınız nelerdir?
Çalışma alanlarımız ağırlıklı olarak dezavantajlı gruplara yönelik istihdam, eğitim ve sosyal içerme politikaları arasındaki bağı güçlendirerek dezavantajlı bireylerin sosyal yaşama entegrasyonlarını artırma, politika yapma, uygulama süreçlerini izleme ve lobi faaliyetlerini yürütmektir. Derneğimizin çalışma alanı oldukça geniş tuttuk.
Dernek merkeziniz neresi? Çalışmalarıyla neleri değiştirmeyi düşünüyor?
Derneğimiz Diyarbakır ili Kayapınar ilçesinde kuruldu. Dernek olarak dezavantajlı gruplara yönelik yapacağımız çalışmalar ile toplum içerisinde yaşadıkları ayrımcılıkların önüne geçmeye çalışmak, hayata tam ve eşit katıldığı bir ortam yaratmaya çalışmak ve bunun yanı sıra gençlerimizin bilgi ve becerilerini geliştirerek; açık fikirli, yaratıcı ve saygılı genç insanlar olarak dünyaya kazandırmayı amaçlıyoruz.
Üniversite sınavıyla beraber Z kuşağı yeniden gündem oldu. Siz Z kuşağını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kimileri kaybedilmiş bir kuşak olarak görüyor. kimileri de çağa uyumlu hızlı refleks alabildiğini düşünüyor sizin düşünceleriniz neler?
Bizim Z Kuşağı dediğimiz nesil, doğduğu andan itibaren teknolojinin içerisinde yer alan ve teknolojiye hazır konan bir kuşak. X kuşağı günümüz teknolojisine uzak ve sonradan teknolojiyle tanışmıştır. Y kuşağı ise daha çok teknolojinin üretilmesi sürecine tanıklık etmiştir. X ve Y kuşağı Z kuşağına göre teknolojiyi daha ağır kullanmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte aile yapılarında değişimler yaşanmaktadır. Gençlerin başka şehirlerde üniversitelere gitmesi, aile içinde sosyal medya ve tabletlerin yoğun olarak kullanılması doğal olarak Z kuşağının bireyselleşmesinin önünü açmaktadır. Kısacası günümüz Türkiye’sinde bireyselleşmenin artması ile birlikte sosyo kültürel çatırdamalara yol açmış. Z kuşağı kaybedilmiş bir nesil değil kazanılması gereken bir nesildir. Teknolojilerin doğru kullanılması için bu nesli bilinçlendirmek bizlerin görevidir. Z kuşağı diğer kuşakların aksine kutuplaşmanın az olduğu bir kuşak olarak değerlendiriyoruz. Birbirleriyle kavga etmeden konuşabilmek gençler için daha kolay. Bu yüzden aslında bu birlikte yaşam becerisini fırsata çevirmek de gerekir. Z kuşağı neslini bugün teknolojiye bağımlı olarak gösterebiliriz. Çünkü doğdukları günden itibaren teknoloji hayatın her anlamında olmuş ve olmaya da devam ediyor. Teknoloji ile iç içe büyümüş bir nesil çağa da hemen uyum sağlayabilir.
Kayıp değil kazanılması gereken bir nesil olduğunu söylerken sunu kastediyoruz aslında gençler kendilerini ilgilendiren konularda yine kuşağının argümanlarıyla karşılık veriyor. Onların tepki enstrümanı teknoloji. Bu yüzden refleksleri aslında hızlı ve görünür oluyor.
Z kuşağının ortak noktaları nelerdir? Bir de derneğe Z kuşağından olmayan üye olabilir mi? Ya da hedef kitleniz sadece Z kuşağı mı?
Aslında Z kuşağı’nın ilk ortak noktası 90’lar sonu 2000’lerin başında doğmuş olması. Diğer kuşaklara göre dünya ile daha hızlı ve paralel bir etkileşim içinde olması. Bugün sosyal medyada gençlerin yaptığı bir kampanyanın nasıl hızlıca karşılık bulduğu ve dünyanın herhangi bir yerine bile ivedi bir şekilde ulaşabildiğini görüyoruz.
Z kuşağının ortak noktalarından biri de teknoloji ile iç içe olmalarıdır. Yukarıda belirttiğim gibi bizler Z Kuşağını günümüz teknolojiyi kullanan nesil olarak adlandırıyoruz. Yani 2000 sonrası ve öncesi olan herkesi kapsıyor. Hedef kitlemiz Z Kuşağı nesli değil tüm dezavantajlı gruplardır. Derneğimizin kurulma amacı doğrultusunda hareket etmek isteyen tüm yaş grupları üye olabilir, gelip çalışmalarımıza dahil olabilir.
Siz Z kuşağının sorunlarını neler olarak görüyorsunuz? Ve nasıl çözüm önerileri sunuyorsunuz?
Z kuşağı çocukluk çağından itibaren dijital teknolojiyle çevrelenmiş durumdalar ve internet hayatlarında önemli bir yer kaplıyor. Teknoloji ile iç içe olmaları dış dünya ile ilişkilerinin kopmasına neden olabiliyor. Çözüm olarak Z Kuşağı nesline yönelik teknolojinin doğru kullanımına yönelik eğitimler verilerek, teknolojinin faydalarına değinmek gerekmektedir. Maalesef bugün Z kuşağı neslinin büyük bir çoğunluğu teknoloji eğlence amacı olarak görmektedir. Teknoloji dışında dışarıda da bir hayatın olduğunu Z Kuşağı nesline benimsetmek gerekmektedir. Biz teknoloji bağımlılığını teknolojiyi etkili ve amacına uygun kullanan bir nesil tahayyül ediyoruz. Bu yüzden küreselleşmeyi kuşağın lehine çevirerek dünyadan haberdar , bilimle iç içe insan haklarına daha doğrusu tüm haklara saygılı bir nesil olsun istiyoruz. Bilgi kirliliğinin akıntıya dönüştüğü bu dönemde gençler adil, doğru bilgiye erişemiyorlar. Dezavantajlı bireylerle çalıştığımız için de aslında sahada çok farklı grupların gençlerin dezavantajlı konumda olduğunu fark ediyoruz. Ayrımcılığa uğrayan ve eşit koşullarda yaşamayan geniş bir genç grubu var. Kendi geleceklerini sağlıklı bir iradeyle planlayamadıkları için bir yerde kırılma oluyor ve bu yüzden Z kuşağı menfi bir algıya sahip. Bu koşullar ve şartlar iyileştirilirse kuşağın kendini ilerleteceğini düşünüyoruz.
Covid sizi ve dernek çalışmalarınızı nasıl etkiledi? Çünkü Z kuşağına dâhil olan bir kesim sokağa çıkma yasağı ile evde oturmak zorunda kaldı yansımaları nasıl oldu?
Covid-19 pandemi süreci planladığımız birkaç çalışmanın yapılmasına engel oldu. Ama bu süreci dernek üyelerimiz mevcut hibe programlarına proje hazırlayarak değerlendirdiler. Pandemiden kaynaklı planladığımız çalışmalar hepsi iptal edildi. Z kuşağı nesline yönelik bir sokağa çıkma yasağı uygulanmasa bile yine de planladığımız çalışmalara dahil edemezdik. Pandemi sonrası neler yapılabilir? İhtiyaçlarımız nelerdir? Gibi sorular üzerinde düşündük. Sokağa çıkma yasakları pandemide elbette Z kuşağını çok etkiledi. Sokakla, dışarıyla ilişkisinin minimize edilmesi yeniden dönüşler için belirli bir uyum süreci gerektirdi. Geçtiğimiz günlerde Deloitte tarafından bir anket gerçekleşmişti ankete göre; Z kuşağı yani 1990’ların sonu dahil 2000’lerin başında doğanların neredeyse yüzde 30’u pandemide işini kaybetti.
Corona virüs genç istihdamını olumsuz etkiledi. Z kuşağının üçte biri bu süreçte pandemi nedeniyle işinden oldu. Salgın dünya genelinde 2000’lerde doğanların yüzde 30’unu ya işinden etti ya da ücretsiz izne çıkarılmasına neden oldu. Bu yüzden yeni normale dönüşlerde entegrasyon çalışmaları sürecine mutlaka gençleri dahil etmek gerekiyor. Tabi yine aynı ankete göre insan hayatında yarattığı radikal değişimden genç jenerasyon daha fazla etkilendiği halde Y ve Z kuşaklarının belirsizlik karşısında cesur ve dirençli bir şekilde dünyayı daha iyi hale getirme isteği öne çıkıyor. Bu süreçten kuşağın en az zararla çıkabilmesi ve mutlaka kendi gelecekleri için ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması gerekir .
Bizi Takip Edin