Kızılhaç Komitesi’nin Fikir Babası Henry Dunant Kimdir?
Bu onuru sizden daha fazla hak eden kimse yoktur. Savaş meydanlarındaki yaralılarla ilgilenecek uluslararası bir organizasyonu 40 yıl önce hayal eden ve kuran sizden başkası değildi. Eğer siz olmasaydınız, Kızıl Haç asla var olamazdı..
ICRC’nin fikir babası olarak bilinen Henry Dunant 8 Mayıs 1828’te İsviçre’nin Cenevre şehrinde varlıklı bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası meşhur ve başarılı bir iş adamı, annesi ise zarif ve dindar bir kadındı. Dunant’ın eğitiminde ve karakter gelişiminde annesinin çok etkisi vardı.
Dunant, Solferino’daki tarihi savaşa tanıklık etmeden önceki hayatını çeşitli dini, ticari ve insani faaliyetlerin içerisinde geçirdi. 1849’da eğitimini yarıda bırakarak bir bankada çalışmaya başladı. Pek çok ulusal ve uluslararası organizasyonun üyesi oldu. Cenevre’de Sadaka Birliği (League of Alms) kurumunda ihtiyaç sahiplerine, hastalara ve fakirlere maddi & manevi destek verme amacıyla çalıştı. Hapishanedeki mahkumları da düzenli olarak ziyaret ediyordu.
Dunant, hayatının bir bölümünde ticaretle uğraştı. Haziran 1859’da Solferino Savaşı’nın gerçekleştiği gün, savaş meydanına yakın bir noktadaki İtalya’nın Castiglione şehrinde bir iş gezisinde idi. Muhtemelen Dunant da bu savaşa tanıklığının hem kendisi hem de dünya için ne kadar önemli bir değişikliğe sebep olacağının farkında değildi.
Bulunduğu şehir savaşta yaralananlarla dolup taşmaya başlamıştı. Ordunun sağlık hizmetleri binlerce yaralı dost ve düşman askeriyle ilgilenebilecek durumda değildi. Dunant geçmiş tecrübeleri, karakteri ve eğitimi nedeniyle doğal olarak yaralıların acısını bir nebze olsun dindirmek için çalışmaya başladı. Bu tecrübe hayatının gidişatını tamamen değiştirdi. O andan itibaren Dunant’ın ticari faaliyetleri ve diğer ilgi alanları hayatında ikinci sıraya geriledi. Artık aklında tek bir düşünce vardı: Gelecekteki savaşlarda yaralıların çektiği gereksiz acıları dindirmek ve mümkünse tamamen ortadan kaldırmak.
Savaştan sonra yazdığı ‘Solferino Hatıraları’ (A Memory of Solferino) kitabının yayınlanması onu kariyerinin zirvesine taşıyan kısa dönemin başlangıcı oldu. Her ülkede savaş zamanında yaralı askerlerle ilgilenecek gönüllü ekiplerin kurulması önerisi dünya genelinde pek çok insan tarafından sıcak bir şekilde benimsendi. Dunant’ın önerisi yaralıların en insani şekillerde tedavi görmesini garanti altına almak için uluslararası bir anlaşma yapılmasını da kapsıyordu.
Dunant fikrini açıklamak ve yaymak için Avrupa başkentlerine sayısız ziyaretler gerçekleştirdi. Geçmiş yaşantısı ve kitabının popülaritesi sayesinde bütün kapılar ona açıktı. Avrupa genelinde nüfuz sahibi insanlarla direkt konuşabilme imkanı vardı. Hem kraliyet mensupları hem de sıradan insanlar Dunant’ı saygıyla dinlediler. Eğer bazıları Dunant’ın anlattıklarına şüpheyle yaklaştıysa da saygılarından ötürü itiraz etmediler.
1863 ve 1864 Dunant’ın en parlak yılları oldu ve ardından yıldızı hızla sönmeye başladı. İnsanlar Dunant’ın fikri etrafında toplandılar, bir komite kuruldu ve konferanslar düzenlendi. Ancak hayalleri gerçeğe dönüşürken Dunant kademeli bir şekilde geri çekildi ve hareketi daha pratik ve iş bitirici kişiler devralmaya başladı. 1865 ve 1866 yıllarında kendi fikirleri üzerine kurulu olan harekete katılımı iyice azaldı. Bunun sebebi Dunant’ın kendi utangaçlığı ve çekingenliği idi. Kalemiyle çok ikna edici ve belagatli olan bu genç adamın toplantılarda ve konferanslarda söyleyecek bir sözü veya önerecek bir teklifi yoktu. Adeta fikrini kitabıyla ortaya koyduktan sonra tarihi görevini tamamlamıştı.
1867 yılında borçları nedeniyle sahip olduğu her şeyi satmak zorunda kaldı ve 39 yaşında bir daha asla dönmemek üzere Cenevre’yi terk etti. Sonraki 20 yıl boyunca dostlarından ve ailesinden gelen harçlıklara hayatını zor şartlarda idame ettirdi. Fransa’da, Almanya’da, İtalya’da ve İngiltere’de Kızılhaç’ı (Red Cross) kurduğu için onurlandırıldığı bazı etkinliklerde kısa süreli görünse de bu 20 yılın çoğunu gözlerden uzakta geçirdi.
Dunant uzun süredir haber alınamazken 1887 yılında Heiden kasabasında yaşadığı bilgisi bir anda yayıldı. Hayatta olduğu bilgisini alan bazı dostları ziyarete gelmeye başladı. 1892 yılında da hayatının geri kalan 18 yılını geçireceği yerel hastaneye sağlık sorunları nedeniyle taşındı.
1895 yılında Heiden yakınlarından geçen ve Dunant’ın burada yaşadığını öğrenen bir gazeteci onunla röportaj yaptı. Birkaç günün ardından dünyaya çok büyük katkıları olan Dunant’ın zorlu şartlar altında halen yaşadığı bütün dünya tarafından öğrenildi. Çalışmalarını takdir eden ve yardım teklifleriyle dolu mektuplar kaldığı hastaneye yağmaya başladı. Papa 13. Leo barış temennileri içeren imzalı bir portresini gönderdi. Dunant bütün bu ilgiyi ve yardım tekliflerini sakin bir şekilde ve takdirle karşıladı ancak ihtiyaç duyduğu çok az şeyin de hastane ve Heiden’deki komşuları tarafından rahatlıkla karşılandığını belirterek bütün yardım tekliflerini geri çevirdi.
Dunant için en onur verici ödüllerden birisi 1901 yılında geldi. Nobel komitesi Dunant’ı ilk Nobel Barış Ödülü’ne layık gördü. Dunant, Christiana şehrine gidemeyecek kadar yaşlı ve hasta olduğu için ödül ona gönderildi.
Eski evinden, Cenevre’den, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nden (ICRC) şu mesaj ona ulaştı:
“Bu onuru sizden daha fazla hak eden kimse yoktur. Savaş meydanlarındaki yaralılarla ilgilenecek uluslararası bir organizasyonu 40 yıl önce hayal eden ve kuran sizden başkası değildi. Eğer siz olmasaydınız, Kızılhaç asla var olamazdı..”
Bir Pazar günü 30 Ekim 1910’da, Jean Henry Dunant huzuru, arkadaşlığı ve güvenliği bulduğu dağların ve insanların arasında, Heiden kasabasında hayata gözlerini yumdu. Vasiyeti üzerine cenaze töreni olmaksızın Zürih’e defnedildi.
Not: Henry Dunant’ın hayatını anlatan bu bilgiler Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) basmış olduğu ‘Solferino Hatıraları’ kitabı esas alınarak derlenmiştir.
Bizi Takip Edin