Özerk Üniversite Taslağına ‘Liyakat” Uyarısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunulan ve akademi dışından kişilerin üniversite yönetiminde yer almasına dair maddenin de olduğu taslağı değerlendiren uzmanlar, ‘liyakat’ uyarısında bulundular.
Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunduğu üniversitelerin yapısına dair içeren taslak metninde akademi dışından kişilerin üniversite yönetiminde yer alacağına dair madde yer almıştı. Yine aynı taslakta üniversitelerin rektörün başkanlık ettiği bir üniversite konseyi tarafından yönetileceği belirtilmişti. Gönderilen taslakta ayrıca üniversite konseylerinde, “ülkenin kültür, sanat ve iktisadi hayatına temayüz etmiş, toplumla üniversite arasında köprü kurabilecek kişilerin yer alabileceğine dikkat çekilmişti. Peki taslak metni hakkında akademisyenler ne düşünüyor?
“Taslakta Sorun Yok Ama Uygulama konusunda Kaygılarım Var”
MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut, “Tahminim bu taslak ile tüm üniversitelerde mütevelli heyeti sistemine geçilmesi ve üniversitelere kısmi otonomi verilmesi öngörülüyor” dedi. ABD ve Kanada’daki üniversitelerin mütevelli heyetlerindeki kişilerin çoğunluğunun zaten akademinin dışından olduğunu belirten Prof. Dr. Erkut şöyle konuştu: “Taslakta sorun yok ama ülkemizde liyakate pek önem verilmediğinden uygulama konusunda kaygılarım var. Şunu da belirtmek gerek: Akademinin dışından kişiler zaten vakıf üniversitesi kurup mütevelli heyeti başkanı olabiliyordu. Vakıf üniversitelerinin mütevelli heyeti başkanlarını incelersek aralarında pek akademisyen olmadığını görürüz.”
Prof. Dr. Baskın Oran ise taslağın üniversitelerin yapısına zarar vereceğini savunarak, “Olay fazlasıyla basit, tüm meslek odalarının, baroların, tüm muhalefetin, hatta tüm sivil toplumun” dedi. ‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisinin ardından üniversitelerden birçok akademisyenlerin KHK ile atıldığını hatırlatan Oran, “Anlaşılan, nasıl mutemet adamlarına 4 görev birden veriyorlarsa, RTÜK örneğinde olduğu gibi, burada da aynı şeyi yapıp üniversiteleri tam anlamıyla fethedecekler. Ayasofya gibi. Ayrıca, küskün AKP’lileri de gözetmiş olacaklar. Taslağa göre iş insanları, sanatçılar ve siyasetçilerin üniversite yönetimlerinde iş başına getirilecek. Ben önereyim: İş insanları derken, mutlaka Ethem Sancak da olmalı. Sanatçılar derken, Demet Akalın unutulmamalı. Siyasetçi derken, akademisyen eskisi Burhan Kuzu mis gibidir.” şeklinde konuştu.
“Sistem Çok Sağlam Kriterlere Dayanmalı Ve Asla Esnetilmemeli”
Öğretim Elemanları Sendikası (ÖGESEN) Genel Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Vahdet Özkoçak ise tasarıyla üniversitelerin hukuki ve mali statü açısından tematik, sınırlı alanda uzmanlaşmış ya da çok yönlü üniversite olarak yapılandırılması önerisi getirileceğini kaydetti. Kaynakların çok daha verimli kullanılması açısından butik üniversitelerin hayata geçmesinin önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Koçak, “Her üniversitede her bölümün açılması yerine şehir ya da bölgesel olanaklar göz önünde bulundurularak yapılan planlamalar ile üniversite ya da bölüm açılması düşünülmelidir” dedi. Rektörlerin akademik işlerden çok daha fazla inşaat, malzeme alımı gibi aslında çok bilgi sahibi olmadığı konularla ilgilenmek zorunda olduğuna dikkat çeken Özkoçak, “Bunun asıl nedeninin liyakat esaslı, akademik yönetim deneyimi olmayan, ikili ilişkilere dayalı atamalarla gelen, akademiyi tanımayan, vizyon geliştiremeyen ve her nedense adeta bir müteahhit gibi çalışan bazı Rektörlerin başarısız icraatları ve beceriksizliklerini ve başarısızlıklarını örtbas etmek için akıl almaz ve bilim dışı çıkışlar yapmalarıdır” diye ifade etti.
Sistemin çok sağlam kriterlere dayanması ve bu kriterlerin asla esnetilmemesi gerektiğini belirten Özkocak, “Mütevelli heyet üniversiteye yeterli bütçe sağlanması konusunda girişimci ve üniversite yönetimini önceden belirlenmiş akademik kriterlere göre izleyen bir yapıda olmalıdır. Ancak hiçbir şekilde akademik atama ve yükselmelere müdahil olmamalıdır. Üniversite senatosu korunmalıdır. Akademik özerklik ve bilimsel özgürlük ilkeleri korunmalıdır. Birim sorumluları seçimle gelmelidir. Akademik hiyerarşik yapıya Mütevelli Heyet tarafından müdahalede bulunulmamalıdır. Mütevelli heyet senato kararlarına uymalı ya da uyamıyorsa kabul edilebilir biçimde gerekçelendirmelidir. Bu nedenle Mütevelli Heyet içerisinde yetkin liyakatli akademisyenler de olmalıdır. İş adamı ya da bürokrat da olsalar akademik kariyer aranan koşul olmalıdır. Bilime inanan bilimsel düşünce yapısına uymayan kişilere mütevelli heyet içerisinde yer verilmemelidir. Mütevelli heyetlere seçilenlerin vakıf yapısından farklı yapıdaki devlet üniversitelerinde nasıl olacağı iyi tartışılmalıdır. Akademik ve idari kadronun nasıl istihdam edileceği sağlam kriterlere bağlanmalıdır. Sözleşmeli yapının düzgün sonuç vermeyeceği kanısındayız. Çünkü aidiyeti olmayan bir kadro yapılanması verimli çalışmayacaktır. Bu çekinceler gibi daha pek çok konu gündeme getirilebilir. “ dedi.
Bizi Takip Edin