Çoklu Baro Sistemi Nedir, Avukatlar Neden Karşı Çıkıyor?
Meclise sunulması beklenen Avukatlık Kanunu ve baro sisteminde düzenleme ön gören yasa tasarına, baroların neden karşı olduğunu ve çoklu baro sisteminin yargı mekanizmasını nasıl etkileyeceğini İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, Trabzon Barosu Başkanı Av. Sibel Suiçmez, Antalya Barosu Genel Sekreteri Av. Özhan Karazeybek ve Antalya Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Çağdaş Bozaner Sivil sayfalar için değerlendirdi.
Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’la ilgili açıklamalarının ardından hareket geçen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Geçen günlerde Ankara Barosunun ve aynı zihniyetteki yapıların Diyanet İşleri Başkanı ile onun şahsında İslam’a yönelik fütursuz saldırılarına şahit olduk. Sadece bu örnek dahi meslek kuruluşlarının seçim yöntemiyle ilgili düzenlemenin aciliyetini ve ehemmiyetini göstermiştir” diyerek 2013 yılında da değiştirilmesi gündeme getirilen baro sistemini hedef alan açıklamalarda bulundu.
Erdoğan’ın bu açıklamalarından sonra 80 baro, 19 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerinde yayınladıkları iki bildirgeyle, söz konusu girişimlerin durdurulmasını ve ülkenin gerçek gündemlerinin çözülmesini talep etti. Çağrılarının dikkate alınmadığını, aksine sürecin devam ettiğini gören 60’tan fazla baro başkanı, yürüyüşü bir eylem biçimi olarak benimsemeyen diğer baro başkanlarıyla Anıtkabir’de buluşmak üzere bulundukları illerden Savunma Yürüyüşü’nü başlattı.
Ankara’ya yürüyüşleri esnasında herhangi bir engelle karşılaşmayan baro başkanlarının yürüyüşü Ankara – Eskişehir yolunda polis tarafından durduruldu. Yürüyüşlerine 1 gün boyunca izin verilmeyen baro başkanları, geceyi yol kenarındaki bir alanda geçirdi. Sık sık baro başkanları ve orada bulunan avukatlara karşı müdahalede bulunan ve fiziksel şiddet uygulayan polisler, alandaki gazetecilerin işlerini yapmasına engel olmaya çalıştı.
Düzenleme Neyi İçeriyor?
Bu esnada düzenleme için çalışmalara hız veren AKP-MHP, meclisteki muhalefet partilerini ziyaret ederek görüşlerini aldı. AKP’nin 29 Haziran Pazartesi günü meclise sunmayı hedeflediği Avukatlık Kanunu’nda öngörülen düzenlemeye göre, Anadolu barolarının Türkiye Barolar Birliği’ndeki (TBB) temsilinin artırılması için delege sayısı 3 artı 1’e çıkarılacak. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde yer alan baroların ise delege yapısı 3 bin üyeye bir delege şeklinde değiştirilecek. Mevcut düzenlemede üye sayısı 100’den fazla olan barolar, her 300 üye için Türk Tabipler Birliği (TBB) seçimlerinde 1 delege verirken bu sayı 3 bin üyeye 1 delege olarak değiştirilmek isteniyor. Böylece, Ankara, İstanbul, İzmir gibi üye sayısı kalabalık barolar, TBB seçimlerinde ve barolar üzerine alınacak kararlardaki söz hakkı düşürülmüş olacak.
Baroların karşı olduğu düzenlemeyi ve Savunma Yürüyüşü’nü İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, Trabzon Barosu Başkanı Av. Sibel Suiçmez, Antalya Barosu Genel Sekreteri Av. Özhan Karazeybek ve Antalya Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Çağdaş Bozaner Sivil sayfalar için değerlendirdi.
“Barolar Kanundan Kaynaklı Görevlerini Yerine Getiriyor”
Siyasal iktidarların tarih boyunca barolardan rahatsız olduğunu dile getiren İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, bu kez iktidarın rahatsızlığını bastırmak için Avukatlık Kanunu’nu değiştirmek istediğini belirtiyor. Durakoğlu’na göre, baro sisteminde yapılmak istenen değişikliğinin sebebi, iktidarın baroların kanunlardan kaynaklı görevleri. “Avukatlık Kanunu’nun 76 ve 95’inci maddelerin bize verdiği görevler nedeniyle hukukun üstünlüğü göz etmek ve insan hakkı ihlallerine karşı çıkmak gibi bir görev üstlenmiş vaziyetteyiz” diyen Durakoğlu, bunun bir hassasiyet olmadığını aksine bir görev olduğunu vurguluyor.
Avukatlık Kanunu ve baro sistemindeki değişikliğin oldu bittiye getirileceğini bildikleri için Savunma Yürüyüşü düzenlediklerini belirten Durakoğlu, “Mücadelemizi hem komisyon aşamasında hem de meclis genel kurulunda görüşülürken devam edecek. Düzenleme mecliste kabul edilirse Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız. Anayasa Mahkemesi’ndeki görüşmeler sırasında da mücadelemiz devam edecek. Kararlılığımızdan bir adım bile geri atmak gibi bir niyetimiz yok” diyor.
“Hukuk Fakülteleri Baskı Altında”
Onlarca baro başkanı ülkenin başkentine sokulmazken 132 hukuk fakültesinin herhangi bir açıklama gelmemesini, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu yansıtan bir ayna olarak nitelendiren Durakoğlu, “Bu yeni bir durum değil. Yargı krizinin en şiddetli anlarında bile bu tür değerlendirmeleri fakültelerde göremedik; çünkü fakültelerin özerkliği yok. Fakülteler, Yüksek Öğretim Kurumu denilen kurumla baskı altında alınmış vaziyette. Bu konuda yüreklilik sergilenemediği için herhangi bir açıklama gelmiyor. Bunu Türkiye’nin giderek otoriterleşen yapısından kendimize düşen pay olarak değerlendiriyoruz” diye konuşuyor.
“Cübbelerimize Düğme Dikilmesine İzin Vermeyeceğiz”
Çoklu baro sisteminin, yargıyı tamamen iktidara bağlı hale geleceğini ifade eden Trabzon Barosu Başkanı Av. Sibel Suiçmez, “Zaten iddia (savcılık) makamı ve karar makamına (mahkeme) olan güvenin epey zedelendi. Baro sisteminin değişmesiyle, savunmanın bağımsızlığı da yok edilecek. Böylelikle yargı çökertilecek ve hiçbir vatandaşın hukuki güvencesi kalmayacak” diyor. Türkiye’de 80 baronun siyasi düşüncesi ve hukuk felsefesi yönündeki görüşleri ne olursa olsun çoklu baro sisteminin adalet sistemine bir katkı sağlamayacağını görüşünde birleştiğini aktaran Suiçmez, “Aksine adalete duyulan güven azalacak” diyor.
Savunma Yürüyüşü’nde, fiili olarak polis devletiyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Suiçmez, “Devletin, hukuk devleti olmaktan uzaklaştığı açık bir şekilde görüldü. Umutsuz değiliz, hiçbir zaman avukatların cübbelerine düğme dikilmesine izin vermeyeceğiz. Her zaman bağımsız savunmayı savunacağız. Bağımsız savunmanın halkın güvenliği için teminat olduğunu biliyoruz” diye konuşuyor.
“Parti Baroları Oluşur”
Antalya Barosu Genel Sekreteri Av. Özhan Karazeybek, avukatlığın kamu hizmeti olduğunu, baroların bölünmesinin, başsavcılık, ağır ceza mahkemeleri ve kaymakamlığın bölünmesiyle eşdeğer olduğunu dile getiriyor. Çoklu baro sisteminin yıllar önce ortaya atıldığını söyleyen Karazeybek, “Bu bir FETÖ projesidir. Bunu dile getiren de bizzat Türkiye Barolar Birliği başkanı Metin Feyzioğlu’dur. Barolar bölünürse, A barosu hangi siyasete yakınsa onun yanında olur, böylelikle parti baroları oluşur. Barolar siyasete göre değil evrensel hukuk ilklerine göre hareket eder” diyor.
“Yurttaşların Mahkeme Karşısında Hak Arama Hürriyetleri Zedelenecek”
Antalya Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Çağdaş Bozaner, baro sisteminde yapılmak istenen değişiklikle, temelde savunma mekanizmanın bölünmesinin amaçlandığını, bu sayede baroların ağırlığının ve baroların verdiği hukukun üstünlüğü ve insan hakları mücadelesinin ortadan kaldırılmak istendiğini söylüyor. Bozaner, yargı sisteminin üç sacayağından biri olan, savunmayı üstlenen, avukatlık mesleğinde yaşanacak bölünmenin yurttaşları da olumsuz etkileyeceği ifade ediyor:
“Kamu hizmeti veren barolar, eğer il bazında birden fazla yapıya bölünürse; etnik kökene bağlı, mezhepsel, ideolojik temellere dayanan barolar ortaya çıkabilir. Bu siyasi iktidarın hâkim ve savcılar üzerindeki tahakkümünden sonra savunmayı da kendisine yakın kılma, etkisizleştirme çabasıdır. Kuşkusuz topluma da yansımaları olacak. Yurttaşların mahkeme karşısında hak arama hürriyetleri de zedeleyecektir.”
Savunma Yürüyüşü’nün polisler tarafından zor kullanılarak durdurulmasını Türk Ceza Kanunu’na göre suç olduğunu belirten Bozaner, “Anayasal bir hakkın engellenmesi söz konusu. On binlerce avukatın temsilcisi olan baro başkanları ülkenin başkentine sokulmadı. Bu durum ülkenin demokrasi tarihi açısından büyük bir utanç kaynağıdır” diyor.
Baro başkanlarının 1 gün sonra yürümesine izin verilmesinin, ortaya koyulan mücadele açısından önem arz ettiğini ama bunun bir kazanım olmadığını belirten Bozaner, “Hâlâ çoklu baro sistemi ve avukatlık kanununda düşünülen değişikliklerle ilgili herhangi bir geri çekilme söz konusu değil. Esas mücadele şimdi başlamalı” diye konuşuyor.
Bizi Takip Edin