Almanya’da Ayrımcılıkla Ulusal Mücadelede Kamu Nasıl Bir Rol Üstleniyor?
Almanya’da bireylerin ayrımcılığa uğradıklarında kapısını çalabilecekleri önemli adreslerden biri: Federal Ayrımcılıkla Mücadele Ajansı…
Ayrımcılık ve Irkçılık tartışmalarının hem ABD’de yaşanan son olaylar sebebiyle hem de Covid-19 etkisiyle küresel olarak yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. Almanya Federal Ayrımcılıkla Mücadele Birimi (Federal Anti-Discrimination Agency-FADA) Basın ve Politika Sorumlusu Niklas Hofmann ile hem birimin kuruluşu ve aktivitelerini hem de gündemin Almanya üzerine yansımalarını konuştuk. Hoffman, geçtiğimiz yıl yüzde 33 ile en fazla etnik kökene dayalı ayrımcılıkla ilgili şikâyet aldıklarını dile getirerek bu sayının 2015’ten bu yana yüzde 100’den fazla arttığına dikkat çekti.
FADA’nın kuruluşunu kısaca anlatır mısınız? Hangi koşullar FADA’nın kurulmasına öncülük etti?
FADA, 2006 yılında, Avrupa Birliği’nin ayrımcılıkla mücadele yönergeleri (ilki 2000 yılına kadar uzanan) uyarınca Genel Eşit Muamele Yasası çıkarıldığında Almanya’nın ulusal eşitlik kurumu olarak kurulmuştur. Tüm AB üye ülkelerinin, bireylerin şikayet dilekçelerini kabul eden ve ayrımcılığa karşı mücadele eden bir ulusal eşitlik kurumu oluşturmaları gerekmekteydi.
FADA’nın ayrımcılık tanımı nedir ve hangi ifade buna temel olarak kabul edilmektedir?
Genel Eşit Muamele Yasası, çalışma hayatı ve medeni hukuk (konut piyasası ve mal ve hizmetlere erişim konuları gibi), alanlarında yaş, engellilik, etnik köken, cinsiyet, din ve inanç veya cinsel kimlik gerekçesiyle yapılan tüm olumsuz muameleleri ayrımcı olarak tanımlar.
Dolayısıyla, bir çalışan veya müşteriye yönelik aşağılayıcı bir ifade yasa kapsamında yer alırken, sokakta, basında veya sosyal medyadaki bir yabancıya karşı aynı ifade, dar bir yasal anlayışta ayrımcılık olarak tanımlanmaz, daha geniş bir anlayışta ise açık bir şekilde ayrımcılık tanımı kapsamına girmektedir. Devlet tarafından yapılan ayrımcılık, Eşit Muamele Yasası kapsamına girmemektedir, ancak Almanya anayasası olan Temel Yasa tarafından yasaklanmıştır.
Çalışma prensipleri nelerdir? Sivil toplumla nasıl çalışıyorsunuz? Herhangi bir işbirliği modeli var mı?
FADA’nın çalışmaları, Genel Eşit Muamele Kanunu’nun bize verdiği yetkiye dayanmaktadır. Bu, ayrımcılık mağdurları için hukuki danışmanlık, ayrımcılık ve farkındalık yaratılması konularında araştırma yapmak olmak üzere üç ana görevi içerir. Ayrıca yasa (bölüm 29) sivil toplum ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapmamızı açıkça şart koşmaktadır. Sivil toplumu çalışmalarımıza düzenli değişimler, FADA projeleri üzerine istişareler, etkinliklere katılım ve sivil toplum temsilcilerini içeren danışma kurulumuz aracılığıyla dahil ediyoruz.
Dünyadaki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Ve Almanya’daki yansımaları?
George Floyd’un ölümünden bu yana Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen olaylar, Almanya da dahil olmak üzere birçok ülkede ırkçılık tartışmalarını yeniden canlandırdı. Ayrıca birçok genci istedikleri eşit toplum hakkında daha fazla söz sahibi olmaya motive etti. FADA bu durumu ayrımcılığı önleme konusuna ilişkin siyasi tartışmalar açısından yararlı görüyor. Halle ve Hanau’daki ırkçı ve anti-semitik terörist saldırıların ardından Alman politikası, ırkçılığa ve sağcı aşırıcılığa karşı yeni önlemleri tartışıyor. FADA’nın görüşüne göre, bu önlemler ayrımcılığa karşı güçlendirilmiş bir yasal korumayı da içermelidir.
FADA’nın en çok başvuru aldığı ayrımcılık türü hangisidir?
2019’da aldığımız şikayetlerin % 33’ü etnik kökene dayalı ayrımcılıkla ilgili. Bu sayı 2015’ten bu yana yüzde 100’den fazla arttı. İkinci en sık şikayetler cinsiyet (% 29) ve engellilik (% 26) nedeniyle ayrımcılık üzerine. Her alanda en yüksek şikayet yüzdesi (% 36) işgücü piyasasında ayrımcılık ile alakalı.
Covid-19 süreci Almanya’da ayrımcılığı artırdı mı?
2019’u ele alan en son yıllık raporumuz pandeminin ortaya çıkmasından önceki bir zaman aralığını incelemesine rağmen, şimdiden Mart ve Mayıs arasında 200’den fazla Covid-19 ile ilgili şikayet aldığımızı söyleyebiliriz. Bu şikayetlerin çoğu ırkçı ayrımcılık yaşayan Asya kökenli insanlardan geliyor. Şikayetlerin diğer bir çoğunluğu da, perakende mağazalarda maske takmak veya alışveriş arabalarının zorunlu kullanımı gibi koronavirüs güvenlik önlemleri nedeniyle zorluklarla karşılaşan engelli veya kronik hastalıkları olan kişilerden gelmekte.
Avrupa Birliği ayrımcılıkla mücadele yönergeleri doğrultusunda üye ülkelerce kurulmuş olan ulusal eşitlik kurumlarına dair daha detaylı bilgiye Avrupa Eşitlik Kurumları Network’ü (EQUINET) üzerinden ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin