Ne Eğitimde Ne İstihdamda: NEET Gençliği Dosyası…
“Haklardan Yoksun Gençlere; ‘Süpermen Ol ve Oku!’..” Diyoruz
Ne Eğitimde Ne İstihdamda dosyamızda bu hafta Diyarbakır Çevre ve Kalkınma Derneği’nden Derya Çok var. Gençler adına karar verilmemesi gerektiğini vurgulayan Çok, “En dezavantajlı konumda olanları dinleyerek acil bir politika üretmek lazım. Mesela yurt bedava olursa, yemek bedava olursa, ulaşımları bedava olursa bir şekilde okurlar. Bu haklardan yoksun gençlere diyoruz ki; ‘Süpermen ol ve oku!” diyor.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Neler yapıyorsunuz?
Ben Derya Çok. İlkokul öğretmeniyim. Asıl mesleğim sınıf öğretmenliği. Sivil toplumun birçok alanında çalıştım. Diyarbakır Çevre ve Kalkınma Derneği’nde devam ediyorum. Oranın başkan yardımcısıyım. Aynı zamanda Diyarbakır’da bir araştırma enstitüsü olan Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırma Enstitüsü’nde yönetim kurulu üyesiyim. Ayrıca Diyarbakır ve bölge illerinde muhabirlik yapıyorum.
Peki bu kurumda şu an yürüttüğünüz çalışmalardan biraz bahseder misiniz? Hedef kitleniz neler, hangi yaş gruplarıyla çalışıyorsunuz?
ÇEVKA’da Erasmus Plus projeleri yapıyoruz. Diyarbakır’dan her yıl yüzlerce genci Avrupa’ya proje yapmaya götürüyoruz. Sadece kendini tanıyan bir grup var ve bu projeler ile ‘öteki’yle tanışıyor. Zaten Türkiye gündemi yeterince sıcak ve yeterince kutuplaşma var. Türkiye’nin batısını keşfettikleri zaman çocuklar öteki olma halini yeterince hissediyorlar. Misal projeye 20 kişi gidecekse 10 tanesi batıdan 10 tanesi doğudan, 10 tanesi kadın 10 tanesi erkek, 10 tanesinin yaş ortalaması düşük 10 tanesinin yaş ortalaması daha yüksek, %50 – %60 dil bilen diğer kısmı bilmeyen gibi kotalar koyuyoruz. İstiyoruz ki orada birlikte vakit geçirsinler. Aslında barış sürecine katkıda bulunmak da istiyoruz bir şekilde. Mesela dünyanın öbür ucuna Karayipler’e kadar gittik beraber. Keyifli bir süreç hem gençler dil öğreniyor hem başka ülkeleri görmüş oluyorlar hem de başka ülkelerin başka şehirlerinden bir grup genç birlikte bir şeyler yapmış, öğrenmiş oluyorlar. Projeleri genelde 17 yaş üstü gençlerle gerçekleştiriyoruz.
Bu gençler arasında NEET profil bulunuyor mu?
Bu gezilere götürdüğümüz grubun çok büyük bir kısmı öğrenci ya da işi olan; dolayısıyla seyahat engeli olmayan gençler. Şu gibi dezavantajları oluyor; hiçbir iş yapmayan bir arkadaş geliyor ve “Ben Danimarka’ya gitmek istiyorum.” diyor. İlk önce riski anlatıyoruz, sana vize vermeyebilir Avrupa Birliği diye. Bunları söylüyoruz onlara ama yine de şansınızı denemek istiyorsanız biz size her türlü desteği sunmaya hazırız, açığız diyoruz. Diyarbakır’da yapılan projelerimize daha kolay katılabiliyorlar. NEET olup Erasmus projelerine dahil olmak isteyenler var ama vize gibi konularda tıkanıyoruz.
NEET gençlerin, birlikte çalıştığınız eğitim veya istihdamda olan gençlerden ayrışan özellikleri var mı?
Genel olarak dezavantajlı konuma düşen çocukların grup aidiyetini ihtiyacı oluyor onu hissettirmeye çalışıyoruz. Bu kişiler kendini bir yere ait hissediyor ve bir şekilde o dezavantajın ağırlığından kendini kurtarıyor. Bütün amacımız; dahil etmek. Davet ediyoruz, zorluyoruz, peşlerine düşüyoruz. Örneğin oryantasyonda herkes kendini tanıtıyor, NEET genç okumadığını söylerse dışlanacağını düşünüyor.
Peki “NEET” gençleri düşündüğümüzde sizce bu gençlerin en öncelikli sorunları nelerdir? Ne tür risklerle karşı karşıyalar?
Ekonomik problemler büyük bir neden. Onların insani, onurlu, adil koşullarda çalışabilecekleri ya da okuyabilecekleri koşulların sağlanması gerekir. Karnını doyuramayan, ihtiyaçlarını gideremeyen birine, ‘hadi gel bizimle eğlen’ ‘dans edeceğiz’ ‘proje yapacağız’ denmemesi gerekir. Bu gençlerin saygı görmeleri, topluma aidiyet hissi kazanmaları lazım. En büyük riskler, çok hızlı savrulabilmeleri, sağlam arkadaşlıklar kuramamaları bence.
Sizce “Covid-19” krizinin bu gençlerin hayatına yansıması ne oldu?
Ben bunu iki şekilde kategorize edeceğim. Gençler bir, genç kadınlar iki.. Ev içi roller bu kadar keskinken kadınlar, genç kızlar daha çok ezilecek. İkincisi de “Covid-19” sürecinde oranlara baktığımız zaman işten çıkarılanların çoğu genç kadınlar. Burada hem gençlik eşitsizliği var hem toplumsal cinsiyet eşitsizliği. Üçüncü olarak trans seks işçileri; onlar hiç iş yapamıyorlar artık. Yani ne yapacaklar, nasıl geçinecekler? “Pandemi” sürecinde gerçekten maaşı olmayan, işsiz gençler daha da kötü duruma düştü. Evlere kapandılar, sosyalleşemiyorlar, deşarj olamıyorlar. İşten çıkarılanlar da yine daha kıdemsiz, sigortası olmayan gençler olacak. O yüzden onları çok daha büyük bir sıkıntı bekliyor.
Peki bu eğitim ve istihdam konusuna tekrar geri dönecek olursak… Ne yapılırsa bu gençlerin eğitime devam etmeleri sağlanabilir? Ne yapılırsa istihdama girmeleri sağlanabilir sizce?
Birincisi kimlik meselesi çok önemli bir mesele özellikle şu an mülteci dostlarımızın çoğu eğitim hakkından mahrum. Kürt gençleri de öyleydi şu an mülteciler onlardan çok daha dezavantajlı konumdalar. Gencin bulunduğu grup onu olduğu gibi kabul etmiyorsa, kimliğini kabul etmiyorsa, yönelimini kabul etmiyorsa, inanışını, inanma şeklini kabul etmiyorsa yani grup onu dışlıyorsa o eğitim ortamından faydalanamıyor. Kimlik ve göç kritik. Eğer bir göç yaşanmışsa, genç ne gittiği yere ait ne kaldığı yere. Sosyal hayatını kaybetmiş, komşusunu kaybetmiş, mahallesini kaybetmiş, her şeyini kaybetmiş. Önüne ders kitabı koyamayız. Onların bir kere sosyal ihtiyaçlarının giderilmesi lazım. Kendilerini iyi hissedebilecekleri bir sosyal hizmet anlayışının olması lazım. Taşrada, daha tek tip yaşantının olduğu yerlerde yabancılar, ufacık bir değişiklikler hemen hissediliyor ve ona yabancı olduğunu, farklı olduğunu hissettiriyorlar. Genç de eğitim ortamını bırakıyor. Tutunamıyor. İşe alımlar için diyoruz ki hem eğitimli olsun hem deneyimli olsun hem tecrübeli olsun. Deneyimi yok diye işe alınmıyorsa nasıl deneyim kazanacak. Böyle kısır bir döngüye dönüşüyor.
Bence bu noktada devletin sivil toplum kuruluşlarıyla beraber hareket etmesi gerekiyor. Öncelikle en dezavantajlı konumda olan gençleri dinlemek lazım. Neye ihtiyaçları var? Toplumun kendilerini kabul etmesini mi istiyorlar? İş mi istiyorlar? İstihdam mı istiyorlar? Ya da herhangi bir sosyal etkinlikte mi çalışmak istiyorlar? Bunları önce onlara sormak lazım. Gençler adına karar veremeyiz. En dezavantajlı konumda olanları dinleyerek acil bir politika üretmek lazım. Mesela yurt bedava olursa, yemek bedava olursa, ulaşımları bedava olursa bir şekilde okurlar. Bu haklardan yoksun gençlere diyoruz ki; ‘Süpermen ol ve oku!’..
En azından devlet yurtları ve yemeği ücretsiz hale getirmeli. Ailesinden hiçbir destek alamayan, dışlanan, ötekileştirilen bir gencin bu mücadeleyi vermesi çok büyük bir lüks gibi geliyor bana.
Bizi Takip Edin