Ne Eğitimde Ne İstihdamda: NEET Gençliği Dosyası…
“İstihdamdan Sorumlu Kurumların Şiddetten Uzaklaşmak İsteyen Kadınlar İçin Özel Bir Sistemi Olmalı”
Mor Çatı’dan Leyla Soydinç, sosyal politikaların şiddete maruz kalan kadınlar özelinde yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek, “İŞKUR gibi istihdam odaklı çalışan tüm kurum ve birimlerin, gerçekten nitelikli ve güvenceli işlerde şiddet ortamından uzaklaşmaya ya da şiddetten uzak bağımsız bir hayat kurmaya çalışan kadınlara özel uygulamalarının ve sisteminin olması gerekiyor.” dedi.
Ne işte ne okulda- NEET kategorisindeki kadınlara yönelik çalışmalarınız var mı?
Bizim Mor Çatı’da dayanıştığımız kadınlardan bazıları aslında bu sınıfa giriyor. Biz sığınak çalışması yaparken de NEET diyebileceğimiz gruba dahil olan, bütün kaynaklardan mahrum bırakılan kadınlarla dayanışıyoruz. Doğrudan istihdam çalışıyoruz demesek de elbette yürüttüğümüz çalışmanın buraya değen birçok kısmı var.
NEET olup Mor Çatı’ya başvuran kadınlar arasında farklılaşmalar var mı? Profillerden bahsetme şansınız olsa nasıl profillerden bahsederdiniz?
NEET olarak tanımlayabileceğimiz genç kadınlar bir-iki senedir daha yoğun olarak dayanışma merkezlerine başvuruyor, sığınak desteği de talep edebiliyorlar. Zorla evlendirilmek istenen ya da okula gönderilmeyen genç kadınlar artık hayatlarına dair karar alıyor ve eyleme geçiyorlar. Bir takım kaynaklara erişimin, internete, bilgiye erişimin biraz daha kolay olması belki kadınların seçeneklerinin olduğunu onlara gösteriyor olabilir ve başvuruyorlar. Fakat daha sonraki yıllarda başvuran kadınlarda genellikle şunu görüyoruz; zorla okuldan alma ya da zorla evlendirmeye çalışma meselesi esnasında kadınlar çok yoğun bir mücadeleye girmiş ya da bir şiddet döngüsünün içinde doğmuş olabiliyor. Bu yüzden eğitim hayatı çoktan çok başka bir plana dönüşmüş oluyor. Biraz kaynaklara erişimi varsa ve oradan çıkabilmeye hazır hissedebiliyorsa kadınlar bir biçimde çıkıyorlar ve tekrardan telafi etmek için bir motivasyonları oluyor.
Şiddete uzun yıllar maruz kalan ve bazen de çocuklarıyla bu mücadeleye giren kadınlar olabiliyor. Eğitime erişememiş, üzerinden yıllar geçmiş, çalışma deneyimi olmayan kadınlar için sıfırdan başlamak gibi olabiliyor. Bütün bu şiddetin içerisinde çocuklar var evde, çok yoğun bir şiddet var ama yine de açıktan okuluna devam etmeye çalışan; açık lise, açık ortaokulu bir yandan gizli gizli çalışıp okuyan örnekler de var… Aslında kadınlar bu kaynakları biliyorlar, mücadelelerini bir şekilde böyle sürdürüyorlar. Ama bu tabi ki iş piyasası dediğimiz bir yer var, orası çok hoyrat ve bazen bu mücadele, oraya dahil olmak için yeterli olmuyor.
Ya da bütün sosyal kaynaklardan mahrum bırakılmış ve sosyal desteklerden son derece izole edilmiş olan kadınlar var. Bu ciddi bir izolasyon aslında hayati becerilerimizin gelişememesine de neden olabiliyor. Otobüsün numarasına bakıp o otobüse binmek ya da 182’yi arayıp göz randevusu almak büyük bir mesele olabiliyor bu durumdaki kadınlar için.
Göçmen ve mültecilerle de yoğun olarak çalışıyoruz. Bu söylediğim engellerin onlar için çok daha karmaşık ve zorlayıcı olduğunu söyleyebilirim. Az önce saydığım tüm zorluklara dil bariyeri ekleniyor, ayrımcılık ekleniyor, ki zaten kadınlara yönelik iş hayatında bir ayrımcılık var, bir de mültecilik kimliği üzerinden ayrımcılık eklenmiş oluyor. Ortaya gerçekten çok karmaşık bir mücadele alanı çıkıyor.
Mülteci genç kadınlar ne gibi zorluklar yaşıyor?
Türkiye’de yaşayan Türkiyeli kadınlara göre çok daha az başvurabilecekleri mekanizmalar var ve bunları bilme halleri de daha kısıtlı. Gerçekten iş bulma durumları daha zor, zaten çalışma izinleri için de zor bir prosedür var. Mülteci ya da göçmen kadınlar son derece düşmanca, ayrımcı, fobik uygulamalarla karşılaşıyorlar. Bir de terk etmek durumunda kaldıkları yerlerdeki eğitim ve iş deneyimleri burada geçersiz olabiliyor. Orada ne yaptığının, nereden mezun olduğunun, orada ne iş yaptığının buraya geldiğinde hiçbir önemi olmuyor. Sıfırdan başlamak zorunda kalabiliyor. Mülteci kadınların sığınaklara alınma koşulları da Türkiyeli kadınlara göre çok daha karmaşık.
Evet, zorlu bir alan. Peki, engelliler?
Onlar için bilgilere erişmek, belki destek kanallarına erişmek biraz daha zor. Zaten hiçbir alan engelli dostu değil. Bu arada bizim sığınağımız da engelli dostu bir sığınak değil üzülerek söylüyorum. Bu bizim şu an ki sınırlı imkanlarımız, koşullarımızla alakalı bir şey bunu biliyoruz ve söyleyebilirim açıkça. Yine engelli kadınların yönlendirilebileceği sosyal destekler de çok kısıtlı. Mülteci kadınlarda olduğu gibi buraya bu sefer engelli kategorisini dahil ederek düşünmeliyiz.
Mesela bir kadının hafif düzeyde mental bir engeli var, ama rapor alacağı bir durum değil. Maaş alacağı bir engelli raporu alabilmesi için belli bir oranda zihinsel engelli olması gerekiyor. Bu durumda engelli kategorisine girmemiş oluyor ve buna yönelik hiçbir şey yok. Boş bir alan. Kadın onu tanımlayan hiçbir gruba dahil değil orada. Bir desteğe başvuramıyor ama standart şartlara ayak uydurabilecek bir durumda da değil, çok ara bir durum.
Peki, çözüm üzerinden konuşacaksak temel paydaşları kimler bu meselenin?
Bu meselenin çözümünde kamu kurumları ve sosyal politikalar çok önemli; sonuçta bir sistem bu, kadınları eğitimden ve istihdamdan dışlayan bir sistemden bahsediyoruz.
Bu alandaki destek mekanizmalarının ve politikaların oldukça yetersiz olduğunu düşünüyorum. Kadına yönelik şiddetle mücadelede onları ilgili sosyal ve ekonomik desteklere yönlendirmemiz gerekiyor. Ancak bazen kadınları yönlendireceğimiz bir mekanizma bulamıyoruz gerçekten. Kadınların birtakım sosyal yardımlar alabilmesi için sigortasız olmaları şartı aranıyor. Eğer bakanlığın, kaymakamlığın ya da valiliğin sağladığı bir destek ise kadın sigortalı bir işe girdiği an bunu kaybediyor. Bu durum da kadınları güvencesiz, sigortasız işlerde çalışmak zorunda bırakıyor. Kadın sigortalı bir işte çalışacak bir durumda ve tecrübesi de olsa bile sigortalı çalışırsa bütün bu destekleri kaybedeceği için bu imkana erişemiyor.
Bu görüşmede daha çok NEET kadınları konuştuk ama eğitimde ve istihdamda olan kadınlar da şiddete maruz kalıyor. Sosyal politikalar bazında bütün kademelerin hepsinin şiddete maruz kalan kadınlar özelinde yeniden düzenlenmesi gerekiyor. İşkur’un ve ilgili diğer kamu kurumlarının kadınlara özel politikalarının ve sisteminin olması gerekiyor.
Yerel yönetimlerin burada çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü yerelde kadınların çok daha rahat erişebildiği kurumlar. Kadınlarla mahalle bazında temas edebiliyorlar hatta zaman zaman evlere de tek tek erişimleri olabiliyor. Yerel yönetimlerde kadın politikaları oluşturulmaya çalışılmasına rağmen hala büyük oranda olmadığını söyleyebiliriz.
Mor Çatı uzun yıllardır kadına yönelik şiddetle mücadele veren bir kadın örgütü. Biz bize başvuran kadınların deneyimlerinden yola çıkarak bir politika üretmeye çalışıyoruz. Yani rolümüz tüm bu destekleri üstlenip kadınlara ulaştırmak değil, bunun sorumlusu olan tüm devlet kurumlarını harekete geçirmek, sorumluluklarını hatırlatmak.
Dosyanın ilk röportajına buradan ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin