“Toplumun Her Kesiminin Ruhsal Dayanıklılığını Artırmayı Hedefliyoruz”
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Didem Behice Öztop ile yaşadığımız günlerin çocuk ve genç psikolojisi üzerindeki etkilerini ve yeni başlattıkları Masal Pandemisi projesini konuştuk.
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatri Derneği, geçirdiğimiz olağanüstü zamanlarda çocukların, gençlerin ve elbette ailelerin ruh sağlığını, birbirleriyle iletişimini, yaşam enerjilerini koruyabilmeleri için bir dizi çalışma yürütüyor. Masal Pandemisi de karantinayla evlere hapsolan çocuklar için düşünülmüş bir proje. Derneğin Genel Sekreteri Didem Behice Öztop’tan bugünlere özel önerileri ve projenin detaylarını dinledik.
Dernek 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için hazırladığı özel bir programla, tüm sosyal medya hesaplarından gün boyu masal dinletileri sunacak. Derneğin yaptığı duyuruda; “Biz 23 Nisanda sizlere ve sizin adınıza tüm dünya çocuklarına gün boyunca birçok dilde masallar ve ninniler sunacağız. Siz de masalınızı bugünden hazırlayıp yarın uzaktaki bir yakınınıza armağan edin. Masallar bu bayramda tüm dünyada dayanışmamızın ortak dili olsun” deniliyor.
Mecburi karantina günlerinin çocuklar ve gençler üzerindeki etkileri hakkında neler söylersiniz?
Belli yaş gruplarında çocukların ruhsal, zihinsel, motor, sosyal becerilerini kazanmalarını sağlayan belli aktiviteler ve durumlar vardır. Bunlar 3-6 yaş grubu için oyun ve okul öncesi eğitim, 6-10 yaş arası için okul ortamı ve öğretmenler ve yaşıtlarıyla ilişki kurmak, ergenler için akran grupları ve okuldur. Şu anki salgın durumunda tüm bunların askıya alınması ve gene aile dışı ve aile içi rutinlerin bozulması çocukların ruhsal, sosyal, akademik, motor, zihinsel gelişimlerini sekteye uğratabilir hatta farklı psikiyatrik sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir veya zeminde olan bazı sorunları ağırlaştırabilir. Ayrıca tüm ailenin süreci yönetmeleri ve bu durumla baş etme becerilerini olumsuz etkileyebilir.
Çocuklarda kaygıyı en çok arttırabilecek şeylerden birisi belirsizliktir. Belirsizlik olduğunda boşlukları kendi zihninde olabilecek en kötü senaryolarla doldurabilir. Küçük çocuklar bazı gelişme ve haberleri yanlış anlayabilirler; mesela karantina ve sokağa çıkma yasağını yemeksiz kalabiliriz, her hastalanan kişide hastalık ağır seyreder, bu hastalığa yakalanan herkes ölür veya yoğun bakımda tüplere bağlanır gibi çıkarımlarda bulunup endişelenebilirler.
Gençlik dönemi büyümenin hızlı olduğu, insanın kendi kimlik arayışını tamamladığı bir süreç, bu nedenle gereksinimler ve ihtiyaçlar da farklı olmakta. En önemli ihtiyaçlardan biri arkadaşlarıyla bir araya gelmek, ancak yasak nedeniyle arkadaşlarıyla görüşememeleri ve aile ile bu kadar iç içe olmaları gençlerin hoşnut olmayacağı bir durum. Üstelik içinde bulundukları dönem itibarıyla gençler karşı karşıya olduğumuz tehlikeyi küçümseme eğiliminde olabilir, başlarına hiçbir şey gelmeyeceğini ve bu hastalığa asla yakalanmayacaklarını düşünebilirler. Bu süreçte uygun bilimsel verileri ergen-gençlerle paylaşmak, okumalarını sağlamak kendilerine ayrı bir birey olarak değer verildiğini hissettirerek daha uyumlu ve salgın karşısında daha uygun tepkiler vermesini sağlayabilir.
Çocukları ve gençleri pandeminin yarattığı kaygıdan uzak tutmanın yolları neler olabilir? Hem onlara hem de ailelere bu olağanüstü günleri ruhsal açıdan sağlıklı atlatabilmeleri için neler tavsiye edersiniz?
Belirsiz ve sıkıntılı bir dönemden geçtiğimiz bu günlerde kaygılanmak ve korkmak son derece insani duygulardır. Öncelikle bir çocuğun, gencin veya yetişkinin hiç kaygılanmaması yaşamla bağdaşmaz, çünkü kararında bir kaygı aslında yaşamı sürdüren ve bireyi koruyan en önemli duygulardan biridir. Salgın gibi insan hayatını tehdit eden durumlarda az olması gerekli önlemleri almamızı engellerken, fazla olması ise stresle baş etme mekanizmalarını bozarak bağışıklık sistemimizi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle kaygıdan uzak tutmaktan ziyade kaygıyla baş etmeyi öğretmek çocuklar için daha faydalı bir yaklaşım olacaktır.
Aslında en önemli şey anne babaların kendi kaygılarını yönetebilmeleridir. Anne babaların kendi kaygılarını kontrol etmenin gerekli olduğunu elbette bilirler ancak yaşama geçirmekte zorlanabilirler. Bu yüzden gerek çocukların gerek yetişkinlerin bilmesi gereken kaygı ve korkunun, hastalıkla ilgili olumsuz düşünce ve öngörülerin, bizi korumak için böyle zamanlarda önlem almamızı sağlamaya çalışan beynimiz tarafından üretildiğini, beynimizin işinin bizi korumak için düşünce ve duygular üretmek olduğunu anlamak ve çocuklara anlayabileceği dilde anlatmaktır. Kaygıyla baş etmede en önemli diğer bir nokta kişinin karşı karşıya bulunduğu riskin boyutlarını net olarak belirleyip, kontrolü dâhilinde yapabileceklerini uygulamaya çalışmasıdır. Bunun da en iyi yolu doğru kaynaktan bilgi almak, spekülatif açıklamalardan uzak durmaktır.
Anne baba doğru bilgilenip kendisinin ve çocuklarının karşı karşıya olduğu riskleri ve yapması gerekenleri netleştirmesi, çocukların haberleri izleme süresini sınırlı tutması, korkutucu görüntüler içeren videolar ve görsellerden uzak tutması, rutinler oluşturması kaygıları azaltabilir.
Dernek olarak Masal Pandemisi adında bir proje başlattınız. Bu projenin detaylarını sizden öğrenmek isteriz. Neleri kapsıyor, nasıl işliyor, hangi amaçlarla yola çıkıldı ve ne kadar sürecek?
Projedeki temel amacımız; fiziksel olarak uzaklaşmanın zorunlu olduğu bu dönemde, başta ebeveynlerinden ayrı kalmak zorunda kalan çocuklar olmak üzere toplumun her kesiminin ruhsal dayanıklılığını arttırmak, toplumsal dayanışmaya model olmaktır. Bu temel amaca hizmet etmesi için ilk olarak bu süreçte evine gidemeyen sağlık çalışanları, eczacı, kurye, inşaat işçisi gibi kişilerin çocuklarının eski rutinlerini sürdürebilmesi için uykuya geçerken alışık olduğu masalı onların sesinden dinleyerek uyuması, büyükanne, büyükbabaların, yakın akraba ve yakın çevrenin torununa, yeğenine “masal/hikaye” okuyup paylaşarak, sosyal bağları güçlü tutmayı sağlamasını istiyoruz. Örneğin; çocuğun babaannesi torununa bir masal okuyup bunu da videoya çekip çocuğun ailesine gönderebilir ve gece yatmadan önce bu gece babaannenin ona bir sürpriz yaptığı ve bu gece masalı onun okuyacağı şeklinde çocukla paylaşabilir. En çok etki yapacağı çocuklar ve yaş almış büyüklerimize bir ilişki modeli sunmak, duygusal yakınlığı sürdürebilme becerisine örnek olacak bir akım oluşturmak istedik.
İkinci olarak da yaş almış saygıdeğer büyüklerimiz, yaşla birlikte kısıtlanmış hayatları sokağa çıkma engeliyle daha da zorlayıcı hale gelmiş, kendilerini koruyabilmek için yaşam kaynakları torunlarından ayrı düşmüştür. Benzer şekilde çocuklarını korumak için evine gidemeyen birçok anne baba çocuğunun yanında olamamaktan kendisini çaresiz ve kaygılı hissetmektedir. Karantina öncesi hayatın doğal akışı içinde çocuklarıyla, torunlarıyla yaptıkları paylaşımları bu yolla yapabilmek onlara da çok iyi gelecek, yatmadan önce bir masal okuyarak belirsizlikler içinde bir rutin oluşturacak, hayatlarının bir noktasını kontrol edebilmelerini sağlayacak, kaygı ve çaresizlik duygularını yatıştıracaklardır.
Bu iki hedefimizin toplumda karşılık bulması ve topluma rol model olma açısından tanınmış kişiler/sanatçılar ve bilim insanları masal/hikaye okuyarak bizlere destek oldular. Projeye katkı sunan sanatçılara, bilim insanlarına ve evine gidemeyen sağlık çalışanlarına çok teşekkür ediyoruz ama burada Cengiz BOZKURT’un adını anarak özel teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kendisi bize ilk kitabı okuyan ve bu projenin olabileceğine inandıran sanatçımızdı.
Masal dinlemek, aile bireyleriyle bir araya gelerek sohbet etmek çocukların ruhsal gelişiminde bilgisayarda vakit geçirmeye kıyasla nasıl bir etki yaratıyor?
Başta okul öncesi dönem olmak üzere çocuklar duygusal, bilişsel ve sosyal açıdan gelişim halindedirler. Bu gelişimin güçlü ve sağlıklı olabilmesi için yaşamlarının uygun araçlarla bezenmesi doğru uyaranlar verilmesi önemlidir. Çalımalar bebeklikten itibaren okunan kitapların veya yaş ve gelişime uygun anlatılan masalların çocukların kelime hazinesini zenginleştirdiği, dili daha etkili kullanmasını sağladığı, çocuğun dinleme ve dinlediklerini ifade etme becerisini geliştirdiği, değerler oluşturmasına katkı sağladığı, içinde bulunduğu toplum ve kültür açısından farkındalık kazanmasını sağlar.
Bu süreçte özel gereksinimi olan çocuklar için hangi önlemlerin alınması gerektiğini düşünüyorsunuz? Bu konuya özel çalışmalarınız var mı?
Özel gereksinimi olan ve özel eğitim, fizik terapi gereksinimi olan çocukların bu süreçte özel eğitim ve fizik tedavi uygulamaları aksadı. Aileler bu nedenle oldukça endişeli ve kaygılı. Ancak önceliğimiz de değişti. Pandemi sırasındaki önceliğimiz hastalığa yakalanmamak, hastalığın yayılımını yavaşlatmak ve hatta hayatta kalmak. Bunun için çocuğun ihtiyaçlarına uygun tedbirler almakta fayda var. Özel eğitimcilerden evde uygulanabilecek aktiviteleri ailelerin öğrenmeleri ve bunları evde uygulamaya devam etmeye çalışmaları önemlidir. Ayrıca bu konularda eğiticilerden çevirimiçi-online destek alabilirler. Özellikle özel eğitim gereksinimi olan çocuklardan 0-6 yaş arasında bulunanlar için özel eğitim çok daha önem arz eder. Çünkü bu dönem müdahalelerin daha etkili olduğu, beynin kendini çok daha iyi toparlayabildiği bir dönemdir. O yüzden yukarıda bahsedildiği gibi özel eğitim öğretmenlerinizden evde yapılabilecekler ve uygun uyaranlar vermek konusunda bilgilendirme istenmelidir.
Ayrıca aileler özel gereksinimli çocuklarıyla ilgili zorlandıklarında çocuk ve ergen psikiyatri uzmanlarının gönüllü olarak destek verdiği Sağlık Bakanlığı tarafından geliştirilen ‘Özel Çocuklar Destek Programı’ndan online bağlanarak destek alabilirler
Dernek bünyenizde salgın günleri özelinde Psikososyal ve Ruhsal Destek Rehberi hazırlandı. Bu rehberin içeriğinde öne çıkan başlıklar nelerdi ?
“Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği” tarafından hazırlanan Covid-19 salgını sırasında çocukların, gençlerin ve ailelerin ruh sağlığını desteklemenin yanı sıra, baş etme becerilerini, psikolojik iyilik hali ve dayanıklıklarını arttırmak amacıyla oluşturulmuştur. Rehberde gelişimsel dönemlere özgü yaklaşımları, evde kalma ve uzaktan eğitim süreci, çocuklarla koronavirus hakkında konuşurken nelere dikkat edilmesi gerektiği, özel gereksinimli çocuklar, teknoloji kullanımı ve kaygıyla baş etmede kullanılabilecek temel yolları kapsamaktadır.
Çocuklar ve gençlerin ev içi yaşamında, aile bireyleriyle ilişkilerinde, uzaktan eğitimin getirdiği yeni şartlara uyumda en çok nelere dikkat edilmeli?
Salgın nedeniyle olağan yaşamın askıya alınması, aile içi ve dışı rutinlerin bozulması, okula gidememek, yeni düzenlemeler çocukların ruhsal açıdan zorlayabilir. Uzaktan eğitimle değişen yeni ev düzenine hemen alışmakta zorluk yaşayan çocuklar olabilir. Zaman tanımak gerekir. Mükemmeliyetçi bir yaklaşımdan da uzak durulmalıdır. Bu süreç koşullara ve ihtiyaçlara göre esneklik gerektirir. Neye ihtiyaç duyduklarını sormaktan ve uygulanması mümkün öneriler ise yerine getirmekten çekinmeyin. Bu durumun geçici bir süreç olduğunu hatırlatın. Dersin başına oturmakta direnen, bunun gerçek bir ders olmadığını söyleyen çocuklara önemli bir nedenle derslerin bir süre böyle yapılacağını, bunun gerçekten okul olduğunu ve ciddiye alınması gerektiğini uygun bir dille ve yaşına uygun olarak anlatın. Çocuklar rutinleri severler. Bu nedenle, hafta içi-hafta sonu akışını bozmamaya özen gösterin. Hafta sonunda çocuğunuzun kendi başına veya hep birlikte yapabileceğiniz, bu yeni düzene uygun keyifli faaliyetler planlayabilirsiniz. Uzaktan eğitim sırasında mümkün olduğunca sessiz bir ortam ve dersi dinlemelerini sağlayacak fiziksel koşulları sağlayın ve sınırları netleştirin. Bu süreçte “Çok sıkıldım, seyretmek istemiyorum” diyebilirler, ancak çocukların da hakları olduğu kadar sorumlulukları uygulaması gerektiğini de hatırlatın ve neden o anda izin veremeyeceğinizi açıklayın.
Ailece yapılacak aktiviteler de ruh sağlığımızı korumak için çok yararlı olabilir. Anne babayla oyun oynamak, egzersiz yapmak, resim yapmak, kitap okumak ya da birlikte yemek hazırlamak gibi aktiviteler çocuklarımızın kaygıdan uzak kalmasına ve anı yaşamalarına yardımcı olabilir.
Bu dönemde anne babanın çocuklarındaki değişikliklere ani tepkiler vermemesi ve “normal zamanlara” göre daha anlayışlı davranması gerekmektedir. Bir diğer önemli nokta bu hassas dönemde çocuklarımızı fazla eleştirmekten kaçınmamız gerektiğidir. Hepimiz için zorlu olan bu dönemde “olumsuza değil olumluya dikkatimiz yöneltmek” gereklidir. Çocuklarımızın olumsuz yaptıklarını görmezden gelmeye çalışmak ya da kısaca uyarıp konuyu uzatmamak gerekirken, yaptıkları olumlu davranışı anında ve çok abartmadan takdir etmek en doğru yol olacaktır. Rutinlerin oluşturulmasının, günlük hayatın koşullar elverdiğince sürdürülebilmesi anlaşılacağı üzere önemlidir fakat unutulmamalıdır ki, bu rutinler ve aktiviteler her birey için ve her aile için farklı farklı olabilir.
Koronavirüs salgınıyla ilgili çocukları nasıl bilgilendirmeliyiz? Ne kadarını bilmeliler ve bu bilgileri onlarla nasıl paylaşmalıyız?
Öncelikli olarak çocuklara kendilerini rahat ifade edebilecekleri bir ortam sağlamakta fayda vardır. En doğrusu çocuklarla ve ergenlerle sadece doğruları konuşmalı, korona virüs salgını ve yapmamız gerekenleri kısa ve anlaşılabilir şekilde belirtmeliyiz. Olumlu çerçeveleme, olayların iyi yanlarını vurgulamak önemlidir ama sorulara açık ve dürüst bir şekilde yanıt vermek en doğrusudur. Çünkü çocuklar yaşları ne olursa olsun bir şeylerin gizlendiğini eninde sonunda anlarlar ya da bir şekilde öğrenirler. Seçtiğiniz sözler ve ifadeler çocuğun yaş, dil ve gelişimsel düzeyine uygun olmalıdır.
Onların ne bildiğini ve düşündüğünü öğrenip onlara doğru bilgiyi aktarmalıyız. Çocuklarımızın bizimle rahatça konuşabileceklerini, soru sorabileceklerini bilmelerini sağlamalı ve rahat bir sohbet ortamı sunmalıyız. Ayrıca istemedikleri ve hazır hissetmedikleri sürece konuşmaya da zorlamamalıyız. Altı yaşından küçük çocukların durum konusunda zaten bilgileri yoksa özellikle konuyu açıp bilgilendirmek gereksiz kaygılanmalarına neden olabilir.
Son olarak bu olağanüstü koşullarda ruh sağlığımızı korumak için yaş ayırt etmeksizin hepimize neler söylersiniz?
Bizim neslimizin bugüne kadar hiç yaşamadığı kadar büyük ve küresel boyutta, evrensel bir kriz ile karşı karşıyayız. Hem hastalığın yarattığı kaygılar, hem normal düzenin bozulması, hem de sürecin belirsizliği çocuklarda endişe ve kaygılarını artırabilir ve ruhsal açıdan riskli bir hale getirebilir. Pandemi sürecinde bu rahatsızlığın ortaya çıkışı, bu hastalığa yakalananlar, yaşlılar için uygun olmayan, suçlayıcı, damgalayıcı, toplumu kutuplaştırmaya iten, küçükleri korkutan ifadeler de çocuklar üzerinde olumsuz etki yaratmış olabilir. Öncelikli olarak bu rahatsızlığa yakalanmanın kimsenin suçu olmadığı, kimsenin isteyerek bu hastalığa yakalanmadığı, isteyerek kimseyi hasta etmediği saklanması veya utanılması gereken bir durum olmadığı mesajı çocuklara verilmelidir. Hastaların veya yaşlıların neden ayrı tutulduğu, çocukların neden evde kalması gerektiği bilimsel ve doğru bilgiler çocuklara yaşlarına uygun bir biçimde anlatılmalıdır.
Ayrıca bizi sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz
Twitter hesabımız: @cogepderTR
İnstagram hesabımız: @cogepder
https://www.youtube.com/channel/UC4oYKPTYAR8g3d74QVoOKdA
www.cogepder.org.tr/index.php/tr/
Bizi Takip Edin