Avusturya’nın İlk Tasarruf Bankasından Orta ve Doğu Avrupa’da Bir Sivil Toplum Atölyesine: ERSTE Vakfı
Sosyal inovasyon, çağdaş kültür, Avrupa uyumu ve demokrasi temaları üzerine yoğunlaşan ERSTE Vakfı'nın sosyal inovasyon sorumlusu Nicole Traxler ile sivil toplum alanında, öncelikli olarak Orta ve Doğu Avrupa bağlamında faaliyet gösteren vakfın tarihi ve aktiviteleri üzerine söyleştik.
ERSTE Vakfı 2003 yılında kuruldu, ancak kökenleri 19. yüzyıla kadar uzanıyor. Bize hikayenizi anlatabilir misiniz? Tasarruf bankası birliği mirasını vakfın şu anki çalışmalarına ne gibi bir katkısı oldu?
Tasarruf bankaları kendi zamanlarının sosyal işletmeleri olmuştur. 1819’da bazı Viyanalı vatandaşlar, sıradan insanların geleceğe yönelik hazırlık yapabilmeleri, kendileri ve aileleri için güvenli, bağımsız bir geçim sağlayabilmeleri amacıyla için özel bir dernek kurdu. Fikir, sosyal bir sorunu çözmekti. Banka, fakir bir mahallenin adanmış gönüllüleri tarafından yönetiliyordu. Yenilikçi ve tabii ki sürdürülebilirdi. “Erste oesterreichische Spar-Casse” olarak adlandırıldı ve başlangıçta bir hayır kurumu olarak tasarlanan, “Avusturya’nın ilk tasarruf bankası” idi. İnsanların, kendi güçleriyle, toplumun aktif üyeleri olmalarına yardımcı olan temel strateji, bugün dünya çapında kalkınma, iş birliği ve toplum desteği konusunda köklü bir uygulamadır. Amaç, yalnızca kısa vadede semptomları hafifleten hayırsever bağışlar yapmak yerine, ilgili kişilerin yerel olarak organize ettiği ‘kendi kendini sürdürebilen’ yapılar oluşturmaktır. ERSTE Vakfı, 2003 yılında Erste Österreichische Spar-Casse’den gelişti. İlk tasarruf bankası fikrinin tarihsel kökenlerini bugün sivil toplum taahhüdümüz için değerli bir rol model ve ilham kaynağı olarak görüyoruz. Erste Group ana hissedarı olarak, kâr paylarımızın bir kısmını bankanın -borsada işlem gören- bu kârı elde ettiği topluma yeniden yatırım olarak döndürüyoruz. Ayrıca banka, müşterilerinin finansal sağlığına dikkat eden, sürdürülebilir bir yaklaşıma sahip.
ERSTE Vakfı kendisini “fikirler ve yenilikçilik için yaratıcı bir atölye, geleceğin konuları için, ağlarla stratejik iş birliği yoluyla etkinliğini artıran, bir laboratuvar,” olarak sunuyor. Bu işlevi nasıl yerine getiriyorsunuz? Hangi faaliyetlerle?
Yaratıcı atölye bir metafor değil, gerçek. Dört yıl önce “ERSTE Vakfı Çalışma Masası” nı icat ettik. Bu, tesislerimizde uzun bir masada düzenli bir toplanarak, fikirleri, düşünceleri ve projeleri “taslaklar/teklifler” şeklinde paylaşma fırsatı. ERSTE Vakfı çalışanları, ortakları ve uzmanlar girdiyi tartışmaya ve böylece çalışmalarımız için önemli bir ivme oluşturmaya davet edilir. Ağımızdaki bilgi ve fikir alışverişini kolaylaştırıyoruz ve ilham vermek istiyoruz. Geçen yıl ERSTE Vakfı hem kuruluşunun hem de tasarruf bankası fikrinin Avusturya’daki 200. yılını kutladı. Bunu birçok parlak zihni bir araya getiren 4 etkinlikten oluşan bir seri organize etme fırsatı olarak kullandık. Bu Dönüm Noktası Görüşmeleri (The Tipping Point Talks) için ERSTE Vakfı, dünyanın dört bir yanından ünlü düşünürleri, bilim insanlarını ve öncüleri düşüncelerini yansıtmaya, birbirlerine ve sivil toplum temsilcilerine ağımız üzerinden ilham vermeye davet etti. Faaliyetlerimiz sosyal inovasyon, finansal sağlık, Avrupa demokrasisi ve çağdaş kültüre odaklanmaktadır. Toplumumuzu daha iyi hale getirmeye kararlı olanları destekliyoruz. Yeni dijital yaklaşımların geliştirilmesine, STK’ların kapasite geliştirme ve örgütsel gelişimine ve sosyal işletmeler için sürdürülebilir bir ekosisteme yatırım yapıyoruz.
Zamanımızın sosyal zorluklarına aktif olarak değinen insanları güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca finansal okuryazarlığın yaşam okuryazarlığı olduğuna inanıyoruz.
Herkes finansal bağımsızlığa kavuşmak, haysiyet ve refah içinde yaşamak ister. Bu hedeflere ulaşmak için paranın nasıl ele alınacağına dair sağlam bir anlayışa ihtiyacımız var. Herkesin bu bilgiye erişimi olmalıdır. Genç ve yaşlılara finansal okuryazarlıklarını artırmalarını, finansal olarak zor durumdaki kişilerin hareket etme becerilerini yeniden kazanmalarını ve böylece kişisel özgürlüklerini geri kazanmalarını sağlayacak araçlar geliştiriyoruz. Ayrıca Avrupa fikrinin uğruna savaşmaya değer bir fikir olduğuna inanıyoruz. En iyi beyinleri ve siyasi karar vericileri bir araya getirmeyi, kamu yararına birinci sınıf gazeteciliği teşvik etmeyi ve esnek, demokratik, birleşik bir Avrupa hakkındaki tartışmayı şekillendirmeye yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Son olarak: kültür kimliğimizin merkezi bir parçasıdır. Her toplumun, geçmişin düşünüldüğü, şimdinin eleştirildiği ve geleceğin hayal edildiği bir laboratuvar olarak, kültüre ihtiyacı vardır. Kültür, Doğu Avrupa toplumlarındaki kompleks kimlikleri güçlendirir. Bu nedenle, Doğu Avrupa’nın yakın geçmişindeki önemli sanatsal uygulamaları araştırmak istiyoruz. Muhalif tarihin kültürel mirası güvence altına alınmalı ve uluslararası bir izleyici kitlesine erişilebilir olmalıdır. Sanatçıların üretimleri için (özgür) alanlara, teorisyenlerin uluslararası tanınırlığa ihtiyacı vardır ve hem çalışma hem de yorumlama erişilebilir olmalıdır.
2019 yılında Türkiye’de de ilk kez gerçekleşen Sosyal Etki Ödülü adlı projenin en büyük destekçisi sizsiniz. ERSTE Vakfı nasıl bu projenin parçası oldu hangi yollarla projeyi desteklemeye devam ediyor?
ERSTE Vakfı, başlangıcından beri Sosyal Etki Ödülü’nü destekledi. Yaklaşık 10 yıl önce Avusturya’da sosyal girişimcilik alanı çoğunlukla mevcut değildi ve sosyal problemleri çözmek için iş yaklaşımlarını kullanma kavramı yeniydi. Viyana Ekonomi ve İşletme Üniversitesi, gençleri bir değişiklik yapmaya teşvik etme konseptini geliştirdi. Proje, karşılaştıkları sosyal sorunlara ilişkin farkındalıklarını artırdı, bu sorunları çözebilecekleri süreçler ve araçlarla destekledi. Sosyal sorunlara sürdürülebilir çözümlerin güçlendirilmesi ve geliştirilmesine yönelik bu yaklaşım kuruluş tarihimize yakındı, özellikle Orta ve Doğu Avrupa bölgesinde de buna çok ihtiyaç olduğunu gördük. Bu nedenle, projeyi birleştirdik ve bu bölgeye yayılmasını destekledik. O zamandan beri Sosyal Etki Ödülü daha da gelişti. Bugün Avrupa, Afrika ve Asya’da 15’ten fazla ülkede uygulanmaktadır. Tüm bu ülkelerdeki gençleri harekete geçmeye teşvik ediyor ve onları uluslararası bir akran, uzman ve destekçi topluluğuna bağlıyor. Bu, bir sosyal girişim başlatmak ve işletmek için ihtiyaç duyulan motivasyonu ve azmi artırır. Sosyal Etki Ödülü desteğiyle başlayan birçok proje, girişim ve başarılı teşebbüs gördük. Örneğin, savunuculuk çalışmalarıyla birlikte evsizlerin gözünden turlar ve deneyimler sunan Çek sosyal girişimi Pragulic veya Romanya’ya sosyal süpermarketler konseptini tanıtan Somaro. Bunlar ve diğer örnekler ilham kitabında bulabilirsiniz. Mevcut sorunlara, sektörün ve toplumun ilerlemesinde önemli olduğuna inandığımız, yeni çözümler sunuyor.
erstestiftung.org Hırvatistan’daki doğalgaz meselesinden Macaristan’daki sanat özgürlüğü ve sansüre kadar sivil toplumun seslerini ve fikirlerini aktarıyor. ERSTE Vakfı “sivil toplum” terimini ve sınırlarını nasıl tanımlar?
erstestiftung.org dergisi, Orta ve Doğu Avrupa’da klasik medyada sosyal veya kültürel konularda farkındalık yaratmanın gittikçe zorlaştığı gerçeğine bir tepkiydi. Bu yüzden içerik için kendi platformumuzu oluşturmaya karar verdik. Orta ve Doğu Avrupa medyasından ve diğer medyadan faaliyet alanlarımızdaki konuları kapsayan makaleleri tercüme ediyor ve paylaşıyoruz. Hırvatistan’daki fosil enerji makalesi gibi, finanse ettiğimiz bir dernekten çıkan araştırmacı gazetecilik parçaları, Polonya’da yönetişim hakkında bir düşünce kuruluşunun video analizi, kültürel olaylar veya Doğu Avrupa’daki demografik gelişmeler üzerine raporlar izleyicilerimiz için aynı derecede ilgi çekici. Sivil toplum tanımı gereği vatandaşların katılımıdır. Sivil toplum kuruluşlarında olduğu gibi organize şekilde olabilir veya aile ve mahalle yardımı, aktivizm, sosyal hareketler gibi organize olmamış şekillerde de olabilir. Ve sivil toplumun farklı tonları var. “Sivil toplumun karanlık yüzü” dediğimiz şeyi unutmaya eğilimliyiz. Nefret ve şüphe yaratan ve insan haklarını göz ardı eden bu parçaları temsil eder. Son zamanlarda, 4 Orta ve Doğu Avrupa ülkesinde “sivil toplum” ve “Avrupa Birliği” kavramlarının nasıl görüldüğünü öğrenmek için bir çalışma başlattık. Yöntem, açık internet forum tartışmalarında sosyal dinlemeydi. İnsanların çoğunluğunun STK’ları ve sivil toplum aktivistlerini yabancı güçler tarafından finanse edildiği ve manipüle edildiğini düşündüğünü gördük. Sadece sivil toplum örgütleri ile kişisel temasta bulunan kişiler sivil toplum hakkında olumlu düşüncelere sahipti. Ayrıca bize “sivil toplumumuzun” sınırlarının, yani içinde faaliyet gösterdiğimiz ve ulaşamadığımız balonlar-çoğu durumda hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığımız- net bir resmini verdi.
Bizi Takip Edin