Tutuklu Yargılananların Serbest Bırakılması için Çağrı
Ulusal ve uluslararası 37 hak savunucu kurum, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na COVID-19 salgınının yarattığı tehlikelerin azaltılması ve hapishanelerde orantısız izolasyon uygulamalarına başvurulmaması adına tutuklu yargılanmanın sona erdirilmesi çağrısında bulundu.
Yayınlanan ortak açıklamada, geçen hafta Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulduğu ve teklifin 15 Nisan 2020’de yasalaşarak yürürlüğe girmesi ile birlikte hükümlü bulunan kişi sayısının neredeyse üçte bir oranında azalmasının önünün açıldığı hatırlatıldı. Yasa değişikliğinin ayrım gözetmeden daha geniş bir çerçevede uygulanmamasının ve risk altındaki özellikle de yaşlı, altta yatan başka hastalığı veya rahatsızlığı bulunan kişileri kapsamamasının hayal kırıklığı yarattığı vurgulanan açıklamada, “Bu yasa değişikliği sadece hükümlüleri kapsadığından, bir başka gruba, tutuklu yargılanmakta olan binlerce insana dikkat çekmek istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 13. Maddesi ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. Maddesi soruşturma aşamasında tutuklama yerine adli kontrole öncelik verilmesi gerektiğini açıkça belirtir. Benzer bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının da açıklık getirdiği uluslararası insan hakları standartlarına göre, masumiyet karinesi ve özgürlük ve güvenlik hakkına dayanarak, tutuklu yargılanmaya son çare olarak başvurulmalıdır. İçinde bulunduğumuz durumda bu argüman acil olarak değerlendirilmelidir. Adalet Bakanlığı verilerine göre cezaevlerindeki kişilerin yaklaşık %43’ü tutuklu yargılanmaktadır. Bu veri dikkate alındığında tutuklu yargılananların sayısının azaltılması salgın riskini hafifletmeye önemli bir katkı sağlayabilir.” Denildi.
COVID-19 şartları göz önüne alındığında yaşam hakkı da dahil olmak üzere ortaya çıkabilecek her türlü riskin göz önüne alınarak değerlendirilmesi ve uygulanması, savcılıklar tarafından verilecek tutuklama sevk taleplerinin sona erdirilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, “Buna karşın tutuklama kararlarının verilmeye devam ediyor olması birçok riski beraberinde getirmektedir. Tutukluluğa sevk ve tutukluluk kararlarında gerek Savcılık tarafından gerek Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından tutuklamaya alternatif olarak düzenlenen adli kontrol hükümlerinin uygulanması içinden geçtiğimiz süreç itibariyle elzemdir ve hayati bir öneme sahiptir. Nitekim Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre içinde bulunduğumuz hafta itibariyle cezaevlerinde bulunan kişiler COVID-19 salgını nedeniyle yaşamlarını yitirmeye başlamışlardır. Bu durum cezaevlerinde salgının ortaya çıktığının belirtisidir ve maalesef tablonun giderek daha kötü bir hal alacağının göstergesidir.” ifadelerine yer verildi.
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) pandemiye karşı önlemler alarak duruşma erteleme de dahil bazı yetkileri mahkemelere devrettiği de vurgulanan açıklamada, “Tutuklu işleri bu erteleme kapsamında yer almasa dahi, duruşma tarihine kadar geçecek süre hala tutukluların yaşam haklarının karşı karşıya olduğu pandemi kaynaklı riskleri artırma tehlikesi taşımaktadır. Bu perspektiften bakıldığında, tutuklu yargılamalarda duruşma günü beklenmeksizin tutuk incelemesi yapılması ve tutuklama yerine alternatif uygulamaların yürürlüğe sokulması büyük önem taşımaktadır. Adil yargılanma hakkı ve ayrımcılık yasağı ilkesi uyarınca, Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamelenin veya Cezanın Önlenmesi Komitesi (CPT) çağrılarında belirtildiği gibi, hakimlerin ellerinden geldiğince “özgürlükten mahrumiyete alternatifler bulmaları… Yetkili makamların tutuklu yargılama alternatiflerini değerlendirmeleri…”[8] çağrısında bulunuyoruz. Biz, aşağıda imzası olanlar, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yerel mahkemelere uluslararası hukuka uygun bir biçimde, prensip olarak tutuklu yargılamadan kaçınılması yönünde yol göstermesi çağrısında bulunuyoruz. Bu, risklerin ve yaşam hakkı ihlallerinin önüne geçilmesi gereken pandemi koşullarında daha da önemli hale gelmiş genel bir prensiptir.” Deniliyor.
İmzacı Kurumlar
Albanian Helsinki Committee (Arnavutluk)
- Amnesty International Netherlands (Hollanda)
- Bulgarian Helsinki Committee (Bulgaristan)
- Center for Civil Liberties (Ukrayna)
- Center for the Development of Democracy and Human Rights (Rusya)
- Centre on Drug Policy Evaluation
- Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği
- Civil Rights Defenders
- Eşit Haklar İçin İzleme Derneği
- Fair Trials
- Hakikat Adalet Hafıza Merkezi
- Helsinki Citizens’ Assembly – Vanadzor (Ermenistan)
- Helsinki Foundation for Human Rights (Polonya)
- Human rights Center “Viasna” (Belarus)
- Human Rights Center ZMINA (Ukrayna)
- Human Rights Monitoring Institute (Litvanya)
- Instituto RIA (Meksika)
- International Drug Policy Consortium
- Kazakhstan International Bureau for Human Rights and the Rule of Law
- Legal Policy Research Centre (Kazakistan)
- Medya ve Hukuk Araştırmaları Derneği
- Netherlands Helsinki Committee (Hollanda)
- Promo-LEX Association (Moldova)
- Public Association Dignity (Kazakistan)
- Public Verdict Foundation (Rusya)
- Punto24 Bağımsız Gazetecilik Derneği (P24)
- Research Institute on Turkey
- Sivil Alan Araştırmaları Derneği
- Swedish OSCE Network (İsveç)
- The Barys Zvozskau Belarusian Human Rights House (Belarus)
- The Human Rights Movemet: Bir Duino (Kırgızistan)
- Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı
- Türkiye-Almanya Kültür Forumu
- World Organisation against Torture – OMCT
- Yaşam Bellek Özgürlük Derneği
- Youth RISE
- Yurttaşlık Derneği
Bildirinin tamamını okumak için tıklayınız.
Bizi Takip Edin