“Sivil Toplum Koordineli Çalışmalı, Bilgi Paylaşmalı: Az Maliyetle Çok İş Mümkün!”
Sivil Toplumun Öncüleri dosyamızda bu hafta konuğumuz Gönüllüler Hareketi Başkanı İbrahim Ceylan… Gönüllüler Hareketi, bünyesinde farklı STK'ları bulunduran ve ana faaliyet konusu olarak Afrika'ya sağlık yardımı örgütleyen bir oluşum. İbrahim Ceylan, insani yardım ve sağlık alanındaki sivil toplumun koordineli çalışması ve bilgi paylaşmasının önemine işaret ederek, "Az maliyetle çok iş mümkün" diyor.
Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Amatör ruhla profesyonel iş yapıyoruz. İş insanı olmam bana avantaj sağlıyor ama tabii gönüllük ön planda. Bu işi bir bedel karşılığı yapmıyorsanız gönüllüsünüz. Hiçbir zaman maddi beklenti kaygısı ile yapmadım. Gönüllüler Hareketi’nin başkanıyım. Yaklaşık 15 senedir buna başkanlık ediyorum.
Sivil alana neden yer almak istediniz?
Aileden gelen bir vakıf kültürümüz var. 47 yıldır ticaretle uğraşıyorum. Rahmetli Özal bizi yurt dışına açılmaya teşvik etti. 1999 depremi ve Açe tecrübelerin birikiminden sonra, Afrika’da bulunmayı tercih ettik. Afrika’ya gidince her konuda ihtiyaç olduğunu gördük. Afrika’da neye elinizi atsanız, orada çaresizlik ve yokluk var. 2005 yılında Afrika’da bir ülke seçerek, oraya sağlık yardımı götürmek istedik ve Nijer’de karar kıldık.
Gönüllüler Hareketi Çok Paydaşlı Bir Oluşum
Gönüllüler Hareketi’nin faaliyetlerinden bahseder misiniz?
Gönüllüler Hareketi kamu kurumları destekli ve çok paydaşlı bir gönüllü hareket. 2005 yılından bu yana Nijer’e sağlık yardımı götürüyoruz. Bunu kendi başınıza ücretini ödeyerek özel hastane doktorları ile karşılayamazsınız. Burada gönüllük esas. Sağlıkçılar “mesleğimizin zekatını vermemiz gerekir” diye düşünüyorlar. Gönüllü olan sağlıkçıları götürüyoruz. Özel hastaneler minimum sayıda sağlıkçı istihdam ettiğinden, biz devlet hastanelerinden doktorları Afrika’ya götürebiliyoruz. Her yıl 15 günlük seyahatler ve devletin desteği ile gönüllük faaliyetlerini yürütüyoruz. Sağlık Bakanlığı, kamuda çalışan doktorları görevlendiriyor. Gönüllü gelen bir doktor, ücretli izne çıkmış gibi, yıllık iznini harcamadan, maaşı devam edecek şekilde ancak harcırah almadan, bizimle Nijer’e geliyorlar. 15 günün sonunda, gün başına yapılan operasyon sayısıyla, Gönüllüler Hareketi olarak 8 senedir dünya birincisiyiz. Bunda kamunun desteği ve hareketi çok paydaşla yürütmenin başarısı. Bu bir örnek proje; 15 yıldan beri devam ediyor. Hem dünyada ve Türkiye’de örnek olmasını istiyoruz. TİKA’nın Afrika’ya yardım bütçesi var. Onun desteğini alıyoruz. Doktorların yol masraflarını, Türk Hava Yolları (THY) ek ücret almadan karşılıyor.
Gönüllüler Hareketi’nin misyonu nedir?
Bir kere doğru ve şeffaf bir şey yapıyorsanız, insanlar sizi buluyor. İnsanların görüşlerine bakmadan bir araya getirmek ve insanlara faydalı olmak… Buna her yerde ihtiyaç var. Biz Gönüllüler Hareketi’ni dernek olarak kurumsallaştırmadık. Bizim derneğimiz BİSEK ve Kutup Yıldızı. Dernek olmak yerine, üst kimlikle Gönüllüler Hareketi adıyla 2005 yılından bu yana, bir çok dernek ile bir araya gelerek Afrika’ya sağlık yardımı götürmek üzere gidiyoruz. Biz doktorları, liyakatlerine göre seçiyoruz. 26 kez Nijer’e gittik; çoğu kişi ile ilk kez havalanında karşılaşıyoruz. Dini inanç, hayat görüşü her şey farklı olabilir. Biz sadece liyakate bakıyoruz. Sadece, oradaki insanların sağlığına odaklanıyoruz. Biz orada hiçbir broşür, kitap vb dağıtmıyor, siyaset konuşmuyoruz. Sadece işimize odaklanıyoruz. Bu nedenle 15 yıldır sürdürülebilir şekilde devam ediyoruz. Gönüllüler, sadece sağlık hizmetine odaklanıyorlar. Sosyal hayatta bir araya gelmeyecek insanlar, orada karşılaşabiliyorlar. Onun dışında bir ayrışmaya mahal vermemek için baştan itibaren bu uyarıları yapıyoruz. Dönünce de iletişimi sürdürüyoruz. Bu güne dek 9 bin civarında gönüllüyü götürmüşüz.
Neden Nijer’de olmayı tercih ediyorsunuz?
Özellikle Afrika’ya sağlık yardımı yapmayı düşünen bir STK’nın ülke seçmesi lazım. Kısa vadede ve sürekli farklı ülkelere giderseniz bunlar bilinir olmuyor, unutuluyor ve raporlama yapmak da zorlaşıyor. O ülkeyle ilgili sürdürülebilir bir süreç olmuyor. Bu nedenle, bizim Nijer’i seçmemizin nedeni o bölgede, Orta Afrika’da, deniz kıyısına yakın değil, Nijer’in % 80’i çöl, sadece % 3 ekilebilir alan var. Bu nedenle, biz Nijer’i merkez olarak Afrikan’ın ortasında olan en fakir ülke olması sebebiyle seçtik. Genelde STK’lar tüm faaliyetlerini başkentlerde yapıyorlar. Biz başkentlere gitmiyoruz. Zaten sağlık çalışmasını başkentte yapmak anlamlı değil çünkü başkentlerde yeterli sayıda olmasa bile, belli sayıda doktor oluyor ve sağlık yardımında ihtiyaç olmuyor. Biz de bu nedenle Nijer’de başkentten uzak olan ve yakınında hiç hastane olmayan bir bölge seçtik. Oraya yerleşmeye karar verdik. Şu an orada sürekli yaşayan bir Türk ailemiz var. Bölge insanının tedavi için 20 veya 30 doları olmadığı için, ileri seviye hastalıkları var. Ameliyatların ücretini biz ödüyoruz, Sadece o bölgede, 9 bin katarakt yaptık ama bitmiyor, bitiremiyoruz. Artık Afrika’da ve Nijer’de daha kalıcı sağlık hizmeti götürebilmek için orada hastane yapmak istiyoruz.
“Amatör Ruhla, Profesyonel Çalışmak”
Gönüllüler Hareketi’ni bir üst kimlikle 2005 yılından bu yana nasıl sürdürülebilir kıldınız?
Biz amatör ruhla, profesyonel çalışıyoruz. Maddi sıkıntı çekmiyoruz, gücümüzün yettiği kadarını yapıyoruz. Kontrolden çıkmadan, kapasitemiz kadar büyüyerek, etki yaratarak, 3 maaşlı çalışanla Gönüllüler Hareketi’ni yürütüyoruz. Doğrudan gidemediğimiz ülkelere yardım ederken diğer giden derneklerle beraber çalışıyoruz; mesela İdlib’e başak bir dernek aracılığıyla bot satın alıp gönderdik ya da tıbbi cihaz veriyoruz, elimizde fazla malzeme varsa onları diğer STK’lar aracılığıyla veriyoruz. Bir de işlerimizi kurumsal bir bakışla yapıyoruz. Kurumsallığın hem bağışçılara güven hem de STK’larla iyi çalışmak açısından faydaları var. Devlet de sizin çalışmalarınızı, bu sayede ölçülebilir şekilde denetleyebiliyor. Biz, Nijer’e yaptığımız her seyahatten sonra, büyükelçiliğe, Sağlık Bakanlığı’na Dışışleri Bakanlığı’na ve TİKA’ya faaliyetlerimizi rapor olarak sunuyoruz. Bu sayede, sivil toplum faaliyeti kurumsal, ölçülebilir ve denetlenebilir oluyor.
Güvenilir olmak çok önemli. 15 Temmuz sonrası sivil topluma güven kaybı oldu ancak yine de bize yapılan her geçen gün bağışlar artıyor. Başkasının parasını yönetiyorsanız, yürüttüğünüz faaliyetleri görsel olarak da belgeleriyle de bağışçılarınıza sunmanız gerekiyor. Bugüne dek Gönüllüler Hareketi ile 16 farklı dernek geldi, kapımız herkese açık. Derneklere “şu tarihlerde Afrika’ya gitmeyi düşünüyoruz” diye bir çağrı yapıyoruz. Tarihlere uyan ve katılmak isteyen dernekler geliyor. Her defasında farklı dernekler geliyor.
Afrika’da devletin sizi TİKA, Sağlık Bakanlığı ve THY ile desteklemesinin, Türkiye’nin yumuşak gücüne katkı sunmak gibi siyasi bir boyutu var mı?
Var tabii. Tüm Afrika’da ve her ülkede en az 2 Türk derneği var. Bir ülkede büyükleçilik varsa, biz orada iş yapabiliriz. Eskiden Afrika’da Türkiye Büyükelçiliği yoktu. Afrika’da 14 Francofon ülke var ve hala o ülkelerde Fransa’nın çok etkisi var. Böyle ülkelerde faaliyet yürütmek çok kolay değil. Ayrıca, THY bizim projeksiyonumuzu çok artırdı. Doğrudan Afrika ülkelerine gidebilmek, büyümemize katkı sağladı. Sağlık malzemelerini götürmek için bir ülkeye direkt uçabilmek, götürdüğümüz hizmeti artırdı. Çünkü Afrika’da 1 gün bile çok değerli; o bir günde pek çok insanın hayatına dokunabilir, onları tedavi edebilirsiniz.
Türkiye STK’larının Afrika’daki Çalışmaları…
Siz ve sizin gibi STK’lar Türkiye’de ve Afrika’da neyi başardı? Neyi değiştirdi?
Kurumsal dernekler ile bizim gibi gönüllü formatında sivil toplum faaliyeti yürütenler farklı tabii… Biz güzel projelerde, gücümüzün yettiğince çalışıyoruz. Son 10 yıldır Türkiye özellikle Afrika’da ve afet gibi olaylarda Malezya, Endonezya’da kalıcı işler yapıyorlar. Kurumsal olarak sivil toplum faaliyeti yürütünce, Türkiye’nin misyonu açısından mesela Nijer’de bunun karşılığını görüyorsunuz. Nijer Başbakanı bizi çağırıyor görüşlerimize değer veriyorsa, biz bunu Nijer’de Türkiye’nin yaptığı yardımlar ve kazanımlar açısından bir başarı olarak bakıyoruz. Bizi kurum- dernek olarak değil, “Türkler geldi” diye karşılıyorlar. İnsani yardımda Türkiye olarak zaten dünya birincisiyiz. Bunu biz Türkiye’nin başarısı olarak görüyoruz.
Sivil topluma insanların katılmasını tavsiye eder misiniz? Neden?
Sivil toplumla bir kaygısı olan insanlar ilgileniyor; sivil alanda bir başkası için kaygı duyma ve karşılıksız yardım söz konusu. Biz Türkiye olarak olarak, bu konuda zaten çok başarılıyız. Afrika’da sağlık yardımı götüren uluslararası STK’ların tamamına yakını misyonerdir. Bunlar kaynaklarının % 25’ini sahada misyonerliğe harcarlar. Gönüllüler Hareketi olarak biz ise yaptığımız işi doğru yapıyoruz ki 13 senedir kamunun doktorları ile Afrika’ya gidebiliyoruz. Birçok doktor ve hemşire, bizim Afrika ziyaretlerimize katılmak istiyor. Birçok sağlıkçı Afrika’ya gidip insanlar için bir şeyler yapmak istiyor. Bu gibi kaygıları taşıyanlar zaten sivil toplum faaliyetlerine katılıyorlar.
Türkiye’de sivil toplumu eleştirel bir yaklaşımla değerlendirmenizi istesem ne söylersiniz?
“Küçük olsun, benim olsun” anlayışı hayır sahiplerine çok zarar veriyor. Çünkü sivil toplumda bir başkasının alın teri ile kazandığı parayı yönetiyorsunuz. Bir başkasının emanetini harcamak zorundasınız. Birlik olmak zorundayız; fikir alışverişinde bulunmalıyız. Yurt dışında bir ülkeye yardım götürmek istiyorsanız, bir STK olarak bunu yaparsanız daha çok harcama yapmak zorunda kalırsınız. Mesela Nijer’de bir şey yapmak için en az 10 bin harcamanız gerekir. Nijer’de bir hayır faaliyetinde bulunmak isterseniz ve bunu yıllardır orada tecrübe edinmiş bir hareket olarak bize sormuyorsanız vebal altındasınız. Türkiye’de herkes dernek kuruyor ve herkes başkan olmak istiyor. Dernek kurarsınız bu kolay ancak bunu sürdürülebilir yapmanız gerekir. Bunların bir maliyeti var. Bu nedenle STK’lar birbirleriyle koordineli çalışmalı ve aralarında bilgi paylaşmalı. Ama bunu genelde yapmıyorlar. Yapan STK’lar az da olsa var.
Gönüllüler Hareketi içindeki derneklerden biri bir yardım faaliyeti için bir yere gidiyorsa, biz de o derneğe belli bir bütçe veriyoruz ve o STK orada bizi de temsil ediyor. Örneğin Çad’a toplu sünnet toplu için bir STK gidiyorsa, bir pankart hazırlayarak başka bir derneğin faaliyetine biz de katılıyoruz. Bu mali tasarruf yapmamazı sağlıyor. İşbirliği ile daha çok birlikte çalışarak az masrafla çok iş yapabiliriz. Buna çok ihtiyaç var. Türkiye’de STK’lar buna çok hazır değil ama inşallah zamanla olacak.
Gönüllüler Hareketi’nin yeni projeleri var mı? Bahseder misiniz?
Kendi butik hastanemizi yapıyoruz. Afrika’da insan kaynağı konusunda bir sıkıntı var. Bu nedenle, eğitime çok ağırlık veriyoruz. Eğitim alanında ise 6 derslikli atölyeler kuruyoruz. Nijerya sınırda yaşıyorlar çoğunlukla, diğer taraflar çöl. Bu atölyelerde tekstil eğitimleri vereceğiz. Oto tamirciliği gibi meslekleri öğreteceğiz. Bir kız yetimhanesi yapıyoruz. 36 kişilik, zekası yüksek olan kızları yetiştireceğiz. Sürdürülebilir olması için gayret sarf ediyoruz. Çok güzel bir yetimhane yapıyoruz. İlkokulu orada okuyarak, üniversiteyi Türkiye’de okutmayı tasarlıyoruz. Afrika’da kadın çok eziliyor. Okumuş olanlar da devleti idare ediyor. Erkek politikacılara göre kadın siyasetçilerle daha iyi projeler yürütüyoruz.
“Afrika’da Çok Fazla İhtiyaç Var”
Gönüllüler Hareketi Başkanı olarak, size destek vermek isteyenlere ve sivil topluma bir mesajınız ne?
Türkiye’de sağlık çok başarılı bir seviyede. Acilde müdahele, poliniklik hizmeti çok iyi seviyede. Devletin bu masrafın altından kalkması çok zor çünkü tıbbi cihazlar çok pahalı. Tıbbi hizmet de çok pahalı… Afrika’da sağlık yardımına çok ihtiyaç var. Doğuştan katarakt 20 dolar olsa tedavi edilebilir ama 38 yaşına dek hiç gidememiş doktora… Başka bölgelerde bu tip hastalar var. Nijer’de 200 bin idrarını tutamayan kadın hasta var. Onları ameliyat etmemiz lazım. Bu insanların arasında çok genç 13-14 yaşında anneler var, Sahra altında 2 milyon hasta var böyle.. Afrika’da çamurlu su içen insanlar var. Temiz suya çok ihtiyaç var. Su kuyusu yardımları çok önemli. Bizim gibi sağlık hizmeti verecek olan çok az ülke ve kurum var. Kübalılar Afrika’ya geliyor ama onlar konuya siyasi yaklaşıyorlar. Avrupalılar ise daha deneyimsiz sağlıkçıları gönderiyorlar. Afrika’da çok acı çekerek yaşayan insanlar var. Afrika’da yapacak çok şey var ve çok fazla ihtiyaç var. Bunları birinin yapması lazım. Gönüllük Hareketi web sitemizden Gönüllü Formunu doldurup bize destek verebilirler.
Gençlere ne mesaj vermek istersiniz?
Biz yaklaşık 15 senedir Afrikada’yız. Bu işin mutfağında artık gençleri yetiştirmek zorundayız. Bize büyük miktarda bağış yapan gönüllülerimiz var. Biz her seyahatimizde tıp öğrencilerini dahil ediyoruz. Genç Gönüllüler hareketimiz de var, onların da logoları var. Onlara yönelik ayrı çalışmalar yürütüyoruz. Gençliğe önem vermeyen sivil toplum ve STK ayakta duramaz. Gençleri bu faaliyetlerin içine katmalıyız, buna çok önem veriyoruz.
Bizi Takip Edin