Farklı Alanlardaki STK’lardan Koronavirüs Salgını İçin Öneriler…
Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, Özel Güvenlik Teşkilatı Mensupları Derneği (ÖGTM) Cengiz Kıvılcım, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, Ulaştırma ve Havacılık Kamu Çalışanları Sendikası (UHS) Genel Başkanı Yener Kardeş ve Sosyal Güvenlik Sağlık Çalışanları Derneği (SGSDER) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Fırat Eyidoğan Türkiye’de yayılan COVİD-19 sürecine dair görüş ve önerilerini Sivil Sayfalar’a anlattılar. Sivil toplum örgütleri, tedbirlerin en üst düzeye çıkarılmasının ve bireylerin kurallara uymasının hayati önem taşıdığına dikkat çektiler.
“Bu gibi kriz durumlarında maalesef insan haklarının görmezden gelinebileceği gibi bir yanılsama olabiliyor” diyen Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, Uluslararası Af Örgütü olarak, COVID-19 salgını sürecinde de en az salgın öncesi dönem kadar insan hakları ihlallerine karşı çalıştıklarını söylüyor.
Dünyanın her yerinde hükümetleri insan haklarını korumaya, insanları da her zaman olduğu gibi birbirleriyle dayanışmaya davet ettiklerini belirten Beyhan, “Pandemi sürecinde en önemli konulardan birisi bilgi alma hakkına saygı duyulması. Çin’de salgınla ilgili sansür uygulaması aslında salgının bu kadar yayılmasına neden olan şeylerden biri. Otoritenin paylaşmadığı herhangi bir veriyi paylaşmayı suç haline getirmek çok tehlikeli ve haber alma hakkının da ihlali. Bunun yanı sıra salgına karşı daha savunmasız olan gruplara dair acil önlemler alınması gerekiyor. Mülteci kamplarında sağlıksız ortamlarda yaşayan mülteciler, düşük gelir seviyesine sahip ücretsiz izine çıkınca hayatını idame ettiremeyecek insanlar, sokakta yaşayanlar ve özellikle cezaevlerindeki insanlar göz önünde bulundurularak ülkedeki her insanın sağlık hakkından faydalanabilmesi sağlanmalıdır” dedi.
“Cezaevlerindekiler Serbest Bırakılmalı”
Cezaevlerinde kalanların dar alanda sağlık tehlikesi altıda kaldıklarına dikkat çeken Beyhan, “Dünyanın her yerinde cezaevlerinde gerekli önlemlerin alınması, adli kontrol veya denetimli serbestlik ile mümkün olduğunca mahpusun serbest bırakılması konusunda çağrıda bulunduk. Bununla birlikte özellikle Türkiye’de, cezaevlerindeki insanlar dar alanlarda kapasitenin de üstünde kişiyle bir arada kalıyor. Böyle bir ortamda insanlar ciddi sağlık tehlikesi altında kalıyorlar. Kapasite aşımını düzenlemeye yönelik infaz yasasında düzenleme her ne kadar olumlu bir gelişme sayılabilecek olsa da, sadece ifade, toplanma ve basın özgürlüğü gibi temel haklarını kullandıkları için cezaevinde bulunan insan hakları savunucuları, gazeteciler ve diğer kişiler de derhal serbest bırakılmalıdır” diye konuştu.
“Ana Risk Grubunda Güvenlik Sektörü Çalışanları Bulunuyor”
Özel Güvenlik Teşkilatı Mensupları Derneği (ÖGTM) Başkanı ve Özel Güvenlik Risk Danışmanı Cengiz Kıvılcım, koronavirüsle beraber güvenlik sektöründe yeni bir iletişimin boyut kazandığını dile getirdi. COVID-19 virüsünün etki alanı genişledikçe panik halinin yaşandığını belirten Kıvılcım, “Ülkeler kendi önlemlerini en etkili bir şekilde alma gayreti içinde bir takım tedbirlere başvurmakta. Güvenlik sektörü de bu vaziyete pek alışkın olmadığı bir duruma hazırlıksız yakalandı diyebiliriz. Çünkü geçmiş tecrübeler ışığında öncelikleri hırsızlık, soygun, iç suistimaller ve terör ağırlıklı bir organizasyon içinde idi ve önlemlerini de bu çerçevede almışlardı. Ancak içinde bulunulan durum mevcut operasyonların dışında seyretmeye başlayınca önceliklerin sırasını değiştirdi. Şu anki virüs salgının ortasında güvenlik yönetici/müdür/amir ve özel güvenlik görevlileri arasındaki iletişim yeni bir boyut kazanmış durumda. O da şu demek herkesin korkuları aynı, tüm toplumun diğer görevlilerden beklediğini (sağlık, emniyet) sizden de bekliyor olmasıdır. Dolayısı ile birlikte görev icra ederken dayanışma ön plana çıkıyor. Güvenlik görevlilerinin düzenli ve anlık görev bilgilendirmelerine ek olarak yeni ortaya çıkabilecek tehdit ve tedbirler ile uygulanması istenen yeni kurallar olabilecektir. Salgının genel seyrine göre tavır belirlenebilecektir. Biliyorsunuz halkın çalışma ve sosyal alanlarında ilk karşılama görevi özel güvenlik görevlileri de ayrıca tüm sağlık kuruluşlarında ön önde olan özel güvenlik görevlileri. Dolayısı ile ana risk grubunda meslektaşlarımız bulunmakta. En basit örneği geçtiğimiz günlerde bir bankada yaşandı. Doğruluğunu resmi makamlardan teyit edememekle birlikte bir banka şubesinde görevli meslektaşımızı kaybettik. Dolayısıyla özel güvenlik sektörü daha ciddi bir sektör haline gelmeli ve bu ölçüde değer görmelidir” diye konuştu.
TGS Başkanı: “Doğru Olan Yöntem Gazetecilerin Evden Çalışmasıdır”
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş ise, TGS’nin örgütlü olduğu birçok iş yerinde gazetecilerin evden çalışma yöntemine geçtiğini ifade etti. Durmuş, gazetecilerin korunmasının da birinci gündem olması gerektiğini vurguladı. Korona salgınına karşı Türkiye’de sadece yaşlı bireyler ve sağlıkçıların konuşulduğunu belirten Durmuş, “Elbette yaptıkları iş nedeniyle sağlıkçılar alkışların en büyüğünü hak ediyorlar ama bir şeyi unutuyoruz. Evimizde kalarak kendimizi bu salgından korumaya çalışırken gazete okuyoruz, televizyonlarda haberleri izliyoruz. Peki bu haberleri kimler hazırlıyor? Bu haberler hazırlanırken gazeteciler salgına karşı kendilerini nasıl koruyorlar? Bu sorular genelde aklımıza gelmiyor. Gazetecilik bir kamu hizmetidir. Halkın doğru bilgilenmesi için çalışan gazetecilerin korunması da hükümetin ve medya patronlarının birinci gündemi olmalıdır. CNN Türk’ün muhabir ve kameramanlarını binaya sokmayıp otoparkta bir konteynerin içine doldurması önlemin nasıl alınmayacağının resmiydi. Sendikamızın da gösterdiği tepkiler üzerine CNN Türk bu kararından vazgeçti ve muhabir ve kameramanlara dönüşümlü izin vererek bu hatasından döndü. TGS örgütlü olduğu işyerlerinin büyük çoğunluğunda evden çalışma yöntemine geçti. Doğru olan yöntem gazetecilerin evden çalışmasıdır. Sorunlu olarak sokağa çıkmak zorunda kalan gazetecilerin de güvenlik önlemlerinin patronlar tarafından alınması gerekiyor. Gelişen teknolojiyi kullanmanın, gazetecilikte dönüşüme geçmenin tamda zamanı. Stüdyoya konukları doldurmak yerine online bağlantı, bilim insanlarıyla online bağlantılar bu süreçte gazetecileri de koruyacaktır.” dedi.
UHS: “En Zayıf Halka Kadar Güçlüyüz”
Ulaştırma ve Havacılık Kamu Çalışanları Sendikası (UHS) Genel Başkanı Yener Kardeş, belirli iş kollarındaki meslek çalışanlarının yanı sıra onlarla bağlantılı çalışanların da bütün kurallara uygun hareket etmesi gerektiğine dikkat çekti. Kardeş, özellikle iş sağlığı ve güvenliği kurallarının önemini aktardı. Sadece yetkililerin değil toplumun da dahil olarak riayet etmesiyle sonuç alınabilecek bir süreç geçirdiğimizi belirten Kardeş, “Burada sadece yetkililerin mevcut durumdaki önlemlerinden bahsetmiyoruz, genel anlamda ve iş sağlığı güvenliği meselelerinden bahsediyoruz. En zayıf halka kadar güçlüyüz. Hava ulaşımındaki yoğunluğu düşünürsek hijyen kurallarına uyulmaması durumunda bulaşıcılığın artması kaçınılmaz. Hijyen ve olağan dışı alınan diğer önlemler çok önemli. Olaya sadece hükümetin aldığı önlemler olarak bakarsak hataya düşeriz. Toplum olarak önlemlere dikkat etmek yaşam hakkına da saygı duyulması anlamına gelir. Bu bilincin tam olarak oluşmadığını düşünüyoruz. Teknik olarak çalışanlar risk altında ama bir şekilde kamu hizmetleri yürümek zorunda. Çalışma mesafesi ve iş sağlığı güvenliğindeki tedbirlere biraz daha uyulmaya başlandı. “Bana bir şey olmaz” ya da “Ben ne yapabilirim ki” gibi söylem ve tavırlardan kaçınmalıyız. Ayrıca sadece mevcut mesleği yürütenler risk altında değildir onlara yan destek olan, lojistik destek sağlayan, taşeron firma olsun hepsi risk altında. Bu konuda bir eksiklik olduğunu düşünüyoruz. İş sağlığı ve güvenliği anlamında genel anlamda bir bilinçlenme olması gerektiğine de dikkat çekmek istiyorum. İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili önlemlerin bütün kamuda ve toplumda hayata geçmesini sağlamalıyız.” dedi.
SGSDER Başkanı Eyidoğan: “Kişisel ve Toplumsal Tedbirlere Harfiyen Uymalıyız”
Sosyal Güvenlik Sağlık Çalışanları Derneği (SGSDER) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Fırat Eyidoğan aileden bir kişinin dışarıyla temasının izolasyonu bozacağını hatırlatarak, kurallara uyulması çağrısını yineledi. SGSDER olarak halkın sağlık hizmetine erişimini kolaylaştırmak adına görev başında olduklarını belirten Evidoğan, “İhtiyaç duyulması halinde de hiç düşünmeden hepimizin sahada meslektaşlarımızın yanında yer alacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Birey olarak özellikle bilgi kirliliği yaratan durumları paylaşmaktan kaçınmalı, yetkili olmayan ağızlardan paylaşılan bilgiler ile paniğe kapılmadan kendimiz ve toplumun ruhsal sağlığını da korumaya azami özen göstererek bağışıklık sistemimizi de yüksek tutmalıyız. Kişisel ve toplumsal tedbirlere harfiyen uymalıyız. ‘Evde kal sağlıklı kal’ birincil seçeneğimiz olup bunu hepimiz uygulamalıyız. Fakat aile bireylerinden birinin dışarı teması bile sosyal izolasyonun bozulmasına sebep olacağından bu konuda gerekli tedbirlerin de alınacağından şüphemiz yoktur. Evde kalın, sağlıkla kalın.” çağrısında bulundu.
Bizi Takip Edin