Pandemi Döneminde Özgür Yazılım
Özgür Yazılım Derneği'nden Özcan Oğuz ile pandemi döneminde özgür bilginin önemini, paylaşımını ve dolaşımını konuştuk.
Öncelik basit ama kafa karışıklığına yol açan bir soru ile başlamak istiyorum. Açık kaynak olan her şey özgür yazılım mıdır? İkisi arasındaki fark nedir?
Her özgür yazılım açık kaynaktır ancak her açık kaynak özgür yazılım değildir. Bunu daha doğru anlayabilmek için özgür yazılımın tarihine biraz göz atmak gerekir. Yetmişli yıllarla birlikte bilişim dünyasındaki bütün yazılımlar mülk hale gelmişti. Seksenlere girilirken bir bilişim sisteminin maliyetinin çoğunu artık yazılımlar oluşturmaktaydı. 1983 yılında Richard M. Stallman, Massachusetts Institute of Technology’deki (MIT) ofisinde bulunan bir yazıcıda yaşadığı kağıt sıkıştırması sorununu, yazıcının bellenim (firmware) yazılımı mülk olduğu için tüm imkânlara sahipken çözemedi ve bu noktadan hareketle özgür yazılım kavramını ortaya attı.
1998 yılında ilk defa “açık kaynak” tanımı “özgür yazılım” ifadesinin yerine ortaya atıldı. Açık kaynak, özgür yazılımın politik duruşu ve felsefik yaklaşımının aksine, kullanıcıların ve geliştiricilerin katılımını ve yazılımın oluşumu ve gelişimini, kalitesini ön plana alan pragmatik bir yaklaşım olarak ortaya çıktı. Başlarda tamamen özgür yazılımın yerini alması istense de doğal olarak topluluk buna karşı çıktı çünkü topluluğun içerisinde konuyu yalnızca yazılım geliştirme olarak değil, bir özgürlük mücadelesi olarak addeden çok geniş bir kitle mevcuttu.
Bu noktada bir ayrımı daha yapmak gerekir; açık kaynak ve açık kaynak kod birbirinden ayrı iki kavramdır. Açık kaynak kodlu yazılım, kaynak koduna erişebildiğiniz herhangi bir yazılım anlamına gelir. Açık kaynak ise, özgür yazılıma benzer şekilde kullanıcıların bazı haklarını tanımlar.
“Basın Özgürlüğü, İfade Özgürlüğü, Düşünce Özgürlüğü Gibi Bir Özgürlük Mücadelesi”
Özgür yazılım ve açık kaynak arasındaki temel fark, yaklaşım farkıdır. Özgür yazılım kullanıcının özgürlüğünü esas alır, temel dayanağı budur. Basın özgürlüğü gibi, ifade özgürlüğü gibi, düşünce özgürlüğü gibi bir özgürlük mücadelesidir. Açık kaynak ise bir yazılım geliştirme stratejisidir, yazılımın gelişmişliğini ön plana alır. Daha çok katılımcıya ulaşmaya ve daha kaliteli yazılımlar elde etmeye çalışır.
Özgür yazılımın şu anda karşı karşıya olduğumuz sağlık krizinde önemi nedir?
Bunu hem özgür yazılım hem de özgür donanım olarak ele almak lazım. Sağlık ve tıp alanında kullanılan donanımlar çok ciddi maliyeti olan özelleştirilmiş donanımlar ve genellikle patent altında birilerinin mülkü haline gelmişler. Covid-19 hastalığı dünyada yayılmaya başladıktan sonra birçok ülkenin sağlık sistemi çökme noktasına geldi, hastanelerde gerekli ekipman yetersiz kaldı.
Hastane ekipmanı üreticileri ne mevcut telif haklarından feragat ettiler ne de krize müdahale etmeyi tercih ettiler. Bu noktada özgür yazılım ve özgür donanımın, üretim araçlarını tabana yayabilmesinin bir sonucu olarak kendi cihazlarını üreten insanlar ortaya çıktı. İtalya’da solunum cihazı vanaları yetersiz kalınca ve vanaları üreten şirket talebi karşılayamayınca, Cristian Fracassi ve Alessandro Ramaioli isimli iki kişi bu vanaları üreten şirkete kendileri de üretim yapabileceklerini, gerekli modelleri gönderip gönderemeyeceklerini sordu. Şirket ise bu bizim ürünümüz diyerek isteği geri çevirdi. Gençler, vanaları kendileri modelleyip üç boyutlu yazıcıları kullanarak kendileri üretti. Hem de bu vanaların tanesi 11 bin dolara satılırken, bu gençler tanesini birkaç dolara mal ediyordu. Bakacak olduğumuzda, özgür yazılımın çıkış hikayesine ne kadar benziyor değil mi?
Şirket ise buna karşılık olarak gençleri dava açmakla tehdit etti. Çünkü bunun gibi kapitalist şirketler için kâr etmek ve patentleri insan hayatından daha önemlidir. Ancak gençler yine de vazgeçmedi, üretime devam ediyorlar.
Bunun haricinde ortaya birçok proje ortaya atıldı veya mevcut olan projeler hızlıca uygulanmaya başlandı. Ventilatör ihtiyaçları için OpenLung ismindeki özgür bir ventilatör tasarımı bir anda ortaya çıktı ve hızlıca geliştirildi, bu proje özel parça üretimlerine ihtiyaç duyduğu için uygun olmayan yerlerde piyasadan temin edilebilecek standart parçalarla oluşturulabilen daha basit bir proje olan Pandemic Ventilator üretiliyor ve uygulanıyor, bizleri üç boyutlu yazıcı ile tanıştıran ekip RepRap çok hızlı bir biçimde özgür bir oksijen konsantratörü tasarladı. CURA diye özgür bir yoğun bakım kapsülü çıktı, bütünen bir yoğun bakım odasından söz ediyorum. OSCMS diye de bir ekip oluştu, burada dünyadaki herkes birbirine yardım ediyor şu anda.
Türkiye’deki Gönüllü Çalışmalar
Asıl önemli olan şey ise, bu insanlar hiçbir beklentide bulunmadan, hiçbir kuruluşun çağrısı olmadan, tamamıyla kendi inisiyatifleriyle bir araya geldiler. Türkiye’de MakersxCOVID-19 diye bir ekip oluştu birkaç saat içerisinde ihtiyaçlar belirlendi ve alt projelere bölündüler.
Bir Telegram grubunda buluşuldu ve neler yapılabileceği konuşuldu, sağlıkçı arkadaşlar danışman oldular, programlama bilen kod yazdı, donanım tasarlayabilen PCB çizdi, dikiş makinesi olanlar maske dikti, üç boyutlu yazıcısı olanlar mütemadiyen parça üretti, teknik anlamda katkı veremeyen koordinasyon ve dışarıyla iletişimi yürüttü; geçmiş zamanla konuştuğuma bakmayın şu anda yapılıyor bunlar. El birliğiyle bir şeyler hayata geçirildi eldeki imkanlar doğrultusunda. Bu çok değerli bir iş bakacak olduğumuzda ve özgür yazılım felsefesi olmasaydı bunların hiçbiri olamayacaktı.
Yazılımlar özelinde ise, salgın başlar başlamaz yazılan sayısız veri analizi yazılımını, tıpçıların ihtiyaçlarını listeleyebildikleri uygulamaları, virüsün DNA’sını çıkartmak için bile kullanılan yazılımların özgür olduğunu belirtebilirim. Uzaktan eğitime başlayan okullar Moodle gibi LMS sistemleri sayesinde bir gecede uzaktan eğitim verebilir hale geldi, Jitsi gibi konferans yazılımları sayesinde karantina altında toplantılar gerçekleştirildi, örneğin Sağlık Bakanlığı Jitsi kullanıyor. Burada özgür yazılımın kolayca istenilen şekilde uyarlanabilmesinin etkisi çok büyük.
Virüs tespit edildikten kısa bir süre sonra virüsün özellikleri Çinli yetkililer tarafından internette paylaşıldı ve ilgili bilim insanları bu veriler üzerinden çözüm üretmek için çalışmaya başladı. Bu noktada özgür yazılımın önemini nasıl değerlendirirsiniz?
Bu bile başlı başına bir özgür yazılım zaferidir. En temelden ele alalım, SARS-CoV-2 virüsünün DNA’sını çıkartmak için elinizdeki örneğe PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) isminde bir işlem uygulanır. Bu işlem bu DNA’nın milyonlarca kopyasını yapar, sizin de elinizde çalışmak için yeterli miktarda DNA olur. Daha sonra bu örneğe DNA dizileme yaparsınız.
Normalde PCR makineleri pahalı donanımlardır ve temin etmesi zordur. Bu da test ekipmanını çalıştıracak kişileri başka çözümler aramaya itti ve OpenPCR, Chai Open qPCR ve hatta cebe sığabilecek kadar küçük PocketPCR cihazları fark edildi, hepsinin ortak özelliği ise tahmin edebileceğiniz gibi özgür donanım olmaları. Normalde bir PCR makinesi 30 bin dolara mal olurken, örneğin OpenPCR sadece 500 dolara satılıyor, ayrıca kendiniz de imal edebiliyorsunuz, bir parçasının değişmesi gerektiğinde zaten var olan parçalar olduğu için kolayca temin edip gidip kendiniz değiştirebiliyorsunuz. Hatta PocketPCR daha bile ucuz, 100 euro. Bu özgür donanım projeleri, bir de az önce bahsettiğim ekipler gibi ekipler tarafından üretilmeye başlanınca bir anda sağlık çalışanlarının test yapma imkânı arttı.
Bu DNA’yı hizalamak için kullanılan neredeyse bütün yazılımlar özgür, T-Coffee gibi yazılımlar ve BLAST gibi veri tabanları kullanılıyor. Yani Çinli yetkililer virüsün DNA’sını elde etmek için zaten özgür yazılımlar kullandılar. covid-19.bio.tools adresinde bu süreçte kullanılan ve kullanılabilecek neredeyse bütün özgür yazılımların bir listesi var, araştırmacılar bunları kullanıyor.
*Özgür Yazılım Derneği bültenine buradan ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin