Hayvanların Lehine Yasa İçin Başkent Mesaisi
Hayvan Hakları Yasama ve İzleme Delegasyonu temsil heyeti olarak, 18-20 Şubat tarihlerinde Ankara’da Doğa Koruma Milli Parklar yetkilileri ve milletvekilleri ile Hayvan Hakları Kanunu’na dair kırmızı çizgilerimizin de yer aldığı talep dosyamızı sunduğumuz görüşmeler gerçekleştirdik.
Hayvan Hakları Yasama ve İzleme Delegasyonu olarak yasayla ilgili taleplerimiz ve kırmızı çizgilerimiz şöyle şekilleniyor:
5199 Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki 6. Madde’nin Değiştirilmemesi
6. madde “Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır” demektedir. Bu maddenin hayvanların yaşamaya alıştıkları sokaklara geri dönebilmeleri ve bilinmeze gönderilmemeleri için değiştirilmemesi gerektiği vurgulandı. Daha önceki yasa tekliflerinde hayvanların, “doğal yaşam alanları” olarak adlandırılan ve insandan uzak ormanların, şehir dışındaki boş arazilerin kastedildiği yerlere bırakılması önerisinin sokak hayvanlarının yaşamını tehdit ettiği belirtildi. Yeni yasama sürecinde 6. maddenin hayvanların aleyhine olacak şekilde değiştirilmesi durumunda, bu adımın toplumsal infiale neden olacağı ve yaşam savunucuları tarafından kabul edilmeyeceği vurgulandı.
Cezalar
Hayvana yönelik gerçekleştirilen öldürme, zalimce davranış, işkence, cinsel şiddet, hayvan dövüştürme, bir hayvan neslini yok etme fiillerine ceza alt sınırı 2 yıl 1 aydan başlamak üzere hapis cezası yaptırımı getirilmesi, bu cezalarda asla erteleme uygulanmaması, hükmün açıklanmasının geri bırakılmaması, iyi hal indirimi ya da para cezasına çevrilmemesi talep edildi.
Cezalar başlığı altında delegasyon tarafından öne çıkarılan bir diğer konu ise “şikayet şartı” sorunu oldu. Delegasyon, hayvana yönelik öldürme, zalimce davranış, işkence, cinsel şiddet, hayvan dövüştürme, bir hayvan neslini yok etme fiilleri için soruşturma açılmasının, herhangi bir kişinin ya da kurumun şikayeti şartına bağlanmaması gerektiğini, aksi yönde bir uygulamanın vatandaşların anayasal hakkını da elinden alacağını, bireylerin de hayvan hakkı ihlallerinde şikayette bulunabilmesi gerektiğini ve hayvan hakları ihlâllerinin soruşturulması konusunda, Cumhuriyet savcılarının resmen yetkili kılınması gerektiğini vurguladı.
Belediye Görevlilerine Ceza
Kanunen korumakla yükümlü oldukları hayvanların haklarını ihlal ederek görevini gereği gibi yerine getirmeyen belediye görevlilerine “soruşturma izni aranmaksızın” soruşturma açılması ve hapis cezası ile yargılanabilmeleri için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması, verilecek cezaların misliyle uygulanması ve uygulanan yaptırımın ihlali gerçekleştiren kişiye rücu ettirilmesi gerektiği diğer bir kırmızı çizgimiz olarak sunuldu: “Hayvana şiddet içeren fiil, Tarım ve Orman Bakanlığı ile belediye görevlileri ve hayvana bakmakla yükümlü olan kişiler tarafından gerçekleştirilirse, bu durum nitelikli hal kabul edilerek ağırlaştırılmış ceza uygulanmalıdır.”
Hayvanlı Sirklerin ve Yunus Parklarının Yasaklanıp Kapatılması; Hayvanat Bahçelerinin Yaban Hayat Rehabilitasyon Merkezlerine Dönüştürülmesi
Hayvanlı kara ve su sirklerinin yasaklanması, mevcut yunus gösteri ve terapi tesislerinin de, hiçbir surette sektörleşmesine ve meşrulaştırılmasına izin verilmeden en fazla bir yıl içinde kapatılması, yunus terapisi ve gösterileri başta olmak üzere her türlü ticari faaliyetlerinin yasaklanması, deniz memelisi ithalatının sonlandırılması ve mevcut tesislerdeki hayvanların koruma altına alınarak rehabilite edilmeleri için uygun merkezler oluşturulması talep edildi. Mevcut tesislerdeki tutsak deniz hayvanlarının ömürlerinin sonuna kadar “çalıştırılmadan” bakılabileceği, sömürü içermeyen bir sistemin geliştirilmesi için gerekli adımların atılması istendi.
Hayvanlı sirklerle ilgili olarak yurtdışından hayvanlı sirk ve gösterilerin girişine hiçbir surette izin verilmemesi ve yeni hayvanlı sirklerin açılmasına yasak getirilmesi talep edildi.
Türkiye’deki 41 adet hayvanat bahçesinde bulunan en az 16 bin hayvan göz önünde bulundurularak, yeni hayvanat bahçelerinin açılmasına ve yeni hayvanların alımına yasak getirilmesi, mevcut tesislerin ise hastane yapılandırmaları ve uzman veteriner hekim istihdamlarıyla kapsamlı yaban hayat rehabilitasyon merkezlerine dönüştürülmesi talep edildi.
Atlı Faytonların Yasaklanması
Delegasyon temsilcileri; atlı fayton sorununun yerel hayvan koruma kurulları düzeyinde çözülmesi önerisi yerine, Türkiye çapında atlı faytonların tamamen yasaklanması ve sömürüden kurtarılan atlar için özel yaşam alanlarının tahsis edilmesi gerektiğini vekillerle paylaştı.
Hayvan Deneyleri ve Etik Eğitim Hakkı
Üniversitelerde hayvanlar üzerinde deney yapmak istemeyen öğrencilere okulların alternatif yöntemler sunmasının zorunlu hale getirilmesi ve araştırmacıların, hayvansız bilimsel alternatif yöntemlere teşvik edilmesi talep edildi.
Ayrıca sokak hayvanları üzerinde deney yapmanın önünü açan, “Kedi, köpek gibi evcil türlerin sokakta başıboş olanları, deneylerde kullanılmaz. Ancak, hayvanların sağlık ve refahı ile ilgili çalışmalara ihtiyaç duyulması, çevre, insan ve hayvan sağlığına karşı ciddi tehlike oluşturması ve çalışmanın amacının sadece başıboş hayvan kullanılarak gerçekleştirilebileceğine dair bilimsel gerekçeler sunulması hallerinde bu hayvanlar deneylerde kullanılabilir” hükmünün kaldırılması talep edildi.
Ek olarak, mevcuttaki merkez etik kurul teşekkülünde hayvan koruma konusunda faaliyet gösteren ve bu amaçla kurulmuş, hayvan deneyleriyle hiçbir çıkar ilişkisi olmayan sivil toplum örgütü temsilcilerine yer verilmesi gerektiği de görüşmelerde vurgulandı.
Petshopların ve Üretim Çiftliklerinin Yasaklanması
Petshoplarda, evcil ve egzotik türler de dâhil olmak üzere, her türlü hayvan satışının tümden yasaklanması talep edildi. Petshopların ve üretim çiftliklerinin varlığının, sorumsuz ve bilinçsiz bireylerin satın aldıkları hayvanları bir süre sonra çeşitli nedenlerle sokağa bırakmasından dolayı sokak hayvanı popülasyonunu artırdığı ve özellikle çocuklarda hayvanların “mal” olduğu algısını yarattığı belirtildi. Ek olarak petshopların hayvan satışı yapmamaları halinde, halihazırda ekonomik kazanç elde ettikleri pet malzemeleri satışına devam edebilecekleri, bu anlamda maddi kayıp yaşamayacaklarına dair Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nun tespiti ve tavsiye kararı paylaşıldı. Ölüm ve tecrit kamplarına dönüşmüş olan barınaklarda ve sokaklarda yuva bekleyen milyonlarca hayvanın olduğu hatırlatılarak bakımevlerinden yuvalandırma faaliyetlerinin koordineli şekilde teşvik edilmesi gerektiği vurgulandı.
Hayvan Dövüşlerinin Yasaklanması
Her türlü hayvan dövüşünün yasaklanması talep edildi. “Gelenek ve folklör” adı altında sürdürülen deve ve boğa güreşlerinin günümüz için bir utanç kaynağı olduğu ve bir an önce yasaklanması gerektiği vurgusu yapıldı. Hayvan dövüşlerinin, daha agresifleşmeleri için dövüş öncesi çeşitli kimyasallar verilen ya da kızgınlıktayken dövüştürüldüğü için ağır yaralanan, hatta hayatını kaybeden bu hayvanların haklarına temelden aykırı olduğunun altı çizildi. Aynı zamanda iddia ve kumar sektörüne dönüşmüş olan, haksız ve kayıt dışı ekonomik kazanç açısından yasadışı olmasına rağmen kamu kurumlarınca göz yumulan, hatta çeşitli belediye ve kaymakamlıklarca da desteklenen bu işkence gösterilerinin, barındırdıkları hak ve hukuk ihlalleri nedeniyle 21. yüzyıl Türkiyesinde kabul edilemez hale geldiği belirtildi.
“Tehlikeli ırk” Söyleminin Kaldırılması;
“Tehlikeli ırk” olduğu iddia edilen, “Yasaklı ırk” genelgesi nedeniyle ömürleri boyunca barınaklarda hapse mahkum edilen ve ziyarete kapakı olan pitbull, japanese tosa gibi köpeklerin mizaç testinden geçtikten sonra ailelerine geri verilmeleri, bu türlere yuva olmak isteyen kişilere ruhsat alma ve eğitim zorunluluğu getirilmesi talep edildi. Tehlikeli ırk diye bir kavram olamayacağı, tehlikeli olanın sadece bu hayvanları dövüşmeye odaklı yetiştiren kişiler olabileceği vurgusu yapıldı. Bu nedenle kumar için düzenlenen dövüşlerde “silah” olarak kullanılan bu hayvanlara el konulması, hayvanların rehabilitasyona tabi tutulması ve bu hayvanları dövüştürenlere ve dövüş için yetiştirenlere hapis cezası yaptırımı verilmesi gerektiği belirtildi.
Avcılık
Türkiye’de yaban hayatının ciddi tehdit ve tehlike altında olması ve avcılığın bir katliam biçimi olması nedeniyle avcılığın ve av turizminin tamamen yasaklanmasını istedik. Yaban hayvanlarını öldürenler ve işkence edenlerin ise TCK kapsamında ağır ceza ile yargılanmasını talep ettik.
Milletvekilleri ve DMKP yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerimizin detayları ise şöyle:
Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) Yaban Hayatı Daire Başkanı Hüseyin Gökçe Meşe: “ Yunusları havuzlara kapatmak insancıl değil, hiçbir canlı böyle bir muameleyi hak etmiyor” dedi. Meşe kaçak avcılığın hapis cezası ile cezalandırılması gerektiğini belirtirken, sokak hayvanı popülasyonunu azaltmak için kısırlaştırmanın şart olduğunu ve bu sorunu belediyelerin çözebileceğini söyledi. Türkiye’de 12 tane rehabilitasyon merkezi olduğunu söyleyen Meşe’ye, Türkiye genelindeki yaban hayat rehabilitasyon merkezlerinin sayılarının artırılması gerektiği belirtildi. Hayvan Deneyleri Merkezi Etik Kurulu’nun 2017’den beri deneylerde kullanılan hayvan sayısını açıklamadığını belirtmemiz üzerine Meşe, konuyu araştıracağını ve delegasyona bilgi vereceğini söyledi.
DKMP Genel Müdürü İsmail Üzmez: “Petshoplar Var Olduğu Sürece Kısırlaştırma Bir İşe Yaramaz”
Petshopların ve üretim çiftliklerinin 10 yıl süreyle yasaklanmasının sokak hayvanı popülasyonunu azaltacağını belirten Üzmez, önceliklerinin kaçak avcılık ile mücadele etmek ve müdürlük ile şefliklerindeki personel istihdamının artırılması olduğunu belirtti.
DKMP Av Yönetimi Daire Başkanı Selim Karaca: “Kaçak Avcılık İle Çok Sıkı Mücadele Ediyoruz”
Selim Karaca, avcılığın yasaklanmasına karşı ciddi bir direnç gösterildiğini söylediğimizde, avcılığın turizm geliri yaratarak ülkeye döviz girdisi sağladığını belirtti. Avın neden yasaklanması gerektiği üzerine yaptığımız konuşma üzerine Karaca, Merkez Av Komisyonunun bölgesel olarak avcılığı yasaklayabileceğini söyledi.
Tarım ve Köyişleri Komisyonu üyesi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Diyarbakır Milletvekili Ebubekir Bal: “Hayvan Besleyen Kişi Merhametlidir”
Hayvana kötü muamelenin suç kapsamına alınması talebimizi belirttiğimiz vekil Bal, kişilerin önce hayvana şiddet uyguladığını, fırsatını bulduklarında ise bu şiddeti insanlara yönelttiklerini söyledi.
Bal ile yaptığımız görüşmemizde mevcut yasadaki 6. maddenin korunması, sahipli-sahipsiz hayvan ayrımının kaldırılması, yunus parkları, hayvanat bahçeleri ve faytonların yasaklanması taleplerimizi bir kez daha dile getirdik ve destek istedik.
Hüseyin Şanverdi: “Yeni Yargı Yasasını Takip Etmenizi Öneririm”
Tarım Komisyonu üyesi AKP Hatay milletvekili Sn. Hüseyin Şanverdi’yle yaptığımız görüşmede, kendisinin kanun teklifi hazırlığına ilişkin bilgisi olduğunu ve konuyu takip ettiğini belirtti. Belediyecilik yaptığı için süreçleri bildiğini ve aslında belediyelerin sokak hayvanları için bütçeleri olduğunu belirten Şanverdi, hayvana yönelik haksız fiillerin TCK kapsamına alınmasıyla ilgili olarak görüş belirttiğimizde, halihazırda Adalet Komisyonu’nda görüşülen yeni yargı yasası çalışmalarını incelememizi önerdi. Hayvanlar üzerinde deney yapmak istemeyen öğrenciler için “etik eğitim hakkı” talebimizi yinelerken, aynı zamanda pet shoplar, hayvanat bahçeleri, yunus parkları ve hayvanlı sirklerin yasaklanması, faytonların Türkiye çapında kaldırılması için hazırladığımız dosyayı teslim ettik.
Hakkı Köylü: “Hakimin Karar Yetkisinin Kısıtlanmasını Doğru Bulmuyorum”
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı AKP Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü ile yaptığımız görüşmede, ertelemesiz hapis cezası için hayvana işkence, öldürme, tecavüz ve hayvan dövüşlerinde ceza alt sınırının 2 yıl 1 aydan başlaması gerektiğini belirttik. Avcılıkla ilgili temel sorunlara da değindiğimiz görüşmemizde, insan müdahalesi, tarım alanlarının genişlemesi ve hızlı şehirleşmenin hayvanlara ve doğal yaşam alanlarına her geçen gün daha fazla zarar verdiğini vurguladık.
Murat Bakan: “Yunus Parkları Konusunda Çok Netim, Kesinlikle Yasaklanmalı”
Yunuslara Özgürlük Platformu’nun “havuzlardan okyanuslara, yunuslara özgürlük” sloganıyla ekibimizi karşılayan Çevre Komisyonu sözcüsü CHP İzmir Milletvekili Bakan, yunus parkı sahiplerinin kendisiyle de görüşme talep ettiğini belirtti ve yunus parklarıyla ilgili verdiği meclis araştırma raporlarını bizlerle paylaştı. Hayvan hakları ile ilgili çok hassas olduğunu söyleyen Bakan, özellikle yunus parkları, hayvanat bahçeleri, sokak hayvanları, “tehlikeli” olduğu iddia edilen köpek ırkları ve hayvan deneyleri ile ilgili bizim yanımızda olduğunu vurguladı.
Yasa taslağının Tarım Komisyonuna geleceğini, ancak komisyonda olmayan diğer vekillerin de söz hakkı olacağını söyleyerek, yasa görüşmeleri sırasında kendisinden destek istediğimizi belirttik. Her türlü desteğe açık olduğunu vurgulayan Bakan, birlikte hayvanların lehine çalışabileceğimizi ifade etti.
Ayrıca Bakan bir kedi ile birlikte yaşadığını belirtti.
Mehmet Akif Hamzaçebi: “Hayvanat Bahçeleri ve Yunus Parkları Esaret Merkezleridir”
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ile görüşmemizde özellikle yeni kanuni düzenlemede ülkemizde sokak hayvanına dair en fazla ihlal yapan, öldüren, ıssız yerlere atarak ölümüne neden olan belediyelerin soruşturma izni aranmaksızın ceza almaları için CHP grubu olarak destek vermelerini rica ettik.
Hamzaçebi, özellikle yunus parkları ve hayvanat bahçelerini esaret merkezi olarak gördüğünü, bu tesislere karşı olduğunu ve bu uygulamaların “fıtrata aykırı” olduğunu vurguladı. Diğer türdeki hayvanlara yönelik hak ihlallerine dair de, bu uygulamaların sonlandırılması için takipte olacağını belirtti.
Rıza Posacı: “Belediyelerin Yetki ve Bütçe Önceliği Sokak Hayvanlarına Verilmeli”
Hayvana şiddet uygulayan kişilerin ruh sağlıklarının “bozuk” olduğunu düşündüğünü söyleyen Tarım Komisyonu üyesi Ak Parti Aydın Milletvekili Rıza Posacı, 6. maddenin değiştirilmemesi, belediyelere ceza verilmesi ve diğer konulardaki taleplerimizi dinledi. Geçmiş yıllarda belediye başkanlığı yaptığını belirten Posacı, belediyelerin bütçelerini “reklamlara harcamak yerine” sokak hayvanlarına ayırması gerektiğini vurguladı.
Okan Gaytancıoğlu: “Hayvanların Gösterilerde Kullanılması Yanlış; Hayvan ve Doğa Sevgisinin Partisi Olamaz”
Hayvanlarla insanların bir arada yaşaması gerektiğine inandığını belirten Tarım Komisyonu üyesi CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, kültürümüzde var olan ve hayvanlara zarar veren bazı geleneklerin ancak eğitim ile çözülebileceğini söyledi.
Görüşmede Gaytancığolu’na, belediyelerin hayvan hakkı ihlallerinde soruşturma izni aranmaksızın ceza alması, kırmızı çizgimiz olan 6. maddenin degiştirilmemesi, petshop ve üretim çiftliklerinde hayvan satışının durdurulması, yasaklanmış ırklar, yunus parkları, fen bilimlerinde etik eğitim hakkı ve diğer tüm konulardaki taleplerimizi yazılı ve sözlü olarak ilettik.
Ayrıca Gaytancıoğlu bir kedi ve bir köpek ile birlikte yaşadığını, onların “ailenin birer bireyi olduklarını” belirtti.
Aydın Özer: “Bir Köpek Hiçbir Sebep Yokken İnsanlara Saldırmaz”
TBMM Çevre Komisyonu üyesi CHP Antalya Milletvekili Aydın Özer, barınak şartlarının çok kötü olduğunu, şartların iyileştirilmesi için yasal düzenleme yapılarak barınaklara (geçici bakımevleri) yüksek standartlar getirilmesi gerektiğini belirtti. Çocukların bakımevlerine düzenli ziyaretler yaparak hayvan sevgisi ile tanışması gerektiğini söyleyen Özer, sahipli-sahipsiz ayrımının yeni yasal düzenlemede kaldırılması talebimizi desteklediğini ifade etti.
Mevcut 5199 sayılı kanundaki 6. maddenin değiştirilmemesi, hayvanat bahçelerinin ve yunus parklarının yasaklanması yönündeki talebimizi de aktardık ve kendisinden destek istedik. Özer, Tarım Komisyonu’nu da yakından takip ettiğini belirtti.
Ayhan Altıntaş : “Hayvan Isırdıysa Bir Sebebi Vardır”
TBMM Tarım Komisyonu üyesi İYİ Parti Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş petshopların, hayvanat bahçelerinin, yunus parklarının yasaklanması yönündeki taleplerimizi dinledi ve petshopların en azından belirli bir süre ile de olsa yasaklanması gerektiğini vurguladı. Özer, hayvana şiddetin önlenebilmesi ve hayvan sevgisi aşılanabilmesi için çocuklara hayvanlar ile ilgili eğitim verilmesi gerektiğini söyledi.
Ayrıca, Bilkent Üniversitesi kampüsünde besledikleri köpeklere zarar verilmemesi için köpekleri takip ettiklerini, eşinin sokak köpeklerini beslediğini, bir kedi ve bir kaplumbağa ile birlikte yaşadığını belirtti.
Mehmet Göker: “Önceki Hayatımda Sokak Köpeği Olduğumu Düşünüyorum :)”
Çevre Komisyonu üyesi CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker, sahipli-sahipsiz ayrımının kaldırılması, hayvana kötü muamelenin suç kapsamına alınması ve petshoplar ile üretim çiftliklerinde hayvan satışının yasaklanması konularında bizimle hemfikir olduğunu söyledi.
Etik eğitim hakkına dair talebimizi ilettiğimiz Göker, hayvan deneyleri yerine mevcut hayvansız bilimsel alternatif metotlar hakkında daha fazla bilgi edinmek istediğini belirtti.
Ayrıca Göker bir köpek ile birlikte yaşadığını belirtti.
Bizi Takip Edin