”STK’lar Arası İşbirliğine İnanıyoruz”
Her Yerde Sanat Derneği'nden Pınar Demiral, hayata geçirdikleri projeler üzerinden sanatın dönüştürücü gücünü, sanatın sivil toplumu güçlendiren bir mekanizma olduğunu, kurumlar arası dayanışmanın önemini anlatıyor.
Video: Sevde Tunç
Her Yerde Sanat Derneği’nin yola çıkış hikayesini paylaşır mısınız?
Sanat okuduktan sonra başka ülkelerde sanat projelerinde yer aldım. Bu bana ilham verdi, ‘kendi ülkemde ne yapabilirim’ diye düşündüm ve bir fona başvurdum. Çocukların sanata ulaşamadığı bir yer ararken Mardin’den iletişim buldum. Farklı ülkelerden gençlerin gelip etkinlik yapacağı iki aylık bir proje fikriyle yola çıktık. O proje bitince arkadaşım Serdal ile durum değerlendirmesi yaptık ve bu işi bir adım öteye götürmeye karar verdik. 1 yıl sonra 120 yabancı gönüllünün katılımıyla festival düzenledik. Çok etkili oldu. Bir grup gönüllü arkadaşla Her Yerde Sanat Derneği’nin kurmaya karar verdik.
Sahiden sanat ‘her yerde’ mi?
İsmindeki anlam, o bölgede çocukların kültür ve sanata ulaşabilmesi limitli olmasından geliyor. “Her yerde” olsun istedik. Onların hayatlarının devam eden bir parçası olsun düşüncesiyle bu ismi verdik.
İlk günden bugüne neler yaptınız?
Etkinlik ve festivalle başladık. İkinci yıldan sonra fark ettik ki festivaller çok güzel fakat çocukların hayatında kalıcı bir değişim yaratmıyor. O zaman yıla yaymalı, çocuklarla çalışmalıyız dedik ve sirk atölyelerine başladık.
Neden sirk?
2013’te atölyelere başladık ve çocuksu bir isim arayışından dolayı Sirkhane dedik. Sosyal sirk yaptığımızı başta bilmiyorduk ancak bu kavram dünyanın farklı ülkelerinde kullanılan bir kavram. Çok kuvvetli bir pedagojik araç. Özellikle dezavantajlı gruplardaki çocukların çok fazla gelişim gösterdiği gözlemleniyor.
Sirk pedagojik açıdan nasıl katkı sağlıyor?
Çocuk birçok açıdan kendini ifade edebiliyor. İşin içine sosyalleşme giriyor. Örneğin gösteri hazırlamaları gerekiyor, arkadaş ortamı yaratıyorlar. 2014’ten sonra Irak ve Suriye’de yaşanan olumsuz gelişmeler, bölgede çok fazla hissedildi. Bir gecede onlarca Ezidi geldi. O dönemde festivalimiz vardı. Birçok ülkeden sanatçılar gelmişti, köy köy gezip etkinlikler yapıyorduk. Belediye, gelen göçmenleri otogarda bir kampa yerleştirdi, geçici bir çözüm bulmaya çalıştı. Ertesi gün izin aldık ve o çocuklarla aktivite yapmak istedik. Uluslararası gönüllü sanatçılarımızla birlikte her gün bu kampa gittik. Uluslararası eğitmenlerle birlikte çocuklarla çalışıyorduk, tahta bacak öğretiyorduk. Bu, sürdürülebilir olmanın, pedagojinin çok önemli bir adımı olmalıydı bizim için.
Sosyal sirk, sirkten farklı mı?
Sosyal sirkle sirk farklı. Sirk gösteri sanatı iken sosyal sirk bir araç. Çocuklar üç top çevirmeyi öğrenirken konsantrasyonu öğreniyorlar, özgüvenleri gelişiyor, birbirlerine temas ediyorlar, kendi sosyal çevrelerini oluşturuyorlar. Grup dinamiğine uyum, özgüven, toplum karşısında daha dik durabilme gibi faydaları oluyor. Jonglorlük, palyaço, tahta bacak üzerinde yürüme… Bunlar çocuğun ihtiyacı üzerine tasarlanmış. Çocuk ateş topu gibi enerji dolu. Enerjisini atar, kasları ve zihinsel duruşu gelişir. Üç top çevirmek, beynin birçok alanını kullanmak demek mesela. İnsan piramidi yapıyorlar, o da grup iletişimi ve güven istiyor. Çocuk, tahta bacağa çıktığında aynı hizaya geliyorsunuz, aynı perspektiften kendisini ifade edebiliyor. Üzerine çok şey konuşulabilir. Pedagojik olarak çok uygun bir araç olduğu için sirki seçtik. Dil bilmeyen çocuklar da yaptığı gösteriyle kendisini ifade edebiliyor.
Dil bir bariyer değil mi?
Yaşadığımız bölgede 4, 5 dil konuşuluyor ve gördük ki dil, bir bariyer değil. Sanat evrensel bir dil çünkü. Çocuklar çizerek, dans ederek, şarkı söyleyerek kendilerini ifade ediyorlar. Mardinli çocuklarla Suriyeli çocuklar ele ele tutuşuyor, herkes her şeyi unutuyor. Bu da sanatın birleştirici gücünden kaynaklanıyor. Amacımız bunu sürdürülebilir kılmak, platformu açık tutarak herkese olanak sağlamak.
Sirk riskli görünüyor. Çocuk güvenliğini nasıl sağlıyorsunuz?
Şu an çocuk güvenliğiyle ilgili bir proje yürütmeye başladık, bütçesi çok ufak ama etkisi çok büyük. Çalışılan ortamın her açıdan güvenli olmasını sağlamak üzere eğitimler alıyoruz. Sonra bunu rehberleştiriyoruz ve pedagojimize yayıyoruz. Çocuk güvenliği, çocuk odaklı çalışan derneklerin olmazsa olmazı. Derneğimizin 25 sabit çalışanıyla birlikte çocuk güvenliği politikamızı oluşturup riskleri ortada kaldırmaya yönelik çalışıyoruz. 8 yılda çok deneyim kazandık, bunu paylaşacak hale getirmek istiyoruz. Mardin Müzesi ve belediye de çocuklarla çalışma yapıyor, onlara da kaynak sağlayabilecek çalışma yapıyoruz.
”Bir Öğrenci Irak’ta Sirk Açtı”
Irak Sirkhane nasıl doğdu?
Mardin’deki etkinin devamı… 2014’ten beri Irak’ta da Sirkhane var. İlk dönem öğrencilerimizden Mecid, yaşadığı kampın içinde kurdu. 5 bin çadırlık yerde 5 metrekarelik renkli bir çadır var. Ekip, köy köy, kamp kamp etkinliklere gidiyor.
Müzikhane de var. Başka neler yapıyorsunuz?
Bugün 3 merkezimiz var, sirkhane, müzikhane ve uçan kütüphane… Modifiye bir eğitim konteynırı, bölgelere giderek uzun süre orada kalıyor. Merkezlerimizin yıl içerisinde farklı programları oluyor. Fotoğraf atölyesi oluyor, çocuklara basit makineler veriyoruz, kendi hikayelerini topluyorlar ve karanlık odada basıyorlar. Mardin Müzesi’nde onların çektiği fotoğraflardan bir sergi açıldı. Biz onların seviyesine inemiyoruz, mahremiyetine giremiyoruz, evde, ailesinde, oyun alanında bütün dünyasını basit bir makineyle nasıl anlattığını görebilirsiniz. Her bir kare çok etkileyici. Ağustos ayında ikinci kez ‘Uçan Halı Çocuk Festivali’ni hayata geçirdik; 7 gece, 7 mekan, 45 sanatçıyla birlikte. Uluslararası sanatçılar, çocuklarla bir araya geliyor, büyük bir gösteri hazırlıyor. Çocuklar yıl boyu o günü bekliyor.
Sosyal çalışmacılarınız da var…
Çocuklarla yakın temasta olunca farklı sorunları görmeye başladık. Örneğin çocuk neden okula gitmiyor? Evde şiddet mi gördü? Erken evliliğe mi maruz kalacak? İstismara mı uğruyor? Atölyeye gelen çocuklarla çalışan eğitmen, fark ettiği bir durum olursa bunu sosyal çalışmacıyla paylaşıyor. Ailesi, şartları her şey araştırılıyor. Yer yer sivil toplum kuruluşlarını, yer yer kamu kurumlarını işin içine katarak bir çocuk koruma metodu da uyguluyoruz. Bunu bir çerçeveye oturtma gayretimiz var. O kadar hassas bir iş ki önce kendimizi eğitiyoruz.
Kaç gönüllü var? Gönüllü sürekliliğini sağlayabiliyor musunuz?
Sirkhaneye uzun süredir gelen bu işi öğrenmiş 13 -18 yaş arası gençlerimiz var, onlara sirk kahramanları diyoruz. Merkeze göre değişse de 15 – 20 kişi genelde sabit. Yerel gönüllülerimiz var, bu epey değişken.
Gönüllü evi açmak neden?
İlk yaptığımız şey gönüllü evi açmaktı. Otele yapacağımız masrafları, bu eve aktardık. Bazı projeler iki yıl araç kiralayın diyor, onun yerine pembe minibüsü aldık, hem kalıcı hem sürdürülebilir oldu. Asıl ihtiyacı biz biliyoruz, o sebeple çalıştığımız kurumları yönlendirme misyonumuz da olmalı.
Toplumsal açıdan hangi ihtiyaca cevap veriyorsunuz?
Çocuk olmanın zor olduğu bir coğrafyadayız. Onlarca hikayeye maruz kalıyorlar. Dünyayı değiştiremeyiz, riskleri azaltamıyoruz ama çocuğun güçlenmesini sağlayarak zorlukları aşabilecek seviyeye gelmesini istiyoruz.
STK’lar arası dayanışmayla ilgili neler düşünüyorsunuz?
Mardin sirk cazibe merkezi oldu. Başka kurumlar da yapıyor. Bizden tamamen bağımsız, çok iyi projelere imza atıyorlar. Mardin’de kurulduğumuz günden beri hem sivil toplum hem kamu kurumlarıyla işbirliği içindeyiz. Egomuz yok. Hepimize yetecek kadar sorun var! Yarışmıyoruz, hedefimiz çocukların mutlu olması. Kim yaparsa yapsın her türlü işbirliğine de açığız.
Çocukları mutlu etmenin sizdeki karşılığı ne?
Mardinli değilim ve 8 yıldır Mardin’deyim. Burada kalmak için kuvvetli sebebe ihtiyacınız olabilir. Kimisi maddiyatla kimisi kariyerle tatmin olur. Bizim motivasyonumuz çocukların günlük hallerindeki değişimi görmek, yaptığımız şeyin karşılığını anında almak. Mutluluktan çok denge arıyoruz. Çocuğun gülmesinden eğlenmesinden öte daha dengeli ve farkında olmasını önemsiyoruz. Bu da yaşam boyu mutluluğa katkı sağlayacak bir şey. Bu işe çok inanıyorum. Verimli olduğumu hissediyorum. Çocukları gerçekten çok seviyorum ve gücü onlardan alıyorum. Koşullar her zaman iyi olmuyor ama yine de bu yaşamı tercih ederim.
Size katkı sağlamak isteyenler neler yapabilir?
Gönüllü olabilirler, bizi paylaşabilirler, fon sağlayan bireysel şirketlerle kurumlarla bizi irtibata geçirebilirler. Web sitemizdeki bağış sisteminden bağış yapabilirler.
Bizi Takip Edin