”Anadilde Sağlığa Erişim Hakkı Hayati Önem Taşıyor”
Anadilde sağlık hizmetinin hastanın tedavi kadar önemli bir etkisi olduğunu belirten Diyarbakır Tabip Odası’ndan Dr. Erdal Sîpan ile 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde anadilde sağlık hakkını ve hazırladığı Kürtçe ilk yardım kitabını konuştuk.
Anadilinde sağlık hizmeti nedir neden önemlidir? Kamusal alanda anadili neden gereklidir?
Hayatın bütün alanlarında kullandığımız bir araçtır dil. Kamusal alanda da toplumsal ihtiyaçlarını bu dil aracılığıyla karşılıyorlar ve bu alanlarında toplumun kendi anadilinde hizmet alabilmesi ve bu ilişkiyi kendi diliyle kurması önemli tabi. Kendilerini ifade edebilecekleri kendi duygu ve düşünceleri en iyi ifade edebilecekleri dil anadilidir. Özellikle sağlık gibi bir alanda hayati bir önem taşıyor. Sağlık emekçisi ve hastanın birbiriyle kurduğu dil kritik bir önem taşıyor hastanın ve hastalığın seyrini değiştirecek bulgulara bununla ulaşıyoruz.
Kendi dilinde hizmet almak ile alamamak arasında nasıl bir fark oluyor?
On yıllık hekimlik hayatımda gözlemlediğim çok hikaye var. Kendini en rahat ifade edildiği zaman hasta ve doktor arasında güven ilişkisi kuruluyor. Kurduğumuz diyalog çok daha fazla verimli sonuçlanıyor bu hastaların tedaviye verdiği sonuç daha efektif ve sağlıklı oluyor. Hasta ile sağlık emekçisi ile onurlu bir güven ilişkisi oluşuyor. Doktorun dediğini anlama önerilerini ve tedavisini kabul etme açısından da hasta için önem arz ediyor. Tarafların birbirini anlaması doğru tedavi tanısının konulması ve hastanın güven ilişkisi içinde bu tedavileri kabul etmesi mühim bir hadisedir. Kürtçe konuşabildiğim için çok rahat anamnez alıp teşhis ve tedavi uygulayabilirim. Sadece Arapça konuşan hastaya denk geldiğimde bir kişinin dilini bilmemenin onu anlamamanın ne kadar zorlayıcı olduğunu fark ettim. Tüm dünyada genel geçer bir kavramdır anadilinde sağlık hakkı. Toplumun halkın kendi dilleriyle temel haklarına erişim sağlamaları gerekiyor. Bu temel, evrensel ve insani bir haktır. Bizim nitelikli bir sağlık hizmeti vermemiz ancak toplumun dilini kültürünü önemseyen bir dil ve üslupla daha etkili bir hizmet kurmakla mümkün olur.
Anadili günü vesilesi ile buradan tüm sağlık çalışanlarına seslenmek istiyorum Kürt coğrafyasında yaşayan burada hizmet üreten sağlık emekçilerinin hastaların kendi anadilinde iletişim kurmaları gerektiği çağrısını yapıyorum. Sağlık dediğimiz şey fiziksel psikolojik ve sosyal hallerimizin bütünüyle ilişkili bir şeydir. Daha sağlıklı bir tanı koyma ve tedavi süreci sağlamış olacaklar içinde yaşadıkları toplumun ve halkın değerlerine bu anlamda sahip çıkmaları ve bu dili yaşatmanın imkanlarını zorlamaları gerekir.
Söylediklerinizden sağlıkta tüm vatandaşların eşit bir erişim hakkı olmadığını anlıyorum. Bu eşitsizlik hali nasıl giderilebilir? Kime ne düşüyor?
Eşitlik dediğimiz şey ülkede yaşayan tüm vatandaşların haklarına taleplerine eşit erişim ve hizmet alabilmesi için gerekli uygun koşulların sağlanmasıdır. ‘Vatandaş Kürtçe de konuşabilir’ söylemi eşitliği oluşturmak için yeterli değildir. Bir toplumun kendi anadilinde sağlık hizmeti alabilmesinin koşulları oluşturulmalıdır. Sadece sağlıkta değil hayatın tüm alanlarında kendini güvende hissedeceği kendini rahatlıkla ifade edebildiği bir yaşam ortamı sağlanmalıdır. Bireylerin haklarını korumak ve vermek devletlerin en tabii görevleridir. Bu koşullar sağlanmazsa diller ve kültürler arasında bir hiyerarşi oluşur ne insani ne de eşitlik anlayışına uygun bir yaklaşım tarzıdır bu.
‘Evlerinde istedikleri dili konuşsunlar’ söylemi samimiyetsiz ve hakikatle bağdaşmayan söylemlerdir.
Şu anda çok ciddi bir eşitsizlik var. Resmi dilini konuşan vatandaşlar kendilerini çok rahat ifade ederken bu resmi dil dışındaki dilleri konuşan vatandaşlar herhangi bir konuda kamusal alanlarda hayatın olağan akışı içerisinde kendilerini çok rahat ifade edemedikleri için sahip oldukları haklara eşit erişim sağlayamıyorlar. Bu dil eşitsizliği diğer alanlarda da eşitsizliği doğuran bir şey. Mahkemede adil yargılanması için kendi dilinde yargılanma hakkından tuttun, ibadethanelerde kendi dilinde ibadet etme hakkına kadar her alanda anadilinin önemini, meşruluğunu ve yasallığını görmemiz gerekir. Dilin hem amaçsal bir özelliği var. Kimliğin kurucu öğelerinden biridir hem de araçsal bir özelliği var. Bu tekçi politikaların terk edilip daha kapsayıcı politikalar gerekiyor. Tek dili çok rijit bir bir şekilde dayatan bir anlayışın karşısında sivil toplum örgütlerinin, hak örgütlerinin hak temelli bir hat üzerinde ortaklaşması gerekiyor. Topyekûn bir mücadelenin hasıl olması gerekiyor. Sadece siyasal alandan medet ummak da eksik kalıyor. Hem siyasi alanlarda hem de sivil alanlarda toplumsal gerçeklerin insan onuruna yakışan bir düzlemde gerçekleşmesi gerekir. Bu iki alanın birbiriyle iç içe geçmesi ve beslemesi talepleri güçlü kılar. Anadilde eğitimi talep ederken dilsel haklarını bu dilin yaşaması ve yaşatılması için bireylerin de tarihsel sorumluluğu vardır.
Tabipler odasının anadilde sağlık hakkı için bir çalışması var mı?
11 tane Tabip Odası var bölgede. 2012-2013’te Van’da halkın anlayabileceği Kürtçe sağlık videoları hazırlamıştık. Diyarbakır Tabip Odası’nda bir dil komisyonu kurduk. Anadilinde sağlık hizmetinin sağlanması için çeşitli çalışmalarımız var. Yine Kürtçe sağlık videoları hazırlıyoruz yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Onun dışında yaptığımız tüm basın açıklamalarını hem Kürtçe hem Türkçe olarak iki dilli veriyoruz. Bu anlamda şehirde ve bölgede anadili geliştirmek üzere yapılan tüm sivil toplum çalışmalarına destek veriyoruz. Kürt Dil Ağı’nın da bir parçasıyız. Ve bundan sonra yapılacak çalışmalara katkı sunmak için üzerimize düşen sorumluluğumuzun hem farkındayız hem de bu sorumluluğu almaya hazırız. bu çalışmalar sonra Kürtçe’ye dair bir bilinç ve duyarlılık oluşturmak gibi hedeflerimiz de var. Bu dil komisyonun oluşmasından sonra Kürtçe’nin kullanımında bariz bir artı gördük.
Bölgede halk sağlığı taramalarına gelen halk sağlığı çalışanlarına genelde güvensizlik oluyor. Aşı yaptırmak istemeyen aileler de oluyor bunun da sanırım o güven duygusu ile bir ilişkisi var…
Elbette, hasta doktor ilişkisi dediğimiz şey zaten güven esasına dayanan bir ilişki gerektiriyor. Hastaya dokunuyorsunuz, mahrem bir yönü de var bu anlamda özel alanına giriyorsunuz kimseyle konuşamadığı problemlerini gerek fiziksel gerek ruhsal sizinle paylaşıyor. Kendisini anlamayan birine bunu nasıl ifade edebilir? Ya da bu güven ilişkisi kurulmadan tedaviyi nasıl kabul ettirebiliriz? Kendini öteki hissetirmeden adil, olumlu bir hizmet vermek zorundayız. Doğru iletişim ortak dil sürecin sağlıklı işlemesini sağlar. Halkın güvenle gidebileceği kamusal hizmetleri verebilmeliyiz.
“Nitelikli bir sağlık hizmeti için anadilinde sağlık hizmeti” dediniz. Kürtçe ilk yardım kitabı çıkarmak bu motivasyonla mı ilişkili? Biraz fikir nasıl oluştu, süreç nasıl gelişti dinlemek isterim sizden.
Sağlık meselesinin insanın en temel hakkı olduğuna inanıyorum. Hem de sağlığın bir iktidar kurma aracı olmaktan çıkarılması ve toplumsallaşması gerektiğine inanıyorum. Bizim bu anlamda devam eden sağlık okumalarımız vardı. Sağlık alanında bir birikimimiz bir hafızamız vardı. Açıkçası toplumun biriktirdiği bu binlerce yıldır bu güne gelen bir tortu oluşmuştu. Bugünün sağlık anlayışı kapitalist modernitenin tüm bu birikimi reddeden bunun yerine kendi önerdiklerini konumlayan bunun üzerinden de bir kar sağlama çabası var. O yüzden toplumun biriktirdiklerini yok sayıyor ya da kendisine yedeklemeye çalışıyor. Toplumun sağlık kültürü ve hafızası var ve bunları aktarabileceğimiz dil de o toplumun anadilidir. Bu çalışmayla hem mevcut sağlık bilgisini toplumsallaştırmak toplumun kendi dilinde ve anlayabileceği kavrayacağı bir şekilde sunmak gerektiğine inanıyordum. Modern tıpta çok fazla bilgi üretiliyor bu bilginin topluma toplumun gerçekliğine daha halkçı bir bakış açısıyla yapmak ve halkın daha sade bir dille pratik bilgilere ulaşacağı minvalde düzenlemek istedim. Sağlık çok geniş bir alan. Toplumun gerçekliği ile birleştirip halkın en pragmatik şekilde kullanabilmesi gerektiğine inanıyorum. Bölge savaşın çok yoğun yaşandığı bir yer zaten. Çok daha temel ve acil ihtiyaç olduğu için ilk yardımla başladım ama sonraki süreçlerde çalışma alanlarımı genişletmeye yönelik literatür biriktiriyorum.
Ne kadar sürdü kitabı hazırlamak? Sonunda nasıl tepkiler aldınız?
Kitabı hazırlamak iki yılımı aldı. Özellikle son sekiz ayı çok fazla mesai harcadım. Türkiye’de ve dünyada hazırlanmış tüm ilk yardım kitaplarını göz önünde bulundurarak hazırladım. Terminolojinin standart olmaması da benim açımdan süreci zorlaştırdı. Açıkçası kitaba bu kadar olumlu tepkinin geleceğini beklemiyordum. Aldığım geri dönüşler beni çok mutlu etti ilk baskısını Amed Fuar’ına yetiştirdik. Fuar sonuna kadar ilk baskısı bitti. Şimdi ikinci baskısı piyasada. Tüm Kürt kentlerinde çok olumlu tepkiler aldık. Özellikle Kanada, İsviçre gibi ülkelerden de talep oldu. Türkiye’de sadece Kürt kamuoyu değil Türk demokrat çevrelerinde de yer buldu. Bu olumlu dönüşler benim ikinci kitaba başlamam için de teşvik edici oldu.
Bizi Takip Edin