Sivil Toplum Medyada Dekoratif Öğe
YADA Vakfı’nın Türkiye'de Sivil Diyaloğun Güçlendirilmesi projesi kapsamında yaptığı Sivil Toplumun Medya Görünürlüğü Araştırması’na göre, STK içerikli haberlerin büyük bir bölümünde sivil toplum kuruluşları özne değil; haberi güçlendirmek için bir araç ya da dekoratif bir figür olarak konumlanıyor.
YADA Vakfı’nın Birleşmiş Milletler Demokrasi Fonu (UNDEF) desteğiyle yürüttüğü “Türkiye’de Sivil Toplum Diyaloğunun Güçlendirilmesi” projesi kapsamında yapılan Sivil Toplumun Medya Görünürlüğü araştırma sonuçları; Sivil Sayfalar’la birlikte düzenlenen etkinlikte paylaşıldı. Medya ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı Sivil Toplum ve Medyada Yeni Arayışlar paneli öncesinde araştırma sonuçları YADA Vakfı’ndan Ceylan Özünel tarafından paylaşıldı. Özünel, Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının, bu kuruluşlarının savunduğu meselelerin, aktivitelerinin medyada yer alış biçimlerini temsili olarak ortaya koyarak haber oluş biçimlerine ilişkin bütünsel bir analiz gerçekleştirmeyi hedeflediklerini belirterek, araştırmanın öne çıkan bulgularını şöyle dile getirdi: “Haberlerin önemli bir bölümünde STK’lar dekoratif bir şekilde yer alıyor. Haber evreninin büyük bölümü kuruluşların savunduğu meseleler ile bağlantılı değil. Haberlerin çoğunluğu kuruluşların kendi meselelerine odaklanmıyor. Hedeflediği, çağrıda bulunduğu bir kesim yok. Sivil toplum kuruluşları iletişimlerini güçlendirecek veri, araştırma ve uluslar arası referans gibi araçları kullanmıyor. Sivil toplum kuruluşları haberlerinde tek başına görülüyor.”
Araştırmayı yürüten ADHOC Araştırma’dan Saygın Alkurt, niceliksel yöntemle yapılan araştırmada, 1 Ocak 2018 ve 31 Temmuz 2019 arasında ulusal basılı medya ve internet medyasında haber tarandığını belirterek, “Ulusal medyaya dernek, vakıf ve kooperatif anahtar kelimeleri ile yansımış 76.574, Alexa’nın Türkiye ilk 500 sıralamasındaki ilk 51 haber sitesine yansımış 35.289 içerik bir veritabanında toplandı. 8.741 haberin 102.674 içerikten oluşan haber evrenini %95 güven aralığında ±%1 hata payı ile temsil edeceği hesaplandı. 102.674 haber içinden basit rastlantısal yöntem ile seçilen 8.741 içerik künyelerine, STK’lar, kamu yönetimi ve özel sektör ile ilişkilerine göre 45 farklı değişkene göre kodlandı. Ve analizler buna göre yapıldı” dedi.
Meslek STK’ları Daha Görünür
Araştırma sonuçlarına göre, medyada yer alan her STK haberlerinin yaklaşık 3’te 1’i mesleki alanda faaliyet gösteren STK’lara ait. Bunu takiben yardımlaşma/dayanışma (%12,4), sağlık (%7,2) tarih/kültür/sanat/turizm (%6,9) ve demokrasi/insan hakları kategorileri de haberleri üretilen STK’ların faaliyet alanları arasında. Haber evreninin büyük bölümü kuruluşların savunduğu meseleler ile bağlantılı değil. Makam ziyaretleri, sosyalleşme aktiviteleri gibi kendi konusu ile doğrudan bağ kurmayan etkinlikler STK haber dünyasının büyük bir bölümünü oluşturuyor. Kendi meselesini gündeme taşıyan STK’ların başında ise mesleki kuruluşlar geliyor. STK haberlerinin kayda değer bir bölümünü mesleki kuruluşların kendi sektörel konularına ilişkin yaptığı açıklamalar oluşturuyor. Sayıca az olmalarına karşın mesleki örgütlerin de savunucuların medya performansları daha yüksek.
Sivil Toplum ve Medyada Yeni Arayışlar
Araştırma sonuçlarının açıklanmasının ardından Sivil Sayfalar’dan Emine Uçak’ın moderatörlüğünde Bilgi Üniversitesi’nden Itır Erhart ve gazeteciler Ali Duran Topuz ile Mahmut Bozarslan’ın konuşmacı olarak katıldığı, habercilik ve sivil toplum oturumu yapıldı.
Itır Erhart, yakın zamanda meydana gelen Elazığ depremiyle ilgili Hayata Destek Derneği’nin hazırladığı rapor, İhtiyaç Haritası’nın infografikleri gibi veriler ve yapılanlar dışında medyada sivil toplumun görünürlüğünün üstünün kapatılmaya çalışıldığına değindi.
Ali Duran Topuz, 20 yıl öncesindeki gazetecilik ve medyadan bahsederken; gazete, medya, haber, toplumsal faaliyet konuşulduğunda her şeyin yerinin kabaca belli olduğunu, gazeteciliğin ne olduğunun bilindiğini ancak günümüzde iyi gazeteciliğin karşılık olarak işsiz kalma, tehdit ve birçok sorunla baş etmek zorunda kaldığını söyledi.
Mahmut Bozarslan ise, haber yapılmadan önce içeriğe değil hükümetin hoşuna gidip gitmeyeceğine bakıldığı için nitelikli haberciliğin gittikçe azaldığına değindi. Bunun çözümü olarak geleneksel medyada neler olduğuna bakmanın vakit kaybetmek olduğunu söyleyen Bozarslan, alternatif medyanın oluşturulması için yolların aranması gerektiğinin altını çizdi.
Geleneksel medyadaki sivil toplum haberlerinin görünürlüğünün 25-30 haber içerisinde 20. sıralarda olmasına değinildiği bölümde sivil toplum çalışanlarının birer gazeteci olmaya zorlandığı ortak noktalardandı.
“Masanın İki Tarafından Olmak”
Rauf Kösemen’in moderatörlüğündeki ikinci oturum, Bilgi Üniversitesi’nden Erkan Saka, Önder Vakfı’ndan Emine Dolmacı ve Eğitim Reformu Girişimi’nden Umay Aktaş’ın konuşmalarıyla devam etti.
Söze ilk başlayan Emine Dolmacı, geçmişte bir gazetecinin yalnızca sivil toplum haberciliği yaparak ayakta kalmasının mümkün olmadığını söylerken şimdi ise yeni medya araçlarını kullanarak kişisel çabalarıyla az da olsa bunun gerçekleşebildiğini söyledi. Sivil toplumun kendi medyasını oluşturmak zorunda kaldığını belirten Emine Dolmacı, ekonomik olarak ayakta kalmaya yatkın olan az sayıdaki sivil toplum kuruluşlarının artık aynı zamanda prodüksiyon şirketi gibi çalışmaya başladığını söyledi.
Gazetecilerin ve toplumsal kesimlerin kaynaştığı ve birlikte hareket edebildiği zamanlarda gazeteciliğin daha kolay olduğunu söyleyen Dolmacı, içe kapanmanın gazetecilik adına işleri daha da zorlaştırdığını söyledi.
Konuşmasına yeni medyanın STK’ların uzmanlığının çok daha görünür kıldığıyla başlayan Umay Aktaş, bunun ise iletişimin sağlıklı kurulması halinde mümkün olabileceğine değindi.
Dijital iletişim alanında çalışan Erkan Saka; heterojen ve içine kapanmış bir sivil toplumdan bahsetsek de güçlü bir iktidar karşısında çalışmalar yapıldığını söyleyerek konuşmasına başladı. Ana akım medyayı izlemeden de hayatlarımıza devam edebildiğimizi söyleyen Saka, korkulan senaryodan birkaç adım olsa dahi uzaklaşabildiğimizi belirtti.
Sivil toplumun önemli güçlerinden birinin anlık haber dışında daha uzun vadede işe yarayan bilgi kümeleri yaratabildiğine dikkat çeken Saka, bu dijital arşivlerin gazeteciler ve başkalarının işine daha çok yarayacağının altını çizdi.
Saka, 20 siteyle aynı zamanda paylaşılan basın bültenlerinin aynı kelimelerden oluşan boş bir havuza benzediği dönemde 10 gün uğraşılarak, araştırmalar neticesinde paylaşılan bir haberin belki bir ay yetecek kadar trafik ve para getireceğine değinerek medya ya da alternatif medyaya bu yöntemlerin kapılarının açılması gerektiğiyle konuşmasını sonlandırdı.
Üçüncü ve son oturumda ise sivil toplumun medyada görünürlüğü konusu katılımcılar tarafından değerlendirildi.
Bizi Takip Edin