Uluslararası Sivil Toplum Merkezi İcra Direktörü Dr. Wolfgang Jamann:
“Sivil Toplum Tartışmasız Faaliyet Gösteremez”
Hissedarları arasında Save The Children, Transparency International, Oxfam ve Care’in de bulunduğu on beş büyük uluslararası sivil toplum kuruluşu bulunan Uluslararası Sivil Toplum Merkezi, Berlin merkezli, kâr amacı gütmeyen bir şirket. Merkezin Genel Müdürü Dr. Wolfgang Jamann ile genel faaliyetleri ve ‘Disrupt & Innovate’ projesi üzerine söyleştik.
Bize Uluslararası Sivil Toplum Merkezi’nin kuruluşu ve aktivitelerinden bahsedebilir misiniz?
Merkez önde gelen uluslararası sivil toplum kuruluşları tarafından karşılıklı öğrenme ve iş birliği için bir toparlayıcı ve platform olarak kuruldu. Global trend analizleri, sektördeki yenilikler, önemli sorunlarda –sürdürülebilir kalkınma amaçları gibi– birlikte çalışma fırsatları üzerine hizmet sağlıyoruz. Faaliyetlerimiz ortaklarımız ve onların partnerlerinin önceliklerine göre planlanıyor.
Uluslararası Sivil Toplum Merkezi “sivil toplum” kavramını nasıl tanımlamakta? Hangi aktörleri bu kavramın içinde hangilerini dışında tutuyor? Örneğin bir sosyal girişim yaptığınız işin sınırları içine girer mi?
Bizim için “sivil toplum” kavramı, medya, akademi, sosyal işletmeler ve diğer aktörlerin yanı sıra çok çeşitli örgütlü ve örgütlü olmayan aktörleri, yayılma hareketlerini, aktivistleri, hizmet sağlayıcıları, bağışçıları ve hayırseverleri kapsar.
Bu aktörleri bir araya getirerek ortaklıklar tesis ediyoruz; dünyada olumlu değişiklikleri kökten gerçekleştirebilmek adına en iyi yenilikleri arıyor, sektör genelinde karşılıklı öğrenme ve ortak eylemleri teşvik ediyoruz.
Merkezinizin ‘Disrupt & Innovate’ projesi sivil toplum sektörünün geleceği için bir tartışma alanı sunuyor. Bu oldukça ilham verici. Böyle bir platforma yönelik fikir ve ihtiyaç nasıl ortaya çıktı? Burkhard Gnarig’in “Kirpi ve Böcek” kitabının bu proje için bir temel oluşturduğunu söyleyebilir miyiz?
Burkhard’ın kitabı, sektördeki kalıpları yıkma ve inovasyon hakkında devam eden çeşitli tartışmaların bir senteziydi. Şimdi tartışmaya yeni düşünceleri katmak, daha çeşitli aktörlerin deneyimlerini ve fikirlerini görmek ve sektörün yararlanabileceği teşvik ve değişim sağlamak için tartışmaların hızını artırıyoruz.
Proje merkezin web sitesinin blog bölümüne taşındı ve oradan yayına devam ediyor. Kendi çalışmalarınız dışında alanda çalışan çeşitli profesyonellerin de görüşlerine yer vermektesiniz. Projenin şu ana kadarki çıktılarını nasıl değerlendirirsiniz?
‘Disrupt & Innovate’ etrafında yeni bir konsept geliştirmeye ve uygulamaya başladığımız için etkiler hakkında konuşmak için henüz çok erken. Bununla birlikte, katkılarda ve desteklerde artış görmekteyiz.
Merkezinizin çalışmalarına baktığımızda bir yapbozun parçalarını andırıyorlar. Çok farklı projeniz var ama benim özellikle vurgulamak istediğim nokta geniş bir yayın portföyünüz olması. Diğer çalışmaların yanı sıra bu da sektördeki aktörler için inanılmaz bir kaynak sağlıyor. Yayınlarınızla alakalı özel bir politikanız var mı ve bu konudaki gelecek stratejiniz nedir?
Şu anda yoğun olarak inovasyona ve geleceğe odaklanıyoruz ve sektör için pratik kullanımı olan yayınlar sunacağız- örneğin en son yayınlanan Çin rehberimiz ve inovasyon raporumuz gibi. Önümüzdeki yıllarda biraz daha odaklanmaya ihtiyaç olabilir, ancak STK ortamlarının gerçekliği oldukça karmaşık ve çok yönlü bir yaklaşım gerektiriyor.
Sivil Sayfalar olarak Türkiye’de sivil toplum üzerine haberler, röportajlar ve raporlar yayınlamaya çalışıyoruz. Biz çalışmalarımızı “sivil toplum haberciliği” olarak tanımlıyoruz. “Sivil toplum dünyasının sözcülerine, tartışmalara katılabileceği, yeni tartışmalar açabileceği bir mecra sunmayı hedefliyoruz.” Sizden bununla alakalı bir yorum alabilir miyim?
Türkiye’de sivil toplum ortamına derinlemesine vakıf olmadığımız için yorum yapamayız. Diğer yandan, farklı çevrelerde tartışmaları somut önerilere ve eylemlere bağlamak için bir istek olduğunu görüyoruz- bunun için de çalışma heveslerinin biraz daha artması gerekebilir. Sivil toplum tartışmasız faaliyet gösteremez, bu yüzden kolektif potansiyelimizi gerçekleştirmek için birbirimizi yazmaya, konuşmaya ve dinlemeye devam etmeliyiz.
Bizi Takip Edin