“Doğu Türkistan Tarihten Silinmek Üzere”
Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği (TÜRKİSTANDER) Başkanı Burhan Kavuncu, Çin’in Uygur Türklerine yönelik yürüttüğü asimilasyon politikasını değerlendirirken, “Doğu Türkistan, ikinci bir Endülüs vakasıdır ve tarihten silinmek üzeredir” dedi.
Özgür Yazarlar Birliği’nde düzenlenen “Çin Zulmü Altındaki Doğu Türkistan’da Neler Oluyor?” başlıklı programda konuşan TÜRKİSTANDER Başkanı Burhan Kavuncu, Türkiye’deki sivil toplumun kendini hep devletin bakışına göre konumlandırdığını belirterek, Uygurlar’ın yaşadığı zulümler konusunda sivil toplumdan ses çıkmayışının devletin politik, ekonomik tercihleriyle doğrudan ilişkili olduğunu dile getirdi. Konuşmasına Doğu Türkistan’ın (Sincan-Uygur Özerk Bölgesi) tarihi ve Çin’in bu bölgedeki politikalarıyla başlayan Kavuncu, “2002 yılında asimilasyon politikası başlıyor. Anadilde eğitim ve konuşmak yasaklandı. 2009 yılındaki Urumçi ayaklanması son büyük ayaklanma oldu. Afganistan’a geçen Doğu Türkistanlılar El Ka-ide çizgisinde Doğu Türkistan İslam Partisi’ni kurdular. Sonra Suriye’de Türkistan İslam Partisi’nin kurulması ile Doğu Türkistan’da hemen hemen silahlı grup kalmadı. Bunlar hem bölge halkının dini anlayışına yabancı hem de şedit yapılar.” dedi.
Çin’in Toplama Kampları…
Asimilasyon politikalarının en büyük aracı olan toplama kamplarıyla ilgili de bilgi veren Kavuncu, “Toplama kamplarını ÇKP önce reddetti ama sonra kabul etti. Tüm inançların Çinlileştirilmesi programı başlattılar ki asimilasyon programlarından biridir. Çin Devleti komünizm iddiasına rağmen fazlasıyla şovenist milliyetçidir. Toplama kampları, ÇKP’nin iyi vatandaşlık kriterlerine uymayan vatandaşlarını topladığı “eğitim kamplarıdır”. BM en az bir milyon, ABD Senatosu en az üç milyon, Doğu Türkistanlılar ise en az beş milyon kişinin buralarda tutulduğunu söylüyor. ÇKP bu kamplar-da üç şey yaptığını belirtiyor: İnsanları Çin Yasalarına göre suç olan “Radikal İslamcılık”tan arındırdığını, Çin tarihini ve kültürünü öğrettiğini ve onlara meslek kazandırdığını. Fakat ortada ne bir mahkeme kararı var ne de bir yasa! Bir ÇKP üyesinin kana-ati bu kamplara gitmeniz için yeterli. Ayrıca ne zaman girip ne zaman çıkacağınız belirsiz. Bu kamplar ‘eğitim kampı’ndan ziyade hapishane, izinsiz çıkmak mümkün değil!” dedi.
Türkiye Basınının Toplama Kampı Ziyaretleri…
Çin’in zaman zaman gazetecileri davet ettiğini ve burada ‘eğitim kamplarından’ başka bir şey olmadığını göstermeye çalıştığını belirten Kavuncu, “Türkiye’den bir kez iktidara yakın medyadan iki gazete, bir sefer de Cumhuriyet ve Birgün gazetesi davet edildi. Cumhuriyet gazetesinin muhabiri gerçek bir gazetecilik örneği gösterip sorularıyla ve aldığı cevaplardan edindiği izlenimle buraların toplama kampı olduğunu açığa çıkardı. Birgün, Sabah ve AHaber’in muhabirleri maalesef propagandayı yansıttı. Ayrıca bir BBC muhabirinin yakın zamandaki yayını bu durumu daha kesin bir şekilde belgeledi, artık bu durumu kimse inkâr edecek durumda değil. Buralarda tutulan 150 kadar akademisyen var ki bazıları dünyaca bilinen çalışmalar yapmış kişiler ve çoğu da sekülerdir. HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu bu konuyu mecliste gündeme getirdi, Çinli yetkililer anlamlı bir yanıt veremediler.” diye konuştu.
“Endonezya ve Malezya’nın Politikaları Daha Önde”
Yapılanların toptan imha politikası olduğunu savunan Kavuncu, “Camilerin çoğu yıkıldı veya camiye benzemeyen bir şekle sokuldu. Doğu Türkistan ikinci bir Endülüs vakasıdır. Ve tarihten silinmek üzeredir” dedi. Batılı ülkelerin yaşananlara Çin’le araların-da bir pazarlık konusu olarak yaklaştığını belirten Kavuncu, “Yakın zamanda 21 Batılı ülke Çin’in bölgedeki insan hakları ihlallerini kınayan bir bildiri yayımladı. Çin buna karşı 50 ülkeye -içlerinde fazlaca Müslüman nüfusu olan ülkeler de var- ‘Çin’in Sin-can-Uygur bölgesindeki terörle mücadelesini destekliyoruz’ diye bir belge imzalattı ve bunu kendisi açıkladı. Çin dünya çapında Doğu Türkistan ile ilgili aktiviteleri çok yakından takip ediyor ve herhangi bir gelişmeyi hemen markaja alıyor.” Dedi.
Türkiye’nin Türkistanlı muhacirleri iade etmemesinin yapılan en iyi uygulama olduğunu belirten Kavuncu, “Türkiye’de Doğu Türkistan’ın bu durumu maalesef bir Filistin ya da Bosna gibi kitleleri harekete geçirmedi, geçirse en azından Türkiye açısından bu sınav çok farklı verilebilirdi. Endonezya ve Malezya halkı yakın zamanda kitlesel olarak tepki verdi ve o ülkelerin Doğu Türkistan politikası da Türkiye’den çok daha ileri. Cidden bu kadar büyük bir soykırımın Türkiye’de medyada yer almaması ilginç. Mevlüt Çavuşoğlu bir Çin gezisinde ‘Çin aleyhine’ yayın yapmama taahhüdü vermişti. Gerçekten komik, bir bakan bunun taahhüdünü nasıl verebilir! Erdoğan da Çin zulmünü dile getirenleri rant peşinde olmakla suçladı.” Diye konuştu.
Bizi Takip Edin