Sivil Toplumun Radyasyon Veri Haritası
Toplumsal fayda üretmeyi hedefleyen sosyal devlet imgesinin kaybolmuş olması bir yana devletin fayda değil, zarar verdiği dönemlerden geçiyoruz. Devletin şirketleştiği, yurttaşın kendi hakikatı çerçevesinde özneleşirken sivil toplumun dev-letleştiği dönemlerden...
Savunuculuk, sessizlerin sesi olma, yeni düşünceler üretme, etkin olma, çözüm bulma, dayanışma sivil toplumun sistem içinde sıkışıp sorunun üstesinden gelmek ya da sorunla yaşamayı öğrenmek adına başvurduğu yollardan. Bu yolda ona eşlik edebilecek önemli araçlardan biri ise haritalar. Romantik bir tanımla sistemin karanlığında el yordamıyla yolunu bulmaya çalışanlara insiyatif kullanılarak tutulan bir fener…. Son dönemde adlarını çokça duyduk: Kent suçları haritası, kültür varlıkları haritası, mülksüzleştirme haritaları, ekoloji mücadelelerinin haritaları, maden,santral gibi kirletici projeler haritası ve daha pek çokları …Hepsi de emek verilmiş, değerli çalışmalar. Bu yazıda ben de size radyasyon veri haritasından bahsedeceğim. Geçen sene Japonca kitap formatında yayımlanan çalışma geçenlerde ödüllendirildi, kuruluşu 1958 tarihine uzanan Gazeteciler Kongresi’nin 2019 yılı gazetecilik ödülüne layık görüldü. Ancak Fukuşima Felaketine dair toplumu bilgilendirme görevini üstlenmiş olması gereken gazetecilik mesleğini temsil eden bu kurumun Fukuşima ile ilgili gerçekleri ortaya çıkarmada 8 yıldır ne kadar pasif kaldığı ise biraz ironik. Japonya’da 15 bin adet basılan ve hızla tükenen harita kitabın dünya geneline bilgi verilmesi için basılan 16 sayfalık ingilizce özet versiyonu ise şuradan edinilebilir.
Şüphesiz daha önce de radyasyon haritaları hazırlanmıştı. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun sitesine girerseniz orada da Çevresel Radyoaktivite Atlası’nı görebilirsiniz. Hatta felaketin meydana geldiği yıllar için Çernobil’den radyasyon yayılımı da şuradan görülebilir. 8 yıl önce Japonya’da yaşanan 9 şiddetindeki deprem ve tsunaminin tetiklemesiyle başlayan Fukuşima Nükleer Felaketi’nin etkilerine dair de bu harita fikir veriyor. Fakat önceki iki haritadan da farklı olarak Fukuşima Nükleer Felaketi ile ilgili hazırlanan bu haritanın en önemli özelliği tamamen yurttaş inisiyatifiyle hazırlanmış olması. Zira ölümcül dozda değilse kokusu, tadı,görüntüsü olmayan ölçüm cihazlarıyla ölçülmedikçe nerede ve ne kadar olduğu anlaşılamayan radyasyonun ve /veya radyoaktivitenin ölçümünü artık pek çok ülkede yurttaşlar kendileri yapmaya çalışıyor. Çünkü örneğin Fukuşima’da devletin yaptığı çevresel radyoaktivite ölçümler uçaktan, 90 metre havadan oysa yurttaşların yaptığı bu çalışmada temel kriter yere yakın ölçümler ve numune alınması. Bu ölçümleri yapmanın bir yolu pahalı ve profesyonel cihazları satın almak ya da yeni trend daha basit tipte olsa da kendi ölçüm cihazını üretmek. Her iki ihtimalde de temel neden aynı : Yurttaşlar radyoaktif maruziyet söz konusu olduğunda siyasi iktidara ve siyasi iktidarın yaptığı/yaptırdığı tarafsız sonuç vermeyeceğini düşündüğü üstünkörü yapılan afaki ölçümlere güvenmiyor. Zira toplumsal fayda üretmeyi hedefleyen sosyal devlet imgesinin kaybolmuş olması bir yana devletin fayda değil zarar verdiği dönemlerden geçiyoruz. Devletin şirketleştiği,şirketin yanında saf tuttuğu, yurttaşın kendi hakikati çerçevesinde özneleşirken toplumun dev-letleştiği dönemlerden…
Fukuşima Nükleer Felaketi başladıktan sonra da yayılan radyoaktivite kadar tehlikeli bir durum yeni kurulan Abe Hükümeti ‘nin tahliye alanını 20 kilometre yarıçaplı alanla sınırlı tutması, önlem aldırmaması olduğu kadar bugün de devam eden şekliyle “radyasyon bitti”yalanlarıydı. Nitekim haritayı hazırlayan ekipten Mari Inoue’nin yorumu Çernobil Felaketi’nin ardından yetkililerin radyasyon miktarının yıllık 1 Milisievertin üstüne çıktığı yerlerdeki herkesin tahliyesinin gerçekleştirilip tazminatların da buna göre ödendiği şeklinde. Oysa Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali Felaketinin başladığı yıl iktidar olan Abe Hükümeti toplam 3 reaktörde tam erime meydan gelmemiş gibi 5 yıldır Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’nın hazırlıkları içinde. Bununla birlikte tahliye bölgesinde bugün hala radyasyon tavan sınırı yıllık 20 Milisievert yani dünya standartı olarak kabul edilenin 20 katı ve Tokyo Olimpiyat Oyunlarının bir kısmı da ziyaretçilerin maruziyeti düşünülmeden radyoaktif Fukuşima’da yapılacak. Dolayısıyla harita ekibi özellikle bu durumun ciddiyetine dikkat çekmeyi amaçlıyor. Benzer şekilde haritayla işaret edilen bir diğer sorun da radyoaktif katı atıkların yakılması ya da açık alanda depolanması için katı atıkta kilogram başına 100 bekerellik sınırın 3 sene önce 80 katına yani 8000 bekerele çıkarılmış olması. Harita ekibi radyoaktif kirliliğe yol açan, yaşamları tehdit eden yerler görülürse hükümetin bu uygulamadan vazgeçebileceği ümidini taşıyor.
Yurttaşın Radyasyon Veri Haritası fikrinin nasıl doğduğuna gelirsek, ekibin tanımına göre nükleer felaketin başlamasıyla tahliye alanı dışındaki yurttaşların çocukları, torunları için endişelenip onlara güvenli gıda sağlamak için kurdukları ölçüm istasyonlarının birbiriyle veri paylaşmaya başlaması belirleyici . Zira 2014-2017 yılları arasında 30 ölçüm istasyonu sahibi yaptıkları ölçümlerle Japonya’nın doğusundaki 17 eyaletten 4000 gönüllünün yardımıyla 3400 lokasyondan toplanan toprak numunelerini ve 1700 adet nehir suyu ile kül gibi doğadan aldıkları numuneleri uzman ve bilim insanlarının görüşlerinden de yararlanarak web sitesi üzerinden oluşturdukları ortak veri bankasına (Minna No Data/Herkesin verisi) girmeye başlamışlar. Gıda üzerinde yapılan ölçümler ise bugün 16 bin numuneye ulaşmış durumda.
Yurttaşın Radyasyon Veri Haritası bu şekilde radyasyonun bitmediğini, radyoaktivitenin Japonya’nın doğusunda nerelerde ne kadar olduğunu dünyaya anlatmayı amaçlarken nükleer felaketin etkisinin de yüz yıl dahi süreceğini somut olarak, izotopların yarılanma ömürlerine göre hazırlanan 2011-2041’e kadar her 10 yılı ve 2111’e ait gelecek projeksiyonlarında gösteriyor. Tabii burada şunu not etmek gerekir ki, radyoaktivite dış şartlara göre hareketlidir. Yani canlı ve cansız çevreye tutunmuş olan endüstriyel izotoplar yağmur, fırtına,şiddetli hava olaylarıyla ordan oraya taşınabilir. Nitekim en son Fukuşima bölgesinde meydana gelen Hagibis Tayfunu 1’er ton’luk siyah torbalarda muhafaza edilen toplam 2667 ton radyoaktif atığı denize sürüklemişti. Tabii bu olayın her yıl en az bir iki defa tekrarlandığını/tekrarlanacağı düşünülebilir.
Şüphesiz öngörülemeyen riskler radyasyon haritalarının kullanımını zorlaştırıyor. Ancak gezegenin bütününe pusulasını şaşırtmış olan kapitalist sistem ve onu saldırganlaştıran neoliberal politikayı hakim kılan zihniyete karşı yurttaşların dayanışma zeminleri oluşturarak direnmesinden ve kendi yolunu birlikte bulmasından başka seçenek yok. Bu tür bir hayatta kalma ve yaşatma mücadelesinin kendi yağıyla kavrulan sivil toplumu hemen devletleştiremeyeceği varsayılabilir ama hızla dev-leştireceği muhakkak!
Bizi Takip Edin