Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu 5 Yaşında
Farklı siyasi görüşlere sahip, Türkiye’nin pek çok kentinden 400’den fazla mezunu olan Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu (BASO) 5 yaşında. BASO, Türkiye’de en özgün, en çok çeşitliliği barındıran ve en çok muhabbet vaat eden siyaset okulu olma iddiasını taşıyor.
BASO Direktörü Hakan Altınay, çalışanlar Kerem Mert İspir ve Hazal Acar ile BASO’nun varoluş amacını, neyi hedeflediklerini, neden iddialı olduklarını, Türkiye’de siyasi iklimin etkisini ve dahasını konuştuk.
Ekibin vurguladığı gibi “Türkiye’de farklı olana merak ve muhabbete olan susamışlık” BASO’ya haklı bir iddia katmış ve çeşitlilik içinde muhabbet vaat etmesi sebebiyle onu biricik kılmış… BASO deneyimi bize “Türkiye’de kutuplaşma belki de yüzeydedir” ümidini aşılayabilir.
BASO fikri neden ve nasıl doğdu?
Hakan: Biz, Avrupa Konseyi’nin Siyaset Çalışmaları Okulları ağının üyesiyiz. O ağın en eski okulu Rusya’daki okul ve ben orada ders veriyordum. Bir noktada Türkiye’de de bir siyaset okulu olması fikri ortaya çıktı. Boğaziçi Üniversitesi ile 2014 yılında ilk denemeyi çok el yordamıyla yaptık. Düşündüğümüzden daha iyi geçtiğinden, devam etmeye karar verdik.
2014 yılından bu yana BASO eğitim programında neler değişti?
Hakan: Şimdi yaptığımız program ile ilk program karşılaştırırsak belki yüzde 50 örtüşmüyor. İlk halinden evrildi ve evrilmeye devam edecek. İçtenlikle her seferinde neyi daha farklı – iyi yapabiliriz diye düşünüyor ve araştırıyoruz.
Kerem: Eğitim program içeriğine çok kafa yoruyoruz. Hem bizim hem akademik danışma kurulumuzun ve akademik danışmanımızın sürekli düşündüğü bir şey.
Uyumlu Çeşitlilik
Katılımcıları nasıl seçiyorsunuz? Seçim kriterleriniz neler? Başvurup kabul alamayanlar için ne söylersiniz?
Hazal: Çok fazla kriterimiz var aslında iyi bir grup oluşturmak için. Bir gruba giremeyip başka bir gruba girenler oluyor. 5 kere başvurup 6.da kabul alanlar olabiliyor. Her grubun kendi içinde bir dinamiği var. En başta kadın-erkek dengesine bakıyoruz. Coğrafi çeşitlilik oluşturmaya çalışıyoruz. Siyasi partilerde ve sivil toplum kuruluşlarında da bir denge oluşturmaya çalışıyor.
Bu nedenle, kabul almayanlar yılmasınlar, başvurmaya devam etsinler.
Kerem: İstanbul ve Ankara’daki arkadaşlar daha kolay akademisyenlere ulaşabiliyorlar. Türkiye’nin diğer kentlerinde, akademik ortama erişim çok daha kısıtlı. Bizim daha eşitleyici bir tarafımız da var, gözettiğimiz kriterlerden biri de bu. Anadolu kentlerinden başvuranlar, aslında daha avantajlı hale geliyorlar.
Kerem: Katılımcı adayları, başvuru formunu doldurup, CV gönderiyorlar. Bir sonraki aşamada telefon ve online mülakat yapılıyor. Aslında 2 şeye dikkat ediyoruz: Katılımcılar birbirlerinden- diğer arkadaşlarından ne alabilirler? Ve katılımcılar diğer arkadaşlara ne katabilirler? O yüzden “Neden 25 yaş altını almıyorsunuz?” eleştirisinin cevabı tecrübe şartı; bu birbirlerine bir şeyler katabilmenin sağlanmasına adına konan bir kriter bizim için.
25-35 yaş kriteriniz çok mu katı?
Kerem: İstisnai durumlarda kuralları esnetiyoruz, tabii 35 yaşın biraz üstüne çıkabiliyoruz. Bazen 25 yaş altına biraz inebiliyoruz ama katılımcıları bilgilendiriyoruz Bunun bir dengesi var. Bu dengeyi sağlamak istiyoruz. 40 yaşında ve 18 yaş insanı kişileri yan yana koymak bize çok sağla fayda sağlayamayabilir gibi geliyor.
Hakan: Günün sonunda kazanımların büyük kısmı aslında birbirlerinden edindikleri esin oluyor. Grubun uyumlu olması gerekiyor. Kimin kiminle uyumlu olacağını tartıyoruz. Seçerken dengeli bir grup oluşturmaya çalışıyoruz. Olabildiğince uyumlu bir çeşitlilik sağlamaya sağlıyoruz.
Etki analizi yapıyor musunuz?
Hakan: Etki analizi yapmıyoruz, biz anekdotal ilerliyoruz. Program içinde ve sonrasında yaptığımız, mezun buluşmaları öncesi ya da sonrasında yaptığımız anketler bize yeterli geliyor.
Sadece ölçebildiğimiz şeyleri değil, anekdotları da son derece önemsiyoruz. Etki iddiamız çok büyük değil.
Kerem: Sonuçta yaptığımız şey insanların bir araya gelmesi ve birbirlerinden bir şeyler öğrenmesi. BASO olarak iddialıyız ama sonuçta biz ilişkiler kurmak ve insanları bir araya getirmeye çalışıyoruz.
BASO’nun Hedefi: Karşılaşmalar Ve Muhabbetler
BASO ne yapmayı hedefliyor?
Hakan: Kişisel cevabım şu: biz buna karşılaşmalar ve muhabbetler diyoruz. Daha çok karşılaşmaya ihtiyacımız var. Herkes kendi köşesinde yaşıyor. Bir araya geldiğimizde de daha iyi muhabbetlere ihtiyacımız var. Bu işi bu yüzden yapıyorum. Bunu, bütün insanlığın ihtiyacı olarak görüyorum. İnsanlar fazla kutuplaştı. Böyle yaşadıklarından güven üretemiyor ve bu nedenle de karşılıklı bağımlılık ağlarını bir yük olarak taşıyorlar, bir zenginleşme derinleşme imkânı olarak değil. Bu, sadece bizim çabamızla çözülmez ama bunlar yapılmazsa daha kötü olur. Herkesin birbirine biraz daha adım atıp birbirini can kulağıyla dinlemesine ihtiyaç olan bir dünyadayız. Biz de çok küçük olsa katkı sunmaya çalışıyoruz.
Hazal: Biz niye yapıyoruz bu işi? Çünkü biz Türkiye’nin ve dünyanın daha iyi bir yer olması için bir şeyler yapıyoruz. Katılımcılar farklı kurumlardan ama hepsi aslında kendilerince iyi bir şey yapıyorlar. Bu insanların bir araya gelmesi lazım, konuşması lazım diye düşünüyorum.
Kerem: Daha iyi bir dünya ve Türkiye için çalışmak amacımız. Çok fazla birbirimize benzer kişilerle konuşuyoruz. Hakan’ın dediği “Birlikte düşünürsek eğer daha iyi sonuca ulaşabiliriz.” Herkes kendi fikrini çılgınca savunuyor.Kendi açımdan insanların daha fazla hikâye öğrenmesine biz aracı oluyoruz. Ne kadar çok farklı hikâye bilebilirsek, Türkiye’nin ve dünyanın daha iyi bir yer olacağını düşünüyorum.
Her yıl 2 eğitim programı düzenliyorsunuz. İçeriği nasıl belirliyor ve güncelliyorsunuz?
Kerem: Avrupa Konseyi projesi olmamızdan dolayı demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü, 3 temel prensip bizim için yol gösterici. Asıl 8 günlük yaz ve kış okullarında eğitimlerde, oturmuş bir şablonumuzda 4 tema var: teori ve temel prensipler; politika- siyasa (policy-making) olan konular; daha yeteneklere dayalı; iletişim, seçmen eğilimleri, hikaye anlatılıcığı gibi beceri üzerine dersler ve tecrübeli devlet adamlarını ve siyasetçilerin sunumları.
Muhabbete Olan İhtiyacımız Mevsimlerden Azade
5 yılda katılımcı profiliniz değişti mi? Siyasi iklim, katılımcı profilini etkiledi mi?
Hazal: “Acaba diyalog kurmayı engelleyecek bir siyasi ortam var mı şu anda?”diye düşünüyoruz her seferinde ama öyle olmuyor. İnsanlar, sanırım siyasi ortamı aşabiliyorlar, kendi kimliklerinden bağımsızlaşıp bir diyalog sürecine geçebiliyorlar. Katılımcı profilinde çok belirgin bir değişim olmadı.
Kerem: İster istemez siyasi iklim hepimizi etkiliyor ama katılımcı profilini etkilemedi. Türkiye’nin son 5 yılında pek çok şey oldu. 2016 yılında Temmuz’da darbe girişimi oldu, biz Ağustosta yine okul yaptık. Burada kritik olan şey: insanların bu siyasi iklime rağmen, konuşmak istemesi… Bizi bu işe devam ettiren şey, bu siyasete ve sivil topluma inanmış gençlerin kendinden farklı olanı tanımak istemesi, merak duyması ve konuşmaya duyulan ihtiyaç… Alandaki platformlar daraldıkça, gelenler “biz böyle bir deneyim yaşamadık” diyorlar. BASO eğitimine katılanların “biz bunu yaşamadık demesi” bizi kıymetli kılıyor. Değişmeyen tek şey, muhabbet isteği ve merak. Bunun farkındayız ve bizi buna devam ettiren şey bu.
Hakan: Çeşitliliği sağlayacak kadar başvuru geliyor. Çözüm süreci ya da OHAL olsa da olmasa da her seferinde biz “bu sefer zor olacak” desek de BASO’yu sürdürebiliyoruz. Ve okuldan memnuniyet her seferinde artıyor. Muhabbete olan ihtiyaç mevsimlerden bağımsız bir şekilde, güçlü şekilde var, anlaşılan. Türkiye’de kutuplaşma belki de yüzeydedir. Belki de insanlar birbirlerini merak ediyordur. Belki de bu iyi bir şeydir. Bu talep olduğu sürece BASO devam edecek.
BASO’yu kalıcı bir yapıya çevirmek gibi bir amacınız var mı?
Hakan: Var ve bu eşiği atladığımızı düşünüyorum. Bu iş, kurucu kurumlarımız kalıcı kılmak için istekli oldukları sürece devam edecek. Çok pahalı işler değil aslında, az kaynakla da yapılıyor. Hocalarımız davet ettiğimizde, geliyorlar. Sanırım tüm paydaşlarımız koyduğunun değdiğine düşünüyor. Bu nedenle, bugün itibarıyla sürdürülebilir sorunumuz yok diye düşünüyorum.
Daha görünür olmak gibi bir kaygınız var mı?
Hazal: Başvuru sürecinde sosyal medyada daha çok görünür olmaya başladık. Görünürlük önemli tabii ama buna büyük bütçeler ayırmayı düşünmüyoruz.
Hakan: Ünlü olmak gibi bir derdimiz yok. Yeterince geniş ve derin bir başvuran havuzu yakaladığımız sürece, bu bize yeterli geliyor. Bize benzemeyen insanlara ulaşmayı, çeşitliliği angarya olarak görmüyoruz.
Kerem: Çok görünür olmak için değil de daha çok çeşitlilik için çabalıyoruz. Başvurularda daha odaklı çalışıyoruz. Günün sonunda 1000 başvuru alıp 70 kişiyi kabul edince, yaklaşık 930 kişiyi reddetmiş oluyoruz. Bunlardan belki 500 kişi bize öfkeli oluyor. Buna üzülüyoruz. Bu nedenle, herkes bilsin bizi diye değil olabildiğince çeşitliliği sağlayalım istiyoruz. Mütevazıyiz ama iddialıyız; iddiamız başka bir yerde…
Nerede iddialısınız? Sizi diğer siyaset okullarından ayrıştıran nedir?
Kerem: Bizi diğer siyaset okullarından ayrıştıran şey çeşitlilik: Herkesin sesini duyurmada , çeşitlilikte iddialıyız. Genelde her dönem programa katılan kişiler, 17 farklı şehirden oluyor. Şu an neredeyse Türkiye’nin her yerinden mezunumuz var. Tarafsız olmak gibi değil ama olabildiğince herkese, medeni şekilde ses vermek için çaba gösteriyoruz.
Daha İyi Anlaşamamanın Yollarını Bulmak
Peki hep muhabbetten bahsettik. BASO’nun ilk programından bu yana 5 yıl içinde muhabbete halel getiren bir sorun çıkmadı mı?
Kerem: Sorun çıkabiliyor tabii anlaşamadığımız çok şey var. Burada bizim yaptığımız şey: anlaşamayacaksak da daha iyi anlaşamamanın yollarını bulmak. Anlaşamadıkları durumlar olsa da, günün sonunda asgari değerlerde buluştukları bir şeyler ortaya çıkıyor. Yaptığımız şeyi güzel kılan şey bu.
Mezunlarınızdan başarılı ya da ilham verici bulduğunuz kimler var?
Şu an genç belediye başkanı unvanı sahibi Ordu Gülyalı Belediye Başkanı olan Ulaş Tepe mesela. Bu dönem eğitime katılan, geçen dönemin en genç belediye başkanı olan Mustafa Altıntaş var.
Geleceğe dair öngörünüz ve projeleriniz neler?
Hakan: Yılda 2 eğitim yapmaya devam etmeye ve cazip olduğunu düşündüğünüz konularda mezunlarla toplanmaya devam edeceğiz.Hayatın ve birbirlerinin meraka değer olduğunu, birbirimize hatırlatmaya devam edeceğiz. İnşallah gelecek yıl da burada olacağız.
Hakan Hocam, sizin yargı süreciniz devam ediyor. BASO’nun destekçilerinden Osman Kavala’nın da yargı süreci devam ediyor. Bu konuda bir yorum yapmak ister misiniz?
Hakan: Mart ayında ortaya çıkmış bir iddianamemiz var, Haziran’da yargılama başladı. Bir çok açıdan bana sakat gelen bir iddianame ama dava görülüyor. Dava ,Gezi süreciyle ilgili. Olaydan 6 yıl sonra açılması kendi başına bir sorun. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadına göre, uzun süre durağan durmuş ve sonra bu kadar yıl sonra açılan soruşturmaların, tanımı gereği siyasi olduğu düşünülüyor. Ama hukukun üstünlüğü, insan hakları, demokrasi BASO’nun vazgeçilmez kriterleri. Bunun bir parçası olarak, kimse de yargılanmadan azade değil. Mahkeme çağırdı ve gidiyoruz. Umarım vicdanlara ve hukuk tekniğine uygun şekilde yargı kararı çıkar ve herkes hızla temize çıkar.
Bizi Takip Edin