“Meseleyi Öncelikle Çeviren Kişi Anlamalı”
Sosyal medyada kısa video çevirileriyle ünlenen Ümit Gurbanov, şu sıralar Kurosawa belgeseliyle ilgili çalışıyor. Uzun metrajlı film ve kitap çevirileri de olan Gurbanov'la yaptığı çevirileri, çeviri seçimlerini ve gelecek planlarını konuştuk.
Ümid Gurbanov kimdir?
1989 yılında Azerbaycan’da doğdum. Birkaç yıl sonra ailem Türkiye’ye göç edince doğal olarak ben de geldim buraya. O zamandan beridir de Türkiye’de yaşıyorum. Tüm eğitim ve öğretimimi burada tamamladım. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum, dolayısıyla da avukatlık asıl mesleğim. Ancak bir yandan da çeviri ile ilgileniyorum.
Çeviri yapma fikri nasıl gelişti?
İnternet ile tanıştıktan sonra birçok bilgiye kolaylıkla ulaşabileceğimi keşfettim, ancak ulaştığım hemen hiçbir bilginin, en azından benim ilgi alanıma giren kayıtların Türkçe’sinin olmadığını gördüm. Zamanla izlediğim ve okuduğum şeylerden kendime bir arşiv oluşturdum ve birilerinin bunları Türkçe’ye kazandırması gerektiğini hissettim. Doğrusunu söylemek gerekirse, elimi taşın altına sokmak istedim biraz ve elimden geldiğince ufak tefek bir şeyleri çevirip internette paylaşmaya başladım.
Ne gibi çeviriler yapıyorsunuz? (Kitap, video, belgesel)
İlk başlarda çok kısa video çevirileriyle başladım bu işe. Genellikle önemli gördüğüm bir düşünüre, yazara, sanatçıya veya yönetmene ait olan, diğer bir deyişle ilgimi çekmiş kimselere ait kayıtlardı bunlar. Sonra zamanla altından kalkabileceğimi hissettikçe birtakım film ve belgesellerin çevirilerini de üstlendim. Elbette ki bunları da sürekli internette, özellikle sosyal medyadan paylaştım. İlgi görmeleri bir açıdan bu işi daha yoğun bir biçimde yapmama olanak sağladı. Bu sürecin sonucunda da iki adet kitap çevirdim ve yayımlandılar; şimdi de bir üçüncü kitap çevirisiyle uğraşıyorum ve düzenli olarak YouTube kanalımda önemli bulduğum söyleşi, röportaj kayıtları ile film ve belgesel çevirilerini yayınlamaya çalışıyorum.
Yapacağınız çevirilerinizi neye göre belirliyorsunuz?
Bu konuda tek bir kıstasım var: Kendim. Bir şeyi çevirmem için o şeyi beğeniyor olmam veya önemli buluyor olmam gerekiyor. Çünkü zoraki yaptığım veya karşılığında doğrudan maddi gelir elde ettiğim bir iş değil. Gönüllülük esasına dayalı olarak yapıyorum aslında çevirileri ve şimdiye kadar da insanlar aslında benim seçimlerimi de onayladılar bir açıdan. Elbette ki farklı çeviri önerileri geldi, ama bana tavsiye edilen kaydı veya popüler olacağını kestirdiğim fakat sevmediğim bir şeyi çevirmemeyi tercih ettim genel olarak. Hatta bazen herkes tarafından sevilmeyeceğini bilmeme rağmen, kendimce önemli gördüğüm bir şeyleri çevirdiğim oldu. Tek kıstas benim aklıma yatması bu açıdan.
Çevirmekten en çok zevk aldığınız (video/kişi/program) kimdi/hangisiydi?
Doğal olarak her çeviri benim için çok kıymetli olsa da, bazı isimleri haddinden fazla sevdiğim için o isimlere ait kayıtları çevirirken çok keyif aldığım ve yayınladıktan sonra da bir açıdan o kişiye olan minnet borcumu ödemişim gibi hissettiğim oluyor tabii ki. Mesela Cioran ile ilgili olan bir belgeselin çevirisini yapmıştım, benim için yeri çok başkadır onun. Aynı şekilde Douglas Adams’ın son konferansının çevirisi de çok değerlidir. Yine Thomas Bernhard ile ilgili bir belgesel vardı, çok gurur duyduğum işlerden biridir. Ama tabii çeviri sürecinde en çok eğlendiğim, arkadaşlarım Murat Şahin ve Uğur Demir ile çevirisini yaptığımız Vinni Puh adlı çizgi filmdi sanırım. Gerçekten çok tatlı bir işti.
Gördüğüm kadarıyla insan bilimleri alanında çeviriler yapıyorsunuz? Toplumda Türkçesi bile kompleks ve anlaşılmaz bulunuyorken bu komplekslik ve başka bir dilden çevirme hissi üzerine konuşmak isterim bununla ilgili ne düşünürsünüz?
Dediğim gibi, aslında ilgi duyduğum konular hakkında çeviriler yapıyorum. Tamamen rastlantı eseri önüme düşmüş veya bir istek sebebiyle ele aldığım şeyler olmuyor bu kayıtlar. Doğal olarak bir açıdan aşinalığım oluyor anlatılan şeylere. Sanırım avantajım biraz bundan kaynaklanıyor. Tabii ki yer yer zorlandığım, kolaylıkla işin içinden çıkamadığım, hatta bazen bu yüzden ertelediğim çalışmalarım bile oldu. Çünkü bir meseleyi öncelikle çeviren kişi tamamen anlamalı ki bunu karşısındakine sağlıklı bir biçimde aktarabilsin konuyu. İnancım bu yönde.
Çevirilerinizin bu kadar yaygınlaşacağını bekliyor muydunuz?
Tabii ki beklemiyordum, çünkü aslında uzun yıllar boyunca yaygınlaşmadı. Yani ilk çevirimi koyduktan hemen sonra ilgi görmüş ve buna devam etmiş değilim. Uzun yıllar boyunca bağımsız ve biraz da düzensiz bir sıklıkla çeviriler yaptım, bunlar birkaç kişi tarafından izleniyordu sadece. Ama asıl ilgilendiğim zaten bunların yaygınlaşması değildi, kendimce bir arşiv oluşturmak, önemli gördüğüm kayıtları Türkçeye kazandırmak istiyordum. Çevirileri yapmanın bana da çok fazla katkısı olduğunu düşündüğüm için boş zamanlarımı bunlarla dolduruyordum Ancak her nasılsa, belki de sebat etmenin sonucu olarak, çeviriler ilgi çekmeye ve yaygınlaşmaya başladı.
Twitter’da ve YouTube’ da ciddi bir kitleniz var müspet/menfi ne gibi yorumlar alıyorsunuz?
Açıkçası bence haddinden fazla olumlu yorum alıyorum, hakikaten mahcup da oluyorum. Mizacım gereği de böyle konularda utanıp sıkılan biri olduğum için bir anda birçok kişinin takdir etmesi şaşırtıyor ve tabii ki sevindiriyor, ama dediğim gibi, bir açıdan tuhaf da hissettiriyor. Kötü yorum ise pek almıyorum doğrusu, iyi yorumlara kıyasla sıfır bile denebilir hatta. Kötü yorum gelseydi bile bunda sorun edecek bir şey pek görmezdim. Nasıl ki iyi yorumları kabulleniyorsak, kötü yorumları da kabullenmek gerekir.
İstek parça gibi şunu da çevir dedikleri oluyor mu?
İşte o çok oluyor. Açıkçası hoşuma da gitmiyor değil, çünkü gelen istek ve öneriler sayesinde de kimi zaman bir şeyler keşfettiğim oluyor. Tek sıkıntım, bir şey isteyeni geri çevireceğim durumda oluyor. Hani bir şey yapmam rica edilmiş de onu geri çevirmişim gibi olduğundan biraz huzursuz oluyorum, ama diğer türlü de işin içinden çıkamam, her isteneni çeviremem. Böyle bir zamanım ve gücüm olmuyor maalesef.
Bir de izleyici/okuyucuları neler bekliyor? Gelecek planlarınızdan bahsedebilir misiniz?
Şu an Akira Kurosawa biyografisi çevirmekteyim. Muhtemelen kitap yeni yılda raflardaki yerini alacaktır. Onunla uğraşıyorum epey, ama güzel gidiyor. Onun dışında her ay için belirlediğim bir kota var, YouTube’a iki veya üç tane uzun metrajlı bir kaydın çevirisini koymayı hedefliyorum. Bir süredir de bunu sağlıyorum. Belki çok küçük bir ihtimal, aslında uzun zamandır aklımda olan, bir projeye de kalkışabilirim. Kamera karşısına birkaç defa geçip bir şeyler anlattım şimdiye dek, ancak daha düzenli bir biçimde belki çeviri üzerine belki de ilgilendiğim meseleleri kendimce ele aldığım bir şeyler çekebilirim.
Bizi Takip Edin