Mülksüzleştirme: Sermaye-İktidar İlişkisinin Haritaları Çiziliyor
Sermaye-iktidar ilişkileri üzerine kolektif veri derleme ve haritalama çalışması yapan Mülksüzleştirme Ağları’nı Burak Arıkan ve Elif İnce’den dinledik. Graph Commons kolektif ağ haritalama, analizi ve yayınlama platformunun kurucu üyesi Burak Arıkan, aynı zamanda güncel sanatçı. Gazeteci Elif İnce de en son Ekoloji Kolektifi’nin Kent ve Ekoloji Araştırmaları için İnternetten Kamusal Veriye Ulaşım Rehberi"ni hazırlayan isim. Mülksüzleştirme Ağları üzerine sorularımızı yanıtlayan Arıkan ve İnce, “Arzumuz bu verilerin daha geniş bir tabanda yaygınlaşması yani toplumsallaşması” diyorlar.
Mülksüzleştirme Ağları, çalışmalarına Gezi Parkı Eylemleri sırasında yaptıkları bir atölyeyle başlamış. O günden beri de sermaye-iktidar ilişkilerinin veri dökümünü yapmaya ve haritalandırmaya tamamen gönüllü ve kolektif bir yapıyla devam ediyor. Mülksüzleştirme Ağları veritabanı şu ana dek 700 şirket, 50 kamu kurumu, 38 medya ve 600 kadar projeyi tamamlamış. Tüm bu verilerden 40’a yakın da haritalandırma yapılmış. Burak Arıkan ve Elif İnce Mülksüzleştirme Ağları’nın yapısını, taşıdığı misyonu, veri toplama ve görselleştirmenin önemini, dahası bilgi sahibi olduktan sonra ne yapılması gerektiğini anlattı.
Mülksüzleştirme Ağları’nın yapısını, misyonunu ve faaliyetlerini sizden dinlemek isteriz. İlk olarak Gezi Parkı eylemleriyle başladınız, sonra nasıl devam etti?
Mülksüzleştirme Ağları sermaye-iktidar ilişkileri üzerine kolektif bir veri derleme ve haritalama çalışması. İlk olarak 6 Haziran 2013’de Gezi Parkı’nda yaptığımız bir atölye ile başladık. Mülksüzleştirme Ağları veri tabanı ve haritalarında İstanbul’un Kuzey Ormanları’nı talan eden 3. Havalimanı’ndan, Tarlabaşı ve Sulukulelileri yerinden eden kentsel dönüşüm projelerine, Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı’ndan Emek Sineması’nın yıkılmasına sebep olan AVM’ye yüzlerce proje ve bunların üstlenicisi özel şirketlerle devlet kurumları arasındaki bağlantılar ifşa ediliyor. Projelerin maliyetleri, başlangıç tarihleri, hangi il-ilçede yapıldığı, varsa iş kazaları gibi bilgiler de bu haritalarda mevcut.
Mülksüzleştirme Ağları haritalarını geliştirirken son yıllarda çeşitli hak ihlalleri ve ekolojik tahribat dolayısıyla gündeme gelen projeleri ele almaya çalışıyoruz. Örneğin Cengiz Holding’in Cerattepe madenindeki protestoların yoğunlaştığı 2016 yılında Cengiz Holding’e odaklandık ve şirketin diğer projelerini haritaladık. Paris İklim Konferansı sonrasında Türkiye’deki termik santrallere dair kapsamlı bir harita yaptık. Yakın zamanda, ekonomik krizin ve şirketlerin kredi borçlarının gündeme gelmesiyle birlikte bankaları da ağa eklemeye başladık. Son olarak, Muğla’da uzun yıllardır protesto edilen Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin özelleştirmesini finanse ettiği için Yapı Kredi bankasının kredi verdiği projeleri haritaladık. Altıncı seneminizi doldurduğumuz çalışma bugüne dek tamamen gönüllü olarak ilerlediği ve herhangi bir fondan katkı almadığımız için, vakit ayırabildiğimiz müddetçe, aşama aşama ağı genişletmeye ve güncellemeye çalışıyoruz.
Kaba bir özetle Türkiye’de sermaye ilişkileri ağını çıkartıyorsunuz ve bunun için de haritalandırma yöntemini kullanıyorsunuz diyebiliriz sanırım. Bunun için özel bir yazılım geliştirmişsiniz. Bu yazılımdan biraz bahsedebilir misiniz?
Graph Commons (graphcommons.com) kolektif veri haritalama, analiz, ve yayınlama platformunu kullanıyoruz. Karmaşık bir mesele hakkında verileri düzenleme, ağ haritaları oluşturma, ilişki analizleri yapma ve bunları herkesle paylaşma imkanı veriyor. Graph Commons’u kullanırken, elde halihazırda veri tabloları varsa bunları topluca sisteme yükleyerek, ya da tek tek veri noktası ve bağlantı girerek ağ haritası yapılabiliyor.
Graph Commons’ı kullanarak – aynı Mülksüzleştirme Ağları gibi – büyük miktarda veri derleyen gruplar ve kurumlar var, bu veritabanlarından tematik veriler seçilerek spesifik haritalar çıkartılabiliyor, en önemlisi bütün bunlar bir grupla ortak çalışarak yapılabiliyor.
Graph Commons arayüzü, ağ haritaları içindeki ilişkilerin dağılımına göre kendini otomatik olarak düzenliyor. Bir yandan okunaklı hale getiriyor, diğer yandan o veriye dair normalde göremeyeceğiniz dolaylı ilişkileri, sık bağlılıktan dolayı oluşan kümelenmeleri ve kümeler arası köprüleri keşfetmeyi sağlıyor. Böylece, o karmaşık konuyla ilgilenen herkesin bütüncül bir görüşe sahip olmasına imkan sağlanıyor.
Ayrıca haritalardaki bilgileri, slaytlar çıkartarak hikayeleştirebiliyorsunuz. Bunları da hikaye formatında sosyal medya üzerinden paylaşabiliyorsunuz.
Çalışmalarınızda ilgili STK’larla işbirlikleri yürütüyor musunuz? Kolektif çalışmaların gücü hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Farklı sivil oluşumların çeşitli meselelere dair takip ettikleri verileri birlikte işler hale getirmesi çok önemli. Böylelikle ilişkili olduğu halde kopuk kalan konuları bir arada ele almak kolaylaşıyor. Verilerini bu şekilde birbirine bağlayabilen gruplar arasında dayanışma güçleniyor.
Mülksüzleştirme Ağları için STK’lar ile işbirliği istediğimiz kadar sık olmasa da yürütüyoruz. İşbirliği için STK’ların halihazırda çalıştıkları alanda veri takip ediyor olması, verileri derli toplu tutması, ve bu verilerin referanslı olması gerekiyor. Haritalamaya ilk başladığımızda Umut Derneği ve İSİG (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi) bizimle iş kazaları ve cinayetlerine dair verilerini paylaşmıştı, bu vakaları hikayeleriyle birlikte haritada ilgili projelere ekledik. Bunu güncellemek çok önemli ancak vakit ayırmak zor oluyor, bu güncel verilerin haritaya girilmesi işine destek vermek isteyen olursa çok seviniriz. İşbirliklerine bir diğer örnek de termik santraller ağı, bu haritalarda Ekoloji Kolektifi’nin termik santrallerle ilgili yaptığı bilgi edinme başvurularına gelen cevapları kullandık.
Veri analizi yapmanın, ağlar kurmanın ve haritalamanın önemli olduğunu söylüyorsunuz. Peki, bilgi sahibi olmak ve bilgiyi görselleştirmekten sonraki adım ne olmalı? Bu konuda çalıştığınız alanlarda takibe devam ediyor musunuz? Birilerinin ilgisini çektiğinizi, bir iyileşmeye doğru gidildiğini düşünüyor musunuz örneğin?
Naomi Klein’ın Şok Doktrini kitabında anlattığı gibi, doğal afetler, savaşlar, darbeler, terör saldırıları veya toplumsal krizler kitleleri şoka sokar. Şokta girmiş yetişkinler çocuklaşırlar, toplumu koruma iddiasında olan liderleri takip etmeye daha meyilli hale gelirler. Bu durumlarda önceden hazırlıklı olanlar – genellikle devlet kurumları ve sermaye sahipleri – insanları şoktayken daha önce ikna olmayacakları (özelleştirmeler, sermayeye sağlanan imtiyazlar, olağanüstü hal, savaş ilanı vb.) konularda daha kolay ikna ederler. Klein’a göre, bu şoktan çıkmanın en etkili yolu sana ne olduğuna ve bunun neden olduğuna dair bilgi sahibi olmak.
Türkiye’de örneğin 17-25 Aralık tapeleri medyaya sızdığında, SOMA maden katliamında, Artvin Cerattepe madenine karşı çıkan isyanda veya belediye seçimlerinde hile yapıldığında insanlar bunların altında yatan sebeplere dair gerçekleri medyada bulamazken, Mülksüzleştirme Ağları haritalarının izlenme sayıları tavan yaptı. Bizce, Klein’in anlattığı gibi insanlar yaşadıkları şoktan çıkmak için bu haritaların sağladığı bilgilerle kendilerini iyileştirmeye çalışıyorlar.
Bilgi sahibi olmak ve bilgiyi görselleştirmekten sonraki adım ne olmalı sorunuzun Mülksüzleştirme Ağları özelindeki cevabı bu bilginin yayılması ve türetilmesi. Bizim harita formatında sağladığımız veriyi gazeteciler, akademisyenler, sivil toplum çalışanları, aktivistler ve sanatçılar kendi üretimlerinde kullanıyor, yorumluyor. Örneğin bir gazetecinin bu ağları kullanarak haber yapması, bir belgeselcinin filminde kullanması, bir sivil toplum kuruluşunun kanun değişikliği önerisinde bulunması bizim için çok değerli ve anlamlı. Arzumuz bu verilerin daha geniş bir tabanda yaygınlaşması yani toplumsallaşması.
İşe ilk başlarken düşündüğümüzden çok daha fazla kişiye ulaştığımızı fark ediyoruz seneler geçtikçe, ve bu emeğimizin karşılığını aldığımızı hissettiriyor. Ayrıca, gördüğümüz kadarıyla hem gazete haberlerinde, hem sosyal medyada, hem de sahada aktivistler arasında artık şirket isimleri daha yoğun gündem oluyor ve dile getiriliyor. Zaten bir avuç şirketten bahsettiğimiz için, bu şirketlerin isimlerinin bu şekilde gündeme getirilmesinin somut sonuçları olduğunu da düşünüyor ve umuyoruz.
Mülksüzleştirme Ağları, herkesin katılımına açık. İnsanların ilgisi ne düzeyde? Size bilgi mi yolluyorlar, soru mu soruyorlar, yoksa haritalandırma yapanlar da oluyor mu?
Veri yollayanlar ve paylaşmak isteyenler oldu – keşke daha çok olsa. Emek yoğun bir iş olduğu için ve finansal desteği olmadığı için bu anlaşılır bir durum. Elde toplu veri yoksa biraz iğneyle kuyu kazmak gibi bir iş, tek tek şirketleri projelere bağlıyorsunuz referanslarıyla. Tezinde, haberde, belgeselde kullananlar daha sık oluyor.
Örnek bir haritalandırma süreci ön hazırlıktan finale gelene dek ne kadar sürüyor? Bu noktada kaç kişilik bir ekiple çalışıyorsunuz? Veri toplamada nasıl bir yöntem izliyorsunuz, zorluklarla karşılaşıyor musunuz? Yayınladığınız bir haritalama sebebiyle (herhangi bir kesimden) tepki gördüğünüz oldu mu?
Başlangıçta 15 kişi kadardık, şimdilerde üç, bazen beş kişi olabiliyoruz projeye göre genişleyip daralabilen bir çalışma. Veri toplama yöntemi için gönüllülerimizden Elif İnce “İnternetten Kamusal Veriye Ulaşma Rehberi” başlıklı etraflıca bir rehber hazırladı, bunun içinde Mülksüzleştirme projesinde kullandığımız ve ötesinde pek çok yöntem bulabilirsiniz.
Şu ana dek daha çok hangi konular için haritalama yaptınız? Konuları seçerken nelere göre hareket ediyorsunuz? Şu ana dek sizi sonuçlarıyla en çok şaşırtan proje hangisiydi?
Mülksüzleştirme Ağları veritabanı şu anda 700 şirket, 50 kamu kurumu, 38 medya ve 600 kadar proje içermekte. Bu büyük verinin içinden çıkardığımız 40 kadar harita var. Medya sahipliği, enerji projeleri ve belediye ihalelerine dair haritalar çok ilgi görüyor, tabi gündeme göre de değişiyor neyin ilgi gördüğü. İlk soruda da cevapladığımız gibi biz de gündemdeki – yani protestolara, eleştirilere, haberlere konu olan – projelerin üzerine eğilmeye çalışıyoruz.
Örneğin, 2016’da Cerattepe maden protestosu esnasında hazırladığımız, Cengiz Holding’in diğer projeleri ve ortaklıklarının gösterildiği harita birkaç günde 30 binin üzerinde izlenmişti, ilgi görmesini bekliyorduk ama bu kadar dikkat çekmesine şaşırmış ve sevinmiştik.
Yıllardır en çok ilgi gören haritamız medya sahipleri ağı, bunda çok da şaşılacak bir şey yok aslında, zira inşaat şirketleri arasında gidip gelen ana akım medya şirketlerini, bu grupların devletten aldıkları ihalelerle yanyana görmek oldukça aydınlatıcı oluyor ve ana akım medyanın neden bu kadar vahim bir halde olduğunu açıklıyor.
Gündeminizde şu an hangi konular yer alıyor?
Çok önemsediğimiz ve üzerine eğilmek istediğimiz bir konu gıda – hem gıda alışverişi yaptığımız zincir marketlerin, hem de gıda markalarına sahip şirketlerin diğer projelerini haritalamak istiyoruz. Örneğin çiftçi kooperatifi markası olmakla övünen, bisküvide “glikoz şurubu yerine pancar şekeri kullanıyoruz” diye reklam yapan Torku firması, Manisa Soma ve Sivas Kangal’da termik santral işletiyor. Bunu bilen ve iklim krizine duyarlı bir kişi bir daha Torku alır mı? Bu dolaylı bağlantıları daha görünür kılmak istiyoruz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Veri takibi yapan sivil oluşumların topladığı bilgileri Mülksüzleştirme Ağları’na entegre edebilmek ve aynı zamanda onların da mevcut haritalardaki verileri kendi işlerinde kolayca kullanmasını sağlamak istiyoruz. Bu tür birlikte-işlerliği sağlamak için hem altyapı geliştirmeye çalışıyoruz, hem de bunu yapabileceğimiz oluşumlarla işbirliği hazırlığındayız.
Veri paylaşarak veya araştırma yaparak ağların güncellenmesine ve genişlemesine katkıda bulunmak isteyenlere her zaman açığız, bize email ile mulksuzlestirme@gmail.com adresinden ya da Twitter’da @mulksuzlestirme hesabından ulaşabilirsiniz.
Bizi Takip Edin