Türkiye Avrupa Vakfı’ndan Diyarbakır’da Sivil Toplum Çalıştayı
Türkiye Avrupa Vakfı (TAV), YADA Vakfı ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ortaklığında yürüttüğü “AB İzleme Ağı” projesi kapsamında farklı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla Diyarbakır'da bir çalıştay düzenledi.
Avrupa Birliği Başkanlığı Kamu Sektörü ve STK’lar arasında İşbirliğinin Güçlenmesi İçin Ortaklıklar & Ağlar Hibe Programı kapsamında yürütülen proje ile, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının AB süreçlerine katılımı, bu süreçleri izleme ve kendi çalışma alanlarına yönelik sosyal etki izleme kapasitelerini desteklemesi amaçlanıyor.
Diyarbakır’da 30 Temmuz’da düzenlenen çalıştayın açılışında konuşan TAV Proje Koordinatörü Bülent Tunga Yılmaz, proje kapsamında Diyarbakır’ın ardından İzmir, Gaziantep ve Ankara’da çalıştaylar yapılacağını kaydetti. Bu toplantılarla sivil toplum kuruluşlarının AB Hibe Programları hakkında görüşlerini almak istediklerini belirten Yılmaz, “Proje ile, Türkiye’nin katılım sürecinin sivil gözetimini sağlamak amacıyla AB programlarının ve mali yardımının hak temelli bir yaklaşımla izlenmesi ve analiz edilmesi için yöntemler ve araçlar oluşturulmasını hedefliyoruz. Ayrıca STK’lara, AB’nin karar alma süreçleri hakkında teknik ve genel bilgiler vererek onların katılım mekanizmalarına ve kurumlarına daha aktif katılımlarını sağlamak, AB’ye katılım sürecinin politik etkisini değerlendirmek ve kanıta dayalı savunuculuk faaliyetlerini formüle etmek için sosyal etki analizine önemli bir araç olarak odaklanmak gibi hedeflerimiz var.” diye konuştu.
Çalıştayın ilk oturumunda ‘Sivil Toplum Kuruluşlarının AB Hibe Programlarına Katılımı’ konuşuldu.
Sivil Toplum Kuruluşlarının kendi deneyimlerini anlattığı bu oturumda DTSO’dan Meryem Özdemir , bürokratik işlemlerin fazlalığından birçok kuruluşun AB fonlarına başvurmaktan vazgeçtiğini ifade ederek, “Bulgaristan ve İtalyan ortaklarımızın olduğu bir projede AB bizden ortaklarımızın tüzüklerini istemişti, tüzüklerin çevrilmesi proje bütçesinin önemli bir kısmına tekabül ettiğinden projeye başvurmaktan vazgeçtik.” şeklinde konuştu. Proje başvurularının geç açıklanmasının sorunlar oluşturduğunu da belirten Özdemir, “Bazı projeler oluyor yönetim kurulunun çalışma sürelerini geçiyor. Bu durumda projeye farklı bir yönetim kurulu ile başlayıp farklı bir yönetim kurulu ile sürdürmek sürecin sağlıklı ilerlemesine engel oluyor. AB gerçekçi ve kolaylıkla uygulanabilecek bir rehber hazırlamalıdır” dedi. Diyarbakır Girişimcileri Ağı Derneği’nden Mehmet Saruhan, Diyarbakır’da tabela derneklerinin olduğunu ve projeleri kendilerine kazanç kapısı olarak gören derneklerin türediğini savunarak, Diyarbakır’da işlevsel bir AB ofisinin olması gerektiğini belirtti.
Çalıştayın ikinci oturumunda ise, ‘’Sivil Toplum Kuruluşlarına Yönelik Ağ Oluşturma Süreçleri ‘’ konuşuldu. Bir ağdan beklenen özelliklerin ne olduğu ve katılımcıların beklentileri masaya yatırıldı. Projenin bir ayağı olan online platform kurma süreçleri katılımcılarla birlikte nasıl geliştirilebilir ? sorusuna cevapların arandığı bu bölümde katılımcılar, Türkiye’nin batısı ile doğusunun ihtiyaçlarının çok farklı olduğunu her ikisini de kapsayabilecek bir ağ üzerine çalışılması gerektiğini belirttiler. Çalıştay, katılımcıların önerilerinin kaydedilmesiyle sona erdi.
Bizi Takip Edin