Su Nöbetindeki Çanakkaleliler: Kaz Dağları İçin Çok Geç Olmadan Harekete Geçin
Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı havzasındaki siyanürlü altın madenini aramalarına karşı Su Nöbeti tutan sivil toplum kuruluşları Kaz Dağları için çok geç olunmadan harekete geçme çağrısı yaptı.
Kaz Dağları’ndaki Atikhisar Havzası’nda Kanadalı altın şirketi Alamos Gold’un yerli şirketi Doğu Biga Madencilik A.Ş tarafından başlatılan altın arama çalışmaları hız kazanırkenağacını, havasını, suyunu savunan Çanakkaleliler de yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde su ve yaşam hakkı için nöbet başlattı. “Kaz Dağları Hepimizin” sloganıyla gerçekleştirilen ‘su hakkı nöbeti’ kısa sürede ilgi görürken, nöbetin, altın madeninin sürdürdüğü ağaç katliamı sonlandırılana kadar sürecek.
Kazdağları ve Çanakkale’nin alternatifsiz, tek içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın su toplama havzası üzerinde, tamamı ormanlık geniş arazide yürütülen altın madeni projesi ile başta ağaçlar ve diğer bitkiler katledilirken, buna bağlı olarak bölgede varlığı bilinen çok sayıda kuş türü de kayboluyor. Bölge, ağaçların kesilmesi ile heyelana açık hale gelirken, arama aşamasında bu bölgedeki toprakta bulunan ağır metaller ile işletme aşamasında kullanılacak siyanür ve bir çok kimyasal yer altı su damarları aracılığıyla Atikhisar Barajı ile buluşacak ve Çanakkalelilerin mutfaklarındaki musluklarından zehirli sular akacak.
TEMA: ÇED Raporuna Aykırı Davranılıyor
TEMA Vakfı yaptığı açıklama ile altın madeni için bölgede kesilen ağaç sayısını uydu görüntüleri üzerinden 195.000 olarak tespit ettiklerini ifade ederken, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna aykırı davranan işletmenin durdurulmasını talep etti.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Altın madeni, olumlu kararı alan çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporunda belirtildiği gibi 45.650 ağaç kesileceği yönünde bir planla Mart 2019’da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan işletme iznini aldı. Ancak uydu görüntüleri üzerinde yaptığımız incelemeler sonucunda kesilen ağaç sayısının ÇED raporuna aykırı olarak 195.000 adet olduğunu tespit ettik. Bunun üzerine ağaç sayısı ile ilgili kaygılarımızı açıklığa kavuşturmak için 25 gün önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Çanakkale Valiliği gibi taraflara resmi yazı yazdık ve change.org’da bölgenin doğasına ve tüm canlılarına sahip çıkmak için imza kampanyası başlattık. #altındaölümvar etiketiyle sürdürdüğümüz kampanyamıza bugüne kadar yaklaşık 100.000 kişi imza vermiş olmasına rağmen yetkili mercilerden hala herhangi bir yanıt alamadık” dedi.
Enerji Bakanlığı Çevre Katliamını Savundu
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ise yaptığı açıklama ile altın arayan firmanın 195 bin değil, 13 bin 400 ağaç kestiğini iddia eden bakanlık, firmanın mevzuat gereği 2 farklı noktada 14 bin fidan diktiğini söyledi Açıklamada “Mevzuatta yapılan son değişiklikle madencilik faaliyeti için kesilen ağaç sayısı kadar farklı noktalara ağaç dikilmesi ve madencilik faaliyetinin sona ermesiyle aynı bölgenin yeniden ağaçlandırılarak eski haline getirilmesi şartı getirildi. Söz konusu maden faaliyetlerinde bulunan firma, mevzuat gereği 2 farklı noktada hatıra ormanı oluşturarak, 14 bin fidan dikimi gerçekleştirdi. İddialarda yer alan alanda kesilen ağaç sayısı ortaya atıldığı gibi 195 bin değil, 13 bin 400’dür. Ayrıca, tüm maden faaliyetleri Bakanlığımız ve ilgili kurumlar tarafından periyodik olarak denetleniyor. Bu kapsamda Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü faaliyetleri yerinde incelemek üzere bir ekibi sahaya göndermiştir” denildi.
‘Mevzuat Çevre Katliamlarına İzin Veriyor’
Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Pınar Bilir, altın madenine karşı verdikleri mücadele sırasında çevre meclisi altında örgütlenme kararı aldıklarını belirterek, dernekler, odalar ve siyasi partilerin katılımı ile meclisi kurma kararı aldıklarını dile getirdi. Nöbete ilginin yoğun olduğunu ifade eden Bilir eş zamanlı olarak kent merkezinde de yaşanan çevre katliamı ile çalışmalara başlayacaklarının bilgisini verdi. Bilir “Kaz Dağları, dünya üzerinde altın aranacak en son nokta. Adına Bin Pınarlı İda denilen ve mitolojisi kitaplarda yer alan bir bölge. Dünyanın başka bir yerinde bu alanlarda bir ağaç bile kestirilmezken bizim mevzuatımız bu tür çevre katliamlarına izin veriyor. Bu bölgede bir kamu yararı yok” dedi.
‘Bakanlık Neden Şirketi Savunuyor?’
Bakanlığın açıklaması ile gerçeklerin tutmadığını belirten Bilir “Bakanlık gelip yerinde inceleme yapmalı. Ağaç katliamı artarak devam ediyor. Şirket saha için ‘özel mülkümüz’ diyor ama açıklamayı yapan bakanlık. Bizim muhatabımız kim? Muhatap bakanlık ise biz neden sahada şirket ile karşı kalıyoruz, şirket ise bakanlık neden şirket adına açıklama yapıyor. Bakanlığın şirket adına açıklama yapıyor olması ahlakiliğini sorgulatıyor. Bakanlık ‘siyanürle altın aranmayacak’ diyor biz de aksini söylemedik. Siyanür altının ayrıştırmasında kullanılacak ve bu ÇED raporunda da var. 26 bin ton siyanür kullanılacak. Bakanlığın bu açıklaması bile anlamsız. Çanakkale birinci derece deprem kuşağı olan bir bölge, atık havuzları da fay hatlarının geçtiği bölgede. Atık havuzlarına serilecek olan membran depremlerle zarar görecek ve atıklar toprağımıza, suya karışacak. Yine yer altında yer alan kimyasallar patlamalarla ortaya çıkacak ve yağmurlara ve suya karışacak” diye konuştu.
‘Engellemezsek İse Ağaç Kesimleri Milyonları Bulacak’
İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül, Çanakkale’nin başına gelen en büyük çevre felaketlerinden biriyle karşı karşıya olduklarını ifade etti. Akgül de çevre ile ilgili kanun ve yönetmeliklerin doğa ve toplum çıkarlarını yok sayan bir noktada olduğunu belirtti. Çanakkale’nin doğası, tarımı ve tarihi açısından önemli bir bölgeye maden izni vermenin anlaşılır olmadığını ifade eden Akgül şunları söyledi “120 bin ton ile başlayan faaliyet 26 milyon tona çıkarılmış durumda. Hedefledikleri alan çok daha büyük. Engellemezsek ağaç kesimleri milyonları bulacak. Makineleri durduramıyoruz, gücümüz ona yetmiyor ama inançlı bir şekilde buradaki çevre felaketini gelen insanlara anlatıyoruz. Otobüs otobüs insan geliyor. İnsanlar sahadaki faaliyeti görünce etkileniyor. Buradaki çalışmayı ancak halk durdurabilir”.
‘Hala Geri Dönüş İmkanı Var’
Bakanlık, maden alanının Kaz Dağları ile ilişkisinin olmadığını yönelik açıklamalarına da değinen Akgül “Coğrafyada sınırlar yoktur. Eko sistem olarak maden alanı Kaz Dağlarının bölgesinde kalıyor. Kaz Dağının çeperinden çalışmalara başlandı. Ormanı, doğayı koruma gereken bir kamu kurumunun şirketin lehine çalışması asıl abes olandır. Doğaya biraz saygıları varsa bu çalışma durdurulmalı. Biz sesimizi karar vericilere duyuramıyoruz, kulaklarını tıkamışlar. Birileri buradaki çevre felaketini anlatsın onlara. Bu coğrafyaya dokunmayın kaybettiklerimiz geri gelmez. Şu anda geri dönüş imkanı var ama toprağa kirleticiler, kimyasallar değdi mi artık geri dönüş olmayacak. Bu mücadele sadece Çanakkale ile kalmamalı, tüm Türkiye’ye yayılmalı. Dünyanın küresel ısınmayı gündemine taşıdığı bir anda siz nasıl böylesi devasa bir yeşil örtüğü nasıl kaldırırsınız. Kaldırdığınız yeşil örtünün altında hangi canlılar yatıyor. Bu canlıları nerelere göç ettireceksiniz?” dedi.
Kent Konseylerinden Nöbete Destek
Kent merkezinden 24 saat devam eden nöbete katılmak ve kamp alanına ulaşmak isteyen vatandaşlar için STK’ların talepleri üzerine Çanakkale Belediyesi, sabah saat 09:00, 13:00 ve 17:00’da Cumhuriyet Meydanından servis araçları kaldırıyor. Türkiye Kent Konseyleri Platformu üyeleri, Cuma günü ülkenin bir çok noktasından Kaz Dağları’na gelerek nöbete destek verecek.
Bizi Takip Edin