“İyileştirmeye Değer Bir Hikâyemiz ve Yaramız Var”
Yazar Yıldız Ramazanoğlu, Mekanda Adalet Derneği'nin desteğiyle çekilen İnanç, Mekan, Kadın isimli videoyu değerlendirirken, "Video iyi bir mekân ve deneyim takibi yapılacağını gösteriyor ki bu çok kıymetli ve gerekli. Kayıt altına almaya, paylaşmaya, iyileştirmeye değer bir hikâyemiz ve yaramız var.” diyor.
Mimar Simlâ Sunay ve doktora öğrencisi Özlem Türkdoğan, Mekânda Adalet Derneği’nin geçen yıl açtığı araştırma programı desteğiyle kadınların ibadet etme hakkı üzerine bir video çalışması gerçekleştirdiler. İnanç, Mekan, Kadın videosunu MAD’dan Volkan Işıl ile birlikte hazırlayan ikili, araştırma bulgularını 30 Mayıs’ta MAD’da sundular. Araştırmacılardan Simlâ Sunay, 2010’dan sonra çalışmak ve yazmak için Tarihi Yarımada’da bir han odası tuttuktan sonra, camileri mimari amaçlı ziyaretlerinin arttığını sessiz ve sakin mekânlar olmaları nedeniyle kendisine cazip geldiğini dile getiriyor. İlk farkındalığının Kalendarhâne Camisi’ne gidişiyle başladığını belirten Sunay, “Önünden geçerken zamana dikkat etmeksizin girmek istedim, Cuma’ya az bir vakit vardı. Cuma vakti erkekler camiyi tümüyle doldurdu, kadın tuvaleti erkeklere verildi. Kadınlar tuvaletinin erkeklere tahsisinin bir sorun olduğunu düşündüm. İkincisi 2016’da Yavuz Sultan Selim Camisi’nin yanında bir apartman projesine başladım, camiye girip çıktım, işverenim kadınların ibadet ettiği bir bölümün (genelde tabhânede kılıyorlarmış) göçmenlere Kur’an eğitimi vermek için tahsis edildiğini söyledi. Bir değişim, bir sorun seziyordum ama tanımlayamıyordum.” diye anlatıyor.
Kafasındaki belirli sorularla bir araştırma hayali kurduğunu belirten Sunay’ın sorularından bazılarını şöyle anlatıyor: “Bir pilot bölge seçip, bir saha çalışmasıyla kentte inançlı kadının ibadet mekân kullanımları/engelleri araştırılabilir mi? Mecidiyeköy’de pek çok esnaf cuma öğlen kapatıyor, kadın çalışanlar ne yapıyor o saatte, kadın esnaf ne yapıyor sözgelimi? Kadınlar camilerde ne kadar bir alana sahip? Erkekler ne kadar? Eskiden nasıldı? Şimdi nasıl? Üniversitelerde açılan yeni mescitlerin ne kadarından kadın öğrenciler yararlanabiliyor? Buralarda fiziki koşullar nasıl? Örneğin Çengelköy’deki Kerem Aydınlar Camisi’nin yanında sosyal bir mekân var ve kadınlar çokça burada toplanıyor, bu mekân bize ne gösteriyor?”
Daha sonra Özlem Türkdoğan ile tanıştıklarını ve araştırma hayalinde birleştiklerini söyleyen Simlâ Sunay şöyle devam ediyor “Özlem’in bir proje yapalım, feminist yöntemle yapalım deyişini ve heyecanını hiç unutmuyorum. Özlem ile biz Mekânda Adalet Derneği’nin MAD Araştırma bursunu üstlendik ve çalışmalara başladık. Bu arada videonun hazırlanmasında Volkan Işıl da bize teknik destek sundu, ona da buradan tekrar teşekkür etmiş olalım.”
Araştırmada mekânsal ayrım ve adaleti, cami türleri üzerinden neden sonuç ilişkileriyle karşılaştırmalı incelemeye karar verdiklerini selatin (tarihsel ve turizm), protokol (siyasal İslam ve sınıf), çarşı/merkez (eril alan), mezarlık (cenaze namazına katılım), cemaat (belli bir dini cemaatin erkeklerinin kullandığı), mahalle (eve en yakın), modern mimarili (yeni mimarinin kadınların ibadet alanlarını nasıl yorumladığı) üzerinde bir çalışma yürüttüklerini belirten araştırmacılar bu çalışmayı 10 camide yapılan saha çalışması ile kadınlar, erkekler, Kadınlar Camilerde Kampanyası üyeleri, kadın ve erkek din görevlileriyle yazılı ve videolu görüşmeler yapmayı planladıklarını ifade ettiler. Bununla beraber camilerin aile, anne, çocuk, ikili cinsiyet sistemi dışı ve göçmen kullanımını gözlemek, mekânsal ayrımlar mimari plan ve kesit içeren grafiklerle tespit etmek hedefini belirlediklerini dile getiren ekip, araştırma çıktılarını da farklı biçimlerde sunmayı istediklerini ve ulaşmak istedikleri bir kesimin de cami mimarları olduğunu söylediler.
Özlem Türkdoğan ise gözlemlerini ve kafasındaki soru işaretlerini şöyle ifade ediyor; “Camilerde kadınlara sadece cinsiyetlerinden ötürü yer gösteriliyor. Mekânsal bir ayrımcılık görünmekte. Bu ayrımcılığın nedenlerini, aktörlerini, mekâna etkilerini, mekândan topluma etkilerini araştırmak, tüm etki ve etkenleriyle birlikte tarafsız tartışmak mühim. Bu ayrımcılık insan haklarını, inanç özgürlüğünü, kadın haklarını, eşit kamusal mekân hakkını, eşit kamu ekonomisi hakkını nasıl etkilemektedir? Mekânsal eşitlik ve adalet kavramı ile nasıl ilişkilenmektedir?”
Yazar Yıldız Ramazanoğlu da video çalışmasını değerlendirirken, kadınların mescitle ilişkisinde Peygamber’in dönemindeki uygulamalarını kaale alınmadığını vurguluyor. “Kamusal alan diyebileceğimiz camilerin birçoğunda kadınlar neden kendini incinmiş hissediyor” diyen Ramazanoğlu, bu gerçeği ‘her mümin erkeğin’ ve özellikle kanaat önderlerinin görmesi gerektiğinin altını çiziyor. Video çalışmasının iyi bir mekân ve deneyim takibi yapılacağını gösterdiğini belirten Ramazanoğlu, “Bu çok kıymetli ve gerekli. Kayıt altına almaya, paylaşmaya, iyileştirmeye değer bir hikâyemiz ve yaramız var.” diyor. Değişen dünya düzeni ve şehirleşme ile kadınların kamusal alanda daha çok vakit geçirdiğine vurgu yapan Yıldız Ramazanoğlu bunun tarih dışında kalan insanların kriz noktaları olduğunu bir an önce çözülmesi gerektiğini ifade ederek sözlerini şöyle tamamlıyor: “Kadın mahfillerinin temiz, güzel, ana bölümünün bir parçası talebinde bulunan kadınları töhmet altında bırakma çabaları İslam medeniyetiyle bağdaşmaz. Zarif bir paravanla yetinmek yerine estetikten uzak tahtalar, bezler, duvarlar kullanmak, karanlık, dar mekânlar üretmek yurdumuza gelen kardeşlerimiz için de sıkıntı verici.”
Bizi Takip Edin