Her 10 Çocuk İşçiden 8’i Kayıt Dışı
Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV), “Çocuk Hakları Perspektifinden Türkiye’deki Risk Altındaki Çocuklar Sempozyumu”nun çalıştay raporunu açıkladığı basın toplantısında, çocuk işçi sayısının 2 milyona yaklaştığını ve 10 çocuk işçiden 8’inin kayıt dışı olduğunu duyurdu.
Geçtiğimiz mart ayında Kadir Has Üniversitesi’nde yapılan çalıştayın düzenleyicisi olan TOÇEV, devletin ilgili kurumlarının yanında akademisyenler, dernekler, vakıflar ve sivil toplum kuruluşları gibi diğer katılımcılarla birlikte iki gün boyuna risk altındaki çocuklar üzerinde güncel bilgileri paylaştı, fikir üretti ve öneriler sundu.
TOÇEV Başkanı Ebru Uygun ve Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat, sempozyumda paylaşılan bilgileri ve önerileri toparlayarak bir çalıştayla basın mensuplarına sundu. Çalıştayda öne çıkan konular çalışan çocuklar, eğitim dışı çocuklar, çocuk istismarı ve suça itilen çocuklar olmak üzere dört ana başlıkta toplandı.
Çalışan Her 10 Çocuktan 8’i kayıt dışı
Paylaşılan raporda yer alan bilgilere göre çocuk işçi sayısı 2018 itibarıyla 2 milyona yaklaşmış durumda. 2012’de 601 bin olan 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı, 2016 yılına gelindiğinde 709 bine ulaşmış. Çalışan her 10 çocuktan 8’i ise kayıt dışı. TÜİK’in 2016 yılı verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalışmış. 2018 yılında yaşları 15, 16 ve 17 olan üç çocuk çalışırken hayatını kaybetmiş. Mesleki eğitim alan ve özellikle turizm sektöründe çalıştırılan stajyerlerin, resmi kayıtlara “çocuk işçi” olarak geçmediği saptanmış. (T24, 2019)
Çocuk İşçilerin Yüzde 45’i Tarım Sektöründe
Türkiye’de de çalıştırılan çocukların sektörlere göre dağılımında en yüksek pay tarım sektörünün. Çocuk işçilerin yüzde 45’i tarımda çalışırken, yüzde 31’i hizmetler sektöründe ve yüzde 21’i sanayide istihdam ediliyor. Özellikle tarımda çalışan kız çocukların oranı yüzde 58 ile genel ortalamanın da üstünde. (AİSİG, 2017)
Geçici Koruma Altındaki Suriyeli Çocuklar da çocuk işçi sayısını artıran unsurlardan biri. 15 Şubat 2018’de yayınlanan BMMYK verilerine göre, 3.531.416 Suriyeli Mülteci kayıtlı. Demografik bakış açısından, Suriyeli mültecilerin %54,2’si erkek, %45,8’i kadın. Bunun yanı sıra, nüfusun %45,3’ü ise çocuklardan oluşuyor.
Türkiye’de çoğu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 4 milyon mülteci ve geçici koruma altındakiler yaşıyor ve yaklaşık 1.74 milyonu çocuk. Ocak 2019 itibarıyla okula kayıtlı olan 645 bin çocuğa karşı, yaklaşık 400 bin çocuk hala okul dışında, eğitimine devam edemiyor.
Eğitim-Dışı Kalmış Çocuklarda Artış Var
Raporda öne çıkan bir diğer başlık ise eğitim-dışı kalmış çocuklarla ilgili. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre 2015-2016 eğitim öğretim yılında ilkokulda brüt okullaşma oranı %99,2 iken bu oran 2016-2017 yılında %96’ya gerilemiş durumda. İlkokul zorunlu eğitim olmasına karşın okula gönderilmeyen çocukların okul yönetimi tarafından etkin bir şekilde takip edilmemesi yasal prosedürün etkinliğini zayıflatıyor.
Okulöncesi eğitim döneminde okullaşma oranının en düşük olduğu il Ağrı (%35) en yüksek olduğu il ise Erzincan (%77,1) olması da sebeplerinin araştırılması gereken bir bilgi olarak kayıtlara geçiyor.
2017 Yılı Verilerine Göre 18 Bin 623 Çocuk Cinsel İstismar Mağduru
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2019’daki verilerine göre 2016 yılında güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen veya getirilen 158 bin 343 çocuk bulunduğu raporda yer aldı. Bunların 16 bin 877’sinin cinsel suçlar nedeniyle mağdur olmuş çocuklardan oluştuğu ve cinsel şiddete maruz kalan çocukların yaklaşık yüzde 87’sinin kız çocuğu olduğu da belirtildi. 2017 yılında ise güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen veya getirilen çocuklara ilişkin istatistiklerine bakıldığında toplam sayının 137 bin 482 olduğu, bunun 18 bin 623’ünün cinsel istismar suçuna maruz kalan çocuklar olduğu olarak raporda yer buldu.
Adalet Bakanlığı Adli ve İstatistik Genel Müdürlüğü 2017 Adalet İstatistikleri Raporuna göre ise Adli Tıp Kurumu şube müdürlüklerinin 2017 yılında TCK 103/1 Cinsel istismar maddesi kapsamında muayeneye getirilen çocuk sayısı ise 416 olarak ifade edildi.
Çocukların Yarıya Yakını Çocuk Mahkemelerinde Yargılanmıyor
Adalet Bakanlığı’nın Eylül 2018’de yayınlanan 2017 yılı istatistiklerine (Adalet Bakanlığı, 2017) göre; T.C.K. uyarınca açılan tüm davalardaki suç dağılımlarına bakıldığı zaman; 12-18 yaşları arasında olan sanık sayısının toplam 185.364 olduğu ve bu sayının TCK uyarınca açılan davalardaki toplam sanık sayısının %8’ine denk geldiği görülüyor. Çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerindeki toplam dava sayısı 2016 yılında 92.089 iken, 2017 yılında 87.091 olarak gerçekleşmiş. Buna paralel olarak çocuk sanık sayısında da azalma var. 2016 yılında açılmış tüm davalar içindeki çocuk sanık sayısı 135.517 iken 2017 yılında 120.789 olarak kayıtlara geçmiş. 2017 yılında ceza mahkemelerinde suça sürüklenen çocuk sıfatıyla yargılanan çocukların %50,6’sının çocuklar için kurulan çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde, %49,4’ünün ise diğer ceza mahkemelerinde yargılandığı görülüyor. Halen yarıya yakını çocuk mahkemelerinde yargılanmamakta.
Çalıştay Raporunda Yer Alan Önerilerden Bazıları:
TOÇEV’in sempozyumda elde edilen verilerde yola çıkarak hazırladığı öneriler arasında tüm kurumların işbirliği içerisinde çalışması, doğru ve sağlıklı veri tabanı oluşturulması, akran zorbalığı konusunda özellikle rehber öğretmenlerin eğitilmesi gibi başlıklar geliyor:
-Çocuklarla ilgili net bir alan araştırması üniversiteler ve STK’ların katılımıyla yapılarak, çalışan çocuklar için meslek profesyonellerinin (kamu ve özel sektör) katılımı ile bir çalıştay düzenlenmelidir.
–Yerel yönetimlerin konuyla ilgili çalışmalarda etkinliği artmalıdır.
-Çocukların okul motivasyonunu artırmak için akran zorbalığı gibi konularda tüm öğretmenler ve okul yöneticileri eğitilmelidir. Öğretmenlerin çocuk gelişimi konusunda daha derinlemesine bilgi sahibi olmaları için eğitimler düzenlenmelidir.
-Çocuk istismarı konusunda hızla online bir veri tabanı oluşturulmalıdır. Kurumlar arası yazışmalarda kolaylaştırmak için bir otomasyon sistemi olarak da kullanılabilecek sistem içerisinde arşivlenmenmiş bilgiler sayesinde çocukların daha etkin bir şekilde takip edilmesi sağlanmış olacaktır.
-Suça sürüklenen çocuklarda öncelik hapis değil tedbir kararları olmalıdır.
TOÇEV Akran Zorbalığı ve Çocuk İstismarı Konularında Harekete Geçecek
TOÇEV Başkanı Ebru Uygun bu çalıştaydan sonra atacakları ilk somut adımın raporları bakanlıklara sunmak olduğunu söylüyor. Uygun: “Bakanlıkları ziyaret edip önerilerimizi anlatmayı planlıyoruz. Bunun yanında akran zorbalığı projesini şekillendirmeyi planlıyoruz ve 2020 yılında gündeme getirmek istiyoruz. Çocukların akran zorbalığı nedeniyle okula gitmemesi gerçekten çok hassas bir konu. Özellikle ergen konusunda proje anlamında tecrübelerimiz olduğu için hem de bakanlıkla bu konuda çalışabileceğimizi düşündüğümüz için atölye çalışmaları yapmayı istiyoruz.”
Akran zorbalığının yanında hemen harekete geçmeyi planladıkları bir diğer konu da çocuk istismarı. Uygun bu konuda Prof. Dr. Oğuz Polat ile bir çalışma yürüteceklerini söylüyor ve “Tabii diğer STK’ların, devletin ilgili kurumlarının ve olmazsa olmazımız medyanın da desteğini alarak…” diye ekliyor.
Prof. Dr. Oğuz Polat da Ebru Uygun’a hak vererek sivil toplum, medya ve devletin ilgili kurumlarının birlikte çalışmasının ilk şart olduğunu söylüyor. Polat’a göre Türkiye kültürel olarak birlikte çalışmaya çok alışkın bir toplum değil ancak yavaş yavaş bu alışkanlık oluşuyor. Ebru Uygun da özellikle internetin yaygınlaşmasıyla birlikte ailelerin daha bilinçli olduğunu çocuğun gelişmesi için gerekli olan algıları verdiğinizde almaya, anlamaya çok daha açık hale geldiklerinin altını çiziyor.
“Sistemlerin Olmadığı Yerde Kahramanlara İhtiyaç Duyulur”
Prof. Dr. Oğuz Polat’a göre insanlar bireysel olarak üzerine düşen görevler var. Bunların başında da bilinçlenme geliyor: “İnsanların her şeyden öne bilgilenmeleri gerekiyor. Günümüzde bilgi kaynaklarına ulaşmak hiç zor değil. Anne babalara, öğretmenlere çok iş düşüyor bu süreçte. Türkiye’de çocuk haklarının korunması için olumlu adımlar atılıyor olsa da bunların yeterli ve doğru işleyen bir sisteme dönüştüğünü söylemek henüz mümkün değil. Sistemlerin olmadığı yerde de kahramanlara ihtiyaç duyulur. Bilinçli yetişkinlerin kahramanlıklarına ihtiyaç var.”
Bizi Takip Edin